Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/38 E. 2019/1005 K. 19.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/38 Esas
KARAR NO : 2019/1005
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 16/08/2017
KARAR TARİHİ : 19/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Vekiledeni ile davalı arasında 25/07/2006 tarihli Anonim şirket hisse devri sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereğince vekiledeninin … San. ve Tic. A.ş .’deki 25 adet hisse senedini davalıya 200.000-USD karşılığında sattığını, sözleşme gereğince bu bedelin 87.657 USD kısmının üç gün içerisinde banka havalesiyle kalan kısmın ise sözleşme tarihinden itibaren en geç 3 ay içerisinde ödenmesinin kararlaştırıldığını, davacının satmış olduğu hisse senetleri davalı adına 01/09/2006 tarih ve 6633 sayılı Türkiye Ticaret Sicil gazetesinde ilan olunduğunu, davalının ödemeye ilişkin tahhütlerini yerine getirmediğini, 01/12/2016 tarihli likit alacağın 295.250,51-YTL ana para, 18.756,70-YTL faiz olmak üzere toplam 314.007,21-YTL olduğunu, bedelin ödenmesi için noter yoluyla ihtarname gönderildiğini, davalının ihtarlara rağmen borcu ödenmemesi üzerine … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibine giriştiklerini, alacağın zamanaşımına uğradığı ve borç olmadığı sebebiyle takibe itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu beyanla, davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Görevli mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, itirazın iptali davasının İİk’nın 67/1 maddesi gereğince, bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerektiğini ancak açılmadığını, talep edilen alacağın zaman aşımına uğramış olduğunu, davacınn iddia etmiş olduğu sözleşmenin taraflarca iptal edildiğini, bunun için davacı elinde aslının bulunmadığını, sunulan sözleşmenin fotokopi müstenidat olup tek başına kullanılamayacağı şerhini taşıdığını buna rağmen belgenin olmayan alacağın tahsili için kullanıldığını, bu sebeple suç duyurusunda bulunduklarını, ayrıca dayanılan sözleşmede de hisselerin peşin bedeli ile devir ve temlik edildiğinin yazdığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
GEREKÇE:
Dava; İİK 67 madde uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır.
… Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esasından gelen dava, görevsizlik kararıyla … Asliye Ticaret Mahkemesi … Esasına, mahkemenin yetkisizlik kararıyla mahkememize tevzi edilmiştir.
Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmişler, davada; 25/07/2006 tarihli anonim şirket hisse devri sözleşmesine, … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyasına, ticari defter ve belgelere, bilirkişi incelemesine dayanmışlardır.
Davaya dayanak … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyasında; alacaklı … tarafından borçlu … aleyhine 295.250,51-TL ana para, 172.630,35-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 467.880,86-TL alacağın tahsili için 13.03.2013 tarihinde ilamsız genel haciz yoluyla takibe girişildiği, ödeme emrinin borçluya tebliğe çıkarıldığı, borçlununun ödeme emri tebliğine itiraz ettiği … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … – … E K sayılı, 17.11.2015 tarihli kararı uyarınca ödeme emrinin borçluya tebliğ tarihinin 13.08.2014 olarak düzeltildiği, buna göre borçlunun 20.08.2014 tarihli dilekçesi ile süresinde alacağın zamanaşımına uğradığına, tüm borca ve fer’ilerine itiraz ettiği, takibin durduğu anlaşılmaktadır.
Davalı yanca hernekadar itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü süreden sonra açıldığı iddia edilmiş ise de, İİK 67/1 maddesinde; “Takip tarihine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliğ tarihinden itibaren 1 sene içinde mahkemeye başvurarak genel hükümler dairesinde alacağının varlığının ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir” hükmü uyarınca incelenen takip dosyasında itirazın alacaklıya/vekiline tebliğ edilmediği, yasanın açık hükmü karşısında itiraza ıttıla kespetmenin hak düşürücü süreyi başlatmayacağı gereğine göre, davalı yanın hak düşürücü süre itirazları reddedilmiştir.
Taraflar arasında bağıtlanan ve ıslak imzalı aslı mahkememiz kasasına sunulan ve taraflarca altındaki imzası inkar edilmeyen Temel Sözleşme 05/07/2006 tarihli şirket hisse devri sözleşmesidir. Sözleşmenin konusu; davacı …’in …’nun … sicil numarasında tescilli … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’ndeki 25 adet hissesini, davalı …’na 200.000 USD bedel karşılığı satmasına ilişkindir.
Getirtilip incelenen TSM kayıtlarına göre ve sözleşme tarihinden hemen sonraki 25 Ocak 2007 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısı hazirun cetveline göre dava dışı … Sanayi Ve Ticaret A.Ş.’nin sermaye miktarının 1 milyon TL hisse adedinin 100 olup, 49 hissenin … Ürünleri … A.Ş.’ne, 25 adet hissenin …’na, 1 adet hissenin … ‘na, 24 adet hissenin … ‘ya, 1 adet hissenin …’e ait olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davacı …’in hisse devri sözleşmesi uyarınca sahibi olduğu 25 adet hisseyi davalı …’na devrettiği anlaşılmaktadır.
Bu doğrultuda davalı yanın zamanaşamı itirazı değerlendirildiğinde,
TBK’nun 147/4 .maddesinde ” …. Bir ortaklıkta, ortaklık sözleşmesinden doğan ve ortakların birbirleri veya kendileri ile ortaklık arasındaki; bir ortaklığın müdürleri, temsilcileri, denetçileri ile ortaklık veya ortaklar arasındaki alacaklar.”ın 5 yıllık zamanaşamı süresine tabi olduğu hükmü düzenlenmiştir. Taraflar arasında bağıtlanan 05/07/2006 tarihli şirket hisse devri sözleşmesi uyarınca hem davacının hemde davalının dava dışı … A.Ş. ortakları olduğu anlaşılmaktadır. O halde iş bu dava ortaklık pay devrinden kaynaklanan alacak (itirazın iptali) davası olup, sözleşme tarihine göre ve hatta sözleşmeden sonraki ilk olağanüstü genel kurul tarihi ve davalının paydaş olduğu 25 Ocak 2007 tarihine göre 5 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra, davacı yanca 13/03/2013 tarihinde takibe girişilmiş olmakla, zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmaktadır. Yargıtay 11. HD.’nin 2006/8366 – 2007/15490 E.K. sayılı 07/12/2007 tarihli kararı da aynı hususa işaret etmekte olup; “…Şirketin 25/12/1991 tarihli genel kurulunda alınan karar ve aynı günlü ek protokole göre davacı ortak Kamil’in şirkette mevcut 150 payından 45 payının davalıya devri, buna karşılık da davalının davacıya 8.910-USD borçlanmasının kararlaştırıldığını, pay devrinin gerçekleştiğini ancak devir bedelinin ödenmediğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir… Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını usulüne uygun bir pay devri olmadığını, müvekkilinin borcu bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir… Dava konusu olayda BK.’nun 126/4 maddesinde yazılı beş yıllık zamanaşımı süresinin geçmemiş olmasına, mahkeme kararında da belirtildiği üzere, pay devrinin fiilen gerçekleşmediğinin anlaşılmış olmasına göre taraf vekillerinin temyiz itirazı yerinde değildir…” şeklindedir.
Açıklanan gerekçelerle takipte ve davada, davalı yanın ileri sürdüğü zamanaşımı itirazı TBK 147/4 madde uyarınca yasal ve yerinde görülmekle, takip tarihine kadar, sözleşme ve dahi pay devrinden sonra 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmakla, davanın bu sebeple reddine karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla;
HÜKÜM:
1-)Davanın TBK 147/4 madde uyarınca zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-) Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 44,40-TL maktu red harcının peşin alınan 5.650,84-TL harçtan mahsubu ile bakiye 5.606,44-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine ,
3-) Davacı yanca yapılan tüm yargılama giderlerin üzerlerinde bırakılmasına,
4-)Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 32.665,23-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-) Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde, davacıya/vekiline iadesine,
Davacı vekilinin ve davalı vekilinin ve davalı asilin yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/12/2019

Başkan …
e-imzalıdır.

Üye …
e-imzalıdır.

Üye …
e-imzalıdır.

Katip …
e-imzalıdır.