Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/133 E. 2019/717 K. 19.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/133 Esas
KARAR NO : 2019/717
DAVA : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/11/2014
KARAR TARİHİ : 19/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; vekiledeni şirketin … İşletmesi, turizm sektöründe faaliyet gösteren T.C. Turizm Bakanlığı tarafından verilen Turizm İşletme Belgesine sahip kurumsal bir işletme olduğunu, … işletmesi’nin bankacılık işlemlerini toplamda 30 adet TL ve döviz vadesiz mevduat hesabı ve çok sayıda TL ve döviz vadeli mevduat hesabında kasa ve banka sorumlusu olarak çalışan … … eliyle yürüttüğünü, 2005 yılından 09.04.2012 tarihine kadar “Davalı bankanın kendisine özel olarak bastırdığı/ürettiği orjinal antetli dekontlarla/makbuzlarla düzenlenmiş belgelerle, yine özellikle davalı bankanın kaşeli, imzalı mutabakat mektupları/yazılarıyla, yine banka şubesinin faks makinesini kullanmak suretiyle vekiledeni şirketi 3.639.057,27-TL zarara uğrattığını, bankanın Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından düzenlenen raporda da tespit edildiği üzere, bu duruma davalı … personellerinin imkan ve zemin hazırladığını, bankanın iç işleyişindeki dikkatsizlik, tedbirsizlik ve özensizliği nedeniyle oluşan zararı gidermekle yükümlü olduğunu, çalışan … …’in görevinin kendisine emanet edilen paraları bankaya götürüp şirket hesabına yatırmak olduğunu, ancak bu kişinin 7 yıl boyunca devam eden eylemleriyle muhtelif tarihlerde paraları yüzlerce defada zimmetine geçirdiğini, bununla birlikte, her 3 ayda bir geçici vergi dönemlerinde, vekiledeni şirketin muhasebe kayıtlarında görülen paranın, davalı banka nezdindeki hesaplarında bulunup bulunmadığını teyit/kontrol için her yıl 4 defa olmak üzere, geçen dönemde onlarca kez vekiledeni şirketin gönderdiği mutabakat mektuplarına/ yazılarına, davalı bankanın kaşeli imzalı cevaplarında, fiilen olmayan tutarların “varmış gibi’ gösterildiğini ve vekiledeninin yanıtıldığını, … … tarafından gerçekleştirilen bu hukuka aykırı eylemlere, davalı banka çalışanlarının ağır kusurlu eylemlerinin sebep olduğunu, … …’in davalı banka bilgisayarlarından dekont yazdırmak için sadece banka personelinin kullanması gereken davalı bankanın özel olarak bastırdığı antetli boş orjinal banka dekontlarını kullandığını, dekontların yanı sıra üzeri doldurulmaya müsait davalı bankanın orjinal kaşeli boş evraklarını da temin ettiğini, bu durumun davalı banka personelinin 1-2 kez dalgınlığından yararlanılarak yapılan işlemler olmadığını, 7 yıl boyunca … …’in birçok kez bu evrakları temin edebildiğini, davalı Bankanın Teftiş Kurulu Başkanlığınca hazırlanan Teftiş Raporunda da belirtildiği üzere; banka personelinin hem kendi iç prosedürlerine uymadığını, hem de … …’in suç teşkil eden eylemlerine imkan sağladığını, hatta mutabakat mektuplarında çift imza olması gerekirken, aksine banka personelinin tek imza attığını, bazılarının ise imza yetkisi olmayan banka personeli tarafından imzalandığını, davalı banka çalışanlarının kusurlu eylemleri nedeniyle … CBS’na müracaat ettiklerini … soruşturma nolu dosya üzerinden yapılan soruşturma neticesinde “Teftiş raporunda banka çalışanlarının kusurlu oldukları belirtilmiş ise de, bunların hukuki sorumluluklarının bulunduğuna ve … …’in eylemlerine iştirak ettiklerine dair delil elde edilemediği, ” gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, ancak davalı banka müfettişince düzenlenen 18/06/2012 tarihli soruşturma raporunda … … tarafından hazırlanan belgelerde imzası tespit edilen çalışanlar, servis yetkilileri ve ikinci müdürün kusurlu bulunduklarını, keza … … hakkında açılan kamu davasında … Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonunda verilen 30.05.2013 tarih ve … – … E. K.sayılı karar ile; “…sanığın hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin sabit olduğu anlaşıldığından TCK’un 155/2. maddesi gereğince 4 yıl 2 ay hapis ve 8.320 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına..” karar verildiğini, bankaların bir güven müessesesi olduklarını, Yargıtay … Hukuk Dairesinin 20.06.1977 tarih ve … saylı kararında BK’nun 99. maddesinin 2. fıkrası gereğince bankaların gördükleri hizmetin gereği olarak tüm önlemleri düşünmek ve hizmetlerini yüksek düzeyde bir güvence ortamı içinde yürütmek zorunda bulunduklarına, bankanın sorumsuzluk kayıtlarının geçersizliğini doğrudan güven kavramına bağladığına işaret edildiğini, Yargıtay’ın bir çok kararında, bankaların sorumluluğunun özel güven nedeniyle ağırlaştırılması gerektiğinin kabul edildiğini (YHGK’nun 15.06.1994/11-178 E. 1994/398 K sayılı kararı), davalı banka şube personelinin gereken dikkat tedbir ve özeni göstermeleri halinde, davacı şirketin zarara uğramayacağının açık olduğunu vekiledeni şirketi denetleyen Yeminli müşavirlik şirketinin banka tarafından kaşelenip, imzalanan mutabakat mektuplarının doğru olduğuna inandıklarını ve ayrıca Davalı Banka şubesinin faks makinesinden fakslanan evrakın doğru olduğuna güvendiklerini, davalı banka ile sulh yoluyla anlaşamadıklarını, son olarak …ası Genel Müdürlüğü’ne ….Noterliği’nin 03.09.2014 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile, vekiledeni şirket zararının sulh yoluyla çözümlenmesi talebinde bulunulmasına rağmen, davalı bankanın, vekiledeni şirkete geri dönüş yapmadığını beyanla, şimdilik vekiledeni şirketin şirketin uğradığı toplam 3,639.657,27 TL maddi zararın son mutabakat mektubunun düzenlendiği 31.03.2012 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte, davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, davanın öncelikle pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, davacı şirketin öncelikle kendi firma çalışanı olan … …’den maddi zararını tazmin etmeye çalışması gerektiğini, … …’e başvurmadan doğrudan bankaya başvurmasının, yada zararını sadece vekiledeni bankadan tazmine çalışmasının, davacının kötüniyetini gösterdiğini, davaya konu edilen 3.639.657,27-TL tutarındaki zarara davacının firmasında kasa ve banka sorumlusu olarak çalışan … … tamamen kötü niyetli davranışları sonucunda sebep olduğundan işbu davanın davacı şirket çalışanı … …’e ihbar edilmesini iddia edilen zarara sebebiyet veren davacı tarafın ağır kusuru olduğunu, davacı şirketin iddiasının aksine, vekiledeni bankanın teftiş kurulu raporunda, davacı şirketin banka hesapları ile muhasebe sistemi arasındaki mutabakatsızlığın vekiledeni bankanın işlemlerinden kaynaklanmadığının tespit edildiğini, davacı şirket basiretli bir tacir olarak çalışanı … …’i yıllarca kontrol etmeden çalıştırdığı için kusurlu ve sorumlu olduğunu, davacının zararının varlığını ispatlaması gerektiğini, davacının iddiasının aksine vekiledeni banka, davacı şirketin hesapları ile ilgili olarak … Adli Bağımsız Denetleme Kuruluşu’na faks göndermediğini, dava dilekçesinin 2 nolu ekinde yeralan faks kapağı ve ekindeki sayfalardaki imzaların sahte olup vekiledeni bankayı bağlamadığını, Teftiş Kurulu tarafından düzenlenen 18.06.2012 tarihli raporun, vekiledeni bankanın iç denetimi, nizam ve intizamını sağlamak için hazırlanan, incelemeyi yapan müfettişin kişisel kanaatini belirten bir rapor olup, öte yandan davacının iddiasının aksine davacı firmanın hesapları ile muhasebe sistemi arasında mutabakatsızlığın bankanın kusurundan kaynaklanmadığı kanaatini içermekte olup, raporda bu bakımdan vekiledeni banka çalışanlarına kusur ithaf edilmediğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
GEREKÇE;
Dava, davalı bankanın kusursuz sorumluluğuna TBK 116 maddeye dayalı tazminat talebine ilişkindir.
Mahkememizin 2014/1504-2017/1100 E.K. Sayılı 29/12/2017 Tarihli kararı ile;
“….dolayısıyla davacı ile çalışanının birlikte hareket ettiklerine dair oluşan kanaate, çalışan … …’in yaptığı işlemlerin davacı şirket tarafından benimsendiğine ve zararın karşılanması yönünden öncelikle … …’e müracaat edildiğine dair herhangi bir bilgi ve dava bulunmamasına bu itibarla işbu davanın erken açılan dava olmasına göre ve nihayet somut eylemde banka çalışanlarının, dolayısıyla davalı bankanın TBK 116 madde (BK 100 madde) kapsamında sorumluluk koşulunun gerçekleşmediği anlaşılıp kabul edilmekle davanın reddine …” karar verilmiş, iş bu karar … Mahkemesi … Hukuk Dairesinin … E.K. Sayılı 08/02/2019 tarihli kararıyla : ”…İlk derece mahkemesince kararın gerekçesinde hem davanın erken açılan bir dava olduğuna dair değerlendirme yapıldığı hemde esastan redde ilişkin hüküm kurulduğu anlaşılmakla kararın bu şekilde kendi içerisinde çelişki oluşturduğu gerekçesiyle HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf sebepleri incelenmeksizin ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına” gerekçesiyle mahkememiz kararı kaldırılmıştır.
Davacı ve davalı yanın dayandıkları tüm deliller toplanmış … Asliye Ceza Mahkemesinin … E sayılı kararlı dosyası, … Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma nolu dosyası getirtilip incelenmiştir.
Toplanan tüm deliller, davalı yanca düzenlenen teftiş kurulu raporu, banka kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılmak suretiyle, davacı yanın iddiaları doğrultusunda özellikle eylemde davalı bankanın kendine ait özel olarak bastırdığı ve ürettiği orjinal antetli dekont ve makbuzların kullanılıp kullanılmadığı, davalı banka şubesinin faks makinasının kullanılıp kullanılmadığı, davalı bankanın kaşeli imzalı mutabakat mektuplarının kullanılıp kullanılmadığı hususları ayrıca ve özellikle incelenmek suretiyle davalı banka çalışanlarının eylemleri sebebiyle davacının uğradığı zarar olup olmadığı ve varsa miktarının ve sorumlulukların tespiti hususunda konusunda uzman bilirkişiler heyetinden rapor alınmış, 01.02.2017 tarihli raporda,
“… Dosya içeriği bilgi ve belgeler incelendiğinde; Davacı firma çalışanı … … in 2005-31.03.2012 yılları arasında, kendisine emanet edilen parayı Bankaya kısmen yatırmayıp, davacı şirket tarafından alınan özel rapora göre 3.639.657,27 TL, heyetçe yapılan hesaplamaya göre (324.869,17TL fazlasıyla) 4.464.526,44-TL’yi zimmetine geçirdiğinin hesaplandığı…
Dosya içeriğindeki ifade ve beyanlara göre … …’in boş dekont temin etmesi ve boş kağıtlara banka çalışanlarının imzalarını almasında banka çalışanlarının dikkatsiz oldukları ve bu yönüyle kusurlu oldukları açık olmakla birlikte ;
-Antetli kağıtların düzenlenmesi, kaşe yapılması, imzaların taklit edilmesinin haricen mümkün olduğu,
-Ayrıca Banka tarafından her türlü dikkat gösterilerek kendilerince hazırlanacak mutabakat yazıları … …’e teslim edilseydi de, adı geçen tarafından üzerinde tahrifat yapılarak, sahte yazıların düzenlenebileceği,
-Keza, … Asliye Ceza Mahkemesince verilen 30.05.2012 tarih ve … E., … K.sayılı kararda belirtildiği üzere; ” hernekadar sanık … … hakkında, özel belgede sahtecilik suçundan dava açılmışsa da, sanığın hazırlamış olduğu banka dekontlarının özel belge niteliğinde olmadığı, sadece söz konusu dekontu hazırlayan bankaya karşı bir ispat aracı olarak kullanılabileceği, başka bir yerde kullanılması halinde dekontları hazırlayan bankadan dekontların sıhhatinin sorgulanması gerektiği, denetim elemanlarınca da zaten sorgulamanın yapıldığı, aynı zamanda dekont üzerindeki yazı karakterinin bankanın orjînal dekontlarıyla örtüşmediği, bu durumun da basit bir araştırmayla anlaşılabileceği, bu nedenle bu dekontların iğfal kabiliyetinin de bulunmadığı, tüm bu nedenlerle, söz konusu dekontların sanık tarafından sahte olarak hazırlanmasının özel belgede sahtecilik suçunu oluşturmayacağının anlaşıldığı, bu suçtan sanığın beraatine karar verildiği” dikkate alındığında; kasadan para teslim eden ile edilenin birlikte imzaladıkları Kasa Teslim Föylerindeki tutarlar ile, bu tutarların birebir bankaya yatırıldığına ilişkin para yatıran kişiden (… …’den) işlem dekontunun her seferinde temin edilip, daha ilk başta Föy’deki tutar ile dekonttaki paranın mutabık olup olmadığının tespit edilmesi ve bu şekilde muhasebe kayıtlarının oluşturulması, özellikle bankadan temin edilecek dönemsel mutabakat yazıları ve mevduat ekstreleri ile denetim faaliyetinin yerine getirilmesi suretiyle, bu tür işlemlerin önüne geçilmesi mümkün olduğundan, zimmet işlemine zemin hazırlanmasında ve bu işlemlerin uzun yıllar sürdürülmesinde, doğrudan banka çalışanlarının kusurlu olduğu yönünde bir kanaat oluşmadığı,
Bu nedenle, davalı banka yönünden gerekli basiret ve özenin gösterilmediği yönündeki iddianın davacı yanca kanıtlanamadığı, davacının uğradığı zarar ya da zararın artmasıyla ilgili davalı bankaya bir kusur izafe edilemeyeceği” tespit ve rapor edilmiş,
Çoğunluk görüşünden ayrık rapor veren hukukçu bilirkişi ise;
“Banka çalışanları dikkatsizlikle boş sayfalara kaşe bastıkları, boş dekontların bankadan alınmasına izin verdikleri, kontrol etmeden şirketten gelen ve şirket antetli kağıdına yazılı mutabakatı çift imza/yetkili imza kurallarına uymadan imzaladıkları, tüm bunlar banka Denetim Raporundan ve sair evraktan anlaşıldığı,
Banka TBK. m. 116 gereği çalışanlarının eylemlerinden kusursuz olarak sorumlu olduğu, bu kapsamda doğan zarardan da sorumlu olduğu, bununla birlikte davacının da denetim yükümünü yerine getirmemiş olması nedeniyle müterafik kusuru mevcut olduğu, buna göre tazminat miktarında indirim yapılması gerekeceği,” rapor edilmiştir.
Davalı vekili rapora itiraz etmemişler, davacı vekili ise ayrık görüş sunan bilirkişinin görüşüne katılmakla birlikte, çoğunluk görüşüne itirazla yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasını talep etmişlerdir. Mahkememizce itirazlar yoğunluk olarak hukuki mahiyette olmakla davacı vekilinin yeniden rapor alınması talepleri reddedilmiştir.
Davada sözlü yargılama aşamasına geçildikten sonra davacı vekili bu kez HMK 293 madde uyarınca Prof. Dr. … tarafından tanzim edilen hukuki mütalaayı ve emekli banka müdürü … tarafından tanzim edilen uzman görüşünü dosyaya sunmuşlardır. HMK’nun 293. maddesi, İspat ve Deliller başlıklı 4. kısım 7. bölümde yer almaktadır. Dolayısıyla sözlü yargılamaya geçildikten sonra ve sırf dosyada alınan bilirkişiler heyeti raporunu bertaraf etmek amacıyla uzman görüşü sunulamayacağına, uzman görüşü HMK da düzenlendiği üzere, somut olay hakkında bilimsel ve teknik görüşlerin bildirilmesi amacıyla düzenlenecek olmasına göre, sözlü yargılama aşamasında ve içeriği itibarıyla bu amaca hizmet etmeyen hukuki mütalaa / uzman görüşü değerlendirmeye tabi tutulamamıştır.
Toplanan tüm delillere iddia ve savunmaya, hukuki nitelendirme Mahkememize ait olmak üzere bankacı bilirkişiler tarafından yapılan teknik incelemeye, başlangıçta alınan teftiş raporlarına, soruşturma dosyası kapsamlarına, … Asliye Ceza Mahkemesinin … E sayılı dava dosyası kapsamına göre;
Davada davalı yanca zamanaşımı itirazları ileri sürülmüş ise de, TBK 72. (BK 60 madde uyarınca ) davacının bankaya 11/05/2012 tarihinde müracaatına rağmen zararı tam olarak belirleyememesine göre, temadi eden fiilde en son 2012 yılında eylemin şikayet edilmiş olmasına göre o tarihten dava tarihi 13/11/2014 tarihine kadar 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından zamanaşımı itirazı reddedilmiştir.
Davacı çalışanı … …’in 2005-2012 yılları arası 7 sene davacıya ait parayı davalı banka hesaplarına yatırmak üzere davacı yanında çalıştığı, ancak bu süreçte davacı yanca talep edilen ve bilirkişi raporuyla talebinde üstünde olduğu belirlenen paranın davacı hesaplarına yatırılmayarak dava dışı … … zimmetinde kaldığı, … …’in eylemin açığa çıkmasından sonra yapılan şikayet üzerine … Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı ve Mahkemenin 30/05/2013 tarihli …- … E.K sayılı kararı ile üzerine atılı özel belgede sahtecilik suçundan beraat ettiği ancak güveni kötüye kullanma suçundan cezalandırıldığı, ceza mahkemesi yargılamasında sanık …’ın savunmasında “2003 yılında davacı şirkette kasa ve banka elamanı olarak çalışmaya başladığını, 2005 yılında para giriş miktarı artınca açık vermeye başladığını, at yarışı ve iddia oynayarak açıkları kapatmayı düşündüğünü ancak açık oranı zamanla çok büyüyünce …asından bir şekilde temin ettiği dekontları kendi bilgisayar ve yazıcısından çıkartarak paraları bankaya yatırmış gibi gösterip dekontları hazırladığını, ancak kendisine dekont soranda olmadığını dolayısıyla bu dekontları kullanmadığını, sadece sorarlarsa gösteririm düşüncesiyle yanında bulundurduğunu, 2012 yılının Ocak Şubat Mart Nisan aylarına ilişkin dekontları ise istediği için amirine gösterdiğini, ancak dekontlar üzerindeki yazı …asının orjinal yazı karakteri olmadığını, yazıları farklı bir karakter kullanarak hazırladığını, daha sonra …asının kullandığı yazı ve harf karakterinin özel olduğunu, başkalarınca kullanılamadığını öğrendiğini, ancak bunu çok sonra öğrendiğini, dolayısıyla işi devam ettiremeyeceğini ve açıkları kapatamayacağını anlayınca kendisini ihbar ettiğini ve söz konusu dekontlarıda polise makbuzlar içerisinden ayırarak teslim ettiğini, suçlamaların doğru olduğunu iş bulursa borcunu ödeyeceğini” beyan ettiği, ve özel belgede sahtecilik suçundan beraatine ilişkin gerekçenin sanık tarafından hazırlanmış olan banka dekontlarını özel belge niteliğinde olmadığı sadece söz konusu dekontu hazırlayan bankaya karşı bir ispat aracı olarak kullanılabileceği, başka bir yerde kullanılması halinde dekontları hazırlayan bankadan dekontların sıhhatinin sorgulanması gerektiği, denetim elemanlarınca da zaten söz konusu sorgulamanın yapıldığı ve aynı zamanda dekont üzerindeki yazı karakterinin bankanın orjinal dekontlarıyla örtüşmediği, bu durumun basit bir araştırmayla anlaşılabileceği bu sebeple dekontların ifal kabiliyetlerinin bulunmadığı hususu olduğu ancak; yargılama sırasında davacı vekili tarafından ceza mahkemesinin işbu kararın bozulduğuna … E. … K. Ve 21/03/2019 tarihli yeniden verilen kararla “….sanığın (… …) şirketin hesabının bulunduğu Türkiye … asından bir şekilde temin ettiği boş dekontları bilgisayar ile doldurarak işyeri paralarını bankaya yatırmış gibi gösterdiği, ayrıca yine banka tarafından imzalanmış gibi sahte mutabakat evraklarını eyleminin ortaya çıkmasını önlemek amacıyla katılan şirkete sunduğu, bu suretle sanığın özel belgede sahtecilik suçunu işlediği gerekçesiyle sanığın ikrar içeren ifadesi, Türkiye …asının Kanuni soruşturma raporu, dekontların ve mutabakat evraklarının asılları ile tüm dosya kapsamına göre;
Sanığın subut bulan özel belgede sahtecilik suçundan TCK’nun 61 maddesi uyarınca suçun işleniş şekli, sanığın güttüğü amaç ve saik, zararın ve tehlikenin ağırlığı, suçun konusunun önem ve değeri, sanığın kastı, gözönüne alınarak eylemine uyan TCK’nın 207/1 maddesi gereğince takdiren 1 YIL HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,
Cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası etkileri lehine takdiri indirim nedeni kabul edilerek TCK’nun 62 maddesi uyarınca cezadan 1/6 oranında indirim yapılarak 10 AY HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA….” karar verildiği, davacı vekilinin belgelerin iğfal kabiliyeti olduğuna ilişkin işbu hüküm uyarınca haklı olduklarına binaen davanın kabulüne karar verilmesini talep etmişler ise de; özel belgelerde sahtecilik yapan bizzat sanık, yani olay tarihinde davacı çalışanı … … olmakla, ceza Mahkemesi kararı işbu davada TEK BAŞINA neticeye etkili görülmemiştir. Zira mahkememiz gerekçesi doğrudan belgelerin iğfal kabiliyeti olup olmadığına dayalı değildir.
Davalı banka müfettişlerince düzenlenen 18/06/2012 tarihli soruşturma raporunda ise memurların müşterek imzalamaları gereken belgeleri tek imza atarak kişilere teslim ettikleri, banka matbuları kullanılması yerine fark A.Ş antetli kağıtlara hazırlanan mutabakat belgeleri kullanıldığı, ve bunların banka çalışanları tarafından imzalandığı hususları tespit edilmiş, davalı banka tarafından çalışanları aleyhine iç ilişkide soruşturma başlatılmış ancak banka çalışanları yönünden Mahkememizce getirtilip incelenen … CBS’nun … soruşturma nolu dosyasında banka çalışanlarının … … eylemlerine iştirak ettiklerine dair delil elde edilmediği gerekçesiyle 24/04/2013 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Gerçekten davacı şirketin kasa ve banka sorumlusu olduğu bildirilen … …’in kendisine emanet edilen paraları kısmen bankaya yatırmayıp sahte dekontlar ve mutabakat yazılarıyla şirket muhasebesinde kayıtlı olan ile, bankada var olan parayı mutabıkmış gibi göstererek zimmetine geçirdiği, bankaya yatırılacak tutarlara ilişkin kasa teslim föyünün parayı teslim eden şirket çalışanı kişiyle … … arasında imzalanarak paranın … …’e teslim edildiği ancak teslim edilen bu tutarların bankaya eksiksiz yatırıldığına ilişkin banka dekontunun … Dinçten istendiğine dair bir eylem, delil olmadığı dolayısıyla … …’e teslim edilen para ile bankaya yatırılan paranın eşit olup olmadığına ilişkin davacı tarafından bir mutabakat yapılmadığı, muhasebe kayıtlarının da bu mutabakat sonrası gerçek dekont ile yapılması gerekirken muhtemelen kasa teslim föyleri üzerinden yapıldığı, dolayısıyla muhasebe kayıtları ile banka kayıtlarının mutabık olmasına yönelik en baştan itibaren gereken işlemlerin davacı tarafından yapılmadığı, keza bankadan üçer aylık dönemlerde tüm mevduat hesaplarının işlem hareketlerinin yer aldığı ekstrelerin basılı olarak veya elektronik ortamda bilgisayar yardımıyla bankadan temin edilip, mutabakat sağlanmadığı, yıl sonlarında bankalardan alınacak mutabakat veya teyit yazılarının bankaların kendi antetli kağıtlarına, tarih ve muhaberat numarası verilmiş şekilde, banka yetkililerinin isimlerinin de yer aldığı şekilde imzalanmış şekilde temin edilmiş gereğine uyulmadığı, bununla birlikte;
Dosyada her işlem için alınan dekont yer almamakta sadece birkaç adet dekont bulunmakta olup, bu dekontların banka tarafından düzenlenip düzenlenmediği ve bu işlemlerde ne şekilde kullanıldığı yönünde bir tespitte bulunulamamakla birlikte, dekontların Bankanın özel yazıcısından alındığının ve her para yatırılışta mutabakat için, yatıran kişiden temin edilmesi gerektiğinin, şirket tarafından bilinmesi gerektiği,
Bankadan düzenli olarak (aylık veya 3’er aylık dönemlerde) tüm mevduat hesaplarının işlem hareketlerinin yer aldığı ekstrelerin basılı olarak veya elektronik ortamda bilgisayar yardımıyla Bankadan temin edilip, Şirket muhasebe kayıtlarıyla birebir mutabık olup olmadığının tespit edilmesine yönelik işlemlerin şirket tarafından yapılmadığı,
Keza her 3 ayda bir ve yıl sonlarında alınan mutabakat yazılarının “Şirket” antetli kağıtlara, önceden hazırlanmış şekilde mevduat bakiyelerinin yazılı olduğu görüldüğünden, bunların Banka tarafından düzenlendiği yönünde netlik bulunmadığı, bu yazıların, kaşelerin ve imzaların taklit edilebileceği, ayrıca mutabakat yazılarının Davalı Banka Şubesi faksından davacı şirkete gönderildiği yönündeki davacı iddiasının da ispata muhtaç olduğu,
Kaldı ki, bu mutabakat yazılarının şirkette bu işlemleri düzenli olarak yapan … … dışında diğer yetkililerin bizzat temin etmesi, denetim açısından önemli iken, bu hususa da uyulmadığı,
Ayrıca, kasa ve banka sorumlusu bir çalışanın, muhasebe kayıtlarını bilmemesi ve öğrenmemesinin de önemli ve zorunlu olmasına göre, … …’in …asındaki mevduat hesaplarının dönem sonlarındaki bakiyelerini bilmesi sağlanarak, mutabakat yazılarını da mutabık şekilde kendisinin düzenlemesine zemin hazırlandığı,
Dönem Sonları veya yıl sonlarında Bankalardan alınacak “Mutabakat veya Teyit yazılarının“ Bankaların kendi antetli kağıtlarına, tarih ve muhaberat numarası verilmiş şekilde, banka yetkililerinin isimlerinin de yer aldığı şekilde imzalanmış şekilde temin edilmesi gereğine de uyulmadığı, … …’in boş dekont temin etmesi ve antetli kağıtların haricen düzenlenmesi, kaşe yaptırılması ve imzaların taklit edilmesinin haricen mümkün olduğu, banka tarafından usulüne uygun mutabakat yazıları … …’e teslim edilseydi dahi bu belgeler üzerinde tahrifat yapılabileceği dava dışı … …’in tüm beyanlarında sahtecilik yaptığını, dekontları sahte olarak hazırladığını bildirdiği, ceza mahkemesinin son kabulüne göre de bu belgelerin iğfal kabiliyeti olduğu, ancak, belgelerin iğfal kabiliyetinin olmasının davacı şirketin ayrıntılı izah edilen denetim ve kontrol yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı, bu itibarla mahkememizce olayı bankacılık mevzuatı ve basiretli tacir yükümlülükleri açısından değerlendirilen bilirkişiler heyeti çoğunluk görüşüne itibar ve kabul edildiği,
Ayrıca somut olayda ekonomik durum itibarıyla küçümsenmeyecek kadar yüksek montanlı ve haksız olduğu bildirilen işlem ve eylemlerin 7 yıl boyunca sürdürülebilmiş olmasının ve davacı yanca denetlenememesinin hayatın olağan akışına aykırı olmasına, nihayet davacının basiretli bir tacir olmasına, davacı çalışanı … …’in yıllar sonra kendi kendisini ihbar etmesinin de ilginç ve dikkate şayan olmasına, davalı banka çalışanlarının dikkatli olmadıkları varsayılsa dahi bunun sadece iç işlerinde disiplin yönünden değerlendirileceğine, çalışanların … … ile birlikte hareket ettiklerine, zimmete para geçirdiklerine, davacıyı zarara uğratmak amacıyla hareket ettiklerine dair hiçbir delil bulunmamasına, yıllar boyu aynı insanla muhatap olan banka çalışanlarının bir nebze gevşek davranmasının mazur görülebilecek olmasına, davacı tarafından en basit bir araştırma/ denetimle eylemin ortaya çıkarılabileceğine ancak ne yazık ki somut olayda davacı yetkililerinin böyle bir istem duymamasına, dolayısıyla davacı ile çalışanının birlikte hareket ettiklerine dair oluşan kanaate, çalışan … …’in yaptığı işlemlerin davacı şirket tarafından benimsendiğine ve zararın karşılanması yönünden öncelikle … …’e müracaat edildiğine dair herhangi bir bilgi ve dava bulunmamasına, bunun davacı ve çalışanının birlikte hareket ettikleri kanaatini güçlendirmesine göre, somut olayda banka çalışanlarının, dolayısıyla davalı bankanın TBK 116 madde (BK 100 madde) uyarınca sorumlu tutulamayacağı anlaşılıp kabul edilmekle davanın reddine karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
1-)DAVANIN ESASTAN REDDİNE,
2-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 44,40-TL ilam harcının peşin alınan 62.156,25-TL harçtan mahsubu ile bakiye 62.111,85-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-)Davacı yanca yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
4-)Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca hesaplanan 101.596,57-TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-)Davacı-davalı tarafından yatırılan gider/delil avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya/davalıya/vekillerine iadesine,
Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/09/2019

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …