Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/435 E. 2022/50 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/435 Esas
KARAR NO : 2022/50
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/07/2019
KARAR TARİHİ : 02/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkili Şirket ile davalı şirket arasında 21 Mayıs 2010 tarihinde Yetkilendirme Sözleşmesi başlığı ile müvekkili şirketin … temsilcisi olması hususunda sözleşme akdedildiğini, İlgili sözleşme ile, … A.Ş. Nezdinde taraflarca imzalanan ve bir sureti bu sözleşmenin ekinde bulunan “Başka Üye Adına İşlemlerde Ortak Sorumluluk Taahhütnamesi” çerçevesinde Davalı Şirket’in MKK temsilcisi olarak müvekkili şirket yetkilendirildiğini, ilgili yetkilendirme sözleşmesi’nin Temsilcilik Komisyonları başlığı altında davalı şirketin müvekkili Şirket’ten aldığı temsilcilik hizmeti karşılığında 2.500,00 Euro+BSMV üzerinden müvekkili şirketin düzenleyeceği fatura karşılığını ödeyeceği kararlaştırıldığını, müvekkili şirket tarafından taraflar arasında akdedilen Yetkilendirme Sözleşmesi çerçevesinde verilen hizmet karşılığında; 21 Aralık 2017 tarihli, 11.937,19 TL tutarlı, 127 numaralı, 21 Aralık 2017 tarihli, 11.937,19 TL tutarlı,125 numaralı, 2 Temmuz 2018 tarihli, 13.961,85 TL tutarlı, 95 numaralı, faturalar düzenlendiğini, buna karşılık davalı şirket tarafından söz konusu faturaların karşılığı ödenmediğini, davalı şirket tarafından faturaların ödenmemesi üzerine tarafımızca …. İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Esas sayısı ile icra takibi başlatıldığını, buna karşılık davalı şirket tarafından haksız bir şekilde icra takibine itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, tarafımızca itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi talebi ile dava açma gereği hâsıl olduğunu, işbu dava açılmadan önce 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 5/A uyarınca zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulmuş olup taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını, sonuç olarak taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca müvekkili şirket tarafından verilen hizmet karşılığı düzenlenen faturalar davalı şirket tarafından ödenmediğini faturaların tahsili amacı ile başlatılan icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edilerek takip durdurulduğunu, dolayısı ile, davalı yan’ın itirazının iptali ile takibin devamına ve davalı yan aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline, karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalı vekilinin davaya karşı sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle işbu dilekçe ile; davacı tarafın gerek yasada belirlenen gerekse mahkeme tarafından tensip ara kararı, ön inceleme tutanağı ve takip eden diğer tüm ara kararlar ile yükümlü olduğunu, olacağı süreli-kesin süreli işlerinin süresi içinde yerine getirmemesi nedeniyle ve/veya getirilmemesi halinde davacı tarafa bu işin yürütümü için yeni ve/veya ek bir süre verilmesine, davacı tarafın bu anlamdaki her türlü talebine, kesin süre bitiminden sonra yerine getirilen her türlü adli iş ve işleme muvafakat etmediklerini, bu beyanının yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulmasını, davacının genel ifadelerle delillerini belirtmesi yeterli sayılmayıp hangi delillere dayandığının dava dilekçesinden açıkça anlaşılması, açıkça belirttiği ve mahkeme dosyasına sunduğu delillerinin tamamının birer suretlerini aynı zamanda dava dilekçesiyle birlikte davalı müvekkillere tebliği edilmesinin gerektiğini, bu usuli kurala HMK Mad. 318/1’de açıkça yer verildiğini, yasaların emredici hükmü gereği davacı dava dilekçesindeki iddia ve beyanlarını ispat ile mükellef olup delillerini sunması gerektiği halde, dava dilekçesi içinde, davaya konu somut olayı ve taleplerini ispatlayan yeterli belge veya evraklar sunmadığını, dava dilekçesinde belirtilen ihtarname ve sözleşme dava dosyasına sunulmadığı gibi müvekkili davalılara tebliğe çıkarılmamış ve savunma hakkının kısıtlandığını, davacının bundan sonra delil listesi sunmasına da muvafakat etmediklerini, bu nedenle davacı yanın dava dilekçesine ekli olmayan ve yasal süresi içinde sunulmayan herhangi bir delil sunmasına ve tanık ismi bildirmesine, usul hükümleri hilafına delil ibraz edilmesi ve/veya tanık isimlerini bildirmesi halinde; ibraz edilen delillerin dosya ve değerlendirme kapsamına alınmamasını talep ettiklerini, müvekkili şirketin dava dilekçesinde ve ödeme emrinde belirtildiği şekilde borcu bulunmadığını, takibe konu fatura içeriğinden/dayanağından dolayı müvekkilinin takip talebinde alacaklı olarak gözüken davacı şirkete hiçbir borcu mevcut olmadığını, bu itibarla davacı tarafın iddia ettiği üzere ödenen bedelin mahsubuyla faiz masraf vekalet ücreti olduğu belirtilen alacağı da bulunmadığını, işleyecek ve işlemiş faize ve faiz oranına da itirazda bulunulmuş, davacı tarafın talep ettiği faizin fahiş olduğunu, faiz başlangıç tarihinin neye göre saptandığı, hangi tarihler arası faiz işletildiği açıklanmadığını, bu itibarla hangi dönemi kapsadığı belli olmayan işlemiş ve işleyecek faize itiraz edildiğini, davacı tarafın iddiasının aksine %20’ı oranında icra inkar tazminatı şartları oluşmadığını, zira alacak likit ve belirlenebilir olmadığını, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için alacağın gerçek miktarının bedeli ve sabit olması veya borçlu tarafından alacağın tüm unsurlarıyla tespitinin mümkün olması, alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerektiğini, böylece borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması/borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerektiğini, bu koşullar yoksa likit bir alacaktan söz edilemeyeceğini, dava konusu takip dayanağı borcu gösterir belgeler sözleşmeler altında yer alan imzalara itiraz ettiğini, bu hususta davacı tarafça yapılacak olan her türlü beyan ve sunulacak delillere karşı delil ve itiraz sunma hakkımız saklı olduğunu, yukarıda arz ve izah edilen ve ayrıca re’sen de nazara alınacak sebeplerle, haksız, hakkaniyete ve hukuka aykırı açılan davanın ve muhafaza tedbiri taleplerinin Reddini talep ettiklerini, Şartları oluşmayan, haksız ve hukuka aykırı davanın ve tüm taleplerinin Reddine, davacı taraf aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davanın; Temsilcilik Hizmet Bedeline ilişkin kesilen faturalardan kaynaklı alacağa ilişkin … İcra Dairesinin 2018/… esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olduğu görüldü.
… İcra Dairesinin 2018/… esas sayılı dosyası sureti celp edilerek dosyamız arasına alınmış olup, takip dosyası incelendiğinde; alacaklının … borçlunun … A.Ş. olduğu, takibin 52.103,55-TL asıl alacağa ilişkin ilamsız takip olduğu, 26/09/2018 tarihli ödeme emrinin borçluya 02/10/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 04/10/2018 tarihinde takibe, yetkiye ve borca ferilerine itiraz ettiği görülmüştür.
02/09/2021 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; Davacı Şirkete ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde TTK hükümlerine göre usulüne uygun yapıldığı, dolayısı ile sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davacı Şirketin Ticari Defter kayıtlarına göre takip tarihi olan 27.09.2018 itibariyle, davalı Şirketten 37.836.23 TL alacağının bulunduğu, icra takibine konu faturaların ticari defter kayıtlarında yer aldığını, takip tarihi olan 29.09.2018 itibariyle 2.816,69 TL İşlemiş Faiz Miktarı hesaplandığı, davacı / alacaklının takip talebinde 11.450.63 TL fazlası ile 14.267,32 TL İşlemiş faiz miktarı talep ettiği, davacı / alacaklının davalı /borçludan takip tarihi olan 27.09.2018 itibariyle 37.826.23 TL Asıl Alacak ve 2.816,69 TL İşlemiş Faiz Miktarı talep edebileceği, davalı şirkete ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde TTK hükümlerine göre usulüne uygun yapıldığı, dolayısı ile sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davalı Şirketin Ticari Defter kayıtlarına göre, takip tarihi olan 27.09.2018 tarihi itibariyle, davacı şirkete 37.836.23 TL borcunun bulunduğu, icra takibine konu faturaların ticari defter kayıtlarında yer aldığı, davacı şirket ile davalı şirket arasında 21.05.2010 tarihli yetkilendirme sözleşmesinin akdedildiğini, işbu sözleşme gereğince davacı şirketin temsilcilik hizmeti kapsamında yüklendiği borçları verine getirip getirmediği konusunda dosyada bilgi ve belge bulunmadığı; davalı şirketçe davacı ile aralarında ticari ilişki olmadığı ve faturalara konu edilen hizmetleri almadığı yönünde itiraz bulunmakla, davacı şirketin sözleşme kapsamında yüklendiği hizmetleri yerine getirip getirmediği hususunda takdirin mahkemeye ait olduğu, 6. 21.05.2010 tarihli Yetkilendirme Sözleşmesinin “Temsilcilik Komisyonları” başlıklı Maddesinde davalı şirketin davacı şirkete aldığı temsilcilik hizmeti karşılığında yıllık hizmet ücreti olarak 2.500,00-Euro + BSMV ödeyeceğinin kararlaştırıldığı; 21.12.2017 tarihli, 11.937,19 TL tutarlı … Nolu Fatura ile 21.12.2017 tarihli, 11.937,19 TL tutarlı … Nolu Fatura için davalı şirket defterlerinde 2017 ve 2018 yılı temsilcilik bedeli açıklaması bulunduğu; 02.07.2018 tarihli, 13.961,85 TL tutarlı … Nolu Fatura içinse yıl belirtilmeden temsilcilik bedeli açıklaması girildiği; davalı şirketin takip konusu faturaları tebliğ alıp ticari defterlerine işlemesi ve TTK m. 21/2 kapsamında 8 gün içinde itirazda bulunmamasından yola çıkıldığından, davacı şirketin davalı şirkete temsilcilik hizmeti verdiği ve söz konusu fatura bedelleri bakımdan alacaklı hale geldiğinin söylenebileceği; ancak 02.07.2018 tarihli, 13.961.885 TL tutarlı 98 Nolu Faturanın açıklama kısmında hangi yıla ilişkin temsilcilik ücreti olduğu belirtilmediğinden ve davacı ile davalı tarafın ticari defterlerinde de ayrıca bir açıklama bulunmadığından, söz konusu fatura alacağı hususunda takdirin mahkemeye ait olduğu, tespit ve rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
2004 sayılı İİK madde 67 uyarınca; “takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde Mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağın varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir”
… İcra Dairesinin 2018/… esas sayılı dosyası sureti celp edilerek dosyamız arasına alınmış olup, takip dosyası incelendiğinde; alacaklının … borçlunun … A.Ş. olduğu, takibin 52.103,55-TL asıl alacağa ilişkin ilamsız takip olduğu, 26/09/2018 tarihli ödeme emrinin borçluya 02/10/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 04/10/2018 tarihinde takibe, yetkiye ve borca ferilerine itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına dair kararın alacaklı/vekiline tebliğine dair takip dosyası kapsamında mazbataya ve sair bilgi belgeye rastlanmamakla birlikte, eldeki itirazın iptali davasının 03/07/2019 tarihinde açıldığı, İİK madde 67’de öngörülen bir yıllık sürenin işlemeye başlamadığı gibi takip tarihi ile dava tarihi arasında dahi 1 yıl süre geçmediğinden eldeki itirazın iptali davasının süresi içerisinde açıldığının kabulü gerektiği anlaşılmaktadır.
Dava; 3 adet faturadan kaynaklanan 37.836,23-TL asıl alacak ve 14.267,32-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 52.103,55-TL alacağa ilişkin … İcra Dairesinin 2018/… esas sayılı dosyasında yürütülen takibe itirazın iptaline ilişkin olup, Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere takibe dayanak faturaların davacı ve davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı defterlerine göre takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 37.836,23-TL alacaklı olduğu, davalı defterlerine göre davalının davacıya 37.836,23-TL borçlu olduğu, bu nedenle davacının takip tarihi itibariyle davalıdan talep edebileceği asıl alacağın talebi gibi 37.836,23-TL olduğu, taraflar arasında imzalanan sözleşmede temerrüt şartları ve faiz oranları ile ilgili düzenleme bulunmadığından, TTK 1530.madde doğrultusunda yapılan hesaplama neticesinde davacının davalıdan talep edebileceği işlemiş faiz tutarının toplam 2.816,69-TL olduğu, davalının dava ve takibe konu faturaları ticari defterlerine işlediğinden ve TTK 21/2.madde kapsamında fatura içeriğine itiraz edilmediğinden fatura içeriği hizmetin ifa edildiği anlaşılmış, ayrıca davacı alacaklı takip talebinde yıllık %66,24 akdi faiz işletilmesini talep etmişse de yukarıda da değinildiği gibi taraflar arasında akdedilen sözleşmede faiz oranı ile ilgili düzenleme bulunmadığından davacının davalıdan takip tarihinden itibaren asıl alacağa TTK 1530.madde uyarınca değişen oranlarda avans faizi işletilebileceği anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
2004 sayılı İİK madde 67/2.maddesi uyarınca; “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” neticeten işbu davada davalı borçlunun itirazının haksızlığına karar verildiğinden hükmolunan meblağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-)Davanın Kısmen Kabulüne,
… İcra Dairesinin 2018/… esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının 40.642,92-TL alacak üzerinden iptaline, takip tarihinden itibaren 37.826,23-TL asıl alacağa yıllık %9,75 ve değişen oranlarda ticari avans faizi işletilmek suretiyle takibin devamına,
Fazlaya dair talebin reddine,
2-Alacağın %20’si oranında 8.128,58-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 2.776,31-TL harçtan peşin alınan 889,80-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.886,51-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26.maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 1.500,00-TL bilirkişi ücreti, 110,70-TL tebligat/posta masrafı olmak üzere 1.610,70-TL’nin kabul red oranına göre 1.169,33-TL tutarındaki kısmı ile 44,40-TL başvurma harcı, 889,80-TL peşin harç, 6,40-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 940,60-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Kendini vekille temsil ettiren davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 6.083,58-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Kendini vekille temsil ettiren davalı lehine reddedilen kısım yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Yatırılan avanstan artan bakiyenin karar kesinleştiğinde yatırana/vekiline iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/02/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

¸”5070 sayılı yasanın 5. Ve 22. Maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”¸

“Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır”