Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/467 E. 2021/81 K. 20.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/467 Esas
KARAR NO : 2021/81

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR TARİHİ : 20/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 29.12.2010 tarihli dava dilekçesinde özetle; Mühendis olarak görev yapmakta olan müvekkilinin çalıştığı şirketin öneri ve aracılığı ile davalı Sigorta Şirketi ile yaptığı 01.10.2010 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli sözleşme ile sigorta kapsamına alındığını,müvekkilinin sigorta primlerini düzenli olarak ödediğini ve sigortalı olduğu sürece sigorta şirketinin anlaşmalı olduğu sağlık kurumlarının sağlık hizmetlerinden taraflar arasında imzalanan poliçe kapsamında faydalandığını,27.11.2010 tarihinde davalının anlaşmalı kurumlarından olan … Hastanesine diz ağrısı şikayeti ila başvuran müvekkiline yapılan muayene sonunda Patella Bozukluğu tanısı konulduğunu, müvekkilinin durumu sigorta şirketine bildirerek,hastanede yapmış olduğu masraf,gider ve tetkik ücretlerini talep ettiğini,ancak sigorta şirketinin verdiği 07.12.2010 tarihli cevapta, “Önceki mevcut hastalık” sebebi ile muayene,tetkik ve kontrol giderlerinin sigorta kapsamında olmadığını beyan ederek tazminat taleplerini reddettiğini,müvekkilinin sigorta başlangıcından önce hastaneye başvurma sebebiyle ilgili bir rahatsızlığının bulunmadığını ve bu rahatsızlıkla ilgili bir tedavi sürecinin gerçekleşmediğini,…Hastanesinde tanzim edilen raporun şikayet ve klinik bulgular bölümünde yer alan”7-8 yıl önce yapılan radyolojik tetkiklerde dizde biyopsi gerektirebilecek bir bozukluk olduğu söylenmiştir.” İbaresinin, hastanın “…Hastanesinde 2001 yılında pansuman oldum “ demesi üzerine doktor tarafından yazıldığını,rapordaki bu teşhisin beyana dayalı olarak yazıldığının belirtilerek raporun muayeneyi yapan Prof.Dr… tarafından düzeltilmesine ve sigorta şirketine bildirilmesine ve müvekkilinin… Hastanesinden aldığı 2001 yılındaki muayeneye ilişkin hastane evrakını sigorta şirketine sunmasına rağmen davalının tazminat talebini yine reddettiğini,müvekkilinin hastaneye başvurmasında etken olan sorunun daha evvel yaşamadığı ve son 2-3 aydır eğilip kalkarken dizinde duyduğu ağrılar olduğunu,müvekkilinin günlük yaşamında bir sağlık sorunu ile karşılaştığında,anlaşmalı kurumlardan iyi bir tedavi almak amacıyla sağlık sigortası yaptırdığını,ancak sigorta şirketinin müvekkilinin daha çok zarara uğramasına sebebiyet verdiğini,müvekkilinin yaptığı masrafların şimdilik 6.000.00.TL’yi bulduğunu,müvekkilinin bunun yanında manevi açıdan da kayba uğradığını, işinde bu nedenle yaşadığı performans kaybı nedeniyle işten çıkarıldığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 6.000.00.TL maddi, 25.000,00.TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 28.03.2011 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının 01.01.2010-2011 vadeli Sağlık Sigorta Poliçesi ile müvekkili şirkete sigortalı olduğunu,poliçe vadesi içinde meydana gelen hastalık ve kaza sebebiyle yapılan tedavi masraflarının poliçe şartları ve muafiyetleri içerisinde teminat kapsamında olduğunu, davacının gönderdiği tedavi evraklarının incelendiğini ve poliçe öncesi meydana gelen bir rahatsızlığın,poliçe vadesi içinde nüksetmesi sonucu doğan rahatsızlığa ait olduğu tespit edilerek talebinin reddedildiğini,sağlık poliçelerinin sigortalının beyanı dikkate alınarak şartları ve teminat miktarlarının belirlendiğini,Sağlık Sigortası Genel Şartlarının 6.maddesi uyarınca,poliçe düzenlenmeden önce meydana gelen bir rahatsızlık varsa,bunun sigorta şirketine bildirilmesi yükümlülüğü olduğunu,poliçenin özel şartları 14/1.maddesi gereği “Sigorta başlangıç tarihinden önceki mevcut rahatsızlıklar” teminat harici olduğundan, davacının talebinin reddedildiğini,manevi tazminat taleplerinin sağlık poliçesi teminat kapsamında olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, sağlık sigortası poliçesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
İstanbul ….Asliye Ticaret Mahkemesinin… esas sayılı dosyasında Sigortacı … ve Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op.Dr…. tarafından düzenlenen 23.11.2012 tarihli raporda;…’nin 21.10.2001 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonrası alnında ve dizinde kesiye maruz kaldığı ve dizine dikiş atılarak basit bir müdahale ile tedavi yapıldığı,ancak bu sırada çekilen diz filminde sağ femur alt uç arka yan köşesinde tümoral bir kemik çıkıntısı olduğunun tesadüfen görüldüğü,ortopedi doktoruna danışılıp,aciliyeti olmadığı ve daha uygun bir zamanda tetkik edilmesi gerektiği hastaya önerilerek taburcu edildiğinin … Hastanesinin İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinin … sayılı müzekkeresine cevaben gönderdiği 23.05.2011 tarihli dosyanın 3.ve 4.sayfalarından anlaşıldığı,… Hastanesinin hastanın şahsi başvurusuna cevaben verdiği 06.12.2010 tarihli belgede ise …’nin 21.10.2001 tarihinde sadece pansuman için acile başvurduğundan bahsedildiği,davacıya 24.11.2010 ve 25.11.2010 tarihlerinde MR çekildiği ve sağ femur alt uç arka yan köşesinde tümoral bir kemik çıkıntısı olduğunun raporlandığı,davacının 27.11.2010 tarihinde 2-3 aydır olan sağ diz ağrısı şikayeti ile … Hastanesine başvurduğu ve doktora şikayetini anlatırken de 7-8 yıl önce yapılan tetkiklerde dizde biyopsi gerektirebilecek bir bozukluk olduğundan bahsettiği,doktorun böyle bir ifadeyi durup dururken muayene formuna kendi kendine yazmasının tıbbi ameliyenin olağan akışına aykırı bir durum olduduğu,…Hastanesinden gelen epikrizin de bu bilgiyi doğruladığı,bu deliller karşısında dava konusu hastalığın önceki mevcut hastalık olduğu kanaatine varıldığı,bu itibarla somut olayda,sigorta başlangıç tarihinden önce mevcut olan bir rahatsızlığa bağlı bulunan davacı taleplerinin … Sigortası Genel Şartlarının 14.maddesi mucibince sigorta teminatları kapsamı dışında bulunduğu ve sigorta şirketinin bu taleplere karşı bir sorumluluğu bulunmadığı sonucuna varıldığı,belirtilmiştir.
İstanbul (Kapatılan)…Asliye Ticaret Mahkemesinin… esas sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde 28/12/2012 tarihli … karar sayılı kararında; davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay ilgili Hukuk Dairesine gönderilmiş, Yargıtay 11.HD. 27/11/2013 tarih 2013/6808 esas 2013/21534 karar sayılı ilamında; “… Dosya içerisinde bulunan 23.11.2012 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu hastalığın önceden mevcut hastalık olduğundan bahisle davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun bulunmadığı tespitlerine yer verilmiştir. Davacı vekili bu rapora karşı itirazlarını 28.12.2012 tarihli dilekçesiyle ileri sürmüş olmasına rağmen, mahkemece bu itirazlar ek rapor alınması yoluyla karşılanmamıştır. Ayrıca, bilirkişi raporunda davacının ilk rahatsızlığı ile son rahatsızlığı arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı hususu da ortaya konulmamıştır. Bu durumda, öncelikle davacının ilk ve son rahatsızlıkları da gözetilerek, bu rahatsızlıklar arasında uygun illiyet bağının olup olmadığı, davacının 7 yıl önceki rahatsızlığının tekrar nüksedip etmeyeceği, ilk rahatsızlığın son rahatsızlığa etki edip etmeyeceği hususlarına ilişkin olarak, dosyaya yansıyan rahatsızlık türü de dikkate alınmak suretiyle alanında uzman üç kişilik hekim bilirkişilerden oluşacak bir heyetten rapor alınmadan eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli değildir. Öte yandan; Sigorta Genel Şartları’nın 6. maddesi kapsamında tazminat ödenmesi gerekip gerekmediğinin değerlendirilmesi de doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle İstanbul (Kapatılan) …Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas … karar sayılı 28/12/2012 tarihli kararının bozulmasına karar verilmiş, bozma üzerine dosya İstanbul (Kapatılan) ….Asliye Ticaret Mahkemesinin… esas sırasına kaydedilmiş, İstanbul ….Asliye Ticaret Mahkemesinin kapatılması üzerine dosya Mahkememizin … esas sırasına kaydedilmiştir. Mahkememizin …esas sayılı dosyasında Yargıtay 11.HD. 27/11/2013 tarih 2013/6808 esas 2013/21534 karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, bozma doğrultusunda rapor tanzimi için dosya ATK’ya gönderilmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildiği, 26/10/2016 tarihli İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’ndan alınan raporda özetle; Kişinin 21/10/2001 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonrası başvurduğu sağlık kuruluşunda çekilen direk grafide femur distal uç posterolateralde kitle görüntüsü izlendiği ve buna yönelik elektif şartlarda ileri tetkik önerildiği, dosya kapsamında bu tarihten sonra yer alan ilk tıbbi belgenin 25/11/2010 tarihli MR incelemesi ve buna ait rapor olduğunun anlaşıldığı, bu MR incelemesi sonrası yapılan biopsi ile kitleden örnek alındığı, patoloji incelemesinde lezyonun fibroelastokartilajenöz lezyon olarak tanımlandığı, aşikar malignite gözlenmediği, 30/12/2010 tarihinde kişinin operasyona alınarak kitlenin eksize edildiği, Kişinin 21/10/2001 tarihli trafik kazasına bağlı ilk rahatsızlığı ile 25/11/2010 tarihinde çekilen MR’da net bir şekilde sağ femur distal uç posterolateralde tespit edilen ve opere edilen tibia osteokartilajinöz vasıftaki kitle arasında tıbben illiyeti mevcut olmadığı oy birliği ile tespit ve rapor edilmiştir.
… ve Dr. …’nun 23/10/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacının 21/10/2001 tarihinde çekilen grafisinde tespit edilen rahatsızlığının, 30/12/2010 tarihinde geçirmiş olduğu operasyonla arasında bir illiyet bağının bulunduğunu ve tespit edilen ilk rahatsızlığının tekrar nüksettiği tespit ve rapor edilmiştir.
İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin… esas sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde 28/02/2018 tarihli … karar sayılı kararında; davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay ilgili Hukuk Dairesine gönderilmiş, Yargıtay 11.HD. 20/05/2019 tarih 2018/2627 esas 2019/3924 karar sayılı ilamında; “…Mahkemenin bozma ilamı sonrasında Adli Tıp Kurumundan aldığı ve uzman heyet tarafından düzenlenen raporda; önceki ve sonraki rahatsızlık arasında tıbben bir illiyet olmadığı tespit edilmiştir. Sonrasında bir sigorta hakemi ile bir kurum hekimi tarafından düzenlenen ikinci raporda ise, önceki ve sonraki rahatsızlık arasında bir illiyet bağının bulunduğu ve ilk rahatsızlığın tekrar nüksettiği belirtilmiştir. Her ne kadar Adli Tıp Kurumu tarafından uzman heyetçe düzenlenen rapora itibar edilmesi pek doğal ise de, uyuşmazlığa etki edecek iki rapor arasındaki bariz çelişki giderilmeden mahkemece karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir. … Ayrıca mahkemece, gerekçeli kararda esas alınan Adli Tıp raporunda; geçmiş rahatsızlık ve sigorta süresi içinde gerçekleşen sonraki rahatsızlık arasında bir illiyet bağı olmadığı belirtilmiş olmasına rağmen, kararda rapora yanlış anlam verilerek tamamen aksi şekilde değerlendirilerek hüküm kurulmuş olup, şayet karar Adli Tıp Kurumu raporu dayanak alınmasına rağmen, sonucunun yanlış aktarılmış olması da bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle … Asliye Ticaret Mahkemesinin …esas … karar sayılı 20/05/2019 tarihli kararının bozulması üzerine dosya Mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmiştir.
Mahkememizin … esas sayılı dosyasında Yargıtay 11.HD. 20/05/2019 tarih 2018/2627 esas 2019/3924 karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilerek bozma ilamı doğrultusunda Yargıtay ilamında belirtilen hususlar da dikkate alınarak ATK raporu ile bilirkişi kurulu raporları arasında çelişkinin giderilerek davacının 21/10/2001 tarihli trafik kazasına bağlı rahatsızlığı ile 30/12/2010 tarihinde geçirdiği operasyon arasında tıbben illiyet bağının bulunup bulunmadığı, bulunması halinde Sigorta poliçesi dikkate alınarak teminat kapsamında kalıp kalmadığı, teminat kapsamında ise miktarı hususunda rapor tanzimi için Ortopedi ve travmatoloji uzmanı bilirkişi ile sigorta uzmanı bilirkişiden oluşan heyete tevdi edilmiştir.
Ortopedi ve travmatoloji uzmanı bilirkişi … ve sigorta uzmanı bilirkişi … tarafından sunulan 16/11/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacının önceki rahatsızlığı ile dava konusu hastalığı arasında illiyet bağı bulunduğunu, davacının hastalığının poliçe teminatı kapsamında olmadığını ve davalı şirketin tedavi gideri ücretlerinden sorumlu olmayacağını, davacının talep edebileceği tedavi gideri bedelinin 18.334,86 TL olacağını, poliçede manevi tazminat talebine ilişkin teminat bulunmadığını tespit ve rapor edilmiştir.
Davacı, davalı sigorta şirketi ile yapmış olduğu sağlık sigortası kapsamında masraflarını davalıdan talep ettiğini, davalı da davacının poliçe imzalanmadan önceki rahatsızlığının nüksetmesi nedeniyle poliçe kapsamında bulunmadığını belirterek yapılan masrafların ödenmediğini belirtmiş olup, Davacı da davalı tarafından ödenmeyen masraflar için maddi, bu süreçte uğradığı manevi zararlar için manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Bozma ilamı sonrası alınan bilirkişi raporu ile bozma incesi alınan raporlar arasındaki çelişki giderilerek, yapılan tıbbi değerlendirmede dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere göre dava konusu yapılan tedavi giderlerinin sağ femur lateral kondil seviyesindeki ekzositozun tetkik ve tedavisi ile ilgili olduğu, sağ femur lateral kondil seviyesindeki ekzositozun kaza yaralanması ile ilgili olmadığı, kaza anında oluşmayacağı, kaza öncesinde de mevcut olduğu, bu nedenle davacının önceki rahatsızlığı ile dava konusu hastalığı arasında illiyet bağının bulunduğu tespit edildiğinden ve 21/10/2001 tarihinde çekilen grafide tespit edilen, kaza öncesinde mevcut olan rahatsızlıkla ilgili yapılan tedavilerin 01/01/2010/01/01/2011 vadeli poliçe teminatı kapsamında olmadığı anlaşıldığından ve ayrıca poliçede manevi zararlar yönünden teminat bulunmadığı anlaşıldığından hem maddi tazminat talebi yönünden, hem de manevi tazminat talebi yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah olunan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcın, peşin alınan 460,35 TL harçtan mahsubu ile bakiye 401,05 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine ,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-Maddi tazminat talebi yönünden kendini vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihi itibariyle yürürlükte olan AAÜT gereğince 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Manevi tazminat talebi yönünden kendini vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihi itibariyle yürürlükte olan AAÜT 10/4.maddesi gereğince 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde Temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.. 20/01/2021

Katip
¸e-imzalıdır.

Hakim
¸e-imzalıdır.

¸”5070 sayılı yasanın 5. Ve 22. Maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”¸

“Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır”