Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/397 E. 2022/363 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/397 Esas
KARAR NO : 2022/363

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR TARİHİ : 11/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu 24.06.2009 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle müvekkilinin eşi çocuklarının babası …’ın vefat ettiğini, Bu kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsü…’in kusurlu olduğu Kaza Yeri Terk Bildirim Tutanağı, ilgili Ceza Dosyası ve tanık beyanları ile sabit olduğunu, Müteveffanın bu kazanın meydana gelmesinde hiçbir kusurunun olmadığını, 24.06.2009 tarihinde … plaka sayılı araçla sürücü … İmranlı ilçe merkezine giderken yaya halde ki müteveffa … ‘a arkadan çarparak ölümüne sebep olduğunu, Davaya konu trafik kazasında sürücü …’in %100 kusurlu olduğunu, Kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın davalı şirket bünyesinde 18.08.2008 – 18.08.2009 vadeli … poliçe nolu Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğu, davalı şirketin müvekkilin murisi…’ın vefatı sebebiyle meydana gelen zarardan sorumlu olduğunu, davaya konu trafik kazasında kusurlu sürücü … ve Sigorta Şirketi tarafından davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığını belirtmiş, sonuç olarak, davanın kabulü ile 10.000-TL destekten yoksun kalma tazminatının 24.06.2009 Kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketinin… plakalı aracı 18/08/2008 tarihinden başlayarak 1 yıl süre ile trafik poliçesi ile sigortaladığını, sorumluluklarının sigortalılarının kusuru oranında olmak üzere bedeni zararlarda azami 125.000-TL ile sınırlı olduğunu, dava konusu alacak talebinin zaman aşımına uğradığını, dava konusu 24/06/2009 tarihli kaza sonrasında hastaneye kaldırılan davacı murisinin yapılan tedavi, tetkik ve incelemeler sonucu 03/07/2009 tarihinde taburcu edildiğini, herhangi bir hayati tehlikesi olmayan davacı murisinin 03/07/2009 tarihinde hastaneden taburcu edildikten sonra 11/08/2009 tarihinde vefat ettiğini, kaza ile ölüm arasında illiyet bağı kurulabilmesinin mümkün olmadığını, davacının faiz başlangıcına ilişkin taleplerinin kabul edilemeyeceğini belirtmiş, dilekçesinde vs açıklamalarda bulunarak, sonuç olarak davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminat talebine ilişkindir.
Mahkememizin …esas sayılı dosyasında alınan 03.03.2005 tarihli bilirkişi raporunda; davacının toplam destekten yoksun kalma zararının 52.709,00 TL olduğuna dair kanaat bildirmiştir.
Mahkememizin …esas sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde 16/09/2015 tarih … karar sayılı kararında; 30.10.2014 tarihli Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Daire başkanlığı kusur raporunda Sürücü …’in %75 oranında kusurlu, Müteveffa …’ın % 25 oranında kusurlu olduğu tespit edildiği, davalının davacıya karşı poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere maddi zararın %75 oranında sorumlu olacağı, 07.05.1950 doğumlu müteveffanın 11.08.2009 tarihinde (59) yaşında kabul edilerek, P.M.F. tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü (16) yıl ve muhtemelen (75) yaşına kadar yaşayacağı, Yargıtay kararlarına göre müteveffanın aktif çalışma hayatının (60) yaşına kadar süreceğinin kabulü ile bakiye ömründe zarar gördüğü aktif hayat süresi (1) yıl ve pasif devresi (15) yıl olduğu, müteveffanın 11.08.2009-11.08.2010 arası geçen işlemiş aktif devredeki net kazançları ve 11.08.2010-11.08.2015 arası geçen işlemiş pasif devredeki net kazançlarının yukarıdaki esaslara göre belirlenmiş olup, herhangi bir artışa tabi tutulmaksızın aynen esas alınacağı, Kaza tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre, zorunlu trafik sigorta poliçesine İstinaden davalı sigorta şirketinin sorumluluk limiti 125.000,00-TL olduğu, davacının maddi zarar toplamı poliçe limitini aşmadığından davalının belirlenen zarar tutarlarının tamamı ile sorumlu olacağı, davacının toplam destekten yoksun kalma zararının bilirkişi raporu ile belirlendiği üzere 52.709,00 TL olduğu gerekçesiyle asıl ve ıslahla açılan davanın kabulü ile 52.709,80-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Mahkememizin … esas sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne dair verilen kararın süresi içerisinde davacı ve davalı vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17.HD 03/12/2018 tarih 2016/2500 esas 2018/11861 karar sayılı ilamında; “…dava dosyasında mevcut olan bu raporlar da değerlendirilerek, 03.07.2009 tarihinde taburcu olduktan yalaşık bir buçuk ay sonra, 11.08.2009 tarihinde …’ın vefatı ile söz konusu kaza arasında uygun illiyet bağı olup olmadığının tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilerek, davalı vekilinin itirazları doğrultusunda ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle Mahkememizin… esas … karar sayılı kararının bozulmasına karar vermiş, bozma üzerine dosya Mahkemizin … esas sırasına kaydedilmiştir.
Mahkememizin … esas sayılı dosyaında bozma ilamına uyulmasına karar verilerek bozma ilamı doğrultusunda rapor tanzimi için dosya ATK’ya gönderilmiş, ATK’nın ön raporu doğrultusunda eksiklikler giderildikten ve tedavi sürecini bilen kişilerin tanık olarak beyanları alındıktan sonra dosya yeniden ATK’ya gönderilmiştir.
ATK 1. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 23/02/2022 tarihli mütalaasında ;24/06/2009 tarihinde araç dışı trafik kazası geçiren, 03/07/2009 tarihinde önerilerle taburcu edilen ve 11/08/2009 tarihinde evde öldüğü bildirilen Kazım ve Vahide oğlu, 07/05/1950 doğumlu …hakkında düzenlenmiş adli belgelerde ve otopsi raporunda bulunan veriler değerlendirildiğinde; Tıbbi belgelerinde zehirlenme bulguları tanımlanmadığı dikkate alındığında; Kişinin zehirlenerek öldüğünün tıbbi delilleri bulunmadığı, Adli dosyada kayıtlı tıbbi belge ve bilgilerde hipertansiyonu, diyabetes mellitusu (şeker hastalığı) olan kişinin 24/06/2009 tarihinde araç dışı trafik kazasına bağlı yaralanma ifadesiyle götürüldüğü hastanede yapılan muayene-tetkiklerinde; sağ tibia-fibula kırıklarının olduğu, ameliyat edildiği, tedavisi sonrası 03/07/2009 tarihinde önerilerle taburcu edildiği, öldüğü tarihe kadar herhangi bir hastanede tedavi olmadığının adli dosyada bildirilmiş olduğu, kızının beyanlarında; “Hastanede yaralarının iyileşmesi için ve kemik tutması için kan sulandırıcı vermedikleri, taburcu olduktan bir ay sonra pıhtı attığı için vefat ettiği, baktığım bir aylık süre çerisinde babam hiç düşmedi” şeklinde belirttiği, ölüm belgesinde 11/08/2009 tarihinde evde rahatsızlanarak pulmoner emboli? ile öldüğünün bildirildiği ve ölümün meydana geliş şekli dikkate alındığında; Hipertansiyonu, diyabetes mellitus hastalığı bulunan kişinin ölümünün künt ekstremite travmasına bağlı ekstremite kemik kırıkları ve gelişen komplikasyonları (ameliyat sonrası hareketsiz kalma, bu sebeple kanın pıhtılaşmasında artma ve akciğer damarlarının kan pıhtısı ile tıkanması) sonucu meydana gelmiş olabileceği, ancak ölüm anına ait herhangi bir tıbbi belge (ekg, röntgen, lab vs) bulunmadığı, zamanında otopsi yapılarak dokularda makroskopik, toksikolojik ve histopatolojik tetkikleri yapılmamış olduğundan, Mevcut verilerle kişinin kesin ölüm sebebi ve mekanizmasının bilinemediği, Kişinin 24/06/2009 tarihinde araç dışı trafik kazasına bağlı yaralanması ile ölümü arasında tıbben illiyet bağı hakkında kesin bir değerlendirme yapılamadığı oy birliği ile mütalaa edilmiştir.
TBK’nun 49.maddesi hükmü gereğince “kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. Aynı Kanunun 50/1 maddesine göre “zarar gören zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındandır.”
Yargılama sırasında Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulundan alınan 23/02/2022 tarihli raporda açıkça “Hipertansiyonu, diyabetes mellitus hastalığı bulunan kişinin ölümünün künt ekstremite travmasına bağlı ekstremite kemik kırıkları ve gelişen komplikasyonları (ameliyat sonrası hareketsiz kalma, bu sebeple kanın pıhtılaşmasında artma ve akciğer damarlarının kan pıhtısı ile tıkanması) sonucu meydana gelmiş olabileceği, ancak ölüm anına ait herhangi bir tıbbi belge (ekg, röntgen, lab vs) bulunmadığı, zamanında otopsi yapılarak dokularda makroskopik, toksikolojik ve histopatolojik tetkikleri yapılmamış olduğundan, Mevcut verilerle kişinin kesin ölüm sebebi ve mekanizmasının bilinemediği, Kişinin 24/06/2009 tarihinde araç dışı trafik kazasına bağlı yaralanması ile ölümü arasında tıbben illiyet bağı hakkında kesin bir değerlendirme yapılamadığı” yazılıdır. Bu durumda uyulmasına karar verilen bozma ilamında da belirtildiği üzere davacının murisinin ölümü ile kaza arasında uygun illiyet bağının tespit edilmesi gerekmekte olup, kaza ile ölüm arasında illiyet bağı bulunduğunun ispat yükünün davacıya ait olduğu, İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Dairesinden alınıp benimsenen rapora göre desteğin kesin ölüm sebebinin tespit edilemediği, desteğin ölümü ile kaza arasında uygun illiyet bağı bulunduğunun kesin olarak belirlenemediği anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah olunan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70-TL harçtan 34,20-TL peşin harç ve 146,00-TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 99,50-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 135,85-TL tebligat/posta masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Kendini vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 7.652,27-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Yatırılan avanstan artan kısmın karar kesinleştiğinde yatırana/ vekiline iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/05/2022

Katip
e-imzalıdır

Hakim
e-imzalıdır

¸”5070 sayılı yasanın 5. Ve 22. Maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”¸
“Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır”