Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/25 E. 2019/330 K. 10.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/25 Esas
KARAR NO : 2019/330
DAVA : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
DAVA TARİHİ : 12/01/2012
KARAR TARİHİ : 10/04/2019

Mahkememizde görülen Tasarrufun İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile, müvekkili şirket tarafından davalı …. aleyhine Şişli … İcra Müdürlüğü’nün …ve Şişli … İcra Müdürlüğü’nün …, … ve … esas sayılı dosyaları üzerinden başlatılan takiplerin kesinleştiğini, anılan davalının, alacağın tahsilini önlemek amacıyla 7.300.000,00 TL bedelli hakediş alacağını Isparta … Noterliğinin 23.11.2009 tarihli temliknamesiyle diğer davalı bankaya temlik edildiğini, bu tasarrufun alacaklılardan mal kaçırma gayesiyle gerçekleştirildiğini ileri sürerek iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili Mahkememize sunduğu yanıt dilekçesi ile, davalıya yapılan temliğin davacının alacağının dolmasından önce gerçekleştirildiğini, temlikten sonra doğan borçlar için temliğin muvazaalı olduğundan bahsedilemeyeceğini, temliğin davalı banka ile müvekkili şirket arasında yapılan sözleşmenin teminatı olarak verildiğini esasen müvekkili şirketin ihtiyacı olan kredi için davalı tarafa vermek zorunda olduğu bir teminat olduğunu, temliğin, diğer davalı banka tarafından müvekkiline kredi verilmesinin şartı olarak ön görüldüğünü savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili Mahkememize sunduğu yanıt dilekçesi ile, temliğin diğer davalı şirket ile müvekkili banka arasında akdedilen sözleşmenin teminatı ve sözleşmede belirtilen şartın yerine getirilmesini sağlamak bakımından yapılan bir tasarruf olduğunu, bir kredi kurumu olan müvekkili bankanın kredi teminatı yaptığı temlik tasarrufunu alacaklılardan mal kaçırmak şeklinde değerlendirilemeyeceğini, müvekkili bankanın kredi ilişkisine girdiği kişilerin borca batık olup olmadığı ya da mal kaçırma amacı taşıyıp taşımadıklarına araştırma yükümlülüğü bulunmadığını, İİK’nin 279/1. maddesinde “Borçlunun teminat göstermeyi evvelce taahhüt etmiş olduğu haller müstesna olmak üzere borçlu tarafından mevcut bir borcu temin için yapılan rehinler” denilmekle evvelce taahhüt edilen bir temliğin iptal davasına istisna teşkil edeceğinin emredici mahiyette düzenlendiğini, davalıların kredi ilişkisindeki risk miktarı ile kredi miktarı mukayese edildiğinde alınan alacak temliğinin orantılı olduğunu, fahiş olmadığını, akdedilen genel kredi sözleşmesinde temlik bedelinden çok daha fazla kredi limiti öngörüldüğünü, müvekkili bankanın iştigal alanı olan bir hususta mevzuata uygun yaptığı işlemlerin muvazaalı olduğunu iddia etmenin, bundan hukuka aykırı sonuç çıkarmaya çalışmanın doğru olmadığını, temliğin davacının diğer davalıdan olan alacaklarının doğumundan önce alındığını, davacının iddiasının dinlenebilir olması durumunda ticari hayatta hukuki görünüşe güven ilkesinin anlamını ve etkisini yitireceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, (Kapatılan … Asliye Ticaret Mahkemesi) 12/03/2014 tarih,… esas ve… karar sayılı karar ile davanın reddine karar verilmiş, temyiz üzerine Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 15/11/2016 tarih, 2014/15606 esas ve 2016/10478 karar sayılı ilamı ile “davacı alacaklının alacağı 05.09.2009 ve 05.11.2009 tarihli çeklerden doğmuş, dava konusu temlik ise dosya içeriği ile aciz hali sabit olan borçlu tarafından 25.11.2009 tarihinde yapılmıştır.Bu hali ile dava ön koşullarının gerçekleşmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davalılar iptali istenilen temlikin önceden verilmesi tahhahüt edilmiş bir borç teminatı olarak verildiğini iddia etmektedirler. Mahkemece alanın bilirkişi raporu ve diğer belgelerden 26.07.2005 ve 16.02.2007 tarihlerinde kredi verildiği, 09.09.2009 tarihinden itibaren kredilerde azaltmaya gidildiği ve yine 09.09.2009 tarihli Kredi tahsis kurulu onay formuna göre davalı bankanın risk altındaki alacağının 3.310.670,00 TL olarak belirlendiği, temlik tarihi 25.11.2009 tarihi itibari ile 896.425,42 TL nakit kredi alacağı 2.356.357,18 TL gayri nakti kredi riski olarak toplam 3.252.872,60 TL riskli alacağı olduğu, bu alacağa karşılık 2.744.500,00 TL lık gayrimenkul ipoteği ve dava konusu 7.300.00,00 TL temlik olmak üzere toplam 10.044.500TL teminatın verilmesi basiretli bir tacirden beklenmeyecek nitelikte bir tasarruf olup davacının alacak ve ferilerinden oluşan miktarın iptali ile davalı bankadan alınarak davacı alacaklıya verilmesi gerekmektedir. Hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” denilerek bozulmuştur.
Bozma sonrası dosya yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilmiş, taraf vekillerine oturum gün ve saatini bildirir davetiye tebliğ edilmiş, bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Dava 2004 sayılı Yasanın 277 ve devam maddelerine dayalı itirazın iptali istemine dairdir.
Mahkememizce bozma öncesi yürütülen tahkikat kapsamında alınan bilirkişi raporunda davalı bankanın diğer davalıdan 25/11/2009 temlik tarihi itibari ile 896425,42 TL nakit kredi alacağı ve 2.356.357,18 TL gayri nakdi kredi riskinden kaynaklanan toplam 3.252.782,60 TL alacağı bulunduğu, temlik tarihi itibari ile bankanın bu kredilere karşılık maddi teminatlarını 2.744.500,00 TL’lik kısmını gayrimenkul ipoteği ve dava konusu 7.300.000,00 TL’lik kısmını temlikin oluşturduğu, ipotek miktarı da dikkate alındığında alınan toplam maddi teminat tutarının 10.044.500,00 TL olduğu, bu teminatlar karşılığında bankanın diğer davalıda temlik tarihi itibari ile nakdi ve gayri nakdi toplam 3.252.782,60 TL riskinin bulunduğu, riskin büyük bölümünü de verilen teminat mektuplarının oluşturduğu, kullandırılan kredi tutarları ve risk miktarları ile teminat durumu karşılaştırıldığında temlik tutarının yüksek olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu, uyulan bozma ilamı birlikte değerlendirildiğinde, tasarrufun iptali yönünde davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiş; yargılama giderleri iptali istenen tasarruf değerinden daha düşük olan tasarruf tarihi itibari ile takip miktarı (153.257,66 TL) üzerinden hesaplanmıştır.
HÜKÜM:
1-Davanın kabulü ile davalılar arasında Isparta …Noterliğinin 25.11.2009 tarih ve … yevmiye sayılı temlik işlemi şeklindeki tasarrufun davacının davalı borçlu aleyhine başlattığı İstanbul ….İcra Müdürlüğünün…,…,… ve İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyalarındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere iptaline, bu miktarın davalı bankadan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 10.469,03 TL harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile eksik kalan kısmın davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 21,15 TL başvuru harcı ile 2.598,75 TL peşin harcın ve davacı tarafından karşılanan 1.795,50TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 15.010,61 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süresi içerisinde Yargıtay 17.Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yasa yolu kabil olmak üzere, verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/04/2019

Katip …

Hakim …