Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2019/279 Esas
KARAR NO:2023/823
DAVA:Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ:07/05/2019
KARAR TARİHİ:23/11/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili sigorta şirketi ile davalı taraflar arasında muhtelif tarihlerde sigorla reasürans sözleşmesi düzenlendiği, … … Bankasının, banka müşterilerine verilen krediye istinaden müvekkili şirket adına sigorta poliçeleri tanzim ettiği, tanzim edilen işbu poliçelere istinaden verilen teminatlar sebebiyle doğacak risklerin/hasarların davalı taraflarca düzenlenen reasürans sözleşmeleri gereği davalı tarafların reasürör olarak üstlendiklerin, 2014 döneminin ortalarında hasar dosyalarının ve hasar ödemelerinin artması ve hasar miktarlarının, poliçe tahakkuklarını geçmesi sebeiyle poliçe primleri hasar dosyalarını karşılamaz hale geldiği, bu aşamadan sonra reasürans sözleşmesinin doğası gereği riskleri üstlenen reasürör şirketler meydana gelen hasarları ödeme yükümlülüğü altına girdiği, ancak müvekkili şirketin düzenli olarak hasar bildirimlerini yapmaya devam etmesi ve ödenen hasarları talep etmesine rağmen reasürans şirketlerinden herhangi bir ödeme yapılmadığı, bu aşamadan sonra reasürör şirketlerin sanki müvekkilin şirket ile aralarında herhangi bir reasürans yokmuş gibi tavır sergilemeye başladıkları, hasar dosyalarından doğan davalı … ..A.Ş. yönünden 507.410,89 TL, davalı …..Ltd.Şti. yönünden şimdilik 301.866,42 TL ve davalı … ..A.Ş. yönünden şimdilik 205.544,47 TL nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan sorumlulukları oranında müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı … … Ltd.Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; ”…davalılardan … Sigorta’nın işbu davanın konusunu oluşturan reasüran sözleşmelerinin hiçbir surette tarafı olmadığı, müvekkili şirketin davaya konu reasürans sözleşmeleri altında ticari unvanıyla bir imzasının bulunmadığı, bu sözleşmelere aracılık etmediği ve ayrıca sözleşmelerin imzalandığı dönemde müvekkili şirketin ticari faaliyetinin bulunmadığı dikkate alınarak esasa girilmeden husumet yönünden reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini” talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş.vekili cevap dilekçesinde özetle; ”…davacı şirketin, müvekkili şirketin taraf olmadığı Reasürans sözleşmeleri kapsamında müvekkili şirkete dava açma ve ondan talepte bulunma hakkının bulunmadığı, bu nedenle aktif husumet yokluğu nedeniyle müvekkili şirket açısından reddi gerektiği, sözleşmenin nispiliği ilkesi gereği de davacının müvekkili sigorta şirketi aleyhine dava açma hakkı bulunmadığı, sözleşmede imzası olmadığı gibi taraf edimlerinin ifası hususunda da herhangi bir taahhüt/yükümlülük altına girmediği, bu nedenlerle davacının haksız ve hukuka aykırı davasının reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini…” talep etmiştir.
Davalı … … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; ”…davalı müvekkili şirketin, davacı ile diğer taraflar arasında Sigortacılık kanunu kapsamında reasürans brokerlığı, 6102 sayılı TTK kapsamında ise acentelik faaliyetinde bulunduğu ve bu faaliyeti karşılığında komisyon ücretine hak kazandığı, taraflar arasında brokerlık hizmeti vermiş olan müvekkili şirketin davacı tarafından zamanında ve usulüne uygun olarak yapılan tüm hasar taleplerini ilgili reasüröre aktarmakta ve işbu aktarılan hasar talepleri akabinde davacı şirket ile ilgili reasürör arasında mutabakata varılması hususunda yardımcı olduğu, bu bağlamda davacı şirketin iddia ettiği ödenmeyen bedellerin bir kısmı zamanında veya hiç bildirilmediği hasarlar, diğer kısmının ise poliçe teminatında yer almayan bedeller olduğu, davacı tarafından bildirilen hasar listesinden halihazırda ödenmiş ve mahsup edilmiş meblağların olduğu, dava açılmış olan hususlar için dava masrafının talep edildiği ancak bunun ilgili poliçe teminatı kapsamında olmadığı hususlarının tespit edildiği ve işbu hususların hasar listesinden çıkarılması yönünde karar alındığı, bu karar üzerine davalı müvekkili şirketçe davacı tarafından gönderilen hasar bildirimlerinin yer aldığı listenin incelenmeye devam ettiği ve 21.02.2018 tarihinde yapılan hasar bildirimlerine ilişkin olarak 29.000 TL davacının hesabına ödendiği, bununla birlikte müvekkili şirketçe gerçekleştirilen incelemede ilgili poliçenin azami miktarının 19.999 TL olmasına rağmen 30.000 TL bedelli bir hasar talebi olduğu tespit edildiği, dolayısıyla müvekkili şirketçe davacı şirkete işbu bedelin ödenmeyeceğinin bildirildiği, zira, … Sigorta‘nın kendi kusurundan kaynaklı olarak sigortalıya ödeme yaptığı, hasar başvurularını … ve …’ya iletilip onay alınmadan sigortalıya ödeme yapmasının doğru olmadığı, 30.03.2018 tarihinde müvekkili şirketçe incelenmiş olan hasar listesi davalı reasürör şirket …‘ye iletilmiş, davalı sigorta şirketi müvekkile projenin 2016 yılında sona erdiğini, o günden bu zamana mezkur hasarların ihbarının yapılmadığı, 2015 yılında mutabakat yapıldığı için geriye dönük herhangi bir ödeme olmadığını iletilen listede salt olarak zamanaşımına uğramadığı 2016 yılı hasarlarını ve buna ilişkin evrakları iletilmesi akabinde 18.463,95 TL ödeme yapılabileceğinin belirtildiği, ancak, davacıdan bu hususta herhangi bir evrağın müvekkil şirkete iletilmediğinden işbu ödemenin gerçekleştirilmediği, bu nedenlerle husumet ve zamanaşımı itirazının kabulü ile işbu davanın usulden reddine, aksi halde; işbu haksız ve kötü niyetli davanın tüm yönleriyle esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini…” talep etmiştir.
DELİLLER
Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, davada; Arabuluculuk son tutanağı, Ticaret sicil kayılları, Reasürans Sözleşmeleri, poliçe, hasar dosyası, Ödeme dekontları. Mutabakatlar, Tanıklar, tarafların ticari defterler ve kayıtları, cari hesap ekstreleri, taraflar arasında gönderilen mailler ve içeriği evraklar ve sair her türlü yasal delile dayanmışlardır.
Mahkememizce toplanan delillere, iddia ve savunmaya göre bilirkişiler heyetinden alınan 04.11.2022 tarihli raporunda; “…1) Davalılardan …, dosyaya sunulu olan ve davacı … Sigorta AŞ ile … arasında kurulan reasürans sözleşmelerinde, reasürans brokeri olarak yer aldığı, reasürans brokerinin reasürans sözleşmesinden doğan edimlerin borçlusu olmadığı,
2) Dosyaya sunulu sözleşmelerde … Limited logosunun bulunduğu, … Limited’ in, aleyhine dava açılan davalı … … Ltd.Şti.’ den farklı bir tüzel kişiliğe sahip, yabancı bir şirket olduğunun anlaşıldığı, bu esaslardan hareket edildiğinde, … Limited’ in davalılardan … aracılığıyla … Sigorta AŞ’ nin … olarak yer aldığı, reasürans sözleşmesi kurulmasına aracılık ettiği, aracılık faaliyeti sebebiyle reasürans sözleşmesinden doğan edimlerin borçlusu olmadığı,
3) 3 numaralı davalı … Sigorta AŞ yönünden değerlendirme: Davalı … Sigorta AŞ, dosya içeriğinde yer alan sözleşme örneği uyarınca, reasürans sözleşmesinin tarafı olduğu, reasürans sözleşmesinden doğan edimlerin borçlusu olduğu,
4) Alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığının belirlenmesinde alacağın muaccel olduğu tarihin bilinmesi gerektiği, hangi alacak kaleminin ne zaman muaccael olduğunun anlaşılamaması sebebiyle sağlıklı bir değerlendirme yapmanın mümkün olmadığı,
5) Dosya kapsamında yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda dava tarihi itibariyle davacı şirket kayıtlarında broker sıfatına sahip … brokerliği borç bakiyesinin 474.902,56 TL olduğu ve davacının davalıdan 474.902,56 TL alcaklı olduğu..” bildirilmiş,
Bilirkişi heyetinin 11/10/2023 tarihli ek raporunda; “…Kök raporda da ifade edildiği üzere, 01.02.2011-01.02.2012 tarihleri arasında geçerli olmak üzere yapılan Ferdi Kaza ve İstem Dışı İşsizlik Risklerine Karşı Kredi Ödeme Sigortası Reasürans Protokolü, 01.02.2013-01.02.2014 tarihleri arasında geçerli olmak üzere yapılan Ferdi Kaza ve İstem Dışı İşsizlik Risklerine Karşı Kredi Ödeme Sigortası Reasürans Protokolü ve 01.03.2015-01.03.2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere yapılan Ferdi Kaza ve İstem Dışı İşsizlik Risklerine Karşı Kredi Ödeme Sigortası Reasürans Protokolü bakımından … Sigorta A.Ş. …, … Sigorta A.Ş. reasürör, … … A.Ş. (…) ise reasürans brokeri sıfatına sahiptir. Sigorta poliçesi incelendiğinde, … Bankası A.Ş.’nin dain-i mürtehin olarak belirlendiği anlaşılmaktadır. Dava dosyasında davadan önce yahut dava açıldıktan sonra dain-i mürtehin … Bankası A.Ş.’den onay alındığına dair herhangi bir belgeye rastlanılmamıştır. Bu konuda takdir sayın mahkemeye aittir. Dosya kapsamında yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda dava tarihi itibarıyla davacı şirket kayıtlarında … brokerlığı borç bakiyesinin 474.902,56 TL olduğu ve davacının davalıdan 474.902,56 TL alacaklı olduğu, dolayısıyla kök raporda ulamış olduğumuz sonucun geçerliliğini koruduğu…” tespit ve rapor edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; TTK.m.1403 kapsamında sigorta reasürans sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline ilişkindir.
TTK MADDE 1403; “(1) Sigortacı, sigorta ettiği menfaati, dilediği şartlarla, tekrar sigorta ettirebilir.
(2) Reasürans, sigortacının, sigorta ettirene karşı borç ve yükümlülüklerini ortadan kaldırmaz; sigorta ettirene, tekrar sigorta yapana karşı, doğrudan dava açmak ve istemde bulunma haklarını vermez.” hükümlerini içermektedir.
Dosya kapsamında bulunan sözleşmelere göre; 01.02.2011-01.02.2012 tarihleri arasında geçerli olmak üzere yapılan Ferdi Kaza ve İstem Dışı İşsizlik Risklerine Karşı Kredi Ödeme Sigortası Reasürans Protokolü, 01.02.2013-01.02.2014 tarihleri arasında geçerli olmak üzere yapılan Ferdi Kaza ve İstem Dışı İşsizlik Risklerine Karşı Kredi Ödeme Sigortası Reasürans Protokolü ve 01.03.2015-01.03.2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere yapılan Ferdi Kaza ve İstem Dışı İşsizlik Risklerine Karşı Kredi Ödeme Sigortası Reasürans Protokolü bakımından … Sigorta A.Ş. …, … Sigorta A.Ş. reasürör, … … A.Ş. (…)’nin ise reasürans brokeri sıfatına sahip olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkememizce hükme elverişli bulunan bilirkişi heyeti kök ve ek raporuna göre; davalılardan … … A.Ş. Ve … … Ltd.Şti.nin davacı … Sigorta AŞ ile … arasında kurulan reasürans sözleşmelerinde, reasürans brokeri olarak yer aldıkları anlaşılmaktadır.
Sigortacılık Kanunu m.2/1 hükmüne göre broker, sigorta veya reasürans sözleşmesi yaptırmak isteyenleri temsil ederek, bu sözleşmelerin yaptırılacağı şirketlerin seçiminde tamamen tarafsız ve bağımsız davranarak ve teminat almak isteyen kişilerin hak ve menfaatlerini gözeterek sözleşmelerin akdinden önceki hazırlık çalışmalarını yürütmeyi ve gerektiğinde sözleşmelerin uygulanmasında veya tazminatın tahsilinde yardımcı olmayı meslekedinen kişi şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanımdan yola çıkıldığında, brokerin teminat almak isteyen kişilerin hak ve menfaatlerini gözeterek sözleşmelerin akdinden önceki hazırlık çalışmalarını yürütmeyi ve gerektiğinde sözleşmelerin uygulanmasında veya tazminatın tahsilinde yardımcı olmayı meslek edinen kişi olduğu ve yaptığı işin teminat almak isteyen kişi temsilen sigorta ve/veya reasürans şirketleriyle görüşme yapan, teklif almak olduğu ortaya çıkmaktadır. Farklı bir anlatımla, sigorta/reasürans brokeri, sözleşmenin tarafı değil, sözleşmenin yapılmasına aracılık eden kişidir. Esasen Türk hukukunda sigorta/reasürans sözleşmelerine aracılık eden iki meslek grubu acente ve brokerlerdir. Acente ve brokerler, sigorta/reasürans sözleşmesinin tarafı değildirler. Reasürans, en basit haliyle ifade etmek gerekirse, sigorta şirketinin bir sigorta sözleşmesi aracılığı ile üstlendiği risklerin bir kısmının ikinci bir sigortacıya, reasüröre, devredilmesidir. Sözleşmenin tarafları, sigorta şirketi ve reasürans şirketi(reasürör)dir. Sözleşmeden doğan borçları ifa ile yükümlü olanlar sigorta/reasürans şirketleridir. Dava konusu olayda, davacı … AŞ, reasürans sözleşmesi uyarınca reasürörün ödemekle yükümlü olduğu tutarı ödemekten imtina ettiğini ileri sürerek dava açmıştır. Sözleşmeden doğan edimi ifa ile yükümlü olan sözleşmenin tarafı olan reasürans şirketidir. Dolayısıyla reasürans şirketinin sigorta şirketine karşı olan borçlarının ifa etmemesi sebebiyle reasürans sözleşmesinin kurulmasına aracılık eden brokere dava açılması söz konusu olmadığından adı geçen davalıların eldeki davada husumet ehliyetinin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Davalı … Sigorta AŞ yönünden değerlendirme ise, davalının reasürans sözleşmesinin tarafı olduğu, reasürans sözleşmesinden doğan edimlerin borçlusu olduğu, ancak söz konusu reasürans anlaşmalarında sigorta ettirenin … A.Ş. Olarak gösterildiği anlaşılmaktadır. Nitekim, dava dışı … ile kredi sözleşmesi yaparak bireysel kredi kullanan müşterilerin … Sigorta A.Ş. tarafından sigortalandığı, protokolde yer verilen “sigorta ettiren” ibaresiyle … ile … Sigorta arasındaki söz konusu ilişkiye atıfta bulunduğu, … Sigorta AŞ (… AŞ)’nin … olarak belirlendiği görülmüştür. … şirket, sigorta sözleşmesiyle üstlendiği riskin bir kısmını veya tamamını başka bir şirkete devreden sigortacıyı ifade etmektedir. Reasürans anlaşmaları … Sigorta A.Ş. (… şirket) ile … Genel Sigorta A.Ş. (reasürör) arasında yapılmıştır. … şirket … Sigorta A.Ş., yapmış olduğu reasürans anlaşması ile sigorta ettiği menfaatleri … Genel Sigorta A.Ş.’ye tekrar sigorta ettirmeyi amaçlamıştır. Bu halde, dava dışı … Bankası A.Ş’nin dain-i mürtehin olarak belirlendiği anlaşılmaktadır. Dain- i mürtehin olan bankanın muvafakatının alınması ve bu muvafakatın kayıtsız şartsız olması, aksi takdirde istemin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddedilmesi Yargıtay kararları doğrultusunda kabul edilen bir uygulamadır. Dava dosyasında davadan önce dain-i mürtehin … Bankası A.Ş.’den onay alındığına dair herhangi bir belge sunulmamıştır. Mahkememizce de adı geçen kuruluşa müzekkere yazılarak reasürans sözleşmelerine konu sigorta poliçelerinden doğan hasarlar sebebiyle ödenen ve tanzim edilen, işbu poliçelere istinaden verilen teminatlar sebebiyle doğacak riskleri / hasarları reasürans sözleşmeleri gereği reasürör olarak üstlenen davalıların meydana gelen hasarları ödememeleri sebebiyle davalılar tarafından karşılanmayan hasar bedellerinin tahsili talepli davada rehin alacaklısı dava dışı kurumunuzun davaya kayıtsız ve şartsız muvafakatınızın olup olmadığı hususları sorulmuş ise de mahkememize müzekkere içeriğine uygun bilgi verilmediği anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan taraf delilleri, hükme elverişli bulunan bilirkişi heyeti kök ve ek raporu ile tüm yargılama dosyası kapsamına göre, yukarıda değinilen hukuksal durum ve somut olayın birlikte değerlendirilmesi sonucunda; sigorta brokerı olan davalılar … … A.Ş. Ve … … Ltd.Şti.nin davada pasif husumet ehliyetlerinin bulunmadığı, dain- i mürtehin olan dava dışı bankanın kayıtsız şartsız muvafakatının alınmaması nedeniyle Davalı … Sigorta AŞ yönünden ise davacının aktif husumetinin bulanmadığı anlaşıldığından davanın husumet dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın davacının aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeni ile USULDEN REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 269,85-TL harcın peşin alınan 8.665,31 -TL harçtan mahsubu ile bakiye 8.395,46 -TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Kendini vekille temsil ettiren davalılar lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 17.900,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Yatırılan avanstan artan kısmın yatırana/ vekiline iadesine,
Davacı vekilinin ve davalı vekillerinin yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/11/2023
Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸…