Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/374 E. 2020/661 K. 29.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/374 Esas
KARAR NO : 2020/661
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/06/2019
KARAR TARİHİ : 29/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 18/04/2018 tarihînde … İşletme Müdürlüğü hizmet sahasında bulunan … Mahallesi, … Sokak, No: … …/İSTANBUL adresinde davalı … Genel Müdürlüğü tarafından yapılan çalışma sırasında müvekkili şirkete ait tesislere hasar verildiği, davalı/borçlu … Genel Müdürlüğü tarafından hasar bedellerinin ödenmemesi üzerine borçlu aleyhine 831,35-TL hasar bedeli 22,55-TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 853,90-TL’nin tahsili amacıyla … İcra Müdürlüğünün 2018/… E. sayılı takip dosyası ile ilamsız takip yapıldığını, davalı borçlunun borca ve icra takibine itiraz ettiğini, takibin durduğunu beyanla davalının …. İcra Müdürlüğümün 2018/…E. Sayılı dosyasına yapmış olduğu haksız ve yersiz itirazının iptali ile takibin devamına, davalı/borçlu aleyhine hükmolunacak meblağın % 20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatı ödemeye mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sayın Mahkemenin bu davada görevli olmadığı, davacının tazminat talebine dayanak gösterdiği olgular hizmet kusuru niteliğinde olduğundan dava, ancak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. ve 13. maddeleri gereği görevli İdare mahkemesinde açılabileceği, işbu davanın konusu olan hasarlarla ilişkili olarak müvekkili idarenin ilgili birimleriyle yapmış oldukları yazışmalarda … tarafından bahsi geçen yer ve tarihte bir çalışma yapılmadığının anlaşıldığını, bu nedenle öncelikle dava konusu hasara müvekkili idarenin sebebiyet verdiğini kabul etmediklerini, dava dilekçesinde davalı idare yüklenicisi tarafından zarar verildiği iddiası tamamen yersiz ve dayanaksız kaldığını, müvekkili idarenin mütahiti olduğu iddia edilen firmanın adı bile bilinmiyorken husumetin taraflarına yöneltilmesinin kabul edilemez nitelik olduğunu, zararı veren çalışmayı yapan firmanın müvekkili idarenin mütahiti olmadığını, açılan ış bu davada müvekkili idareye hiç bir sorumluluk ve kusur atfedilemeyeceğinden davanın esas yönünden de reddedilmesi gerektiğini, haksız fiilden kaynaklanan davalarda ise ancak yasal faiz istenilebileceğini beyanla haksız davanın, usul ve esastan reddine, yargılama masrafının ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava;18.04.2018 tarihinde … Mah. … Sk. No: … …/İstanbul adresinde davalı tarafça davacı şirkete ait tesislere hasar verildiği iddiasından kaynaklı hasar bedeli alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalının itirazı üzerine açılan İİK. 67. maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
Davacı vekili davada; … İcra Müdürlüğünün 2018/… E. sayılı takip dosyası, ödeme emri, hasar tespit tutanakları, hasar keşif tutanakları, sair müvekkili şirket kayıtları, tanık, bilirkişi incelemesi ve sair her türlü yasal delile dayanmıştır.
Davalı vekili davada;idari yazışmalar, emsal içtihatlar, uyuşmazlık mahkemesi kararı, keşif, tanık, bilirkişi incelemesi diğer idari yazışmalar vs. yasal delile dayanmıştır.
Davalı vekili tarafından cevap dilekçesinde tanık deliline dayanılmasına rağmen verilen kesin süre içerisinde tanıkları bildirilmemiştir.
Mahkememiz tarafından … Müdürlüğüne müzekkere yazılarak, hasarın meydana geldiği 18.04.2018 tarihinde … Mah. … Sk. No: … …/İstanbul adresinde herhangi bir kazı çalışmasının yapılıp yapılmadığı hususu sorulmuş ve kazı çalışması yapıldı ise kim tarafından yapıldığı ve buna ilişkin evrakların Mahkememize gönderilmesi istenilmiş olup … Müdürlüğü tarafından cevaben müdürlükleri kayıtlarında yaptıkları incelenmeler sonucunda … İlçesi, … Mahallesi, … Sokak No: … adresi üzerinde 18/04/2018 tarihinde her iki şirketede Altyapı kazı ruhsatı verilmediği bildirilmiştir.
Mahkememiz tarafından …’ye müzekkere yazılarak, hasarın meydana geldiği 18.04.2018 tarihinde … Mah. … Sk. No: … …/İstanbul adresinde herhangi bir kazı çalışmasının yapılıp yapılmadığı hususu sorulmuş ve kazı çalışması yapıldı ise kim tarafından yapıldığı ve buna ilişkin evrakların Mahkememize gönderilmesi istenilmiş olup … tarafından cevaben ilgi yazıya istinaden yapılan incelemelerde Başkanlıkları ve yüklenici firmalarının belirtilen tarih vc adreste çalışması olmadığının tespit edildiği bildirilmiştir.
Davaya dayanak …. İcra Müdürlüğünün 2018/… E. sayılı dosyasında; alacaklı … Anonim Şirketi tarafından borçlu … Müdürlüğüne 831,35-TL hasar bedeli ve 22,55-TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 853,90-TL haksız fiilden kaynaklı alacağın tahsili için 06.08.2018 tarihinde ilamsız genel haciz yoluyla takibe girişildiği, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği ve borçlu tarafından süresinde borca itiraz edildiği anlaşılmaktadır.
Davalı vekili tarafından cevap dilekçesinde yargı yolunun caiz (görev) olmadığı yönünde itirazda bulunulmuştur.
YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2017/3084 Es. ve 2017/7069 K. Sayılı ilamında “…… TTK’nın 3, 11, 16/1. maddeleri ve 2560 sayılı Kanun hükümleri uyarınca davalı … ‘nin tacir, davacının iddia ettiği olayın ise haksız fiil niteliğinde olduğu ve tacirin haksız fiilinden kaynaklanan tazminat davasının adli yargıda bakılması gerektiği nazara alınarak işin esasına girilip sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” yönünde karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da, 2560 sayılı Kanuna tabi olan …’nin gördüğü hizmetin kamu hizmeti olmasına rağmen, faaliyetini özel hukuk kuralları altında yapması itibariyle TTK’nın 16/I. maddesi anlamında tacir sayılacağını ve tacir olan davalı ile davacı arasındaki haksız fiilden kaynaklanan (TTK’nın 3. maddesi) davaya bakma görevinin adli yargının görevine girdiğini 21.09.1983 gün ve Esas 1980/II – 2721 Karar, 1983/323 sayılı kararında benimsemiştir. Bu doğrultuda Mahkememiz tarafından davalı vekilinin yargı yolunun caiz olmadığı (görev) yönündeki itirazının reddine karar verilmiştir.
20.10.2020 tarihli duruşmada dinlenen davacı tanığı … beyanında davacı şirkette elektrik teknisyeni olarak çalıştığını, çağrı merkezi 186’dan kendilerine ihbar geldiğini, ihbar üzerine gittiklerinde hangi firma yada şirket vurmuşsa yer altı kablosuna resimlerini çekip whatsapp gruplarında paylaşıldığını, ilgili amirlerine bildirdiklerini, daha sonra tamirat işlemlerinin yapıldığını, (…’ın bilgisi doğrultusunda) tutanaklar tutulur, olayların bu şekilde idame ettirildiğini, tamirat işlerini başka arkadaşların yaptığını, olay yerine gittiklerinde çalışmayı yapan şirketin levhasının bulunduğunu, (…, …, ya da kurumsal firmalar) kendi çalışanlarının da olay yerinde oldukları için onlarında söylediğini, dava konusu hasarın kim tarafından meydana getirildiğinin aradan uzun zaman geçmesi nedeniyle tam olarak hatırlamadığını belirtmiştir.
Toplanan tüm delillere ve dosya kapsamına göre; 18.04.2018 tarihinde … Mah. … Sk. No: … …/İstanbul adresinde davalı tarafça davacı şirkete ait tesislere hasar verildiği iddiasından kaynaklı davacı tarafından 831,35-TL hasar bedeli ve 22,55-TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 853,90-TL alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı ancak davalı tarafça borca itiraz edildiği, davacı tarafından mahkememizde iş bu itirazın iptali davası açıldığı ve davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde husumet itirazında bulunulduğu, mahkememiz tarafından … Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevaben müdürlükleri kayıtlarında yaptıkları incelenmeler sonucunda … İlçesi, … Mahallesi, … Sokak No: … adresi üzerinde 18/04/2018 tarihinde her iki şirketede Altyapı kazı ruhsatı verilmediğinin bildirildiği, …’ye yazılan müzekkere cevaben ilgi yazıya istinaden yapılan incelemelerde Başkanlıkları ve yüklenici firmalarının belirtilen tarih vc adreste çalışması olmadığının tespit edildiğinin bildirildiği ve 20.10.2020 tarihli duruşmada dinlenen davacı tanığı … ‘ün beyanında dava konusu hasarın kim tarafından meydana getirildiğinin aradan uzun zaman geçmesi nedeniyle tam olarak hatırlamadığını ve genel olarak olay yerine gittiklerinde çalışmayı yapan şirketin levhasının bulunduğunu, (…, …, ya da kurumsal firmalar) kendi çalışanlarının da olay yerinde oldukları için onlarında söylediğinin beyan edildiği ancak davacı tarafından dosyaya sunulan hasar tespit tutanağının ve fotoğraf suretlerinin incelenmesi neticesinde hasar tespit tutanağı veya fotoğraf suretlerinden hasarın davalı tarafından meydana getirildiği yönünde herhangi bir bilgi olmadığı anlaşılmakla pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
1-)Pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
2-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 54,40-TL maktu red harcından başlangıçta peşin alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-)Davacı yanca yapılan giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-)Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2 ve 13/2 maddesi uyarınca 853,90-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-)Davacı tarafından yatıralan gider avansından artan bakiyenin re’sen davacıya iadesine,
6-)Davalı tarafından yatıralan gider avansının re’sen davalıya iadesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/12/2020

Katip …
(E-imzalı)

Hakim …
(E-imzalı)