Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/320 E. 2022/315 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/320Esas
KARAR NO :2022/315

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:21/05/2019
KARAR TARİHİ:19/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davalı/borçlu aleyhine …. İcra Dairesi’nin … E. Sayılı dosyasında bakiye fatura alacağına dayalı başlatılan takibe yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, şöyle ki, taraflar arasında Nisan 2015 tarihinden bu yana Grafik-Logo Tasarım ve Reklam Danışmanlığı Hizmeti ilişkisinin mevcut olduğunu, taraflar arasında işbu ilişki kapsamında aylık kurumsal danışmanlık hizmetinin yürütüldüğünü, müvekkili şirket tarafından verilmiş olan aylık kurumsal danışmanlık hizmeti karşılığında aylık 6.500 TL ve KDV bedelli fatura kesilmekle birlikte, sürekli hizmetler dışındaki ekstra işlerin de e-fatura sistemi üzerinde ayrıca faturalandırıldığını, taraflar arasında “Grafik-Logo Tasarım ve Reklam, Danışmanlığı Hizmeti” ilişkisinin başladığı Nisan 2015 tarihinde sürekli hizmet ilişkisi aylık 5.000,00 TL * KDV bedel ile faturalandırıldığını, Temmuz 2018 tarihinden sonra ise tarafların karşılıklı mutabakatı sonucu aylık bedele yapılan, zam doğrultusunda 6.500 * KDV üzerinden faturalandırma işleminin tesis edildiğini, son döneme kadar, taraflar arasındaki hizmet ilişkisi sonucundaki cari tablo ve faturaların karşılıklı olarak herhangi bir itiraza konu olmaksızın kabul edildiğini, Mart 2017’den sorra ise E-Fatura sistemi üzerinden faturalandırma işlemterinin tesis edilmeye başlandığını, sürekli hizmet ilişkisi kapsamında müvekkili şirkete yapılması gereken ödemelerde çalışılmaya başlandığı ilk günden itibaren davalı yan tarafından aksama meydana getirilse bile iyi niyetli olarak müvekkili şirket tarafından herhangi bir işlem başlatılmayıp hizmet verilmeye devam edildiğini, ancak davali tarafından ödemelerde aksama yapılmasının yanı sıra sebebi bilinmeyen bir şekilde verilen ve faturalandınlan hizmetler için 17.01.2019 tarih 13.000,00 TL bedelli, 17.01.2019 tarih 11.016,95 TL bedelli, 17.01.2019 tarih 6.500,00 TL bedelli iade faturalarının kesildiğini, bu faturaların e-fatura kullanıcısı olan müvekkiline 22.01.2019 tarihinde tebliğ olduğunu, müvekkilinin işbu iade faturaları kabul etmediğini, bugüne kadar ödenmemiş olan bütün cari borcun tamamının ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3 gün içerisinde ödenmesi ihtaren davalı şirkete Kadıköy 13. Noterliği’nin 25.01.2019 tarih, 010111 yevmiye numaralı ihtarname ile bildirdiğini, tarafların ticari defterleri ile de sabit olan cari borç karşısında, müvekkili şirketin kalan bakiye fatura alacağı olan 70.426,40 TL bakımından takibe geçtiğini, davalı tarafından, işbu fatura alacağına ilişkin borca kötü niyetle itiraz edildiğini beyanla davanın kabulü ile davalının haksız itirazının iptaline ve davalı adına takibin devamına, takip tutarının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını, bu hususun müvekkili şirketin, ticari defterlerinin incelenmesi sonucu alınacak bilirkişi raporu ile de ortaya çıkacağını, davacı tarafın, müvekkili şirkete davaya konu hizmeti sunduğunu ispat yükümlülüğü altında olduğunu, hizmetin sunulduğunun yazılı belgelerle ispatının gerekli olduğunu, müvekkili şirketin temel savunmasının, dava dilekçesine konu faturalardaki hizmetin ve malların kendisine sunulmamış ve teslim edilmemiş olması olduğunu, her iki tarafın ticari defterlerinde de söz konusu faturaların yer almasının, tek başına hizmetin sunulduğunu ve malların teslim edildiğini göstermemekte olduğunu, davacı tarafın, faturaya dayalı bir ticari ilişki nedeniyle alacaklı olduğunu iddia ettiğini, taraflar arasında ticari ilişkiye konu yazılı bir sözleşmenin de dosyaya sunulamadığını, faturaya dahil alacakların, cari hesap ilişkisini göstermekte olup; cari hesap İlişkisinde taraflar arasında mutabakat yapılmadığı sürece borç alacak durumunun kesin olarak belirlenememekte olduğunu, bu nedenle alacağın likit olmadığını beyanla davanın esastan reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahküm edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; Fatura alacağından kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalının itirazı üzerine açılan İİK. 67. maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
Davacı vekili davada; faturalar, …. İcra Müdürlüğü … E. Sayilı İcra Dosyası, 2019/4653 E. 11.04.2019 tarihli Arabuluculuk son tutanağı, ticari defter ve kayıtlar, E-Faturalar, keşif, bilirkişi, tanık, yargıtay kararları, isticvap, yemin ve sair tüm delillere dayanmıştır.
Davalı vekili davada; … .İcra Müd. … E. Sayılı dosya, Tarafların ticari defter kayıtları, bilirkişi incelemesi, Yargıtay içtihatları, gerekirse tanık ve diğer yasal delillere dayanmıştır.
Davaya dayanak …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında; alacaklı … tarafından borçlu … aleyhine 70.426,40-TL faturadan kaynaklı alacağın tahsili için 08.02.2019 tarihinde ilamsız genel haciz yoluyla takibe girişildiği, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği ve borçlu tarafından süresinde icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz edildiği anlaşılmaktadır.
Davalı vekili tarafından icra dairesine sunulan itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine karşı Mahkememize sunulan cevap dilekçesinde ise Mahkememizin yetkisine karşı itirazda bulunulmuştur.
Mahkememiz tarafında icra dairesine sunulan itiraz dilekçesinde ve Mahkememize sunulan cevap dilekçesinde taraflar arasındaki ticari ilişkiye itiraz edilmediği, sadece borca itiraz edildiği görülmekle, davacının takip tarihindeki yerleşim yeri adresi Şişli/İstanbul olarak tespit edilmekle TBK’nın 89. md. gereği talep bir miktar para alacağına ilişkin ve götürülecek borç niteliğinde olduğundan davacının takip tarihindeki yerleşim yeri adresi Şişli / İstanbul olduğundan İstanbul İcra Daireleri ve İstanbul Mahkemeleri yetkili olacağından, davalı vekilinin icra dairesinin ve mahkememizin yetkisine yönelik itirazının reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili tarafından cevap dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunulmuştur.
TBK.’nın 146.maddesinde ” Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir. ” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Dava konusu icra takibine konu alacak faturadan kaynaklı alacak olması nedeniyle ve yasada özel olarak başka bir süre öngörülmediğinden, genel zamanaşımı süresinin düzenlendiği TBK’nun 146. maddesi gereğince 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir.
Zamanaşımı süresi her alacak için o alacağın istenebileceği tarihte başlar. Bu nedenle somut olay özelinde, alacağın 2015 yılına dayandığı Mahkememiz tarafından tespit edilmiştir.
Zamanaşımı süresi işlemeye başladıktan sonra, borçlunun veya alacaklının bazı eylem ve işlemleri zamanaşımı süresinin işlemesini haklı olmaktan çıkarabilir ya da yeniden bu sürenin başlaması sonucunu doğurabilir. İşte bu hallerde zamanaşımının durması ve kesilmesinden söz edilebilir.
Zamanaşımını kesen sebepler TBK. m.154-157 maddelerinde düzenlenmiş olup, TBK. 154/2 maddesi uyarınca borçlu aleyhine icra takibi başlatılması halinde, zamanaşımı süresi kesilir ve alacağın takibine ilişkin her işlemden sonra yeniden işlemeye başlar.
Somut olayda; davacı tarafından faturadan kaynaklı alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine 08.02.2019 tarihinde ilamsız genel haciz yoluyla takip başlatıldığı, alacağın 2015 yılına dayandığı ve 10 yıllık zamanaşımı dolmadan davacı tarafından davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı ve TBK. 154/2 maddesi uyarınca zamanaşımının kesildiği ve takip tarihi itibariyle tekrardan işlemeye başladığı ve dava tarihi itibariyle 10 yıllık zamanaşımının dolmadığı mahkememiz tarafından tespit edilmiş ve davalı vekilinin zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı anlaşılmış olup zamanaşımı itirazının reddine karar verilmiştir.
Mahkememiz tarafından iddia savunma ve toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemini kapsayan davalının ticari defter ve dayanağı belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak davacı yanın icra takip tarihi itibariyle davalıdan alacağı varsa miktarın saptanması ve davalının defterlerinin usulüne uygun düzenlenip düzenlenmediğinin belirlenmesi için … Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) talimat yazılarak rapor tanziminin istenilmesine karar verilmiş olup talimat mahkemesi kanalıyla alınan raporda ayrıntısı açıklandığı üzere sonuç olarak “… Davalı/Borçlunun e-defter mükellefi olduğu,
İnceleme yapılan döneme ait defter açılış ve kapanış e-defter beratlarınım mevcut olduğu,
Davalı/Borçlu’ya alt defterlerin TTK, VUK, Muhasebe Tek Düzen Hesap Planı ve diğer mevzuat hükümlerine uygun olarak düzenlenmiş olduğu,
Davacı/Alacaklı’nın 08.02.2019 tarihinde …. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile başlattığı icra takip dosyasının açılış tarlhi itibarıyla Davalı/Borçlu’dan 20.112,43.-TL’lık alacağının bulunduğu,
Taraflar arasında 17.01.2019 tarihinden sonra ticari bir ilişkinin olmadığı,” tespit ve rapor edilmiştir.
Talimat mahkemesi kanalıyla alınan bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiştir. Davalı vekili tarafından rapora karşı itiraz dilekçesi sunulmuş olup ek rapor alınması talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili tarafından rapora karşı beyan ve itiraz dilekçesi sunulmuş olup itirazları doğrultusunda ek rapor alınması talebinde bulunulmuştur. Mahkememiz tarafından taraf vekillerinin itirazları doğrultusunda … 4. ASHM’ne talimat yazılarak, önceki bilirkişiden ek rapor aldırılmasına karar verilmiş olup talimat mahkemesi kanalıyla alınan bilirkişi ek raporunda ayrıntıları açıklandığı üzere sonuç olarak “… Davalı/Borçlurnun e-defter mükellefi olduğu,
İnceleme yapılan döneme ait defter açılış ve kapanış e-defter beratlarının mevcut bulunduğu,
Davalı/Borçlu ‘ya ait defterlerin TTK, VUK, Muhasebe Tek Düzen Mesap Planı ve diğer mevzuat hükümlerine uygun olarak düzenlenmiş olduğu,
Davacı/Alacaklı’nın 08.02.2019 tarihinde …. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile 70.426,40.-TL icra takibi başlattığı,
Davalı/Borçlu ‘nun ticari defterleri ve defterlere müstenit belgelerde Davacı/Alacaklı “ya 20,112,43.- TL borcunun bulunduğu,
Tarafların hesapları arasındaki farkın Davalı/Baorçlu taratından Davacı/Alacaklıya 08.05.2018 tarih ve 13150 Yevmiye kaydında işlenmiş bulunan 15.000,00.- TL Nakit havale ile,
– 17.01.2019 Tarih ve 1449 Yevmiye kaydı ile 13.000,00.- TL
– 17.01.2019 Tarih ve 1450 Yevmiye kaydrile 7.670,00.- TL
– 17.01.2016 Tarih ve 1451 Yeymiye kaydı ile 15.340,00.- TL olarak işlenmiş bulunan toplam 36.010,00.- TL iade faturaları olmak üzere 51.010,00.- TL ‘nın Davacı/Alacaklının İŞLEM DÖKÜM BELGESİ ‘nde kayıtlı olmamasından kaynaklandığı,
Söz konusu farka ait belgelerin Davacı/Alaraklı İŞLEM DÖKÜM BELGESİ ‘ne ve TİCARİ DEFTER KAYITLARI ‘na intikal ettirilmesi sonucu 70.426,40.- TL – 51.010,00.- TL = 19,416,40.- TL Davalı/Borçlu “dan alacağının bulunduğu” tespit ve rapor edilmiştir.
Talimat mahkemesi kanalıyla alınan bilirkişi ek raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiştir. Davalı vekili tarafından ek bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesi sunulmuş olup farklı bir bilirkişiden yeniden rapor alınması talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili tarafından ek rapora karşı beyan ve itiraz dilekçesi sunulmuş olup yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması talebinde bulunulmuştur.
Mahkememiz tarafından … Asliye Hukuk Mahkemesine (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) tekrardan talimat yazılarak, tarafların ilişki dönemini kapsayan davalının 2015, 2016, 2017, 2018 yıllarının tamamı ve 2019 yılının Ocak ve Şubat aylarına ait ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak davacının takip tarihi itibariyle davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ve davalının defterlerinin usulüne uygun düzenlenip düzenlenmediğinin tespitinin istenilmesine karar verilmiş olup talimat mahkemesi kanalıyla alınan raporda ayrıntısı açıklandığı üzere sonuç olarak “… Davalı Şirketin ticari defterlerinin TTK, VUK ve Muhasebe Tekdüzen Hesap Planı ve Diğer mevzuat hükümlerine uygun olarak tutulduğu,
Davalı şirketin incelenen yıllara ilişkin e-defter açılış-kapanış tasdikine ilişkin e-defter beratlarının mevcut olduğu,
Davacı şirket tarafından dava konusu yapılan ve raporumuzun III/4 maddesinde dökümü yapılan faturalardan kaynaklanan 01.01.2020 tarihi itibarıyla davalı şirketten 20.112,43 TL alacaklı olunduğuna ilişkin davalı şirket defter kaydının bulunduğu,” tespit ve rapor edilmiştir.
Talimat mahkemesi kanalıyla alınan bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiştir. Davalı vekili tarafından rapora karşı itiraz dilekçesi sunulmuş olup ek rapor alınması talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili tarafından rapora karşı itiraz dilekçesi sunulmuş olup yeniden rapor alınması talebinde bulunulmuştur.
Mahkememiz tarafından talimat mahkemesi kanalıyla atanan bilirkişi tarafından davalının 2015 ve 2016 yıllarına ait defterlerinin incelenmediği görülmekle, … Asliye Hukuk Mahkemesine (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) tekrardan talimat yazılarak, tarafların ilişki dönemini kapsayan davalının 2015, 2016, 2017, 2018 yıllarının tamamı ve 2019 yılının Ocak ve Şubat aylarına ait ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak davacının takip tarihi itibariyle davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ve davalının defterlerinin usulüne uygun düzenlenip düzenlenmediğinin tespitinin istenilmesine karar verilmiş olup talimat mahkemesi kanalıyla alınan 07.05.2021 tarihli bilirkişi ek raporunda ayrıntısı açıklandığı üzere sonuç olarak “… Davalı Şirketin ticari defterlerinin TTK, VUK ve Muhasebe Tekdüzen Hesap Planı ve diğer mevzuat hükümlerine uygun olarak tutulduğu,
Davalı şirketin incelenen yıllara ilişkin e-defter açılış-kapanış tasdikine ilişkin e-defter beratlarının mevcut olduğu,
Raporumuzun ekinde dökümü yapılan excel dosyası ve e-defterden çekilen muavin kayıtlarından görüleceği üzere davacının faturalardan kaynaklanan 01.01.2020 tarihi itibarıyla davalı şirketten 20.112,43 TL alacaklı olunduğuna ilişkin defter kaydı bulunduğu,” tespit ve rapor edilmiştir.
Talimat mahkemesi kanalıyla alınan bilirkişi ek raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiştir. Davalı vekili tarafından ek bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesi sunulmuştur. Davacı vekili tarafından ek rapora karşı beyan ve itiraz dilekçesi sunulmuştur.
Mahkememiz tarafından iddia, savunma, talimat mahkemesi kanalıyla alınan ek rapor ve dosya kapsamında toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek, tarafların ilişki dönemini kapsayan davacının 2015, 2016, 2017, 2018 yıllarının tamamı ve 2019 yılının Ocak ve Şubat aylarına ait ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak davacının takip tarihi itibariyle davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ve davacının defterlerinin usulüne uygun düzenlenip düzenlenmediğinin tespiti için dosyanın bilirkişiye tevdine karar verilmiş olup bilirkişi tarafından sunulan raporda ayrıntısı açıklandığı üzere sonuç olarak “…. 08.02.2019 Tarihinde başlatılan takipte “İşlem Dökümü” başlıklı belgeye göre, “cari fatura alacağı” olarak 70.426 ,40 TL asıl alacağın talep edildiği,
“İşlem Dökümü” başlıklı belgedeki işlemlerin bir kısmının ticari defter kayıtları ile örtüşmediği,
Davacı şirket ticari defter kayıtlarına göre ise; davalı şirketin takip tarihindeki borç bakiyesinin 66.093,70 TL olduğu,
Davalı tarafça düzenlenen iade faturalarının kabulü halinde, davacı alacağından 36.010.- TL’nin düşürüleceği,
Davalı tarafça davacı cari hesabına “virman” açıklaması ile borç kaydedilen 4.071.27 TL’nin dayanağı belgenin sunulması ve kabulü halinde anılan tutarın da davacı alacağından düşürülmesi gerekeceği,” tespit ve rapor edilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiştir. Davacı vekili tarafından rapora karşı beyan dilekçesi sunulmuştur. Davalı vekili tarafından rapora karşı itiraz dilekçesi sunulmuş olup ek rapor alınması talebinde bulunulmuştur. Bilirkişi raporunun dosya kapsamında toplanan delillere uygun olması nedeniyle Mahkememiz tarafından davalı vekilinin ek rapor alınması talebinin reddine karar verilmiştir.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 14/01/2020 tarihli 2019/1984 E. 2020/62 K. sayılı ilamında; “..Süresi içinde itiraz edilmeyerek kesinleşen faturadaki alacakla ilgili olarak, itiraz süresi geçtikten sonra, faturaların doğrudan iade edilmesi veya iade faturası kesilmesi alacağın varlığını ortadan kaldıran bir sonuç doğurmayacaktır. Faturaya itiraz edilmemesi sözleşme ilişkisini kanıtlamaz ise de, sözleşme ilişkisinin kanıtlanması halinde, bu sözleşme gereğince düzenlenmiş olan ve süresinde itiraz edilmeyen faturadaki miktar kesinleşir. Somut olayda davacı tarafından düzenlenen ve takibe dayanak yapılan faturanın ihtarname ekinde davalıya tebliğ edildiği ancak davalı tarafından faturaya yasal süresinde itiraz edildiğinin kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda fatura içeriğinin kesinleştiğinden mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi ve istinaf başvurusunun reddi doğru olmamış davalı yararına bozulması gerekmiştir.” şeklinde karar verilmiştir.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/4521 E. 2016/549 K. sayılı ilamında; “…Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir..” şeklinde karar verilmiştir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 10/02/2016 tarihli 2015/4576 E. 2016/621 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/5485 E. 2016/550 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 09/12/2015 tarihli 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 11/01/2016 tarihli 2015/4473 E. 2016/19 K. sayılı ilamları da aynı mahiyettedir.
Toplanan tüm delillere ve dosya kapsamına göre; davacı tarafından 70.426,40-TL faturadan kaynaklı alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı ancak davalı tarafça borca itiraz edildiği, davacı tarafından mahkememizde iş bu itirazın iptali davası açıldığı ve mahkememiz tarafından alınan bilirkişi raporunda 08.02.2019 tarihinde başlatılan takipte “İşlem Dökümü” başlıklı belgeye göre, “cari fatura alacağı” olarak 70.426 ,40 TL asıl alacağın talep edildiği, “İşlem Dökümü” başlıklı belgedeki işlemlerin bir kısmının ticari defter kayıtları ile örtüşmediği, davacı şirket ticari defter kayıtlarına göre ise; davalı şirketin takip tarihindeki borç bakiyesinin 66.093,70 TL olduğu, davalı tarafça düzenlenen iade faturalarının kabulü halinde, davacı alacağından 36.010.- TL’nin düşürüleceğinin, davalı tarafça davacı cari hesabına “virman” açıklaması ile borç kaydedilen 4.071.27 TL’nin dayanağı belgenin sunulması ve kabulü halinde anılan tutarın da davacı alacağından düşürülmesi gerekeceğinin tespit edildiği, talimat mahkemesi kanalıyla alınan 07.05.2021 tarihli bilirkişi ek raporunda davacının faturalardan kaynaklanan davalı şirketten 20.112,43 TL alacaklı olunduğuna ilişkin defter kaydı bulunduğunun tespit edildiği, Mahkememiz tarafından dosyanın incelenmesi neticesinde her iki tarafında e-defter kullandığı ve davacı tarafından davalı adına düzenlenen 04.12.2018 tarihli 15.340,00 TL bedelli ve 04.12.2018 tarihli 7.670,00-TL bedelli faturaların davalı tarafından kendi defter-i kebirine 04.12.2018 tarihinde 37988 ve 37989 nolu yevmiye ile kaydedildiği ve davacı tarafından davalı adına düzenlenen 13.12.2018 tarihli 13.000,00 TL bedelli faturanın davalı tarafından kendi defter-i kebirine 13.12.2018 tarihinde 38937 nolu yevmiye ile kaydedildiği ve davalı tarafından faturalara karşı 8 günlük itiraz süresi dolduktan sonra 17.01.2019 tarihli 3 adet 13.000,00-TL, 7.670,00-TL ve 15.340,00-TL tutarlı iade faturası düzenleyerek davacıya gönderildiği ve davacı tarafından süresinde iade faturalarına itiraz edildiği bu doğrultuda yukarıda belirtilen emsal yargıtay kararlarında da değinildiği üzere fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinine konu hizmetin alınmadığının ispat yükünün davalıya geçtiği ancak davalı tarafından aksinin ispatlanamadığı bu doğrultuda davalı tarafça düzenlenen iade faturalarının kabul edilemeyeceği, davalının kendi defterlerine göre 20.112,43 TL davacıya borçlu olduğu ve bu miktarın üzerine 36.010,00- TL’nin de eklenmesi gerektiği ayrıca davalı tarafça davacı cari hesabına “virman” açıklaması ile borç kaydedilen 4.071.27 TL’nin dayanağı belgeninde sunulmadığı, bu tutarın da davacı alacağına eklenmesi gerektiği (20.112,43 TL + 36.010,00-TL + 4.071.27-TL = 60.193,70) anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile; davalının …. İcra Müdürülüğünün … esas sayılı dosyasındaki itirazının 60.193,70 TL üzerinden iptali ile takibi 60.193,70 TL olan asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %19,50 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacağın likid olması nedeniyle davalının alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkumiyetine, koşulları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine, karar vermek yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
1-)Davalının …. İcra Müdürülüğünün … esas sayılı dosyasındaki itirazının 60.193,70 TL üzerinden iptali ile takibi 60.193,70 TL olan asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %19,50 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle devamına,
-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-)Alacağın %20’si oranındaki 12.038,74 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-)Koşulları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
4-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 4.111,83-TL karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 850,58-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.261,25-TL harcın ve Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 680,00-TL arabulucuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-)Davacı tarafından yapılan 44,40-TL başvuru harcı ve 850,58-TL peşin harç olmak üzere toplam 894,58-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-)Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti ve müzekkere /davetiye gideri olmak üzere toplam 1.285,94-TL yargılama giderinen red ve kabul oranına göre hesaplanan 1.563,82-TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-)Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 8.625,18-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-)Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden red edilen miktar yönünden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 maddesi uyarınca 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
9-)Davalı tarafından yapılan 70,00-TL yargılama giderinen red ve kabul oranına göre hesaplanan 10,17-TL’sinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
10-)Davacı tarafından yatıralan gider avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde re’sen davacıya/vekiline iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/04/2022

Katip …
(E-İmzalı)

Hakim …
(E-İmzalı)