Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/155 E. 2019/408 K. 08.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2019/155 Esas
KARAR NO: 2019/408

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 10/06/2013
KARAR TARİHİ: 08/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile, müvekkil ile dava dışı borçlu… Şti. arasında imzalanan 14.3.2011 tarihli Genel Kredi Sözleşmesini ve eki olan 12.6.2012 tarihli limit artırım belgesini davalının müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, borçlu firmanın borcunu ödememesi üzerine müvekkil nezdindeki hesapları kat edilerek borçlu firma ve kefillerine 18.2.2013 tarihinde hesap kat ihtarnamesinin keşide edildiğini, ödenmeyen borç nedeniyle dava dışı şirket ve davalı kefil hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine yaptığı itirazın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek, itirazın iptali ile, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu yanıt dilekçesi ile, müvekkilinin, davacı ile dava dışı şirket arasındaki genel kredi sözleşmesi ve boş olarak verilen limit artırım belgesini mart 2011 tarihinde imzaladığını,asıl borçlunun ödemede temerrüde düştüğü davaya konu kredilerin 6098 sayılı TBK’nun yürürlüğe girmesinden sonra ikici kez imzalanan genel kredi sözleşmesine göre kullandırıldığını, kanunun yürürlüğe girmesinden önce davacı bankanın davadışı asıl borçlu şirketten herhangi bir alacak riskinin bulunmadığını, tüm riskin bu tarihten sonra kullandırılan kredilerden doğduğunu, 6098 sayılı TBK kapsamında gerek eş muvafakati gerekse şekli şartı açısından geçersiz olarak alınan kefalete dayalı olarak müvekkilinin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddi ile davacı aleyhine %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda verilen karar Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 02/10/2017 tarih, 2016/9970 ve 2017/6489 karar sayılı ilamı ile bozulmuş olup, bozma sonra dosya yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilmiş, oturum günü tayin edilerek taraflara oturum gününü bildirir davetiye çıkarılmıştır.
Taraf vekilleri bilahare sundukları yazılı beyanları ile davadan feragat ettiklerini, karşılıklı olarak yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını beyan etmişlerdir.
6100 sayılı yasanın 307.maddesi ve devam maddeleri gereğince feragat davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılabilir ve hüküm ifade etmesi karşı tarafın veya mahkemenin muvafakatine bağlı değildir.Feragatin kayıtsız şartsız olması gerekir ve hüküm kesinleşinceye değin her zaman yapılabilir.Feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur ve feragat eden davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilir; kısmen feragat halinde ise yargılama giderleri buna göre belirlenir.
Bu yasal çerçevede değerlendirme yapıldığında, feragat ile davacı, dava dilekçesinin talep sonucu bölümünde istemiş olduğu haktan vazgeçer; feragatin tamamlanması için bu yöndeki beyanın Mahkemeye ulaşması yeterli olup Mahkemenin veya karşı tarafın kabulüne bağlı değildir. Mahkeme sadece beyanın gerçekten feragat olup olmadığını ve kanunun öngördüğü şekilde yapılıp yapılmadığını araştırır. Davacının, feragat ile haktan vazgeçtiği nazara alındığında, Mahkemece yapılması gereken iş bu durumu tespit etmekten ibaret olmalıdır. Zira davacının hakkından vazgeçmesi ile Mahkemece çözüme kavuşturulması gereken bir uyuşmazlık kalmamıştır. Bu nedenle, sona eren uyuşmazlığın özü hakkında hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Nitekim feragat halinde yargılama giderlerine ilişkin olarak Yasada da “aleyhine hüküm verilmiş gibi” ibaresi kullanılmış, aleyhine hüküm verilen denmemiştir. Bu amaçla, Mahkememizce de feragatin yasada öngörüldüğü şekilde yapıldığı tespit edildikten başka davacının hakkından vazgeçmesine dair hüküm tesis edilmiş ve sona eren uyuşmazlık hakkında esas hakkında hüküm doğuracak şekilde davanın reddi yerine uyuşmazlığın davacının hakkından vazgeçmesi yani feragati ile son bulduğunun tespitine yönelik hüküm kurulmuş; davacı, aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerinden sorumlu tutulmuştur.

HÜKÜM:
1-Taraflar arasındaki uyuşmazlığın feragat ile son bulduğunun tespitine,
2-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-492 sayılı yasanın 22.maddesine göre hesaplanan 2/3 oranındaki harç 29,60 TL’nin peşin alınan harçtan mahsubu ile bakiye kısmın 492 sayılı Yasanın 31.maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı yana iadesine,
4-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süresi içerisinde Yargıtay 19.Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yasa yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …

Hakim …