Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/306 E. 2020/40 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/306 Esas
KARAR NO : 2020/40
DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 16/05/2019
KARAR TARİHİ : 30/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; vekiledeninin … sicil numarası ile kayıtlı bulunan …’nin üyesi olduğunu, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 81/6 maddesi ”Kooperatif üç yıl olağan genel kurulunu yapmaması halinde, dağılır” hükmüne havi olduğunu, vekiledenini ortağı olduğu davalı kooperatifte 3 yıl üst üste olağan genel kurul yapmadığından münfesih hale geldiğini beyanla, …’nün münfesih olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı kooperatif tasfiye memuru duruşmadaki beyanında, 1991 yılında yakın arkadaşları ve hocaları ile birlikte 7 kişinin kooperatifi kurduklarını, 92 ve 93 yılları genel kurulunun yapıldığını, ancak 1993 yılında hiç bir işlemsiz sadece tasfiye kararı almak üzere toplanıldığını, bu karar üzerine kooperatifin hiçbir tasfiye edilecek malı olmadığından … Vergi Dairesine mükellefiyet sicilinin silinmesi için dilekçe verdiklerini, vergi kaydı kapanmış olmasına rağmen ticaret sicil kaydı kapanmadığından kooperatifin, faaliyetsiz, bugüne kadar ismen ayakta kaldığını, ancak 1993 yılından beri hiçbir faaliyeti, hiçbir toplantısı olmadığı gibi, hiç bir mal varlığının da olmadığını, tasfiye memuru olarak davacı vekilinin talebine aynen katıldığını, kendisi ile birlikte hocası … ‘nin de tasfiye memuru olarak atandığını, tasfiye memuru olarak hiçbir işlem yapmadıklarını, kooperatifin hiç bir şekilde defteri, belgesi, kaydı olmadığını beyanla, kooperatifin münfesih olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmişlerdir.
GEREKÇE:
Dava; Tasfiye halinde kooperatif tüzel kişiliğinin münfesih olduğunun tespiti talebinden ibarettir.
İlgili kooperatif yönünden bağlı olduğu … Vergi Dairesi’ne teskere yazılmış, işbu yazıya verilen cevapta; kooperatifin 31/07/2004 tarihi itibariyle re’sen terk işlemine tabi tutulduğu bildirilmiştir.
Dava dilekçesinde bildirildiği üzere … ne teskere yazılmış, ilgili kooperatifin en son yapılan genel kurul toplantı tutanakları ve dayanak tüm belgeleri gönderilmesi istenmiş, işbu yazıya verilen cevapta; … ‘ne ait en son 03/09/1994 tarihli genel kurul toplantı tutanağı, hazirun cetveli ve diğer dayanak belgelerin bir sureti ekli olarak gönderilmiştir.
Davacı vekili tanık deliline dayanıp …’yi tanık olarak bildirmiş ise de, incelenen dosyada …’nin davalı kooperatif tasfiye memuru olarak seçildiği anlaşılmakla şirket tasfiye memuru olarak dinlenmiştir.
Davalı Kooperatif tasfiye memuru … duruşma sırasındaki beyanında; 1991 yılında 15 arkadaşın arsa alıp yazlık yapıp bir arada oturalım kararı aldıklarını ve bu amaçla kooperatifi kurduklarını, o günden bugüne kadar ne bir kişinin arttığını, ne bir kişinin azaldığını, 3800 m2 arsanın şahıs olarak alındığını, ancak arsayı genişletme imkanı bulamadıkları için bir türlü üzerine ev yapamadıklarını, arsanın Şile Ağva arası Karacaköyde olduğunu, o gün bu gündür kooperatifle ilgili hiçbir işlem yapmadıklarını, arkadaşlarla bir araya gelip herhangibir genel kurulda yapmadıklarını, işlemlerin olduğu yerde öylece kaldığını, 1996 yılında kooperatifin tasfiyesine karar verdiklerini, kendisinin tasfiye memuru olduğunu, ancak hiçbir malvarlığı olmadığından hiçbir işlemde yapmadıklarını, tasfiye edilecek herhangibir malvarlığı olmadığını, bu nedenle açılan davanın yerinde olduğunu, kooperatifin sadece evrak üstünde varlığını yürütmesinin yasal olmadığını beyanla kooperatifin münfesih olduğunun tespitini talep etmişlerdir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 81/6 maddesi ”Kooperatif üç yıl olağan genel kurulunu yapmaması halinde, dağılır” hükmünü içermektedir.
Dosya kapsamına, davacı ortak vekilinin iddiaları ve tasfiye memurlarının beyanlarına, vergi dairesi ve …nden gelen ve yine Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden gelen yazı cevaplarına göre; davalı kooperatifin 1991 yılında kurulduktan itibaren hiçbir faaliyeti olmaksızın en son 03/09/1994 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında fesih ve tasfiyesine karar verildiği, kooperatife ait hiçbir malvarlığı bulunmadığından tasfiye işlemleri yönünden de tasfiye memurları tarafından herhangibir işlem yapılmadığı, davacı vekilinin dilekçesinde referans gösterdikleri Yargıtay 23. H.D.’nin 2015/2116 – 2086 E.K.sayılı 30/03/2015 tarihli kararında; “….1063 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 81. Maddesinde kooperatifin feshini isteyebilecek olanlar arasında ortaklar sayılmadığından, davacının üyesi bulunduğu kooperatifin feshini isteyebilmesi yasal olarak mümkün değilse de, ortaklara 6102 sayılı …’nın 530. (….’nın 435.) madde de yazılı hal dışında fesih davası açma hakkı tanınmayan anonim şirketlerde ortakların şirketin 6102 Sayılı ….’nın 529. (…’nın 434.) maddesinde yazılı hallerden birinin gerçekleşmesi sebebiyle münfesih olduğunun tespitine dair dava açma hakkı bulunduğu ve 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98.maddesinin yaptığı atıf gereğince 6102 Sayılı …’nın 529. (….’nın 434.) maddesinin kooperatifler hakkında da uygulanması gerektiği, ortaklardan birinin kooperatifin anılan maddede yazılı sebeplerle dağıldığının tespitini isteyebileceği doktrinde (Bkz: Çamoğlu/Poroy/Tekinalp, Ortaklıklar ve Kooperatifler Hukuku, 2009, İstanbul, sh, 836) ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamasında (Y.11.HD, 7.6.1982 tarih ve 2820 E., 2734 28.10.1982 tarih 4054 E., 4223 K; 22.6.2009 tarih ve 2008/3525 E., 2009/7560 K; Dairemizin 1.2.2012 tarih ve 2011/1723 E., 2012/602 K, ve 8.11.2013 tarih ve 5414 E. 6949 K. Sayılı ilamlarında açıklandığı üzere) kabul edilmektedir. Somut olayda davacı tarafça, davalı kooperatifin anılan 81.maddesinin 2.fırkarasının ilk cümlesi ve 6102 sayılı ….’nın 529/1-b (…’nın 434/1-2) bendi uyarınca feshine karar verilmesi istenmiş ise de, çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince kooperatifin anılan sebeple dağıldığının tespitini istediğinin kabulü gerekir…” şeklinde uygulamaya yol gösterildiği, işbu davada davacı ortağın doğrudan doğruya kooperatifin münfesih olduğunun tesbitini talep ettiği, 6102 sayılı TTK 529.madde de “…İşletme konusunun gerçekleşmesiyle veya gerçekleşmesinin imkânsız hâle gelmesiyle….” hükmü düzenlenmiş olup, davalı kooperatifin mevcut durumunun TTK 529 (1)-b maddesine uygun işletme konusunun gerçekleşmesinin imkansız olduğu sebeple davanın kabulü ile davalı …’nin münfesih olduğunun tespitine karar vermek yasal ve yerinde olmuştur.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
Davanın KABULÜNE
…nün … sicil nosunda kayıtlı TASFİYE HALİNDE …’nin münfesih olduğunun TESPİTİNE,
2-)Harçlar yasası uyarınca alınması gerekli 54,40-TL ilam harcından başlangıçta peşin alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-)Davacı vekilinin beyanına göre; yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, ücreti vekalet tayin ve taktirine yer olmadığına,
5-)Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde davacıya/vekiline iadesine,
Davacı vekilinin ve davalı tasfiye memuru …’nin yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/01/2020

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …