Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/122 E. 2019/223 K. 15.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/122 Esas
KARAR NO : 2019/223

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/03/2019
KARAR TARİHİ : 15/03/2019

İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/81- 478 E.K. Sayılı 16/10/2018 tarihli görevsizlik kararı ile dava dosyası mahkememize tevzi edilmekle; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkiline ait … plakalı aracın, 30.06.2016 tarihinde … plakalı aracın şoförünün %100 kusurlu olması sebebiyle oluşan kazada hasar gördüğünü, maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağına göre davalı sürücünün yazılı ve imzalı beyanıyla kazaya tam kusuruyla sebebiyet verdiğini açıkça ikrar ettiğini, ayrıca tramer kayıtlarında da davalı araç sürücüsünün % 100 kusurlu olduğu hususunun, sigorta şirketlerince de kabul edildiğini , müvekkile ait aracın mezkur kazaya istinaden uğradığı kazanç kaybı ve haksız fiil tarihinden itibaren işleyen yasal faizin davalı/borçlulardan tahsili için … 7.İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası kapsamında icra takibine girişildiğini, ancak davalı/borçlu tarafından itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, yapılan bu itirazların haksız ve mesnetsiz olduğundan, itirazın iptalinin gerektiğini, % 100 kusurlu olduğu kaza tespit tutanağı ve Sigorta bilgi gözetim merkezi kayıtlarında açıkça belli olan davalı sürücünün, müvekkilin uğradığı zararı karşılamakla yükümlü olduğunu beyanla, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile, öncelikle davalı adına kayıtlı olması halinde … plakalı aracın, aksi takdirde davalı adına başkaca kayıtlı araca rastlanması halinde o araç/araçların trafik tescil kaydına teminatsız olarak ihtiyati tedbir şerhinin işlenmesine, 30.06.2016 tarihinde davalı yanın kusuru sonucu meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası sebebi ile müvekkilin uğradığı kazanç kaybına ilişkin 1.250,00 TL tutarındaki maddi tazminatın, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacı tarafın aktif dava ehliyeti olup olmadığının dosyadan anlaşılamadığını, işbu dava açısından mahkemenin yetkisiz olduğunu, mahkemenin yetki alanında bulunan icra müdürlüğü’nde takibin başlatılmadığını ve ödeme emri gönderilmediğini, bu nedenle mahkemenin görevsiz olduğunu, ayrıca esasa ilişkin olarak dava konusu kazanın meydana gelmesinde tarafların kusur durumlarının tespiti gerektiğini, dava konusu zarar miktarı fahiş olup varsa gerçek zararın tespiti gerektiğini beyanla yetki ve görev itirazlarının kabulü ile mahkemenin yetkisiz ve görevsizliğine ve davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
GEREKÇE:
Dava haksız fiil hukuksal nedenine dayalı tazminat istemi talebinden ibarettir.
Dava, … 7. Asliye Hukuk Mahkemesine açılmış, görevsizlik kararı üzerine Mahkememize tevzi edilmiştir.
6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartlarından olup 115.madde gereğince de Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Aynı yasanın 137 ve devam maddeleri gereğince dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir. Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir. Yasanın 138.maddesi gerekçesinde de belirtildiği üzere yargılamada usule ilişkin iddia ve savunma sebeplerinin hallinden sonra işin esasına girilerek uyuşmazlık çözümlenir. Usule ilişkin hususlar ya dava şartıdır ya ilk itiraz niteliğindedir. Usule ilişkin hususlar şekli nitelik taşıdığından yargılamanın başında dosya üzerinden de incelenerek karar bağlanabilir. Ancak Mahkeme kararını vermek için tarafların dinlenmesine ihtiyaç duyuyorsa bunu da tahkikat aşamasında değil ön inceleme oturumunda yapacaktır. Aynı husus Yasanın 140/1.maddesinde de belirtilmiş olup ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar hakkında karar verebilmek için hakimin gerekli gördüğü takdirde tarafları dinleyebileceği hükme bağlanmıştır.
Bilindiği üzere; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı yasanın 5/3.maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde olduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
2918 sayılı Yasanın 85 ve devam maddeleri gereğince bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır. Yasa gereğince işleten, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olmakla, Yasanın 3.maddesinde tanım çerçevesinde, sürücü ve şoför aracı sevk ve idare eden kişi; araç sahibi araç için adına yetkili idarece tescil belgesi verilmiş veya sahiplik veya satış belgesi düzenlenmiş kişi; işleten ise araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Buna göre, kural olarak zarar gören, sürücünün trafik kazasının oluşmasında kusurlu bulunması durumunda Borçlar Kanunu’nun 49.maddesine göre sürücüye, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1 maddesi hükmünce de motorlu araç işletenine karşı dava açabilecektir. Sürücü ile araç işletenin sorumluluğu BK md 61 anlamında dayanışmalıdır.
Somut olayda; davacı vekili, araçta meydana gelen kazanç kaybının davalıdan tahsilini Mahkememizden talep etmiş ise de uyuşmazlık, TTK’da düzenlenen hususlardan olmayıp 6098 sayılı Yasada düzenlenen haksız fiil hukuksal nedenine dayalıdır. Bu anlamda, dava mutlak ticari dava olmadığı gibi kazanç kaybına yol açan olay, kaza/haksız fiil olup haksız fiil, tarafların ticari işletmesi kapsamındaki bir iş de olmadığından nisbi ticari dava da değildir. Yukarıda anlatılan Yasal düzenlemeden açıkça anlaşıldığı üzere somut olayda 6102 sayılı Yasa hükümleri değil, 6098 sayılı Yasa hükümleri uygulanacaktır. Bu itibarla eldeki davaya bakma görevi, Mahkememize değil, genel mahkeme sıfatı ile Asliye Hukuk Mahkemelerine aittir.
Dava şartı olan görev hususunda, yapılan inceleme sonucunda, karşı görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-İş bu davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 madde uyarınca Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİ ile Mahkememizin KARŞI GÖREVSİZLİĞİNE, görevli mahkemenin İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
2-Karar kesinleştiğinde, mahkemeler arasındaki görev uyuşmazlığının çözümlenmesi için dosyanın ilgili İstinaf Hukuk Dairesine gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/03/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸