Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/391 E. 2019/919 K. 26.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/391 Esas
KARAR NO : 2019/919

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 23/12/2010
KARAR TARİHİ : 26/11/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Yanlar arasında bağıtlanan 27.03.2007 tarihli bayilik sözleşmesinin 4. maddesiyle davalının her yıl en az 500 m3 beyaz akaryakıt ile (1) ton madeni yağ satmayı kabul ve taahhüt ettiğini, davalının anılan maddede belirtilen asgari ürün alım taahhüdünü yerine getirmediğini, mal bedellerini ödemediğini, sözleşmenin 8/b maddesi uyarınca vekiledeni lehine cezai şart alacağının doğduğunu beyanla, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davacı vekili 30.01.2012 havale tarihli ıslah dilekçesiyle dava değerini 122.416 TL artırarak toplam 132.416 TL’nin tahsilini istemiştir.
CEVAP:
Davalı yana şube adresine yapılan tebligata rağmen davaya cevap verilmemiştir.
GEREKÇE:
Dava; asgari ürün alım taahhüdünün ihlali sebebiyle cezai şart alacağından ibarettir.
Toplanan tüm deliller ve yapılan yargılama sonunda Mahkememizce…-…E. K. sayılı, 09/07/2012 tarihli karar ile :”…Davalının tonaj taahhüdünü ihlal ettiği, bu itibarla sözleşmenin 8/b maddesi uyarınca cezai şart talep etme hakkının doğduğu gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne 107.474,64 TL cezai şart bedelinin temerrüt tarihi olan 20.10.2010’dan itibaren değişen oranlarda reeskont faiziyle davalıdan alınıp davacıya ödenmesine ” karar verilmiş,
Davalı vekilinin temyizi üzerine Mahkememiz kararı Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2013/2298-2013/9090 E. K. sayılı ilamı ile :”…Taraflar arasında akdedilen 27.03.2007 tarihli akaryakıt istasyonu işletme sözleşmesinin 16. maddesinin 1. cümlesinde; “Taraflar, işbu sözleşmede yazılı adreslerinin kanuni ikametgahı adresleri olduğunu ve bu adreslere yapılacak her türlü tebligatın da kanuni adreslerine yapılmış sayılacağını kabul ve taahhüt ederler” denilmekte olup sözleşmenin baş kısmında ise davalı adresi; “… Mah…. Cd. …Pasajı N/12…/Şanlıurfa” gösterilmiştir.
Hal böyle olunca; açılan işbu davada davalı adına çıkarılacak tebligatların sözleşmede yazılı adrese çıkartılması gerekirken bu yön gözetilmeksizin şube adresine tebligat çıkartılarak yargılamaya devam edilmesi savunmanın kısıtlanması olup bu durum Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde yer alan adil yargılanma hakkı ile HMK’nun 27. maddesinde yer alan hukuki dinlenilme hakkına aykırılık teşkil eder.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Mahkememizce …-… E. K. sayılı, 29/11/2016 tarihli karar ile :”…davalının sözleşmenin bütün sayfalarının imzalanmadığı ve sözleşmeyi imzalayan …’in azledildiği, bu nedenle sözleşmenin müvekkilini bağlamayacağı yönündeki itirazlarının yerinde görülmediği davacının ihtarla talep ettiği cezai şartı 107.474,64 TL ile sınırlandırdığı bu nedenle bu miktardan TBK’nun 182/3 ve yerleşik Yargıtay kararları doğrultusunda %30 indirim yapılarak toplam 75.232,24 TL cezai şarttan davalının sorumlu olduğu, bu miktarın 10.000 TL’sinin talep gibi dava tarihi ve 65.232,24 TL’sinin ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” karar verilmiş,
Davalı vekilinin temyizi üzerine Mahkememiz kararı Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2017/1973-7234 E. K. Sayılı, 24.10.2017 tarihli ilamı ile :”…Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 4. maddesi “Senelik Satış Taahhütü”nü, düzenlemekte olup ihlali halinde yine sözleşmenin 8. maddesinin uygulanacağını öngörmüştür.
Sözleşmenin 8/a-2 maddesi “bayi iş bu sözleşmenin herhangi bir hükmünü veya taraflar arasındaki protokol hükümlerini ihlal eder ve Turkuazca yapılan yazılı ihtara rağmen ihlale devam ederse,” hükmünü içermektedir.
Somut olayda ihlal olmasına rağmen davacının ihtar yapmadığı anlaşıldığından cezai şart talep hakkı doğmamıştır. Bu durumda davanın reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2017/1973-7234 E. K. Sayılı ve 24.10.2017 tarihli bozma ilamına karşı davacı vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunmuş olup Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2018/546-2019/2868 E. K. Sayılı ve 02.05.2019 tarihli ilamıyla davacı vekilinin karar düzeltme talebinin reddine karar vermiştir.
Mahkememiz tarafından 12.11.2019 tarihli duruşmada Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2017/1973-7234 E. K. Sayılı, 24.10.2017 tarihli bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2017/1973-7234 E. K. Sayılı ve 24.10.2017 tarihli bozma ilamında da belirtildiği üzere taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 4. maddesi “Senelik Satış Taahhütü”nü, düzenlemekte olup ihlali halinde yine sözleşmenin 8. maddesinin uygulanacağını öngörmüştür. Sözleşmenin 8/a-2 maddesi “bayi iş bu sözleşmenin herhangi bir hükmünü veya taraflar arasındaki protokol hükümlerini ihlal eder ve Turkuazca yapılan yazılı ihtara rağmen ihlale devam ederse,” hükmünü içermektedir. Somut olayda ihlal olmasına rağmen davacının ihtar yapmadığı anlaşıldığından cezai şart talep hakkı doğmadığından Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda davanın reddine karar vermek yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
Davanın REDDİNE,
1-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 44,40-TL ilam harcının peşin alınan 1.966,50-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.922,10-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
2-)Davacı yanca yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
3-)Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca hesaplanan 13.343,28-TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-)Davacı/davalı tarafından yatırılan gider/delil avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde davacıya/davalıya/vekillerine iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzünde, davalı/vekilinin yokluğunda; tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/11/2019

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.