Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/448 E. 2021/106 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/448 Esas
KARAR NO : 2021/106
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 08/07/2019
KARAR TARİHİ : 28/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Vekiledeninin, davalı şirketin %16,666 hissesine sahip ortağı olduğunu, davalı şirketin, 11.04.2019 tarihinde 2016-2017 yılları olağan genel kurul toplantısını yaptığını ve gündemde yer alan kararları aldığını, ancak alınan iş bu kararların tamamının TTK 445 ve devamı hükümleri çerçevesinde geçersiz olup iptali gerektiğini, vekiledeninin, alınan kararlara karşı muhalif kaldığını, yazılı muhalefet şerhleri verdiğini ve ayrıca genel kurul tutanağına, alınan her kararla ilgili olarak muhalefet şerhi düştüğünü, toplantıda hazır olması gereken belgelerin hazır edilmediği gibi, pay defterinin boş olduğunu, hiçbir kaydın bulunmadığınu, hazır bulunanlar listesinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığının bilinmediğini, bilgi alma ve inceleme haklarını kullanmalarına rağmen, taraflarına hiçbir belge ve bilgi verilmeyeceğinin yönetim kurulunca alenen ifade edildiğini ve tutanağa geçtiğini, Finansal tabloların dürüst resim ilkesine aykırı olmasına rağmen onaylandığını; keza, yönetim kurulu üyelerinin ibra oylamasında oy kullandığını, davalı Şirket yöneticilerinin, sürekli olarak Şirket’e ve vekiledenine zarar verici işlem ve eylemler yaptığını, açıkça hukuka aykırılık bulunduğundan, işbu genel kurul kararlarının yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verilmediği takdirde, Şirket’in ve vekiledeninin Şirket alacaklılarının büyük ve geri dönülmesi imkansız zararlar göreceğini beyanla, iptalini talep ettikleri 2016- 2017 yılları olağan genel kurul toplantısında alınan 4., 5. ve 6. gündem maddelerinde yer alan kararların yürütmesinin geri bırakılmasını ve alınan kararların iptalini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı tarafın iptali istenen genel kurula katıldığını ve eleştiri düzeyinde kalan beyanlarda bulunduğunu, görüşmelerde aksi görüşler bildirdiğini, kararlara açık bir şekilde muhalif olmadığını, Genel kurul tutanağına şerh verilen muhalefet şerhinden hangi karara muhalif olduğu belli olmadığından geçerli bir muhalefet şerhinden bahsedilemeyeceğini, bu nedenlerle TTK’da öngörülen dava şartının gerçekleşmediğini, ayrıca davanın TTK’da belirtilen süre içinde açılmadığını, bu yönüyle davanın süre yönünden de reddine karar verilmesi gerektiğini, Ortakların pay defterinin yazılmamış olmasının toplantının gerçekleştirilmesine engel olmadığını, Pay defterine kaydın, kurucu değil, bildirici bir nitelik olduğunu, zira pay defterindeki kaydın aksinin ispat edilmesinin herzaman mümkün olduğunu, Genel Kurul öncesi davacıya bilgi alması için gerekli şartların hazırlandığını ve kanun gereği şirket evraklarının hazır tutulduğunu, ancak davacının bu hakkını kullanmış istemiş gibi yapmasına rağmen bu hakkını kullanmamak için gerekli tüm çabayı gösterdiğini, kötüniyetli olarak kendini mağdur durumuna düşürmeye çalıştığını, bahse konu edilen hususlar içinde … ATM 2019/… E sayılı dosyası ile dava açıldığını, Anonim Şirket yönetim kurullarının toplantı zamanlarına ilişkin TTK ve ilgili mevzuatta bilinçli bir şekilde düzenleme yapılmadığını, Kanun koyucunun, anonim şirket yönetim kurulunun şirketin iç işleyişinin gerektirdiği zamanlarda toplanması gerektiği düşüncesinden hareket ederek özellikle herhangibir süre belirlenmediğini, diğer yandan fiilen toplantı yapmak yerine toplantısız sirküler yoluyla ya da toplantıların elektronik ortamda yapılarak karar alınmasının dahi mümkün olduğunu, vekiledeni şirketin 6736 sayılı kanunun 6/3 maddesi hükümlerinden faydalanmamış olmasının eleştiri konusu yapıldığını ve iptal kararı taleplerine gerekçe yaratılmak istendiğini, Kanun koyucunun işletmede bulunmayan ortaklardan alacaklar gibi saçma ve anlamsız bir hüküm ihdas etmiş olduğundan bahsetmek mümkün olmadığını, Yönetim kurulunun görev ve yetkilerini kanun ve esas sözleşmeden alır ve kural olarak TTK 616.madde ile genel kurulun devredilemez görevleri tanımına giren işler haricinde olmak kaydıyla şirket konusuna girsin veya girmesin şirketi ilgilendiren her türlü işlemi yapabileceğini, davacının kendisine sunulan mali tabloları çarpıtarak davasına dayanak oluşturma gayreti içinde olduğunu, Şirket finansal tablolarının gerçeği yansıtmadığı yönünde hiçbir maddi kanıt olmadığını, TTK ‘nun 515 maddesi hükmüne göre anonim şirketlerin finansal tabloları Türkiye Muhasebe Standartlarına göre şirketin malvarlığını, borç yükümlülüklerini, özkaynaklarını ve faaliyet sonuçlarını, tam anlaşılabilir, ihtiyaçlara ve işletmenin niteliğine uygun bir şekilde; şeffaf ve güvenilir olarak gerçeği dürüst, aynen ve aslına sadık surette yansıtacak şekilde çıkarıldığını, kararların yürütülmesinin geri bırakılması isteminin haksız ve yersiz olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER
Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, davada; davalı şirkete ait sicil kayıtlarına, davalı şirkete ait defter kayıtlarına, 2016-2017 yılları Olağan Genel Kurul Toplantı Tutanağına, eklerine, hazirun cetveline, genel kurul sırasında vekiledeni tarafından sunulan bilumum itiraz ve muhalefet şerhlerine, 01.01.2016 – 31.12.2016 dönemi yıllık faaliyet raporu ile 01.01.2017 – 31.12.2017 dönemi yıllık faaliyet raporuna, … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/… E sayılı dosyasına, … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/… E sayılı dosyasına ve bilirkişi incelemesine dayanmışlardır.
UYAP üzerinden getirtilip incelenen … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/… E sayılı dosyasında; davacılar … ve … tarafından, davalı … A.Ş aleyhine açılan davanın, davacının TTK 437. Maddesi gereği davalı şirket ortağı olarak bilgi alma hakkı ve inceleme talebinden ibaret olduğu, 12.09.2019 tarihinde 2019/… E K sayılı ilam ile davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
UYAP üzerinden getirtilip incelenen … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/… E sayılı dosyasında; davacı … tarafından, davalı … aleyhine açılan davanın, Bilgi Alma ve İnceleme Yapma Hakkı Verilmesi talebinden ibaret olduğu, davanın derdest anlaşılmaktadır.
Getirtilip incelenen ticaret sicil kaydına göre; …’nin … Ticaret Sicil Memurluğunun … sicil numarasında kayıtlı “… Cad No: … /İST”adresinde faaliyet gösterdiği, ana sözleşmesinin 23.09.2005 tarihli olduğu, şirketin son tescilinin 22/06/2017 tarihinde yapıldığı, yönetim kurulu üyelerinin; … …, …, … , … , … … olduğu, şirket yetkililerinin … …, …, …, … ve … … olduğu ve şirketi temsile müştereken yetkili oldukları anlaşılmıştır.
Mahkememizce iddia ile istenen 11/04/2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların esas sözleşmeyle kanuna uygunluğu denetlenmesi bakımından rapor aldırılmış, 23.11.2020 tarihli raporda: ”…Davalı şirketin ticari defterlerinin sahibi lehine delil olma vasfını haiz olduğu,
31.12.2017 tarihi itibariyle şirket sermayesi 2.779.946,08.-TL olup ortakların sermaye taahhüdü borcu bulunmadığı,
Davalı şirketin 2016 yılında 349.581,88.-TL brüt kar dağıtımı yaptığı,
2013 – 2017 bilançolarındaki aşağıdaki oran analizlerine göre; 2016 yılında cari oran, likidite oranlan ile net işletme sermayesi ihtiyacı olduğu,
Davacı şirketin şirket ortaklarından alacakları 2014 ve 2015 yılında yüksek tutarlı olduğu, 2016 yılında I46.877,70.-TL ve 2017 yılında 112.403,48.-TL davalı şirketin ortaklarda alacaklı olduğu,
Davacı şirketin, şirket ortaklarına borçları 2013 yılında 2.886.188,68.-TL, 2014 yılında 1.099.902,74.-TL. 2015 yılında 1.162.821,63.-TL, 2016 yılında 63.467,91.-TL ve 2017 yılında 157,477,38,-TL davalı şirketin ortaklarına borçlu bulunduğu,
Bütün bu veriler dikkate alındığında finansal tablo ve raporların onaylanmasına ilişkin gündemin 4. maddesiyle alınan karar ile kar payı dağıtılmamasına ilişkin gündemin 6. maddesiyle alınan kararın iptali şartlarının oluşmadığı,
Buna karşılık yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin gündemin 5. maddesiyle alınan kararın İptali şartlarının oluştuğu…” tespit ve rapor edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; … A.Ş.nin 11.04.2019 tarihli 2016-2017 yılları olağan Genel Kurul Toplantısındaki 4,5 ve 6 nolu kararlarının TTK.m.445 hükmüne aykırılık teşkil etmesi nedeni ile iptali isteminden ibarettir.
Davacının TTK’nın 446. maddesi uyarınca iptal davası açabilecek kişilerden olduğu, 11.04.2019 tarihli Genel kurul toplantısına göre davanın 3 aylık yasal sürede ve davalı şirket faliyet adresi itibariyle yetkili ve görevli mahkememizde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce hükme elverişli bulunan bilirkişi heyeti raporuna göre; şirketin ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olması, şirketin ortakara olan borçlarının büyük oranda gerilemesi, şirketin esas itibariyle istikrarlı olarak kar elde etmesi ve geçmiş yıllarda ciddi oranda kar dağıtması, anonim ortaklıklarda çoğunluk ilkesinin hakim olması, davacı daşında kalan diğer hissedarların tamamının onaylama yönünde karar vermesi gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde; mali tablo ve raporların onaylanmasına ilişkin alınan 4. Maddedeki kararın iptali şartlarının oluşmadığı, yine kar payının tam olarak dağıtılmadığı hususunda yapılan değerlendirmede; Türk Ticaret Kanunu’nda esas itibariyle, sermaye şirketlerinde yıllık kâr dağıtımı bir zorunluluk olarak kabul edildiği, TTK’nun 507. maddesine göre her pay sahibine kanun ve esas sözleşme hükümlerine göre, pay sahiplerine dağıtılması kararlaştırılmış “Net Dönem Kârına” payları oranında katılma hakkına sahip olduklarının kabul edildiği, bunun yanında TTK’nun 523. maddesine göre genel kurul; a)Aktiflerin yeniden sağlanabilmesi için gerekliyse, b)Bütün pay sahiplerinin menfaatleri dikkate alındığında, şirketin sürekli gelişimi ve olabildiğince kararlı kâr payı dağıtımı yönünden haklı görülüyorsa, kanunda ve esas sözleşmede öngörülenlerden başka yedek akçe ayrılmasına da karar verebileceği, şirketin “2013- 2017 bilançolarındaki analizlerine göre; cari oran, likidite oranları ile net işletme sermayesi analizlerine göre 2016 yılında nakit ihtiyacı olduğu ve şirketin faal olduğu tespiti dikkate alındığında, kar payı dağıtılmamasına ilişkin gündemin 6. maddesiyle alınan kararın iptali şartlarının oluşmadığı sonucuna varılmaktadır.
Yönetim kurulu Üyelerinin ibrasına ilişkin gündemin 5. maddesiyle ilgili yapılan değerlendirmede ise; toplantı tutanağı incelendiğinde, yönetim kurulu üyesi olmayan davacı dışında diğer hissedarların yönetim kurulu üyeleri oldukları, her bir yönetim kurulu üyesi için ayrı ayrı ibra oylaması yapıldığı ve her bir üyenin ibra oylamasında diğer üyelere oy kullandığı, diğer üyelerin oylamaya katılmamaları durumunda olumlu karar alınmasının mümkün olamayacağı anlaşılmaktadır.
TTK.m.436/1 hükmüne göre: “Pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üstsoyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hâkimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu da hakemdeki duvaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz.” Pay sahibinin bu gibi hallerde ortaklığın çıkarlarından ziyade kendi çıkarlarını gözeterek hareket edebileceği ihtimali bulunduğundan; ortaklık çıkarları açısından sakıncalı olan bu durumu önlenmek amacıyla böyle bir oydan yoksunluk hali kabul edilmiştir. TTK.m.36/1 hükmünde öngörülen “kişisel nitelikteki işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya” geniş yorumlanmak ve ibra da bunların içinde düşünülmelidir. Bu bakımdan ibra pay sahibi ile ortaklık arasında şahsi bir iş niteliğinde olup; hükümde ifade edilen kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibrasında da oykullanamazlar. Aynı şekilde, aile tipi anonim ortaklıklarda tüm ortakların yönetici olması durumunda, TTK.m.436 hükmü nedeniyle ibra karan alınamaz. Buna gerek bulunmadığı gibi; böyle bir kararın pratik bir değeri de yoktur. Çünkü bu durumda yönetim kurula üyelerinin hesap verecekleri bir organ, kendilerinden başka bir pay sahibi yoktur. Aynı sonuç tek kişilik anonim ortaklık açısından da sözkonusudur.
Bununla birlikte, pay sahiplerinin tümünün değil de, çoğunluğunun yönetici olduğu aile tipi anonim ortaklıklarda, ibra kararı alınabilir. TTK.m.436/1 hükmündeki yakın akrabalık yasağı gözönünde bulundurularak, yöneticilerin dışında kalan tek pay sahibi geçerli bir ibrayı sağlayabilir. Bütün bu hususlar dikkate alındığında, yönetim kurulu üyelerinin birbirlerinin oylamasında oy kullanmaları ve böyle bir oylama olmaması durumunda olumlu karar alınmasının mümkün olmadığı anlaşıldığından, yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin olarak alınan 5. maddeki kararın iptali şartlarının oluştuğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile davalı şirketin 11/04/2019 tarihli 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin olağan genel kurul toplantısında alınan 5 numaralı kararın iptaline, finansal tablo ve raporların onaylanmasına ilişkin gündemin 4. maddesiyle alınan karar ile kar payı dağıtılmamasına ilişkin gündemin 6. maddesiyle alınan kararın iptali şartları oluşmadığından bu yöndeki taleplerin ise reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davanın KISMEN KABULÜNE,
Davalı …’nin 11/04/2019 tarihli 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin olağan genel kurul toplantısında alınan 5 numaralı kararın iptaline,
Diğer istemlerin reddine,
2-)Harçlar yasası uyarınca alınması gerekli harç peşin olarak alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-)Davacı tarafından yapılan 44,40-TL peşin harç, 44,40-TL başvuru harcı, 6,40-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 95,20-TL’ nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-)Davacı tarafından yapılan 104,00-TL davetiye teskere gideri, 2.000-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.104,00-TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre 701,33-TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-)Davacı duruşmalarda kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiklerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-)Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-)Gider /delil avansından artan bakiyelerin karar kesinleştiğinde davacılara / davalıya / vekillerine re’sen iadesine,
Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/01/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır