Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/42 E. 2019/198 K. 07.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/42 Esas
KARAR NO : 2019/198

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 13/09/2005
KARAR TARİHİ : 07/03/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacıların, … ile birlikte hissedarı oldukları…, … Mah., … Sok. No:…’de bulunan … ada,… pafta üzerinde kurulu kargir binanın betonunu, sözleşme gereği davalıdan satın aldıklarını, kargir binanın …Blok … ve … katlarında çalışan teknik personelin, bina betonunun çürük olduğundan şüphelenmeleri üzerine, taraflarınca… Fakültesi’ne başvurulup betonunun incelenmesinin istendiğini,… İnşaat Fakültesi Yapı Malzeme Laboratuvarı’nca düzenlenen 21.6.2004 tarih … sayılı ve 20.7.2004 tarih ve … sayılı teknik raporlarda beton kalitesinin gerekli olması gereken değerden düşük olduğunun belirlendiğini, beton dökme aşamasında ürünün kalite ve mukavemetini ölçmek içın numune alındığını, beton alımı sırasında düzenlenen bütün direnç raporlarının kendilerinden gizlendiğini; beton kolon ve perdelerinin çelik takviyesi, betonun güçlendirilmesi ve binanın standart sağlamlığa kavuşması için … Ltd. Şti.’ne başvurulup, fizibilite raporu istendiğini, bu şirket tarafından düzenlenen 28.08.2004 tarihli teklifte tüm işin 37.700 USD+KDV’ne mal olacağının saptandığını, bu durum tespitinden sonra kendilerince alttan ve üstten geçici takviye yapıldığını ve halen bu takviyenin devam ettiğini, 1700 USD tespiti yapılmamış kolunun takviyesi ve 4.368 USD 234 torba … çelik … katkı maddesi bedeli olmak üzere toplam 43.768 USD+%18 KDV (7878 USD)=51.646 USD talep etme zarureti doğduğunu, zararın tespiti için Şişli … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin…D. İş sayılı dosyası ile bir tespit yaptırıldığını, ayıplı betonun satılmasından dolayı standart sağlamlıktan uzak inşaat yapılmak zorunda kalındığını, bu hususun anlaşılması halinde binanın değer kaybedeceğinin açık olduğunu beyanla, davalının haksız fiili sonucu meydana gelen 51.646 USD zararın tespit sonucu ortaya çıkacak miktar da değerlendirilerek, fazlaya dair haklarını saklı tutarak, davalıdan faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Talep konusunun zamanaşımına uğradığını, dava konusu betonun teslim alınmasının ve uygulanmasının davacı inşaatçıların yetkili mühendislerinin kontrolünde yapıldığını, 06.12.2001 tarihinden itibaren alınan ve kullanılan betonun kalitesiz ve standardı olmadığı iddiasının yasal dayanaktan yoksun olduğunu;dava konusu inşaatın hazır betonlarının karşılanması için vekiledeni ile …arasında 2001 yılında bir sözleşme düzenlendiğini, vekiledeninin davacıları tanımadığını ve davacılara hiçbir şekilde beton satmadığını, yapılan sözleşmeyle…’a ait İstanbul Mecidiyeköy mevkiinde bulunan inşaata hazır betonların…’ın tayin ettiği şantiye şefine teslim edildiğini ve şantiye şefinin istediği yere döküldüğünü, vekiledeninin hazır betonun Türkiye’de uygulanmasında öncelik eden ve çok uzun yıllardır bu konu ile iştigal eden bir kuruluş olduğunu, bu nedenle müvekkilinin bütün dünyada uygulanan ve kabul edilen standartlara uyarak ürettiği betonun üretim tarihini ve üretim saatini net olarak belirtmekte olduğunu ve kendi laboratuarında kalite kontrolü yaparak sevkiyatını yaptığını, ancak hazır betonun döküleceği yerlerin hazırlanmasını ve uygulamasını vekiledeninin yapmadığını, beton dökümünün yapılacağı yerde inşaat alanına park etmiş özel araç nedeniyle beton pompasının kurulamadığını, beton nakliye araçlarının inşaata yaklaşamadığını, bundan dolayı betonun dökümünde aksamalar olduğunu, ayrıca davacı tarafından hazırlanan beton kalıplarında meydana gelen sorunlar nedeniyle istekleri doğrultusunda betonun yavaş dökülmek zorunda kalındığını, bu da betonun kalitesinde düşüşlere neden olduğunu, bu aksamaların betonun uzun süre beklemesine ve betonda slap kaybının oluşmasına sebep olduğunu, …’ın şantiye şefinin talimatıyla betona su ilave edildiğini ve istenilen yere betonun döküldüğünü, ayrıca kalıptaki problemler nedeniyle tespit raporunda da belirtildiği gibi davacılar tarafından betonun dökümünde vibratör ile gerekli sıkıştırmanın yapılmadığını, dava konusu inşaata hazır beton verilen zamanlarda vekiledeni tarafından başka pek çok inşaatada aynı tesislerde üretilen aynı nitelikteki betondan verildiğini, ancak hiçbirinde böyle bir sorun yaşanmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
BİRLESEN İSTANBUL 8. ASLİYE TİC. MAHKEMESİNİN 2007/758 E. 2007/755 K. SAYILI DOSYASI :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Asıl davadaki aynı beyanları yineleyerek 51.646,00 USD miktarı talep zarureti doğduğundan başka, ayrıca beton kolon ve perdelerin çelik takviyelerinin yapılabilmesi için etrafındaki duvarların yıkımı, takviye işi tamamlandıktan sonra duvarların yeniden örtülmesi ve sıvanması, çelik takviyeler tamamlandıktan sonra saçların üzerine 5 mm kalınlıkta…1410 tamir harcı ile maçın şeklinde sıvanması işleri için 15.000,00 USD + KDV (%18 = 2.700,00 USD) = 17.700,00 USD daha gerektiği, bu açıklamalardan davalıdan toplam 63.346,00 USD talep zarureti doğduğu ortaya çıktığını beyanla, taraflarına ayıplı beton satılması sonucu gerçekleşen, davalının haksız fiili neticesi meydana gelen 69.346,00 USD ‘nin tespit dosyasında belirlenecek miktar da değerlendirilerek beton alımı ile ilgili fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, devlet bankalarınca yıllık uygulanan mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, dava sonuna kadar bu miktar için takdir olunacak teminat karşılığı, davalının menkul, gayrimenkul ve 3. Şahıslardaki hak ve alacaklarına ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Asıl davada ileri sürdüğü savunmaları aynen tekrarla, hazır betonun uzun süre bekletilerek kullanılması betonda kalite sorunları yarattığı inşaat işi ile uğraşan herkes tarafından bilindiğini, ayrıca bu konuda vekiledeni şirket yetkilileri tarafından davacı ve tayin ettiği şantiye şefi defalarca şifai olarak uyarıldığını, bu konuda bilgi ve görgüsü olan tanıklarının mevcut olduğunu, dava konusu inşaata hazır beton verilen zamanlarda vekildeni şirket tarafından birçok inşaata da aynı tesislerde üretilen ayni nitelikteki betondan verildiğini, bu inşaatların hiç birinde vekiledeni şirket tarafından verilen betonun kalitesinde bir sorun olmadığını, bu hususun davalı şirketin defter ve kayıtları üzerinden yaptıracağı inceleme ile aynı zamanlarda beton satılan inşaatların betonlarının incelenmesi sonucu da açıkça ortaya çıkacağını, davacı tarafın tamamen kendi kusuru ile meydana gelen bu zarardan vekiledeni şirketi sorumlu tutmasının imkansız olduğunu, ayrıca vekiledeni şirket, uzun yıllardır faaliyet gösteren bir kuruluş olduğundan ve meydana gelen zararda hiçbir kusuru olmaması nedeni ile davacının tedbir talebinin reddi gerektiğini beyanla, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
GEREKÇE:
Asıl ve birleşen dava, ayıplı beton satışı nedeniyle uğranılan zararın tahsili istemine ilişkindir.
Davacılar, davalı yanca üretilen beton kalitesinin, olması gereken değerin altında ayıplı olması sebebiyle zarara uğradıklarını iddia ederken, davalı şirketin başlangıçtan beri ayıp iddiasını kabul etmedikleri, vekiledeni şirketin beton dökme işini yalnızca şantiye alanına gönderdiği çimento kamyonu operatörü ile yaptığını ve işin kamyonu tüm özellikleriyle kullanmak konusunda bilgi sahibi uzman tarafından yapıldığını, bunun haricinde başka bir uzmanlığı olmadığını, dolayısıyla betona su katılması, fazla sulandırılması gibi konularda karar verecek yetkisi ve ehliyeti mevcut bulunmadığını, vekiledeni şirketin sadece çimento imal eden bir firma olarak zaten başkaca bir sorumluluğunun olmasınında beklenemeyeceğini, davacı yanın basiretli bir tacir gibi davranarak betonun dökülmesine engel olması gerektiğini ve iş yerinde yasal zorunluluğa rağmen yapı denetim bürosu bulunmamasının zarara sebebiyet verdiğini ve tüm kusurun davacıda olduğunu savunmaktadır.
Başlangıçta 22.11.2004 tarihinde Mahkememize açılan iş bu davada 16.06.2005 tarihli heyet kararıyla; mahkememizin görevsizliğine, dosyanın Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verildiği, İstanbul … Tüketici Mahkemesi’nin … E sayılı dosyasına tevzi edilen davada, bu kez Tüketici Mahkemesi’nin 29.03.2006 tarihli kararıyla Ticaret Mahkemeleri’nin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verildiği, olumsuz görev uyuşmazlığının Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 2006/7813-10840 E K sayılı 11.09.2006 tarihli ilamıyla çözülerek, davayı görmeye mahkememizin görevli olduğuna karar verildiği ve davanın mahkememizin …Esasına tevzi edildiği anlaşılmaktadır.
İstanbul … ATM’nin … -… E-K. Sayılı dava dosyası, taraf ve konu birliği bakımından mahkememizin işbu dosyası ile birleştirilmiştir.
Davalı yanın Gebze Mahkemelerinin yetkili olduğundan bahisle yetki itirazı, aktin ifa yerininde yetkili olması sebebiyle ve zamanaşımı itirazı ile davacı … ve …’ın aktif husumet ehliyetleri bulunmadığı hususundaki itirazları reddedilmiştir.
BİRLEŞEN DOSYADA DAVACI …’IN DAVA TARİHİNDEN SONRA 19/05/2006 TARİHİNDE DUL VE ÇOCUKSUZ OLARAK VEFAT ETTİĞİ, GERİYE TEK MİRASÇISI OLARAK MANEVİ EVLADI …’IN (ASIL DAVADA DAVACI) KALDIĞI, dosyaya ibraz edilen Şişli … SHM’nin … -1121 E-K. Sayılı 19/06/2006 tarihli veraset ilamından anlaşılmaktadır.
Mahkememizce esasa girilerek yapılan yargılama sonunda, toplanan tüm delil ve belgelere, 18.11.2004 tarihli tespit raporuna, ilk bilirkişiler heyetinden alınan 12.04.2010 tarihli rapor ve itirazlar doğrultusunda alınan bila tarihli ek rapora, keza dava yeterince aydınlanmadığından yeniden alınan 15.12.2011 tarihli ikinci heyet raporu ve buna da itirazlar üzerine alınan 08.06.2012 tarihli ek rapora ve alınan birinci ve ikinci heyet raporları hüküm kurmaya elverişli olmadığından bu kez 3. Kez oluşturulan bilirkişiler heyetinden mahallinde 14.09.2012 tarihinde yapılan keşif suretiyle alınan 25.09.2012 tarihli rapora ve dinlenen tanık beyanlarına göre; Mahkememizin…-…E K sayılı 12.11.2012 tarihli kararıyla: ”…Keşif suretiyle alınan 14.09.2012 tarihli rapor esas alınmak suretiyle asıl ve birleşen davada tazminat taleplerinin REDDİNE … ” karar verilmiş, hükmün asıl ve birleşen davada davacılar vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2013/4080-2014/1949 E K sayılı 27.01.2014 tarihli ilamıyla: ”… Mahkemece aldırılan 12.04.2010 ve 15.12.2011 tarihli bilirkişi raporlarında davacının %25 oranında davalının ise %75 oranında kusurlu oldukları bildirilmiş, itiraz üzerine alınan ve hükme esas alındığı bildirilen 25.09.2012 tarihli bilirkişi raporunun 7. sayfasında sebepleri açıklandıktan sonra davalı ve davacının %50′ şer oranında kusurlu oldukları belirtildiği halde 8. sayfasında davanın reddi gerektiği bildirilmiştir. Bu durumda önceki alınan bilirkişi raporları ile ve kendi içinde çelişkili olan 25.09.2012 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle bozulmuş, Mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Davacı vekilinin bozma ilamı doğrultusunda yeniden oluşturulacak bilirkişiler heyetinden rapor alınması ve davalı vekilininde talebe karşı çıkmaması üzerine, bu kez mahkememizce bozma ilamı doğrultusunda ve uzlaştırma mahiyetinde Mali Müşavir Bilirkişi, İnşaat Mühendisi Bilirkişi ve Mimar Bilirkişiden oluşturulan bilirkişiler heyetinden dosyadaki mevcut raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek biçimde usulüne uygun ve denetlemeye elverişli ve ayıplı beton satışı ve varsa uğranılan zarar miktarının tespiti amacıyla yeniden 23.01.2015 tarihli rapor alınmış , raporda : ”… ile birlikte hissedar olduğu ifade edilen davacıların, Mecidiyeköy, …Mahallesi, … Sokak No: …’ de bulunan… ada, …pafta üzerine kurulu iki bloktan oluşan kargir binanın betonunun tamamının davalıdan alındığı,
Kargir binanın B Blok, … ve…katlarında (2. ve 3. normal katlar) dökülen betonun çürük/ayıplı olduğundan şüphe edilmesi üzerine davacılar tarafınca …üniversitesi İnşaat Fakültesi’ne müracaat edilerek beton değerlerinin belirlenmesinin istendiğini.
DOSYAYA SUNULAN… İNŞAAT FAKÜLTESİ YAPI MALZEMESİ RAPORUNDA (18.11.2004); 11 ADET BETON ÖRNEK ÜZERİNDE YAPILAN BETON DENEYLERİNDEN SADECE BİR TANESİNİN … BETON KALİTESİNİ SAĞLADIĞI,
20.04.2009 tarihli celsede dinlenen davalı beton firması tanıkları beyanına göre; Söz konusu beton basınç dayanımı düşüklüğünün B Blok… ve …. katlarında ortaya çıktığını, ancak inşaat alanında trafiğin çok yoğun olması ve beton kamyonunun inşaat alanına giriş-çıkışının güçlük arz etmesi nedeniyle durumun davacı yetkililerine bildirildiğini, davacı tarafın bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davacı tarafın şantiye şefinin betonu sulandırıp katkı malzemesi katılmak suretiyle betonun dökülebileceğini beyan ettiklerini söyledikleri,
DETAYLI OLARAK İZAH EDİLDİĞİ ÜZERE, … VE … KATLARA BETON BASINÇ DAYANIMI DÜŞÜK BETON DÖKÜLMESİNDE GEREK DAVACI VE GEREKSE DAVALI YANIN % 50 ORANINDA KUSURLU BULUNDUĞU,
Davacılar vekili tarafından dosyaya ibraz edilen 6 (altı) adet faturadan:
DAVALININ SORUMLU TUTULACAĞI MİKTARIN; AYIPLI BETONUN, YAPININ … VE … KAT KISMINDA YAPILAN GÜÇLENDİRME MASRAFLARI İLE İLGİLİ 3 VE 4 NO’ LU FATURALAR OLUP, TOPLAM TUTARI TL BAZINDA KDV DAHİL 68.688,00 TL., USD BAZINDA KDV DAHİL 49.560,00 USD OLDUĞU,
Davacılar vekilinin, binada değer kaybı yaşandığı ve binadaki değer kaybının meydana gelen zarar kapsamında değerlendirilmesi gerektiği iddiası karşısında, rapor içinde izah edildiği üzere; BİNADA DEĞER KAYBININ MEYDANA GELMEDİĞİ KANAATİNE VARILDIĞI.
Meydana gelen zarardan davalı şirketin %50 sorumlu olduğu kanaatine varıldığından, dava tarihi olan 22.11.2004 tarihi itibariyle, davacı yanın davalı yandan; 24.780,00 USD bazında ya da 34.435,40 TL bazında alacaklı olduğunun hesap edildiği…” tespit ve rapor edilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan tüm deliller; tarafların iddia ve savunmaları,… İnşaat tarafından 28.08.2004 tarihinde verilen beton kolon ve perdeler ile ilgili çelik takviye teklifi, davacılar tarafından davalıya keşide edilen Zeytinburnu… Noterliği’ nin 07.09.2004 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi, Şişli… Sulh Hukuk Mahkemesi’ nin … D. İş sayılı dosyasından alınan 18.11.2004 tarihli tespit bilirkişi raporu, 12.04.2010 tarihli bilirkişi raporu ve bila tarihli ek bilirkişi raporu, 15.12.2011 tarihli bilirkişi raporu ve 08.06.2012 tarihli ek bilirkişi raporu, dava konusu taşınmazda yapılan keşif sonrası tanzim edilen 25.09.2012 tarihli rapor, taraf tanıklarının beyanları ve Yargıtay Bozma ilamı ve özellikle bozma ilamından sonra alınan ve ayrıntılı, denetlemeye ve hükme dayanak etmeye elverişli 23.01.2015 tarihli bilirkişiler heyeti raporu dikkate alınarak, yapılan inceleme ve değerlendirmede;
Davacılar …, … ve birleşen dosya davacısı …’ın birlikte hissedarı olduğu ifade edilen, Mecidiyeköy … Mahallesi, … Sokak No:..’ de bulunan … ada, … pafta üzerine kurulu iki bloktan oluşan kargir binanın betonunun davalıdan alındığı,
Kargır binanın B Blok, … ve … katlarında (2. ve 3. normal katlar) dökülen betonun çürük/ayıplı olduğundan şüphe edilmesi üzerine davacılar tarafınca … Üniversitesi İnşaat Fakültesi’ ne müracaat edilerek beton değerlerinin belirlenmesinin istendiği,
Dosyaya sunulan … Fakültesi Yapı Malzemesi Laboratuvarı Raporunda; … olması gereken beton basınç dayanımının:
– 21.06.2004 tarih ve… sayı no’ lu raporda:… N/mm2 olduğu,
-20.07.2004 tarih ve… sayı no’ lu raporda: … N/mm2 olduğu, bu durumda, 11 adet beton örnek üzerinde yapılan beton deneylerinden sadece bir tanesinin … beton kalitesini sağladığı,…olması gereken beton silindir basınç dayanımının 26.4 değeri dışında sağlanmamış olduğunun görüldüğü,
Yargılamada dinlenen davacı tanıkları; B Blokun … ve… katlarında beton döküldükten 2 gün sonra kolon betonlarının çekiç darbesiyle peynir gibi ufalandığını ve durumun davalı beton üretici şirkete bildirildiğini ifade ettikleri, yine davacı tanığı…’ ın 17.11.2008 tarihli ifadesinde; İnşaatı başından sonuna kadar kendisinin yürüttüğünü,…’ den beton basınç raporunu aldıktan sonra durumu beton firmasına bildirip 100.000,00 TL. zararlarının bulunduğunu belirttiğini, davalı beton firmasının da kendisine 100.000,00 TL.’ lik senet verdiğini, ancak kendisinin senedi kabul etmediğini beyan ettiği, 20.04.2009 tarihli celsede dinlenen davalı beton firması tanıkları ise; Söz konusu beton basınç dayanımı düşüklüğünün B Blok … ve … katlarında ortaya çıktığını, ancak inşaat alanında trafiğin çok yoğun olması ve beton kamyonunun inşaat alanına giriş-çıkışının güçlük arz etmesi nedeniyle durumun davacı yetkililerine bildirildiğini, davacı tarafın bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davacı tarafın şantiye şefinin betonun sulandırılıp katkı malzemesi katılmak suretiyle betonun dökülebileceğini beyan ettiğini söyledikleri, davacı taraf tanıklarının ise, ilave su katıldığından haberlerleri olmadığını beyan ettikleri anlaşılmaktadır.
Gerek ilk hükme dayanak edilen 25/09/2012 tarihli rapor , gerek bozmadan sonra alınan 23/01/2015 tarihli bilirkişiler heyeti raporunda açıklandığı üzere, davalı şirketin betonun kalıplara yerleştirilmesi süresinde ortaya çıkan gecikmeler nedeniyle beton sevkiyatını durdurması ve alıcıyı yazılı bir belge ile ikaz etmesi, davacı tarafın şantiye şefinin izin vermesi halinde bile kesinlikle gerekli miktardan fazla su ekleyerek, düşük basınç dayanımlı beton satmaması ve dökmemesi gerektiği, dolaysıyla meydana gelen zarardan davalı firmanın %50 oranında sorumlu olduğu,
Davacı taraf şantiye şefinin yukarıda belirtilen hususları bilmesi gerektiği ve taşıma süresinde ortaya çıkan gecikmeler nedeniyle gerekli önlemlerini alması veya beton dökümüne izin vermemesi gerekirken izin verdiği, diğer yandan, 1999 depreminden sonra tüm inşaatlarda temelden çatıya kaba ve ince yapı kontrolü-yapılması için Yapı Denetim Bürosu mecburiyeti konulduğu, inşaat sahibinin bir Yapı Denetim Bürosu ile anlaşarak, beton dökümlerini takip ettirme sorumluluğunun olduğu, dosya kapsamında Yapı Denetim Firması ile ilgili bir bilgiye rastlanılmadığı, dolayısıyla davacı yanın da, meydana gelen zararlardan %50 oranında sorumlu olduğu,
Dava dilekçesinde; beton kolon ve perdelerin çelik takviyesi, betonun güçlendirilmesi ve binanın standart sağlamlığa ulaştırılması için … Ltd. Ştı.’ ne müracaat edilerek, fizibilite raporu istendiğini, bu şirket tarafından yapılan inceleme sonucu düzenlenen 28.08.2004 tarihli teklifte tüm işin yukarıda belirtildiği üzere 37.700- USD + KDV’ ne mal olacağının saptandığını, bu durum tespiti üzerine taraflarından alttan ve üstten geçici takviye yapıldığını ve halen bu takviye işlemleri devam etmekte ise de 1.700- USD tespiti yapılmamış kolonun takviyesi ve 4.368- USD miktarınca 234 torba …strüksiyon katkı maddesi bedeli olmak üzere toplam 43.768- USD + %18 KDV 7.878- USD=51.646- USD talep ettikleri,
13.09.2005 tarihinde ıslah yapılmak suretiyle 17.700 USD daha arttırılarak toplamda 69 346 USD talep edildiği,
Davacılar vekili 22.06.2010 tarihli dilekçeleri ekinde … tarafından tanzim edilmiş 6 adet faturayı dosyaya sunmuş olup, yapılan harcamalar ile ilgili faturaya dayalı toplam tutarın 95.144,04-TL olduğu,
Ancak, sunulan faturalarda 1 No’ lu ve KDV dahil 1.652,00 TL tutarlı faturanın, A ve B Blok çatı katı teras kenarı kutu profil montajı, 2 No’ lu ve KDV dahil 27.848,00 TL tutarlı faturanın… binası çelik çatı konstrüksiyon işine ait, 5 No’ lu ve KDV dahil 19.352,64 TL tutarlı faturanın … A ve B Blok tonoz çatı taş yünü, 8 cm…. saç kaplama, -6 No’ lu ve KDV dahil 9.558,00 TL. tutarlı faturanın ise … binaları A Blok …saç kaplama, taş yünü, aksesuarları ile ilgili olduğu, sadece AYIPLI BETONUN, YAPININ …VE … KAT KISMINDA YAPILAN GÜÇLENDİRME MASRAFLARI İLE İLGİLİ … VE… NO’ LU FATURALAR OLUP, KDV dahil 68.688-TL , USD bazında ise KDV dahil 49.560,00-USD miktarlı olup davalının sadece bu faturalardan sorumlu tutulabileceği, bu durumun davacılar vekili tarafından da kabul gördüğü, 22.06.2010 tarihli dilekçeleri ekinde dosyaya …İnşaat tarafından davacılar adına düzenlenmiş 13 adet ödeme makbuzu ibraz ettikleri,
BU DURUMDA; Dava tarihi itibariyle … Satışı Nedeniyle Uğranılan Zarar Miktarının ” güçlendirme bedeli ” olarak 49.560-USD olduğu, davalı firmanın %50 oranında sorumluluğuna göre davacıların 24.780-USD talep edebilecekleri,
Yapılan incelemede; davacı yan tarafından davalı yana ait 2001, 2002, 2003, 2004 (Şubat ayına kadar) yıllarına ilişkin …ve hissedarları adına tanzim edilmiş olan toplam 70 adet fatura suretinin sunulmuş olduğunun tespit edildiği, faturalar üzerinde yapılan incelemede; fatura içeriğinin hazır beton malzemesi, pompa bedeli ve hızlandırıcı katkı bedellerine ilişkin olduğu ve betonun tamamının davalı şirketten alındığı,
Davacı vekilinin 15.12.2011 tarihli Bilirkişi Kurulu raporuna, 17.01.2012 tarihli yazıları ile itiraz ederek; Dava dilekçesinde ayıplı beton satılması sonucu binada değer kaybı yaşandığı, binadaki değer kaybının da meydana gelen zarar kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, meydana gelen değer kaybının bilirkişi kurulu tarafından hesap edilmesi, oluşan zarar miktarına ilave edilmesi gerektiğini beyan ettikleri, ancak fiyat teklifine göre, belli bir proje çerçevesinde yapılan çelik takviye/güçlendirme işlemi, kagir takviyeye/güçlendirmeye göre daha pahalı olmakla beraber, yapım süresinin kısa olduğu, dolaysıyla yapılan diğer imalatlar aşamasında güçlendirmenin yapılabileceği, ayrıca 14.09.2012 tarihinde mahallinde yapılan keşif sonrasında alınan Bilirkişi Kurulu raporunda da; yapılan güçlendirme işinin az bir alanda olduğunun belirtildiği noktasından hareketle BİNADA DEĞER KAYBI MEYDANA GELMEDİĞİ Mahkememiz kabulününde bu şekilde oluştuğu,
Davacıların taleplerinin yabancı para USD cinsinden olduğu, (TBK 99. Md) keza birleşen davada …’ın dava açıldıktan sonra 2006 yılında ölümü ile, geriye tek mirasçı olarak asıl davada davacı olan manevi evladı …’ı bıraktığı, davacılar vekilinin yargılamanın 02.04.2015 tarihli celsesinde ”davacıların payları oranında ayrımı yapmaksızın talep ettikleri tazminatın faizi ile birlikte vekiledenleri davacılara verilmesini talep ettikleri”, bu sebeple asıl ve birleşen dava yönünden davacıların hisselerine göre miktar ayrılmadığı, davacı ve davalı yanın %50 kusur oranınlarına göre, tazmini gereken 24.780 USD güçlendirme bedeli zararının, davalı şirketten 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca işleyecek yabancı para faizi ile birlikte tahsiline, fazla talebin reddine karar verildiği,
MAHKEMEMİZİN İŞ BU …-… E. K. sayılı, 28/05/2015 tarihli KARARININ asıl ve birleşen davada davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2015/16137-2016/8174 E. K. Sayılı 03/05/2016 ilamı ile :”…Birleşen davalar bağımsızlıklarını koruduklarından mahkemece asıl ve birleşen dava yönünden HMK.nın 297.maddesine uygun biçimde ayrı ayrı hüküm tesisi gerekirken, bu yön gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulduğu anlaşılmaktadır.
Mahkememizce 29/11/2016 tarihli kararla, daha evvelce verilen 28.05.2015 tarihli kararda DİRENİLMESİNE KARAR VERİLMİŞ, ANCAK ALACAK MİKTARI faiz başlangıç tarihleri itibariyle yapılan ayrımla toplam 24.780-USD ise de(7.080-USD +17.700-USD ), sehven toplam alacak 24.750-USD OLARAK yazılmış, iş bu direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/19-2483 – 2018/2022 E K sayılı, 20/12/2018 tarihli kararıyla : ”…bozulan ilk karar ile direnme kararı arasında farklılık bulunduğundan yerel mahkemece usule uygun direnme hükmü kurulması için, işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmeksizin kararın usulden bozulması gerekmiştir. ” gerekçesiyle dosya mahkememize iade edilmiştir.
Birleşen davada davacı vekilinin talebi ”…davalıdan toplam 69.346,00 USD talep zarureti doğduğunu beyanla, aynı haksız fiil ile doğan zararın tazmini için vekiledeninin beton alımını birlikte gerçekleştirdiği taşınmazın diğer hissedarları … ve … tarafından İstanbul…Nolu Tüketici Mahkemesi’nin… nolu dosyasıyla (2004 yılında mahkememize açılan davada verilen görevsizlik kararıyla dosya Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmekle) başlatılan aynı alacakla ilgili dava derdest olmakla, açılan iş bu davanın bu dosya ile birleştirilerek NETİCEDE TOPLAM TALEP KONUSU 69.346USD ‘NİN HER ÜÇ HİSSEDAR LEHİNE TEK ALACAK OLARAK HÜKMEDİLMESİNE , diğer zararlarını ve takip haklarını saklı tuttuklarına” karar verilmesine ilişkindir. Asıl ve birleşen davada davacı vekili, ayrı ayrı hüküm kurulmamasını asıl ve birleşen davanın davacıları için tek alacak olarak zararın davalıdan tahsilini talep etmişlerdir. Asıl davada başlangıçta talep miktarı 51.646-USD olup, ıslah sureti ile 17.700-USD artırılarak talep miktarı 69.346-USD’na yükseltilmiş, birleşen davada ise doğrudan doğruya 69.346-USD üzerinden dava açılmış olup, asıl ve birleşen davada talepler ve dava değeri aynıdır.
Gerekçede de açıklandığı üzere, yargılama sırasında birleşen davanın davacısı yani maliklerden biri olan … vefat etmiş ve dosyaya ibraz edilen veraset ilamı uyarınca tek mirasçıcı manevi evladı asıl davanında davacısı olan … kalmıştır. Dolayısıyla, hem yukarıda bir önceki paragrafta birleşen dava açılırken talep edildiği üzere , hemde yargılama asıasında 02.04.2015 taarihli celsede davacılar vekilinin; ”Biz asıl ve birleşen dava yönünden talep ettiğimiz miktarın davalıdan tahsili ile yine talebimiz doğrultusunda faizi ile birlikte vekiledenlerim davacılara verilmesini talep ediyoruz.” şeklindeki beyanı doğrultusunda davacıların hisselerine göre miktar ayrımı yapılmaksızın zararın tazminine karar verilmesinin istendiği,
Ayrıca, asıl davada sunulan 13.09.2005 tarihli ıslah dilekçesinde de usuli bir eksiklik olmaması açısından dava dilekçesi ıslah edilip talep 17.700 USD daha artırılmış ve toplam 69.346 USD talep miktarına getirilmiş olup, dilekçede açıkça ” Beton alımını, üzerinde inşaat yapılan taşınmazın hissedarları …ve davacılar … ve … ‘ın birlikte yaptıkları, fakat faturalara davalı şirketin kolaylık olsun diye … ve ortakları yazdığını, oluşan toplam zarar olan 69.346USD nin her üç hissedarın toplam zararı olup, diğer hissedar … adına İstanbul Tüketici Mahkemesi nezdinde dava açılmış olup, öncelikle bu iki davanın da birleşmesi gerektiği, dava konusu edilen 69.346 USD zararın taşınmazın hissedarları olan ….,… ve …’ ın birlikte uğradıkları ortak zarar olduğundan davaların birleştirilerek toplam 69.346 USD nin fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile Devlet Bankalarınca uygulanan yıllık mevduat faizi ile birlikte her üç alıcı ve taşınmaz hissedarları lehine tahsiline, ” karar verilmesini talep ettikleri anlaşılmaktadır.
HMK 166.madde de : ”Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi bağlar.”
HMK 297/(2) : ”Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükümleri düzenlenmiştir.
Davacılar asıl ve birleşen davada aynı taşınmazın hissedarları olup, davalı ile birlikte yaptıkları sözleşme gereği satın alınan betondan kaynaklı zararın tazminini talep etmişlerdir. Hernekadar hissedarlar tarafından ayrı davalar açılmış ise de; talepleri davaların birleştirilerek kendileri yönünden yani, üç davacı yönünden tek hüküm oluşturulmasından ibarettir. Kaldıki , birleşen davanın davacısı … yargılama sırasında ölmüş, geriye mirasçısı olarak asıl davanın davacısı … kalmıştır. Davacılar zararlarının şimdilik toplam 69.346 USD olduğunu beyanla fazlaya dair haklarını saklı tutup, bu zararın davalıdan tahsilini talep etmişlerdir.
Davacıların asıl ve birleşen dosyada tek hüküm kurulması talepleri, birleşen dosyada harç yatırmamalarına rağmen, asıl davada aynı tarihte ıslah sureti ile, davada tahsilini talep ettikleri 69.346-USD üzerinden harcı tamamlamalarındanda anlaşılmaktadır. Neticede olay, hukukumuzda dahili davacı – davalı müessesesi bulunmadığından taşınmaz hissedarlarından başlangıçta bilinmeyen bir sebeple dava açamayan …’in ayrı dava açmak suretiyle asıl dava ile birleşmesini ve birlikte hüküm kurulmasını talep etmelerinden ibarettir.
Bu doğrultuda mahkememizce verilen 28.05.2015 tarihli hükümde infazda tereddüt oluşacak şekilde herhangibir çelişki olmadığı gibi, davanın mahiyetine ve özellikle davacılar talebi esas alınarak asıl ve birleşen dava yönünden birlikte hüküm kurulmuştur. Ayrıca mahkememizce verilen karar, davalı vekili tarafından 29.09.2015 tarihli dilekçe ile ayrıntılı olarak temyiz edilmiş olup, dilekçede hiçbir yerinde asıl ve birleşen dava yönünden ayrı hüküm kurulmadığına ilişkin temyiz sebebi ileri sürülmediği, keza davacılar vekili tarafından da sadece temyiz dilekçesine cevap verildiği, mahkememiz kararının temyiz edilmediği, mahkememizce verilen hükümde davacılar vekillerine takdir edilen ücretin sehven doğrudan kabul edilen miktar kadar yazılması sebebiyle maddi hatanın tashihen düzeltildiği, keza davada reddedilen miktar üzerinden tahakkuk etmesi gereken davalı vekili vekalet ücretininde (reddedilen miktar 64.486,47-TL olup, 2015 yılı A.A.Ü.T. uyarınca 7.443,51-TL vekalet ücreti tahakkuk edeceği) fazla hesaplandığı, buna rağmen bu konuda temyiz olmadığından davalı lehine kazanılmış hak oluştuğu anlaşılmaktadır.
O halde, infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde kurulan ve taraflarca bu konuda temyiz edilmeyen hükmün yeteri açıklıkta olduğu, hükümde, yapılan yargılama giderleri ve harçlar hesaplanırken birleşen dava yönünden ayrıca yargılama gideri hesaplanmamış ise de, davanın başlangıçta Tüketici Mahkemesine açılırken harç yatırılmaması, sadece davetiye ve pul gideri ve dosya gideri olarak 9-YTL harcanması ve bununda asıl davada tebligat giderlerine dahil edilmesi suretiyle, birleşen davada başkaca gider bulunmadığı, davacılar vekilinin birleşen dava yönünden ayrıca vekalet ücreti talepleri bulunmadığı, kaldı ki yukarıda da belirtildiği üzere bu hususta temyiz olmadığı anlaşılmakla mahkememizce verilen 28/05/2015 tarihli kararda direnilmesine ve aynı hükmün yeniden kurulmasına karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür. Bu itibarla;
HÜKÜM:
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
1-) 24.780-USD alacağın 7.080-USD sinin 22.11.2004 dava tarihinden, 17.700-USD sinin ıslah ve birleşen dava tarihi 13.09.2005 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca USD cinsi 1 yıllık mevduata kamu bankalarınca uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine, (TBK 99/2)
Fazla talebin REDDİNE,
2-) Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 2.318,67-TL harçtan peşin alınan 1.008,88-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.309,79-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-) Peşin ve başvuru harç toplamı 1.020,80-TL nin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
4-) Davacılar tarafından yapılan 6.300,00-TL bilirkişi ücreti, 90,00-TL tanık ücreti , 240-TL davetiye gideri olmak üzere toplam 6.600,00-TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre 1.171,21-TL ‘nin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
5-) Davacılar duruşmalarda kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.033,81-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
6-) Davalı tarafından yapılan 30,00-TL tanık ücreti, 40,60-TL davetiye gideri olmak üzere toplam 70,60-TL yargılama giderinin, red ve kabul oranına göre 38,33-TL’sinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalıya verilmesine,
7-) Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 14.840,01-TL nispi vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalıya verilmesine,
😎 Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde davacıya / vekiline iadesine,
Davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile temyiz için Yargıtay’a başvurma hakları hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/03/2019

Katip …

Hakim …