Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/309 E. 2022/137 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/309 Esas
KARAR NO:2022/137

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:17/05/2019
KARAR TARİHİ:23/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı aleyhine ….İcra Müdürlüğü’nün …E. Sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını, borçlu şirket takip borçlusunun alacaklısına karşı böyle bir borcu bulunmadığını takibe, borca, faize itiraz ettiğini, davalı borçlunun itirazlarının haksız olduğunu, reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirket davalı yapının bulunan inşaatın, 25.12.2018 tarih ve … nolu fatura içeriğindeki ürünlerin imalatı ve montajını yaptığını, projeye ve taleplere uygun olarak imal edilen ürünlere, yerinde montajları yapılarak, eksiksiz ve hatasız olarak davalıya teslim edildiğini, bu mal ve montaj ile ilgili olarak fatura tanzim edilerek … 40. Noterliğinin 21 Ocak 2019 tarih ve … yev.nolu ihtarı ile davalıya tebliğ edildiğini, davalı adına …, … 17 Noterliğinin 04.02.2019 tarih ve … yev.nolu ihtarı ile faturayı iade etmiş ve içeriğine itiraz ettiğini, davacı takip alacaklısı davalı takip borçlusu hakkında düzenlediği takibe konu faturayı … 40. Noterliğinden gönderdiği ihtarname ekinde davalı takip borçlusuna tebliğ ettirmiş, davalı takip borçlusu ihtarname ekinde bulunan faturayı 23.01.2019 tarihinde tebliğ aldığı halde TTK 23/2.maddede öngörülen sekiz günlük süre içerisinde itiraz etmemiş, sekiz günlük süre dolduktan sonra 04/02/2019 tarihli ihtarnamesi ile muhatap olmayan bir şahıs tarafından cevap verildiğini, dolayısıyla davalı taraf 23/01/2019 tarihinde tarafına tebliğ olunan faturalara sekiz günlük yasal süresi içerisinde itiraz etmediğinden TTK 21/2.fıkra hükmü gereğince fatura içerikleri davalı hakkında kesinleştiğini, davalı hakkında TTK 21/2.fıkrası hükmü gereğince fatura içeriklerinin kesinleşmesi karşısında, artık taraflar arasında borç doğurucu bir hukuki ilişkinin bulunup bulunmadığını tartışmaya gerek yok ise de, imal edilen ürünler ve yapılan montajlara ilişkin olarak davalı tarafça yapılmış bir ayıp ihbarı da bulunmadığını, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmesi gerektiğini, açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlü olduğunu, davalı fatura bedeline mahsuben bir miktar ödeme yapmış ise de, kalan bakiyeyi ödemediğinden hakkında icra takibi başlatıldığını, bunun üzerine de davalı haksız olarak itiraz etmiş ve takibin durduğunu, dolayısıyla tarafımızca işbu davanın açılması zarureti hasıl olduğunu, borçlu borcuna haksız bir şekilde itiraz ederek, borç ödemekten kaçınmaya çalıştığını, borçlunun itirazının iptali ile takibin asıl alacak 27.015,09-TL üzerinden devamına, asıl alacağın %20’sinden az olmamak kaydı ile davalının icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesi için iş bu davanın açılması zarureti hâsıl olduğunu, yukarıda açıkladığımız sebeplerle, borçlunun itirazının iptali ile takibin asıl alacak 27.015,09 TL üzerinden devamına, asıl alacağın %20’sinden az olmamak kaydı ile davalının icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, oluşacak yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan alınmasına karar verilmesini, beyan ve talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; Davacının inşaatı için yapmış olduğu üretimin usulüne uygun olmadığını, yapmış olduğu teslimatlar usulüne uygun olmadığını, düzenlediği fatura ve ırsaliyeler usulüne uygun olmadığını, yapmış olduğu tebligatlar usülüne uygun olmadığını, davacı … Nakliye San. Ve Tic.Ltd.Şti. … Mahallesi … sokak No:11 … İstanbül adresimizdeki deki Kendimizin ikamet ettiği yeni yapılmış dairelerimizin mutfak dolaplarını ve ahşap kapılarını projesine uygun alarak KDY Dahil Genel toplam 70.390,00-TL tutarı karşılığında imalatını yapmaya talip olmuş ve Tacir olmayan … ile sözleşme imzalandığını, davacı … firmasının yaptığı sözleşme ile ilgim ve imzasının olmadığını, Sözleşme dilekçemde görebilineceğini, davacı tarafımıza hiçbir mal ve hizmet teslimi yapmadan kendilerine 47.500,00 TL ön ödeme tarafımızdan Banka yolu ile nakit yapıldığını, makbuzların sunulduğunu, ödediğimiz 47.500,00 TL 35.220,00 TL mutfak dolaplarına ait geri kalan 12.280,00-TL kapılara mahsuben ödendiğini, kapılar Binanın mimari projesine uygun hale getirilmediğinden alınan 12.280,00 TL paranın alındığı günden itibaren kanuni faizi ile birlikte tarafımıza ödenmesi ve kapıların geri iade alınması gerektiğini, davacı İmalat yapmadan önce binamızda gelip keşif ve ölçü almasına rağmen kapı imalatlarını piyasadaki hazır kapı ölçülerinde yapıldığını, binamıza ait mimarı projeye uymadığını, kapıların mimarı projeye göre yapılmaması iskan almamızı olumsuz etkilediğini, akabinde maddi ve manevi zararlara neden olduğunu, uğranılan tüm zararlar dava konusu edileceğini, davacının kendisinin ölçü alarak imal ettiği Mutfak dolaplarındada üretim ve montaj hatalarının olduğunu, mutfak dolaplarının kapakları tam açılmamakda ve yine kendisinin ölçü alıp monte ettiği mutfak kapılarına çarptığını, eviye altındaki dalapların çöp kutuları sifonlara çarptığından dolap kapakları kapanmadığını, davacı gerek sözle gerekse Naterden ihtarname ile yazılı olarak,İcra işlemlerini başlattiği anda karşı itirazımızda ve uyuşmazlık hakem heyeti nezdinde defalarca prajeye uyması veya projeye uymayan ürünlerini ücretini iade ederek geri alması istediğini, noterden düzenlenen ihtarname dilekçenin ekinde sunulduğunu, davacı eksikliklerini düzeltmek yerine davacı konuyu önce İcra dairesine sonrada arabuluculuk hakem heyetine götürdüğünü, davacıya icra dairesi ve uzlaşma hakem heyeti nezdindede aynı talepterimiz iletildiğini, davacı sözleşmede yazan ücretlere göre Mutfak dolaplarının ücretlerinin tamarnını kapılarında bir kısmını aldığını, kapıları projeye uygun hale getirmeyi red ettiklerini, mimari projeye uymayan kapıların tamamını geri alması ve tutarları olan 12.280,00 TL paranın alındığı günden bu zamana kadar olan kanuni faizi ile tarafımıza ödemesi gerektiğini, beyan ve talep etmiştir.
Davanın; Faturadan kaynaklı alacağa ilişkin …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olduğu görüldü.
…. İcra Dairesi’nin …esas sayılı dosyası sureti celp edilerek dosyamız arasına alınmış olup, takip dosyası incelendiğinde; alacaklının …San Ve Tic. Ltd. Şti – olduğu, borçlunun … olduğu, takibin 27.404,77-TL asıl alacağa ilişkin ilamsız takip olduğu, 20/02/2019 takip tarihli ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği, borçlunun 07/03/2019 takibe ve borca itiraz ettiği görülmüştür.
30/12/2021 tarihli Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin heyet raporunda özetle; Fotokopi belgeler, bilgisayar ortamında hazırlanmış belgeler, faks çıktısı ve karbon suret belgelerde bazı tanı unsurları kayba uğrayabileceği gibi bu tür belgelerin sair usullerle elde edilebilme olasılığının da bulunduğu; ayrıca belgeye imza, yazı ya da artefakt gibi harici unsurlar eklenebileceğinden karbon suret belgeler üzerinde inceleme yapılması sakıncalı olup genel olarak belge asılları üzerinde inceleme yapılması gerekli olmakla birlikte; söz konusu belgenin aslından elde edildiğinin kabulü halinde yapılan incelemede; İnceleme konusu karbon nüsha sözleşme formunda ”Müşteri İmzası” bölümünde atılı imza ile …’ın mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir bakımından uygunluk ve benzerlikler saptanmadığından söz konusu imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla kuvvetle muhtemel …’ın eli ürünü olmadığı hususları tespit ve rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
2004 sayılı İİK madde 67 uyarınca; “takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde Mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağın varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir”.
…. İcra Dairesi’nin …esas sayılı dosyası incelendiğinde; alacaklının …San Ve Tic. Ltd. Şti – olduğu, borçlunun … olduğu, takibin 27.404,77-TL asıl alacağa ilişkin ilamsız takip olduğu, 20/02/2019 takip tarihli ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği, borçlunun 07/03/2019 takibe ve borca itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına dair bir kararın alacaklı/vekiline tebliğine dair takip dosyası kapsamında mazbataya ve sair bilgi belgeye rastlanmamakla birlikte, eldeki itirazın iptali davasının 17/05/2019 tarihinde açıldığı, alacaklı/vekiline itiraz üzerine takibin durdurulması kararının tebliğine dair mazbata, sair bilgi belge de bulunmadığından İİK madde 67’de öngörülen bir yıllık sürenin işlemeye başlamadığı görülmekle eldeki itirazın iptali davasının süresi içerisinde açıldığının kabulü gerektiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili 04/11/2020 tarihli talep evrakı olarak kaydedilen dilekçesinde görev ve husumet itirazlarını tekrar ederek dilekçe ekinde incelemeye konu sözleşme formunu sunmuştur.
Görev yönünden yapılan incelemede; (davalının imzasını inkar ettiği, dava dışı eşi … ile yapıldığı iddia edilen) sözleşme formunda yapımı kararlaştırılan işlerin sayısı, daire sayısı dikkate alındığında, sadece konut olarak kullanılacak 1 daire için olmadığı, bu hali ile sözleşmenin diğer tarafının tüketici olarak nitelendirilemeyeceği anlaşıldığından tüketici mahkemelerinin görevli olduğuna ilişkin itiraz yerinde görülmemiştir.
Davalı … sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığını iddia etmiş, imza inkarı için gerekli işlemler yapılmış, davalının imza örnekleri toplanmış, 03/02/2021 tarihli celse 1 nolu ara kararı ile taraf vekillerine imzası inkar edilen 25/09/2018 tarihli sözleşme formu aslını sunması için süre verilmiş, davalı vekilince sözleşme aslı olarak mavi kopya kağıdı sureti sunulmuş, daha sonra ATK Fizik İhtisas Dairesinden davalı lehine rapor gelmiş ancak raporda “…Fotokopi belgeler, bilgisayar ortamında hazırlanmış belgeler, faks çıktısı ve karbon suret belgelerde bazı tanı unsurları kayba uğrayabileceği gibi bu tür belgelerin sair usullerle elde edilebilme olasılığının da bulunduğu; ayrıca belgeye imza, yazı ya da artefakt gibi harici unsurlar eklenebileceğinden karbon suret belgeler üzerinde inceleme yapılması sakıncalı olup genel olarak belge asılları üzerinde inceleme yapılması gerekli olmakla birlikte;…” ifadesiyle söz konusu belgenin aslından elde edildiğinin kabulü halinde yapılan incelemede; İnceleme konusu karbon nüsha sözleşme formunda ”Müşteri İmzası” bölümünde atılı imza ile …’ın mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir bakımından uygunluk ve benzerlikler saptanmadığından söz konusu imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla kuvvetle muhtemel …’ın eli ürünü olmadığı hususlarını bildirir kanaat raporu olduğu belirtilmiş, davacı vekili de bu incelemeye esas alınan belge yönünden ATK’nın raporunda belirtilen yukarıdaki italik kısmı gerekçe yaparak raporu itiraz etmiş, ancak davalı taraf bu sözleşme formunun aslının davacıda olduğunu ve aleyhine delil olacağını bildiğinden sunmadığını iddia etmektedir.
İstanbul BAM 12. HD 17/09/2020 tarih 2018/1775 esas 2020/823 karar sayılı ilamında; “…İmza incelemesinin fotokopi üzerinde değil karbon nüsha üzerinde usulüne uygun biçimde yapıldığı gözetildiğinde davalı vekilinin imza incelemesine yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir…” denilmek suretiyle imza incelemesine dair davalı vekilinin istinaf incelemesini yerinde görmemiş ve karbon nüsha üzerinde yapılan incelemeyi geçerli kabul etmiştir.
İstanbul BAM 36. HD 22/05/2017 tarih 2017/580 esas 2017/770 karar sayılı ilamında; “…İlk derece mahkemesince Adli Tıp raporuna esas alınan sözleşme fotokopi olmayıp karbon nüsha olduğundan, ve yargıtay kararları ile karbon nüsha üzerinde imza incelemesinin Adli Tıp Kurumu tarafından yapılması gerektiği ve sonuca göre karar verilmesi gerektiği belirtildiğinden bu konuda düzenlenmiş adli tıp raporuna itibar edildiği belirtilmiştir.
İncelenen dosya kapsamı, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi Belge İnceleme Şubesi raporu, hesap bilirkişi raporu ve icra dosyası çerçevesinde davalı karşı davacının fotokopi belge üzerinden inceleme yapılamayacağı itirazlarına itibar edilmeyerek karbon nüsha üzerinden alınan raporda imzanın davalı birleşen davanın davacısına ait olduğunun belirlenmesi üzerine kira sözleşmesi geçerli kabul edilerek, taraflar arasında yapılmış 19/12/2012 tarihli anahtar teslim tutanağı da nazara alınarak asıl davanın kabulü ve birleşen davanın reddine ilişkin verilen kararda bir hata olmadığından davalı vekilinin bütün istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir….” denilmek suretiyle ilk derece mahkemesince ATK Fizik İhtisas Dairesinden Karbon Nüsha üzerinden yapılan incelemenin esas alınarak sonuca gidilmesinde isabetsizlik görmemiş ve davalı vekilinin karbon nüsha üzerinden yapılan inceleye itirazlarını da yerinde görmemiştir.
Yukarıda alıntılanan iki BAM kararında da karbon nüsha üzerinden yapılan inceleme sonucu esas alınarak verilen kararlara ilişkin olarak BAM tarafından itirazların reddine karar verilmiş, ayrıca 2. Kararda karbon nüsha üzerindeki incelemenin ATK tarafından yapılması gerektiğine değinilmiş ve Mahkememizce de karbon nüsha üzerindeki inceleme ATK Fizik İhtisas Dairesi aracılığıyla yaptırıldığından yapılan inceleme ve tespitlere itibar edilebileceği anlaşılmakla davacı vekilinin ATK Fizik İhtisas Dairesinin raporuna itirazı yerinde görülmemiştir.
Davacı taraf dava dilekçesinde takibe konu faturanın davalı adına çekilen ihtarname ekinde gönderilmek suretiyle davalıya tebliğ edildiğini ve (dava dışı …’ın itiraz ettiğini) davalının 8 günlük süre içerisinde tebliğ edilen faturaya itirazının bulunmadığını ve faturanın davalı yönünden kesinleştiğini iddia ederek davalıya husumet yönetilmiş ise de; takibe konu faturaya dayanak sözleşmede davalı taraf olarak yer almadığı gibi, davalı vekili sözleşme ilişkisini kabul etmeyerek husumet itirazında bulunmuş, dayanak sözleşme formundaki imza inkar edilmiş, yapılan incelemede imzanın davalı eli ürünü olmadığını kanaati bildirilmiştir. Sözleşmenin nisbiliği ilkesi gereği sözleşmenin tarafı olmayan davalının pasif husumeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70-TL’nin harcın, 324,34-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye kalan 243,64 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26.maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Yatırılan gider avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde yatırana/vekiline iadesine,
Dair, davacı vekili, davalı ve vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/02/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır