Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/163 E. 2021/485 K. 23.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/163 Esas
KARAR NO:2021/485

DAVA:Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:21/03/2019
KARAR TARİHİ:23/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin davalı firmaya söz konusu icra takibinden ve müvekkil şirket adına davalı şirkette kayıtlı hatlardan kaynaklanan herhangi bir borcu olmadığının tespitine, müvekkîl şirket adına sahte evraklar düzenlenerek alınan hatlann iptaline ve davalı hakkında %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, dava değerinin 11.955,84 TL (takip çıkışı rakamı), davalı şirket tarafından müvekkil şirket aleyhine …. İcra Müdürlüğü’ nün … E sayılı dosyası ile İcra takibi yapıldığını takibin kesinleştiğini ancak ne var ki müvekkil şirket borçlu olmadığını bu bağlamda davanın kabulü ile davalı yan hakkın da kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, müvekkil şirket adına sahte belgelerle davalı şirketten hatlar alındığını, söz konusu hatlara ilişkin düzenlenen faturalara binaen kötü niyetli olarak müvekkil şirkete …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası İle icra takibi başlatılmıştır. Takip TK35′ e göre kesinleştiğini, takibe konu faturalarla ilgili olduğunu, müvekkil şirket adına, davalı şirkette … müşteri numarası ile kayıtlı … fatura no.lu 26 Adet mobll hat bulunduğu müvekkil şirket temsilci tarafından davalı şirketten şifahi olarak alınan bilgiler sonucu) öğrenildiğini, alınan bu şifai bilgiden sonra müvekkil şirket temsilcisi tarafından davalı şirkete bu husus ile ilgili mail atıldığını, ilgili evraklar sunulduğunu ve durum izah edildiğini ancak ne var ki herhangi bir neticeye varılamadığını, bu sebeple de iş bu davanın açılması zaruri hal almış bu bağlamda dava ön şartı gereğince öncelikle belirtmek gerekir ki müvekkil şirket ile davalı şirket arasında herhangi bir hukuki İlişki, alacak- verecek meselesi bulunmamaktadır. Söz konusu durumun mahiyeti itibariyle müvekkil şirket yetkilisi tarafından gerek davalı şirket ile gerek dosyadaki avukatları ile iletişime geçildiğini, müvekkil şirket ve müvekkil şirket yetkilisi … ile ilgili tüm ilgili evraklar taraflarına iletildiğini, söz konusu durumun düzeltileceğini durum düzeltilmediğini, kendilerinde bulunan evraklardaki imzaların benzediğinin bilgisi iletilmekle yetinildiğini icra takibine konu faturların kesilmiş olduğunu hatlara ilişkin müvekkil şirket tarafından davalı şirkete herhangi bir başvuruda bulunulmadığını, müvekkil şirket adına yapılan tüm işlemlerin müvekkil şirketin bilgisi ve izni dışında sahte ve yasaya aykırı belgeler düzenleneceğini, suç işlenerek yapıldığını, sahte evrak düzenlendiğini, kamu kurumu olan icra dairesini aracı kılarak haksız menfaat temin etmeye kalkışmak suretiyle yüklenen resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandıncılık suçunu işlediğini ve işlemeye devam edildiğini söz konusu durum ile ilgili … Cumhuriyet Savcığı’na da şikayette bulunulacağını, müvekkil şirketin 31.12.2012 tarihinde vergi dairesinde resen terkinine karar verildiğini, müvekkil şirket yetkilisinin davalı şirket ile olan şifahî görüşmeler sonucu müvekkil şirket adına kayıtlı yirmi altı (26) hat olduğunu ve bu hatların 2017 tarihinde alınmış olduğunu bu nedenle 2012 tarihinden bu zamana kadar faaliyet göstermeyen şirketin kendi adına hat almayacağı İzahtan vareste olup söz konusu hatların kötü niyetli kişilerce müvekkil şirket ve yetkilisine ait sahte evrak ve imzalar ile alındığının açık net ve tartışmasız olduğunu, anılan sebeple açık bir şekilde davalı yan ile bahse konu (sayısı torn olarak tarafımızca bilinmemekle birlikte) yapılan sözleşme ve/veya sözleşmelerde ki imzaların müvekkil şirket temsilcisi …’ye ait olmadığını, müvekkil şirket yetkilisi davalı firma temsilcileri ile bir çok kez görüşmesine ve iyi niyetli beklentisine rağmen mağduriyeti giderilmediğini, bu süre zarfında davalı firma tarafından müvekkil şirketçe alınmayan ve müvekkil şirkete ait olmayan sahte evraklarla müvekkil adına çıkartılan 26 adet hat için fatura tahakkuk edildiğini müvekkil şirketin almadığı bir hizmet nedeniyle yüklü miktarda ve haksız fatura bedelleri nedeniyle icra takibine maruz bırakıldığını ayrıca yapılan bu işlem nedeniyle her an icra tehdidi altında olduğunun da tartışmasız olduğunu, tacir olan davalı yanın basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünü yerine getirmeyen davalı hakkında % 20 den az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedllmesl gerektiğini, müvekkil şirketin temsilcisi tarafından şirketin 2012 yılında terkin olduğu bu sebeple 26 adet hattı 2017 yılında almalarına imkan olmadığını, davalı şirketçe haksız bir şekilde müvekkil şirkete ait olmayan hatlara kesilen faturalar nedeniyle yapılan işlemler ve müvekkil şirket yetkilisinin tüm uğraşlarına rağmen yanlışlığın düzeltilememesinin kötü niyetinin açıkça kötüniyet tazminat hükmedilmesi gerektiğini, davalı aleyhine açılan menfi tespit davasının kabulü ile müvekkilin davalı şirkete herhangi bir borcunun olmadığını, davalı yanın aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatı hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet üceretinin davalı yana tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı tarafın 31/12/2012 tarihinde Vergi Dairesince re’sen terkin edildiğini bu nedenle GSM hattı almasının mümkün olmadığını ancak halihazırda Ticaret Sicilinde kayıtlı olan ve tüzel kişiliği devam eden davacının işbu haksız mesnetsiz iddiasının herhangi bir hüküm ifade edemeyeceğini Mahkemece dikkate alınmaması gerektiğini, davacının iddialarının haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, GSM hatlarına ilişkin abonelik sözleşmesinin bizzat davacı şirket yetkilisi tarafından ve şirkete ait belgelerle akdedildiğini, müvekkil şirket kayıtlarında yer alan kullanım detayları ile kullanımda bulunduğu sabit olan davacı tarafın, her nasılsa icra takibi kesinleşene kadar ilgili GSM hatlarının kendisine ait olmadığını ve bilgisi rızası dışında sahte evrakla alındığına ilişkin bir bildirimde bulunmadığını, davacı taraf aleyhine tahakkuk ettirilen faturalar ve bunlara dayanarak başlatılan icra takibinin usule ve mevzuata uygun olduğunu, her ne kadar davacı tarafça abonelik sözleşmesinin sahte bilgi ve belgelere dayanarak akdedildiğinin iddia edilse de davacının bu iddiasını kanıtlayamadığını, davacının müvekkil şirket aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine ilişkin talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalı müvekkil şirketin borçluyu zarara uğratmak amacı taşımaksızın yasal hakkını kullanarak icra takibine giriştiğini, kötüniyetli ve haksız olduğuna dair herhangi bir delil olmadığını bu sebeple müvekkil şirket aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilemeyeceğinin tartışmasız olduğunu, davanın iddialara konu abonelik işlemini gerçekleştiren … Paz. ve Dağ. Tic. Ltd. Şti. Adlı bayiye ihbar edilmesine, keza haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın esas yönünden reddine, davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davanın; …. İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasında borçlu olunmadığına dair menfi tespit ve kötüniyet tazminatı talebine ilişkin olduğu görüldü.
Dosya Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesine gönderilmiş, ATK Fizik İhtisas Kurulunun 24/03/2021 tarihli raporunda; İnceleme konusu sözleşmelerde aboneye atfen atılı imzalar ile …’nin mukayese imzaları arasında tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlarlar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla …’nin ile ürünü olmadığı hususu tespit ve rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
Dava dilekçesi ekinde yer alan firma sicil bilgilerinde en son 15/03/2012 tarihinde …’de yayınlanmak suretiyle ortak değişikliği yapıldığı ve davacı şirket yetkilisinin … olduğu görülmekle, ayrıca dava dilekçesi ekinde sunulan vekaletname incelendiğinde de dayanak …. Noterliğinden 13/03/2012 tarihli … yevmiye numaralı tasdikli imza sirkülerinden davacı şirketi münferiden temsile yetkili kişinin … olduğu, dava ve takip konusu abonelik sözleşmelerinin 2017 tarihli olduğu, böylece abonelik sözleşmelerinin imzalandığı tarihte davacı şirket yetkilisinin … olduğu anlaşılmaktadır.
ATK Fizik İhtisas Dairesinden alınan raporda; dava ve takip konusu abonelik sözleşmelerindeki imzaların Şenol Değirmencinin eli ürünü olmadığı tespit edildiğinden davanın kabulü ile Davacının …. İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasında davalıya (takip dosyasındaki alacaklıya) borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerekmiştir.
Kötüniyet tazminatı talebi değerlendirildiğinde; İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi uyarınca menfi tespit davası açan borçlunun tazminat isteme hakkı vardır. Anılan maddenin 5. fıkrası aynen; “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” hükmünü içermektedir. Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötüniyetli olmasıdır. Başka bir ifadeyle; İcra İflas Kanunu’nun 72/5. maddesi hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde, istem varsa, davacı (borçlu) lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötüniyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötüniyetli olduğunu iddia eden davacı (borçlu)’nun üzerindedir. Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 17.03.2010 tarihli ve 2010/19-123 esas, 2010/154 karar, 07.12.2011 tarihli ve 2011/13-576 esas 2011/747 karar ve 20.03.2013 tarih ve 2012/19-778 esas 2013/250 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda davalı tarafça, davacı ile davalı arasında akdedilen abonelik sözleşmesine dayanılarak icra takibi başlatılmış olup, davalının dayandığı abonelik sözleşmelerindeki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığı belirlendiğinden davalının icra takibi başlatmakta kötüniyetli olduğu kanaatine varılmakla takip konusu alacağın (11.995,84-TL) %20’si oranında kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın kabulüne,
Davacının …. İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasında davalıya (takip dosyasındaki alacaklıya) borçlu olmadığının tespitine,
2-Davalının icra takibi başlatmakta kötüniyetli olduğundan alacağın %20’si oranında 2.399,17-TL kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 819,44-TL harçtan peşin alınan 204,18-TL’nin mahsubu ile bakiye 615,26-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 44,40-TL başvurma harcı, 204,18-TL peşin harç, 1.160,00-TL ATK rapor ücreti, 218,51-TL tebligat/posta gideri olmak üzere toplam 1.627,09-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
5-Kendini vekil ile temsil ettiren davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
6-Yatırılan avansın artan kısmının karar kesinleştiğinde yatırana/vekiline iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/06/2021

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır