Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/357 E. 2019/957 K. 05.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/357 Esas
KARAR NO : 2019/957 Karar
DAVA : Tasfiye Memurunun Azli (Genel Kurul Kararı İptali)
DAVA TARİHİ : 29/02/2016
KARAR TARİHİ : 05/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali konulu 2019/9 esas sayılı dosyadan tefrik ile mahkememizin iş bu esasına kaydedilen tasfiye memurunun azli talepli davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacıların davalı şirketin kurucularından …’nın mirasçıları ve davalı şirketin sermayesini oluşturan 500.000,00-TL’nin 1/10’ini oluşturan azınlık pay sahipleri olduğunu, davalı şirketin aile ortaklığı ile kurulmuş bir şirket olduğunu, davacıların şirket hisselerini miras edindikleri 2009 yılından bu yana şirketin işleyişine ilişkin hiçbir bilgi alamadıklarını, davalı şirket yetkililerinin verdikleri bilanço ve mizanların ise gerçeği yansıtmadığını, davalı şirketin 01.12.2015 tarihli olağan genel kurul toplantısında aldıkları 5, 6, 7 ve 8 nolu kararların dürüstlük ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu beyanla; ilgili kararların iptaline, dava konusu genel kurul kararlarının icrasının geri bırakılmasına, davalı şirketin tasfiye memuru …’nın azline, davalı şirket tarafından bilgi alma ve inceleme hakkı talepleri reddedildiğinden talep edilen bilgilerin alınması için özel denetçi atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı şirketin 01.12.2015 tarihinde yapılan genel kurul toplantısı gündeminin tasfiye memuru ve şirket yönetim kurulu tarafından belirlenerek tüm ortaklara duyrulduğunu, toplantıya tüm pay sahiplerinin asaleten yada vekaleten katıldıklarını, toplantıda alınan kararların ana sözleşmeye, usule, yasaya ve dürüstlük kurallarına uygun olduğunu, TTK’nun 537. maddesinde öngörülen; tasfiye memurlarının genel kurul tarafından her zaman görevden alınabileceği ve yerine yenisinin atanabileceği düzenlemesi karşısında ve yine TTK 438. maddesi uyarınca davacıların iş bu davada özel denetçi tayini talebinde de bulunmaları nedeniyle genel kurul kararının iptali talebinde hukuki yararları bulunmadığını, huzurdaki davada zaten mahkemeden özel denetçi atanmasını da talep ettiklerini, ancak davacı şirket ortaklarının özel denetçi atanması için zarara uğradıklarını ispat edemediklerini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
GEREKÇE:
Davanın öncelikle mahkememizin … Esas sayılı dosyasında açıldığı, mahkememizce verilen … – … E.K.sayılı 21/09/2017 tarihli karar ile; davanın kısmen kabulüne, 01/02/2015 tarihli genel kurul toplantısında alınan 5 nolu “… LTD. ŞTİ.’de bulunan davalı şirketin %84 hissesinin paraya çevrilmesi için … LTD. ŞTİ.’nin tasfiye edilmesine” ilişkin kararın geçersiz olduğu gerekçesi ile iptaline, 6, 7, 8 nolu kararlar yönünden talebin reddine ilişkin verilen kararın davacı ve davalı vekillerinin istinaf etmesi üzerine, mahkememiz kararı … Hukuk Dairesi … E.K. sayılı, 30/11/2018 tarihli ilamı ile;
“… Dava dilekçesinde sonuç ve talep bölümünde, davalı şirketin 01.12.2015 tarihli genel kurulunda alınan 5,6,7 ve 8 nolu genel kurul kararlarının iptali ile birlikte Özel denetçi atanması ve tasfiye memurunun azline karar verilmesinin talep edildiği, gerekçeli kararda bir kısım değerlendirmeler yapılmış olsa da tasfiye memuru …’nın azli ve davalı şirkete özel denetçi atanması talepleri yönünden hüküm kurulmadığı, davadaki taleplerden bir kısmı hakkında karar verilmemesi halinde, istinaf mahkemesince denetlenecek bir kararın varlığından söz edilemeyeceği … gerekçesi ile istinafa konu kararın HMK. 355- 353/1.a.6. maddeleri uyarınca kaldırılmasına …” karar verilmiş, dosya mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememizce istinaf incelemesi sonrası özel denetçi tayini talepleri yönünden davanın tefrikine karar verilmiş ve aynı şekilde davacı yanın tasfiye memuru …’nın azli talepleri yönünden de dosyanın tefrik edilmesine karar verilerek mahkememizin 2019/357 esasına kaydedilmiştir.
Başlangıçta açılan ana dosyada davacılar “… 01/12/2015 tarihli genel kurul toplantısında alınan;
5 no’lu “… LTD. ŞTİ.’de bulunan davalı şirketin %84 hissesinin paraya çevrilmesi için … Ltd Şti’ nin tasfiye edilmesine” ilişkin alınan kararın,
6 nolu ” davacıların diğer yavru şirketlerin hesaplarının incelenmesi için özel denetçi atanması yönündeki taleplerinin oy çokluğuyla reddine” ilişkin kararın,
7 nolu ” davacıların mevcut tasfiye memurunun değiştirilmesi talebinin görüşüldüğü, davacılar dışındaki tüm pay sahiplerinin oyları ile tasfiye memuru olarak …’nın seçildiği, davacıların ikinci bîr tasfiye memuru atanması önerisinin ise reddine” ilişkin kararın,
8 nolu “davacıların tasfiye halindeki davalı şirketin hesaplarının özel denetçi marifetiyle incelenmesi için özel denetçi atanması talebinin reddine” ilişkin kararın iptaline karar verilmesini talep etmişler. İstinaf incelemesinden sonra 2019/9 esas numarası alan dosyada yapılan yargılama sonunda 26/09/2019 tarihli karar ile 01/02/2015 tarihli genel kurul toplantısında alınan 5 nolu genel kurul kararı yönünden davanın kabulüne, kararın iptaline, diğer 6 , 7 , 8 nolu kararlar yönünden talebin reddine karar verilmiş, kararın henüz kesinleşmediği görülmüştür.
01/12/2015 tarihli genel kurul toplantısında 7 No’lu karar ile; davalı şirketin tasfiye memurunun değiştirilmesi talebinin görüşüldüğü ve alınan karar ile “Yeni Tasfiye Memuru olarak …’nın seçilmesi ve azınlık pay sahibi temsilcisi olarak …’ın ikinci tasfiye memuru olarak seçilmesi önerilerinin reddedilmesine” karar verildiği, mahkememizin 2019/9 esas sayılı dava dosyasında davacıların kendi önerdikleri tasfiye memuru …’ın seçilmediği gerekçesi ile kararın iptalini istemelerinin haklı ve yasal olmadığı gerekçesi ile 7 nolu genel kurul karanının iptali taleplerinin reddine karar verilmiş, davacıların ayrıca tasfiye memurunun azli talepleri yönünden ise davanın tefrikine karar verilmiştir.
İş bu davada davacıların genel kurulda tasfiye memuru olarak seçilen …’nın azli talepleri incelendiğinde;
TTK 537 (1) maddede “Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla atanmış tasfiye memurları ve bu görevi yerine getiren yönetim kurulu üyeleri, genel kurul tarafından her zaman görevden alınabilir ve yerlerine yenileri atanabilir.
(2) Pay sahiplerinden birinin istemiyle ve haklı sebeplerin varlığında, mahkeme de tasfiyeye memur kişileri görevden alabilir ve yerlerine yenilerini atayabilir. Bu yolla atanan tasfiye memurları, mahkeme kararına dayanılarak tescil ve ilan olunurlar.
(3) Şirketi temsile yetkili tasfiye memurlarından hiçbiri Türk vatandaşı değilse ve hiçbirinin Türkiye’de yerleşim yeri bulunmuyorsa, mahkeme pay sahiplerinden veya alacaklılarda birinin veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığının istemiyle, söz konusu şarta uygun birini tasfiye memuru olarak atar.” hükmü düzenlenmiştir.
Genel Kurulun tasfiye memurlarını görevden alma ve seçme yetkisi bulunduğu, pay sahiplerinin istemi ve haklı sebeplerin varlığı halinde mahkemeninde tasfiye memurlarını görevden alabileceği ve yerlerine yenilerini atabileceği düzenlenmiştir. Tasfiye memurunun her zaman değiştirilmesi ve yeniden seçilmesi mümkündür. Davacıların ilk 2016/212 esas sayılı ana davada 7 nolu kararın iptali gerekçesinde eski tasfiye memurunun kanunda öngörülen işlemleri gereği gibi yapmamasına, tasfiye sürecinde tüm pay sahiplerinin menfaatlerini korumamasına, tasfiye işlemlerinde tarafsız olarak davranmamasına, tasfiye süreci ile ilgili kendisinden istenen bilgi ve belgeleri vermemesine dayandıkları, oysa azli istenen …’nın dava konusu edilen genel kurulda yeni seçildiği, anlaşılmakta isede, öncelikle tasfiye memurunun azli taleplerinin tasfiye memuruna karşı yöneltilmesi gerektiği, azli istenen …’ya dava yöneltilmediğinden sair hususlardan evvel davanın tasfiye memuruna karşı yöneltilmediği gerekçesi ile usulden reddine (Yargıtay 11 HD. 2007/8522 – 2008/11841 E.K.sayılı 27/10/2008 tarihli, 2018/1597 – 2019/3235 E.K.sayılı 29/04/2019 tarihli kararları) karar vermek gerekmiştir.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
1 -) Tasfiye memurunun azli talebi konulu davanın USULDEN REDDİNE,
2-)Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-)Davacılar tarafından yapılan tüm giderlerin üzerlerinde bırakılmasına,
4-)Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili davalıya verilmesine,
5-)Davacılar/davalı tarafından yatırılan gider/delil avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde davacılara/ davalıya/ vekillerine iadesine,
Davacılar vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı KESİN olarak oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/12/2019

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …