Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/359 E. 2019/524 K. 12.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2019/359 Esas
KARAR NO: 2019/524

DAVA : Kıymetli Evrak İptali (Bono İptali)
DAVA TARİHİ: 31/05/2019
KARAR TARİHİ: 12/06/2019

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile, müvekkili ile davalı arasında satış sözleşmesi yapıldığı, müvekkili … projesinden… ve … numaralı Bağımsız Bölümlerini satın almak istediği ve taraflar arasında her 2 bağımsız bölüm içinde ayrı ayrı satış sözleşmesi yapıldığı, yapılan bu satış sözleşmesi kapsamında müvekkili kendisi düşen edim yükümlüğü olan satışa ilişkin düzenlenen senetleri düzenli olarak ödediğini, toplam 147.129,00TL tutarında olan muhtelif tarihleri senetlerin ödendiği ve iade edileceğine dair davalı şirket tarafından yazılı bir protokol yapıldığını, davalı şirket tarafından hazırlanmış olan yazılı protokolde de açıkça belirtilen bu hususa rağmen 15.11.2018 tarihinden itibaren aradan geçen süre zarfından söz konusu senetlerin iade yapılmadığını, müvekkili tarafından defalarca uyarılmasına rağmen davalı şirket aralarında yapılan yazılı sözleşmeye rağmen senetlerin iadesine ilişkin edim yükümlüğünü yerine getirmediğini, davalı tarafın bahse konu senetlerin iade yükümlüğünü yerine getirmesi için uyarı ve ihtarda bulunulmuş ise de davalı şirket senetleri iade etmediğini beyanla, senetlerin davalı şirket yönünden ve yine davalı şirket tarafından söz konusu senetlerin 3.kişilere vermiş olduğunu bildirmesi halinde ise bu kişiler yönünden de dava süresince tedbiren ödeme yasağı kararı verilmesini, davamızın kabulü ile söz konusu senetlerin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartlarından olup 115.madde gereğince de Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Bilindiği üzere; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı yasanın 5/3.maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde olduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa gereğince bu Kanunun amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir ve bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.
Bu Kanunun uygulanmasında tüketici ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi ise mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır ve taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.
Somut durumda, davacı, satış sözleşmesi kapsamında karşı yana verdiği senetlerin ödenmesine rağmen iade edilmediğini beyanla, iptaline karar verilmesini talep etmektedir. Talep edenin tacir olduğuna dair dosyada bilgi belge bulunmamaktadır. Her ne kadar talep konusu kambiyo senedi ise de Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 28/04/2016 tarih, 2016/168 esas ve 2016/7702 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere uyuşmazlık temelde tüketici hukukundan kaynaklanmaktadır. Davalı yönünden uyuşmazlık her ne kadar kambiyo hukukundan kaynaklanmakta ise de temel uyuşmazlık konut satış sözleşmesinden kaynaklanmakta olup Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamına girdiğinden görevli mahkeme Tüketici Mahkemesidir. Yine Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 23/05/2016 tarih, 2016/12104 esas ve 2016/13266 karar sayılı ilamında da “dava ve takip konusu senedin davacı ile dava dışı müteahhit arasında akdedilen daire satış sözleşmesi gereği verilen sıralı senet olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Senedin dayanağı olan temel ilişki tüketici işlemidir. Buna göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir.” denilerek görevli mahkeme tayin edilmiştir.
Buna göre, Yargıtay kararlarında belirtildiği üzere, esas hakkındaki davaya bakma görevi Tüketici Mahkemelerine ait olduğundan, görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM:
1- Davanın 6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi delaleti ile 115/2.maddesi gereğince görev dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine,
2- 6100 sayılı Yasanın 20/1 maddesi delaletiyle kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesinin talep edilmesi gerektiği, aksi durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin kararın tebliği ile birlikte ihtarına,
3- 6100 sayılı Yasanın 331/2.maddesi gereğince davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına, davaya devam olunmaması halinde Mahkememizce dosya üzerinden durumun tespiti ile davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
Dair,gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere karar verildi.

Katip …

Hakim …