Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/159 E. 2019/823 K. 23.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/159 Esas
KARAR NO : 2019/823

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR TARİHİ : 23/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen 29.02.2012 tarihli dava dilekçesinde özetle;.”Müvekkili şirketin, 22/07/2011 tarihli fuara iştirak sözleşmesi gereği “…ve … Fuar’na İmalatları olan ve gelinlik konusunda uzman olan, davacının birlikte çalıştığı, … sözleşme aşamasında şifahi olarak katılacağı kendilerine vize alınacağı söylenmesine ve bu İtibarla sözleşmeye ikna edilmelerine rağmen, sözleşme sonrasında …’e vize alınamayacağı, fuara katılamayacağı, …’ın ise eşi ile kendisine vize alınacağı bildirilmiş, fakat fuara iki gün kala; …’a vize alınamadığı, fuara katılamayacağı davacıya bildirildiği, Gelinlik işinden ve fuardan hiç anlamayan …’ın eşi … davalı fuar şirketinin talebiyle fuara katıldığı, bu nedenle davacının sanatının ve ürünlerinin iş konusunda deneyimsiz olan …’ın stantta görevli kalmasına rağmen stantın herhangi bir iş bağlantısı yapamamasına sebep olduğu iddia edilerek taraftar arasındaki sözleşmenin feshi ve şimdilik 10.000,-TL ödenmesi talebiyle dava dilekçelerini sunduklarını, Davalı şirket görevlisi … Hanımın, müvekkiline alt mağazayı 2011 Haziran ayında ziyaret ettiği, “… Fuarı ‘na müvekkili şirketin katılmasının çok yararlı olacağını, fuara kendisi ile birlikte çalıştığı …’ın katılımının sağlanacağı stant ücretinin % 50 ‘sinin devlet teşviği olarak geri ödeneceği, fuara katılım ve vizeler konusunda hiçbir engellerinin olmadığını belirterek, 22/07/2011 tarihinde sözleşme imzalandığını. Fuara katılım için 45.000,-TL’lik bütçenin davacı tarafından ayrıldığı ve hazırlıklarda kullanıldığı. Fuarcılık konusunda çalışan davalının fuarın yapıldığı ülke ile ilgili bilgilere vakıf olması gerektiği belirtilmiş, fuar katılımı konusunda gerekil şartları sağlamayı taahhüt eden davalının buna karşılık gerekli özeni göstermeyerek… ve birlikte çalıştığı …’ın vizesini alacağını şifahen bildirmesine rağmen alamadığını ve fuara İlgili kişilerin gidemediğini bildirmiştir. Fuar Sözleşmesinin yapılmasının esas nedeni müvekkil … ve birlikte çalıştığı…’ın fuara katılmasının sağlanmasının taahhüt edilmesi olduğu belirtilmiştir. Davalı şirket esas taahhüdünü yerine getirmeyince müvekkili bu işlerle hiç alakası olmayan …’ın esi …’ı fuara göndermek zorunda kaldığını belirtmiş, müşterilerle hiç bir bağlantı kurulamadığı ve hiçbir satış yapılamadığını beyan etmiştir. Tüm bu nedenlerle davalı şirketin taahhütlerini verine getirmemesi ve bunun yol açtığı zararlara karşılık, davacı yaptığı masraflar, ödemiş olduğu turizm ve stant bedelleri, Sözleşmeye uyulması hâlinde elde edeceği karda dikkate alınarak fazlaya ilişkin haklan saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000.-Tl nin davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunduğu 26.03.2012 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Muhatap ile müvekkili arasında 22/07/2011’de 21-23/11/2011 tarihli …’de gerçekleşecek Uluslar arası Evlilik ve Çeyiz Fuarı katılım sözleşmesi imzalandığı ve 8.778-Euro bedeli ödeyeceğini gösterir aynı tarihli taahhütname verdiğini, Müvekkilinin firmanın sözleşmeden kaynaklanan tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, Taraflar arasında imzalanan sözleşmede, katılımcı muhataba vize alınması gibi bir taahhüt bulunmadığını, aynı şekilde sergilenen ürünler konusu da müvekkili firmanın bilgisi ve ilgisi dışında olduğu. 16/11/2011 tarihinde vize başvurusu refüze edilen …yerine esi … fuara katılmak için Cidde ‘ye 20/11/2011 tarihinde gittiği, Fuar yapılmış olduğu ve müvekkilinin taahhüt ettiği gibi muhatap firmanın fuarda temsil edildiğini, Muhatabın iddia ettiği gibi yapmış oldukları masraflar, ödedikleri turizm ve stant bedelleri …ve …’ın fuara katılacağı, kendilerine vize alınacağı hiçbir şekilde müvekkili tarafından taahhüt edilmediğini, Sözleşme fesih şartlan, sözleşmede açıkça belirtilmiş olup, muhatabın keşide ettiği ihtarname ile sözleşmeyi feshi imkansız olup sözleşmeye ve hukuka aykırı olduğunu, Davacı taraf ve müvekkili arasında 22/07/2011 tarihli fuar sözleşmesi imzalandığı, davacı tarafın el yazısıyla yazmış ve kaşeleyerek İmzaladığı ödeme taahhüdü olduğu, davacının 21- 23/11/2011 tarihlerindeki “… 2011 Fuarfna katıldığı ve ürün teşhir ettiğini, Davacı taraf Noter aracılığı ile 13/01/2012 de ihtar çektiğini ve kendilerine verilmeyen vizelerden dolayı müvekkili şirketin sorumlu olduğu ve bu bahisle müvekkili şirketten 50.000.- TL talep ettiğini, Buna cevap olarak muhataba 26/01/2012 tarihli Beyoğlu … Noterliğince ihtarname keşide ederek ihtarnamelerinde dayandıkları konularda , firmalarımın hiçbir sorumluluğunun olmadığı. Sözleşmeden doğan edimlerin müvekkilince yerine getirildiğini kalan bakiye 5.778- Euroyu ödemeleri gereğini bildirdiğini, Davacının katılım bedelinin teşvik ile geri alınabileceği konusunda müvekkilince ikna edildiğinin asılsız olduğunu, sahıs şirketlerinin teşvikten faydalanmayacağının bilinen gerçek olduğunu , bu konuda firmada satış yapan… tarafından bilgilendirilmiş ve muhatabın bu konuda kabul beyanı olduğunu, Vize alımı konusunda bir sözleşme ve belge imzalanmadığını muhatabın ticaret yapan tacir olduğunu vize konusunda hiçbir ülkede Türk vatandaşlarına vize almanın bir garantisi olmadığını, tarafların imzaladığı sözleşme 8. Madde uyarınca ” müşteri kendisine tahsis edilen standın tüm sorumluluğunu üstlenmiş olup , gerek sergilediği malların kalitesi, gerekse hal ve tavır itibarıyla Türkiye’yi temsil ettiğinin şuurunda olmak ” Denmekte davacının fuara götürdüğü tüm mallarının kendinde olduğu, sözleşmenin 9.maddesl uyarınca “fuarda satış yapmak yasaktır” ibaresi bulunmakta olduğunu ve fuarda toptan müşteriye yönelik sipariş alınabileceğini belirtildiğini, sözleşmeye göre tarafların yükümlülüklerini yerine getirdiğini beyan etmiş, tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; Tazminat davasından ibaret olduğu anlaşıldı.
Bilirkişinin düzenlediği 27.04.2015 tarihli 12 sayfadan ibaret raporunda özetle; “Takdiri münhasıran Yüce Yargıya ait olmak üzere, HMK 282. maddesi uyarınca nihai değerlendirme ve karar Yüce Mahkemeye ait olmak üzere, HMK 266 ve devamı maddeleri çerçevesinde, yukarıda arz olunan görüşlerimize istinaden, davalıdan sadır, davalının fuara ilişkin nakliye ve vize işlemlerini de üstlendiğine yönelik belgelerin HMK 202 maddesi kapsamında delil başlangıcı olarak sayın Mahkemece kabulü halinde, nakliye ve vize hizmetlerine ilişkin davalı taahhütlerinin kapsamının dinlenen tanık beyanlarıyla netleştirilmesi hukuken mümkün ve gerekli olduğundan, dinlenen tanık beyanlan uyarınca davalının davacıyı vize ve teşvik hususunda, taraflar arasında akdi ilişkinin kurulması aşamasında bilerek yanlış yönlendirdiği, bu hususlardaki gerçek durumu akdi ilişkinin kurulması aşamasında inkar ettiği, bu hususlara ilişkin doğru bilgileri davacı açısından artık geri dönülemez aşamalarda beyan ettiği sonucuna varılmakla, davacının tacir sıfatını taşımadığı yönündeki görüşlerimizin yüce Mahkemece de kabul edilmesi halinde, teşviklerden faydalanamamaktan ötürü uğranılan, Fuar katılım ücreti 8778,00.-Euro’nun 1/2’si nispetindeki 4.389,00.-EURO teşvikten faydalanılan zararından ve beheri 1.000,00.-TL .den 45 gelinlik için 45.000,00.-TL.den %40 değer kaybından ötürü bu alanda uğranılan 18.000,00.-TL. zarardan davalı şirketin sorumlu tutulabileceği, Davacının tacir sıfatını taşıdığının sayın Mahkemece kabulüne bağlı olarak (somut durumda, hata, hile ve gabin hallerine basiretti bir tacir olarak dayanamayacağından…) imzaladığı 13.10.2011 tarihli feragat yazısına istinaden, davacının teşvike ilişkin zararlarını davalıdan talep edemeyeceği, Bu durumda davacı zararının beheri 1.000,00.-TL.den 45 gelinlik için 45.000,00.- TL.den %40 değer kaybından ötürü uğranılan 18.000,00.-TL. ile sınırlı olar düşünülebileceği, HMK. 202’deki delil başlangıcı şartlarının olayda oluştuğu yönündeki görüşlerimizin yüce Mahkemece kabul görmemesi varsayımında ise, vize ve teşvik konusunda davalının yazılı bir taahhüdüne dosya kapsamında rastlanılmadığından, davacı bu istemlerinin reddi gerekebileceği yönündeki görüş ve kanaati” ile raporlarını sunmuşlardır.
Mahkememizin…Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde; asıl ve ıslahla açılan davanın kısmen kabulü ile 18.000-TL nin dava tarihinden itibaren, yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
Mahkememizin18/11/2015 tarihli … esa… karar sayılı kararı davacı vekilince temyiz edilmiş, dosya temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay ilgili hukuk dairesine gönderilmiştir.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2016/2708 Esas – 2018/5355 Karar sayılı 19/11/2018 tarihli ilamıyla, “Dava sözleşmeden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir. HMK’nın 297/2. maddesinde, hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden herbiri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu öngörülmüştür. Kararın hüküm fıkrası ile gerekçesi birbirine sıkı sıkıya bağlı olup arasında çelişki bulunmaması gerekmektedir. Kısa ve gerekçeli karar arasında farklılık ve çelişki yaratılması halinde 10.04.1992 gün ve …Esas, …Karar sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme kararı çerçevesinde, mahkemece, kısa karar ile bağlı kalınmadan yeni bir kısa ve buna uygun gerekçeli karar verilmelidir. Somut olayda mahkemece hükmün gerekçesinde 4.389,00 Euro teşvikten faydalanılamama zararından ve 18.000,00 TL zarardan davalı şirketin sorumlu tutulabileceği kanaatine varıldığı belirtildiği halde hüküm bölümünde nedeni belirtilmeden 18.000,00 TL’nin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu durumda mahkemece kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturacak şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.” gerekçesiyle Mahkememizin18/11/2015 tarihli… esas …karar sayılı kararının bozulmasına karar verilmiş, bozma üzerine dosya Mahkememizin 2019/159 esas sırasına kaydedilmiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilen Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 19/11/2018 tarih 2016/2708 esas 2018/5355 karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, bozma ilamı üzerine davacının gerçek kişi tacir kaydının bulunup bulunmadığı hususunda İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazı yazılmıştır. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü 11/10/2019 tarihli yazı cevabında davacının gerçek kişi tacir kaydının bulunduğu ve ticaret sicil kaydının faal olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
Davacı şirketin, 22/07/2011 tarihli fuara iştirak sözleşmesi gereği “…Ticari Fuarı”na İmalatları olan ve gelinlik konusunda uzman olan, davacının birlikte çalıştığı, … sözleşme aşamasında şifahi olarak katılacağı kendilerine vize alınacağı söylenmesine ve bu itibarla sözleşmeye ikna edilmelerine rağmen, sözleşme sonrasında…’e vize alınamayacağı, fuara katılamayacağı, …’ın ise eşi ile kendisine vize alınacağı bildirilmiş, fakat fuara iki gün kala; …’a vize alınamadığı, fuara katılamayacağı davacıya bildirildiği, gelinlik işinden ve fuardan hiç anlamayan …’ın eşi … davalı fuar şirketinin talebiyle fuara katıldığı, bu nedenle davacının sanatının ve ürünlerinin is konusunda deneyimsiz olan …’ın stantda görevli kalmasına rağmen stantın herhangi bir iş bağlantısı yapamamasına sebep olduğu iddia edilerek iş bu dava açılmıştır.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü 11/10/2019 tarihli yazı cevabında davacının gerçek kişi tacir kaydının bulunduğu ve ticaret sicil kaydının faal olduğunun belirtildiğinden ve neticeten davacının tacir olduğu anlaşıldığından; somut olayda davacı hata, hile, gabin hallerine basiretli bir tacir olarak dayanamayacaktır. Davacının imzaladığı 13/10/2011 tarihli feragat yazısına istinaden davacının teşvike ilişkin zararlarını davalıdan talep edemeyeceği, teşviklerden faydalanamamaktan ötürü uğranılan fuar katılım ücretinin 1/2’si nispetindeki 4.389,00 Euro teşvikten faydalanılmama zararından davalı şirketin sorumlu tutulamayacağı anlaşıldığında tacir sıfatı taşıyan davacının 4.389,00 Euro teşvikten faydalanılmama zararına ilişkin talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının davalıdan sadır, davalının fuara ilişkin nakliye ve vize işlemlerini de üstlendiğine yönelik belgelerin HMK 202 maddesi kapsamında delil başlangıcı olarak sayın Mahkemece kabulü halinde, nakliye ve vize hizmetlerine ilişkin davalı taahhütlerinin kapsamının dinlenen tanık beyanlarıyla netleştirilmesi hukuken mümkün ve gerekli olduğundan, dinlenen tanık beyanlan uyarınca davalının davacıyı vize ve teşvik hususunda, taraflar arasında akdi ilişkinin kurulması aşamasında bilerek yanlış yönlendirdiği, bu hususlardaki gerçek durumu akdi ilişkinin kurulması aşamasında inkar ettiği, bu hususlara ilişkin doğru bilgileri davacı açısından artık geri dönülemez aşamalarda beyan ettiği sonucuna varılmakla, 1.000,00.-TL den 45 gelinlik için 45.000,00.-TL.den %40 değer kaybından ötürü bu alanda uğranılan 18.000,00.-TL zarardan davalı şirketin sorumlu olduğu kanaatine varılmakla 45 gelinlik için uğranılan 18.000,00TL zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş,
Davacı vekili 25/06/2015 tarihli ıslah dilekçesinde artırdığı miktar dahil olmak üzere toplam 31.119 TL nin hak ediş tarihinden itibaren (dava dilekçesinde de ihtarname tebliğ tarihi 17/01/2012 tarihinden itibaren) diye belirtmiş olup, ıslah dilekçesinde bahsedilen hak ediş tarihi ödeme tarihinin net olarak belli olmaması nedeniyle belirlenemediğinden ve temerrüt, dava tarihi itibari ile gerçekleştiğinden dava tarihinden itibaren faiz işletilmek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah olunan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
45 gelinlik için uğranılan 18.000,00TL zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı tacir sıfatı taşıdığından 4.389,00 Euro teşvikten faydalanılmama zararına ilişkin talebinin reddine,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 1.229,58-TL harctan peşin alınan 148,50 TL den mahsubu ile bakiye 1.081,08-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan tebligat gideri 294,80 TL, bilirkişi ücreti 4.000,00TL, başvurma harcı 21,15 TL, peşin harç 148,50 TL, ıslah harcı 360,75 TL olmak üzere toplam 4.825,20 TL yargılama giderinden kabul red oranına göre 2.798,60-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Kendini vekille temsil ettiren davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kendini vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/10/2019

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

¸”5070 sayılı yasanın 5. Ve 22. Maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”¸
¸ Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır¸