Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/385 E. 2023/765 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/385 Esas
KARAR NO :2023/765

DAVA:Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ:18/06/2019
KARAR TARİHİ:09/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; “..Müvekkili beheri 1,00 TL itibari değerde 48.690 adet sermaye payına sahip ve yönetim kurulu başkanı bulunduğu Davalı … ortaklığından 31.05.2016 tarihi itibarıyla ayrıldığı, ortaklıktan ayrılma işleminin tabi olacağı hüküm ve koşulların davacı ile davalı Şirket arasında 31/05/2016 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 20/07/2016 tarihinde akdedilen “Ortaklıktan Ayrılma ve Ödeme Protokolü”nde düzenlendiği, mezkur Protokolün 2/b maddesinde ortaklıktan ayrılan davacının sermaye payının nihai değeri tarafların mutabakatıyla 853.333,00 Türk Lirası olarak belirlendiği, davacının Protokolün 2/b maddesinde sermaye payına karşılık olarak Davalı Şirket’in kendisine 853.333,00 Türk Lirası ve ayrıca işleyecek faizi tutarında ödeme yapma taahhüdünde bulunmuş olmasına binaen, davalı Şirket tarafından “Hisse Devir ve Temlik Senedi” adı altında hazırlanan ve davacının sahip olduğu payların itibari değerleri üzerinden davalı şirket’in mevcut hissedarlarına devrini öngören senetleri imza ettiği, davacının, davalı şirketin protokolün 2/b maddesi uyarınca üzerinde mutabakata varılan nihai sermaye payı değeri 853.333,00 Türk Lirası’nı işleyecek faiziyle birlikte 31.05.2018 vade tarihinde kendisine ödeyeceği taahhüdüne güvenerek, gerçekte ilgili kişilerce devre konu paylar karşılığında kendisine hiçbir ödeme yapılmamış olmasına rağmen, senetlerin metninde yer alan payların itibari değeri üzerinden karşılığının tahsil edildiğine dair ibareye itiraz etmeksizin senetleri imzaladığı, her ne kadar protokolün anılan maddesinin devamında 31.05.2018 tarihine kadar, 2015 hesap dönemi sonu itibarıyla belirlenecek ortaklık zararı, bu zarardan davacının sorumluluğu ve payına düşen tutarın davacıya ödenecek esas sermaye payı bedelinden tenzilinden bahsedilmiş ise de Şirketin 2015 hesap dönemi faaliyet ve işlemlerinden zarar etmediği, kar elde ettiği, faaliyet sonuçlarını yansıtan ve ilgili genel kurul toplantısında müzakere edilerek onaylanmış bulunan mali tablolarda bu hususların açıkça görüldüğü, davalı şirketin zarar tespiti ve davacıya bildirimi için belirlenmiş olan son tarih 31.05.2018 itibarıyla usulüne uygun şekilde bildirimde bulunmadığı, davalı Şirketin ortaklıktan ayrılan davacının sermaye payı değeri olarak belirlenen ve ortaklıktan ayrılma tarihinden (31.05.2016) itibaren yıllık %13,5 nispetinde işleyecek faiziyle birlikte 31.05.2018 vade tarihinde davacıya nakden ve defaten ödemesi gereken tutarı ödemediği, bu nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, davacının davalı şirketten olan alacağının 100.000 TL’lik kısmının 31.05.2018 vade tarihinden itibaren işleyecek yıllık % 13,5 nispetinde temerrüt faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini…” talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; “Davalı şirketin ana faaliyet konusunun vergi hizmetleri olduğu, davalı şirketin … A.Ş. nin diğer şirketlerle birlikte …’nun (‘… …”) Türkiye’deki üye şirketleri olduğu, … Bağımsız Denetim ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik A.Ş. (… SMMM”); … Danışmanlık A.Ş.; … … A.Ş.; … Yönetim Hizmetleri A.Ş. (… Yönetim”) ve Tasfiye Halinde … LTD.ŞTİ. nin “… …” olarak anıldığı, ve … adıyla faaliyet gösterdikleri, bunlara ilaveten İsviçre’de mukim … (…) … adlı adi ortaklık bulunduğu, bu adi ortaklığın ortaklarının … …’nin pay sahiplerinden bu adi ortaklığa sermaye ödemiş olanlar olduğu, davacının, …’deki paylarını devretmeden önce …’nin ortağı olduğu, ancak Davacı’nın ortağı olduğu yegane ortaklığın … olmadığı, davacının … adlı ortaklığın da önceki ortağı olduğu, ancak Dava Dilekçesinde …’ten söz etmediği, davacının … ile 20 Temmuz 2016 tarihinde Protokol’ü akdettiği, bu sözleşmeye ilâveten aynı gün … ve … (…) … ile “İbraname” başlıklı bir sözleşme akdedildiği, ancak bu sözleşmenin dosyaya sunulmadığı, protokol ile Davacı’ya yapılacak ödemeler ve bu ödemelerin hüküm ve şartlarının öngörüldüğü, bu ödemelerden uyuşmazlık konusu olan ödemenin Protokol’de “ortaklık sermayesi” ifade edilmiş olan ödeme olduğu, protokolün m. 2/b uyarınca uyuşmazlık konusu ödemeye ilişkin açıklamaların: “Davacı’nın … (…) …’teki ödenmiş sermayesi, 31 Mayıs 2016 tarihi itibarıyla 940.000 TL’dir; bu sermayenin ödenmesi için çekilmiş kredinin 86.677 TL’si henüz ödenmemiştir ve bu 86.677 TL, Davacı’nın … (…) …’teki ödenmiş sermayesinden mahsup edilecektir. (ii) …’in 2015 mali yılının sonu itibarıyla diğer bir ifadeyle 31 Mayıs 2015 tarihi itibarıyla Davacı’nın da kabul ettiği birikmiş bir zararı vardır. Bu birikmiş zarar ve bu zarardan Davacıya düşecek olan pay, 31 Mayıs 2018 tarihine dek tespit edilecektir ye tespit edilecek tutar, Davacıya “ortaklık sermayesi olarak ödenecek tutardan mahsup edilecektir. Bu birikmiş zarar ve bu zarardan Davacıya düşecek payın hesaplanmasında ortaklığın mevcut ortaklarıyla ortaklıktan ayrılmış Davacı arasında bir ayrım yapılmayacaktır.” şeklinde olduğu, Protokol’deki bu hükme uygun olarak, saygın bir denetim şirketi olan … tarafından … (…) …’in uluslararası muhasebe standartlarına uygun olarak denetlendiği ve 23 Mart 2018 tarihli bağımsız denetim raporunu hazırlandığı, bu denetimin akabinde, … (…) …’in CEO’sunun Davacı’ya 4 Nisan 2018 tarihli bir e-posta mesajı gönderdiği ve Davacı’nın finansal tabloları incelemek istemesi halinde bunları …’un ofisinde inceleyebileceğini ve Davacı’nın sorularının olması halinde bu sorularına cevap vermek için finans islerinden sorumlu bir veya iki kişinin de bu toplantıya katılabileceğini ifade ettiği, bu maile istinaden Davacı ve Muhasebe Müdürü … ve Muhasebe Müdür Yardımcısı …’ın katılımlarıyla 13 Nisan 2018 tarihinde …’un ofisinde bir toplantı yapıldığı, Davacının bu toplantıdan sonra …’a 17 Nisan 2018 tarihli bir e-posta mesajı gönderdiği ve bu mesajda toplantıda ileri sürdüğü itirazlarını özetlediği, sadece … (‘…’) …’in birikmiş zararının hesaplanmasına dair itirazlarını ileri sürdüğü, ancak Protokol’de kendisine yapılacak ödemeden mahsup edilmesi öngörülmüş birikmiş zararın, …’e ait zarar olmadığına dair bir itiraz ileri sürmediği, Bundan sonra davalı Şirket ve … (…) …’in, Davacı’ya 31 Mayıs 2018 tarihli bir yazı göndermiş ve bu yazıyla … …’in birikmiş zararının 31 Mayıs 2015 tarihi itibarıyla 31.187.654 TL olduğu: Bu birikmiş zararın … (‘…’) …’in ortaklarına 2006- 2015 mali yıllarında yapılmış kâr dağıtımında Davacı’nın payı esas alınmak suretiyle bölüştürüldüğü ve bu zarardan Davacıya düşen payın 1.892.464 TL olduğu, davacı’nın … …’teki ödenmiş sermayesi, sadece 853.333 TL olmasına karşılık birikmiş zarardan ona düşen payın 1.892.464 TL olması sebebiyle Davacı’ya bir ödeme yapılmayacağının Davacı’ya bildirildiği, ancak davacının bu yazıdan Dava Dilekçesi’nde söz etmediği, aksine, Dava Dilekçesi’nde 31 Mayıs 2018 tarihi itibarıyla kendisine bir bildirim yapılmadığını iddia ettiği, halbuki bu yazının31 Mayıs 2018 tarihinde e-postayla Davacı’ya gönderildiği, davacının da bu yazıya cevaben davalı Şirket’e 13 Eylül 2018 tarihli bir yazı gönderdiği, davacı ile görüşme ve yazışmaların 13 Nisan 2018 tarihli toplantıdan, 31 Mayıs 2018 tarihli ve 13 Eylül 2018 tarihli yazılardan sonra da devam ettiği, davacı’nın itirazlarının nihai olarak, …’ın 19 Kasım 2018 tarihli e-posta mesajıyla gerekçeleri de bildirilerek reddedildiği ve davacın da bu e- posta mesajına “anlaşıldı anlamına gelen “well-received” ifadesiyle cevap verdiği, ardından Davacının arabulucuya başvurduğu ve anlaşma sağlanamaması neticesinde işbu davayı açtığı, ancak Davacının bu davada, ilk defa; 853.333 TL, … (…) …’teki ödenmiş sermayesinin tutarı olmasına rağmen bu tutarın, davalı Şirket’teki paylarının karşılığı olduğunu; … (…) …’in 2015 mali yılı sonu itibarıyla birikmiş zararından ona düşecek tutarın 853.333 TL’den mahsup edilecek olmasına rağmen Protokol’de atıf yapılan zararın davalı Şirket’in 2015 mali yılına ait zararı olduğunu; davalı Şirket’in 2015 mali yılına ait bir zararının olmadığını ve sonuç olarak, 853.333 TL’nin hiçbir tutar mahsup edilmeden ödenmesi gerektiğini iddia ettiği, tüm bu iddiaların davacı’nın davasının kötü niyetli bir dava olduğunu ispat ettiği, protokol m. 2/b’de öngörülen ödemenin davacı’nın … (…) …’teki ödenmiş sermayesine ilişkin olduğu, davalı Şirket’teki paylarının karşılığı olduğuna dair iddiasının doğru olmadığı, davacı, Protokol’de “ortaklık sermayesi” olarak ifade edilmiş ödemenin davalı Şirket’teki paylarının karşılığı olduğunu iddia ettiği ancak bu tutarın davacı’nın, İsviçre’de mukim … (…) …’teki ödenmiş sermayesine ilişkin olduğu, 940.000 TL’nin davacı tarafından davalı Sirket’e ödenmiş sermaye olmasının mümkün olmadığı zira davalı sirket’in sermayesinin sadece 70.000 TL olduğu, öngörülen ödemeden mahsup edilecek zararın … (…) …’in 31 Mayıs 2015 tarihi itibarıyla birikmiş zararı olduğu, davacı’nın mahsup edilecek zararının davalı şirket’in zararı olduğuna ilişkin iddiasının Protokol’e ve gerçeğe aykırı olduğu, davacının Dava Dilekçesi’nde, “ortaklık sermayesi” olarak yapılacak ödemeden mahsup edilecek bir zararın varlığını kabul ettiği ancak bu zararın davalı Şirket’in “2015 hesap dönemi’ne ilişkin zararı olduğunu iddia ettiği, halbuki bu zararın davalı Şirket’in değil … (…) …’in 31 Mayıs 2015 tarihi itibarıyla birikmiş zararı olduğu, Protokol’ün başlangıç bölümünde davalı Şirketin … A.Ş., “Ortaklık” olarak tanımlandığı, zararın ise “… Grup şirketlerinin toplam bilançosunda” yer alan birikmiş zarar olarak ifade edildiği, burada kastedilenin “… Grup şirketleri” yukarıda … … olarak tanımlanmış olan şirketler olduğu, davacının Dava Dilekçesi’nde, davalı Şirket’in “2015 hesap dönemine ilişkin bir zararın olmadığını ve bu sebeple “ortaklık sermayesi” olarak yapılacak ödemeden mahsup edilecek bir zararın olmadığını iddia ettiği, bu beyanının doğru olduğu, bu döneme ilişkin karın, 1.614.446,50 TL olduğu, ancak Davacı’nın bu iddiasının Protokol’e aykırı olduğu, Protokolün bir mali yıla ilişkin zarara atıf yapmadığı, aksine bir mali yılın sonu itibarıyla birikmiş zarara atıf yaptığı, bu hükümlerle, birikmiş bir zararının olduğu, Protokol’ün tarafları davalı Şirket ve Davacı tarafından kabul edildiği, davalıŞirket’in hesap döneminin 1 Ocak 2015 ve 31 Aralık 2015 tarihleri arası olduğu, hesap dönemi, 1 Haziran-31 Mayıs olan ortaklığın ise … (…) …’ olduğu, buna göre, eğer “ortaklık sermayesi” olarak yapılacak ödemeden mahsup edilecek zarar davallı Şirket’in zararı olsaydı, 31 Mayıs 2015 tarihi değil 31 Aralık 2015 tarihi itibarıyla hesaplanacak zarara atıf yapılacağı ancak 31 Mayıs 2015 tarihi itibarıyla hesaplanacak zarara atıf yapıldığı, sonuç olarak, tarafların Protokol’e yansımış iradelerinin “ortaklık sermayesi” olarak yapılacak ödemeden mahsup edilecek zararın, … (…) …’in 31 Mayıs 2015 tarihi itibarıyla hesaplanacak birikmiş zarar olduğu, bu nedenlerle, maddi ve manevi tazminat talep etme hakkı saklı kalmak kaydıyla; davanın reddine ve yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin Davacı tarafından ödenmesine karar verilmesini…” talep etmişlerdir.
DELİLLER
Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, davada; Davacı ile Davalı Şirket arasında akdedilen 20/07/2016 tarihli Ortaklıktan Ayrılma ve Ödeme Protokolü, Hisse Devir ve Temlik Senetleri, Tanık Beyanları, Davalı Şirketin ticari defterleri, genel kurulda onaylanmış mali tabloları ve ticaret sicil dosyası, Arabuluculuk Son Tutanağı delillerine dayanmışlardır.
Mahkememizce toplanan delillere, iddia ve savunmaya göre bilirkişi heyetinden alınan 13/01/2022 tarihli raporlarında: ”…a) Davalının “davacının Services … … adlı ortaklığın da önceki ortağı olduğu, davacının adi ortaklığın birikmiş zararından sorumlu olduğu ve davacının alacağının bu zararlardan mahsup edileceğinin kararlaştırıldığı” yönündeki iddiası yerinde olduğu,
b) Bu bakımdan davacının alacak iddiasında bulunamayacağı…” tespit ve rapor edilmşitir.
Mahkememizin 30.03.2022 tarihli celsesinde; Davacı vekilinin beyan ve itirazları doğrultusunda inceleme ve değerlendirme yapılarak ek rapor tanzimi için dosyanın bilirkişi heyetine verilmesine karar verilere dosyanın bilirkişi heyetine tevdii edildiği, bilirkişi heyetinin 02/08/2022 tarihli 1. Ek raporu ile; “…bilirkişi kurulumuzun kök rapordaki görüş ve kanaatinde herhangi bir değişiklik olmadığı…” bildirilmiş,
Mahkememizin 14.09.2022 tarihli celsesinde; “taraflar arasında akdedilen ve davaya dayanak olarak gösterilen ortaklıktan ayrılma ve ödeme protokolünün ilk paragrafından … yeminli mali müşavirlik A.Ş. nin ortaklık olarak anılacağı ve imzanın da ortaklık adına şeklinde atıldığı görüldüğünden, bilirkişi kök ve ek raporunda muhatabın davalı şirket olmadığına dair değerlendirmenin hatalı olduğu, husumetin protokol doğrultusunda davalıya yöneltilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı değerlendirildiğinden; protokolde belirtilen ve tarafların kabulünde olan bakiye sermaye bedeli olan 853.333,00-TL den yine protokolde 2. Maddesinde belirtilen 2015 sonu itibari ile belirlenen ve taraflarca varlığı kabul edilen 31/05/2018 tarihine kadar yapılmış ortaklar genel kurulu tarafından tespit edilen bir zararının bulunup bulunmadığı, 31/05/2018 tarihine kadar tespiti yapılmış, 31/05/2015 tarihi itibari ile … Grup şirketlerin toplam bilançosunda belirtilen ve taraflarca varlığı onaylanan bir zararın bulunup bulunmadığının taraflarca sunulan deliller kapsamında tespiti ile varsa belirlenen zararının bakiye sermaye bedeli olan 853.333,00-TL den davacının payına düşen kısmın mahsubu ile davacının davalıdan talep edebileceği alacağın olup olmadığının tespiti hususunda ek rapor tanzimi için dosyanın yeniden bilirkişi heyetine teviine karar verildiği; bilirkişi heyetinin 06/10/2022 tarihli 2. Ek raporunda; “…bilirkişi kurulumuzun kök rapordaki görüş ve kanaatinde herhangi bir değişiklik olmadığı…” tespit ve rapor edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; 20/07/2016 tarihli ortaklıktan ayrılma protokolü kapsamında ödenmeyen ayrılma payının tahsiline ilişkin alacak davasıdır.
Davacı yan, kararlaştırılan bu tutarın ödenmediğini ileri sürerek eldeki davayı açtığı; davalı yanın ise, bazı şirketler ile birlikte …’nun (… …) Türkiye’deki üye şirketleri olduğunu, … …’nin … adıyla faaliyet gösterdiğini, bunlara ilaveten İsviçre’de mukim … (…) … adlı adi ortaklık bulunduğunu, davacının ortağı olduğu yegane ortaklığın … olmadığını, davacının … adlı ortaklığın da önceki ortağı olduğunu, davacının 20/07/2016 tarihli “Ortaklıktan Ayrılma ve Ödeme Protokolü”nün yanı sıra aynı tarihli “İbraname” başlıklı bir söleşme daha akdederek protokol ve ibraname uyarınca davacının adi ortaklığın birikmiş zararından sorumlu olduğunu ve davacının alacağının bu zararlardan mahsup edileceğinin kararlaştırıldığını savunmuştur.
Taraflar arasında akdedilen 20/07/2016 tarihli “Ortaklıktan Ayrılma ve Ödeme Protokolü” hususunda çekişme bulunmamaktadır. Bu halde taraflar arasındaki çekişme; davacının alacağının … adlı ortaklığın zararlarından mahsup edilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Mahkememizce alınan bilirkişi heyet kök ve ek raporları kapsamına göre de; Ortaklıktan Ayrılma ve Ödeme Protokolünün 2/b maddesinde davacının ortaklıktan ayrılma payının 853.333,00 TL olarak belirlendiği, ancak hükmün devamında “Ancak FY 15 (mali yıl) sonu itibari ile belirlenen ve taraflarca da varlığı kabul edilen ortaklık zararının miktarı ortaklar genel kurulu tarafından tespit edilecektir. Tespit edilen bu zarar miktarı (…) sermayesinden tenzil edilecektir…. 31/05/2015 tarihi itibarı ile … Grup şirketlerinin toplam bilançosunda belirtilen ve varlığı taraflarca da onaylanan zararın (…) bu zarar, Ortak’ın sermayesinden de tenzil edileceğinden (…)” hükümlerine yer verildiği görülmüştür. Sözkonusu hükümde … şirketlerinin zararının 2015 mali yılının hesap sonu olan 31 Mayıs 2015 tarihi itibarıyla hesaplanmasının ve hesaplanacak bu zararın mahsup edileceğinin açıkça hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır. Bu bakımdan davalının “davacının Services … … adlı ortaklığın da önceki ortağı olduğu, davacının adi ortaklığın birikmiş zararından sorumlu olduğu ve davacının alacağının bu zararlardan mahsup edileceğinin kararlaştırıldığı” yönündeki iddiası yerinde olduğu, davalı yanın cevap dilekçesi ekinde yer alan, davalı şirket ve dava dışı … (…) … tarafından davacı yana gönderilen 31 Mayıs 2018 tarihli yazıda, dava dışı … (…) …’in birikmiş zararının 31 Mayıs 2015 tarihi itibarıyla 31.187.654 TL olduğu, bu birikmiş zararın dava dışı … (…) …’in ortaklarına 2006-2015 mali yıllarında yapılmış kâr dağıtımında davacının payı esas alınmak suretiyle bölüştürüldüğü ve bu zarardan Davacıya düşen payın 1.892.464 TL olduğu, davacının dava dışı … (…) …’teki ödenmiş sermayesinin 853.333 TL olması karşısında, birikmiş zarardan ona düşen payın 1.892.464 TL olması sebebiyle davacıya bir ödeme yapılmayacağının bildirildiği, bu durumda davacı yanın davalı şirketten herhangi bir alacak talebinde bulunamayacağı mütalaa edilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan taraf delilleri, hükme elverişli bulunan bilirkişi heyeti kök ve ek raporu ile tüm yargılama dosyası kapsamına göre, taraflar arasında 20/07/2016 tarihli “Ortaklıktan Ayrılma ve Ödeme Protokolü” düzenlendiği, protokolünün 2/b maddesinde davacının ortaklıktan ayrılma payının 853.333,00 TL olarak belirlendiği, ancak hükmün devamında … şirketlerinin zararının 2015 mali yılının hesap sonu olan 31 Mayıs 2015 tarihi itibarıyla hesaplanmasının ve hesaplanacak bu zararın mahsup davacı alacağının mahsup edileceğinin açıkça hüküm altına alındığı, bağımsız denetim şirketi (…) marifeti ile bu yönde denetim yaptırılarak, dava konusu zarar tutarının belirlenmiş olduğu, davalı şirket ve dava dışı … (…) … tarafından davacı yana gönderilen 31 Mayıs 2018 tarihli yazıda, dava dışı … (…) …’in birikmiş zararının 31 Mayıs 2015 tarihi itibarıyla 31.187.654 TL olduğu, bu birikmiş zararın dava dışı … (…) …’in ortaklarına 2006-2015 mali yıllarında yapılmış kâr dağıtımında davacının payı esas alınmak suretiyle bölüştürüldüğü ve bu zarardan Davacıya düşen payın 1.892.464 TL olduğu, davacının dava dışı … (…) …’teki ödenmiş sermayesinin 853.333 TL olması karşısında, birikmiş zarardan ona düşen payın 1.892.464 TL olması sebebiyle davacıya bir ödeme yapılmayacağının bildirildiği, bu durumda davacı yanın davalı şirketten herhangi bir alacak talebinde bulunamayacağı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 269,85-TL harcın peşin alınan 1.707,75 -TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.437,90 -TL harcın davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Kendini vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 167.722,92-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Yatırılan avanstan artan kısmın yatırana/ vekiline iadesine,
Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/11/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır