Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/994 E. 2022/709 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/994 Esas
KARAR NO:2022/709

DAVA:Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:23/10/2018
KARAR TARİHİ:18/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalılar arasında 05.09.2012 tarihli Bayilik Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme uyarınca davalı şirketlere yeni aboneler kazandırdığını, müvekkili uzun vadeli bir çalışma ve büyüyen bir iş hacmi düşüncesi ile yenilikçi, işine değer katan yatırım yapan bir yapı ve anlayış içinde olmuş ve sürekli yatırım yaptığını, hiçbir masraftan kaçınmamış ürünlerin tanıtımı en iyi şekilde yapılması için Standlar kurmuş ve promosyon harcamaları yaptığını, davalı şirketler ile iş ilişkisi devam ederken davalı şirketler müvekkili şirketin bayilik sözleşmesini haksız, ihbar öneli verilmeksizin ve tazminat ödemeksizin feshedildiğini, müvekkili şirkete … 6. Noterliğinin 18.04.2014 tarih … yevmiyeli ihtarname gönderildiğini, içeriğinin müvekkili şirketle ilgisinin olmaması nedeniyle bu ihtarnameye anlam verilemediğini, davalı taraf da ihtarnamenin sehven gönderildiğini, başka bir bayinin metni ile karıştığı beyan edildiğini, İhtarname içeriği gerçeği yansıtmadığı gibi İhtarname fesih bildirimi niteliğinde olduğunu, İhtarnamede usulsüz işlemler tanımlanmış, müvekkili şirketin bu ususisüz işlemlerden hangisini gerçekleştirdiği ifade edilmediğini, davalı … A.Ş’nin bu iddiasının soyut olduğunu, HMK 194/1 maddesi gereğince somutlaştırmaya muhtaç olduğunu, davalıların bu soyut iddiasının doğru olmadığını, müvekkili şirketin sahte kimlikle işlem yapma gibi bir eylemi hiç olmadığını, davalıların iddilarının yazılı olarak ispatlamaları gerektiğini, her ne kadar ihtarnamenin sonuç kısmında 3 aylık izleme/control döneminde aynı durumun tekrarlanması veya tespit edilmesi halinde Sözleşmenin haklı nedenle ve teminatsız olarak feshedileceği beyan edilmiş ise de 3 aylık izleme ve kontrol dönemi olmamış, bayilik ilişkisi ihtarname tarihi itibariyle sona erdirildiğini, fesihname sadece davalı … A.Ş tarafından gönderilmiş diğer davalı tarafından gönderilmediğini, salt bu husus dahi feshi usulsüz ve geçersiz kıldığını, sözleşme davalı şirket tarafından haksız olarak fesih edilmemiş olsa idi iş ilişkisi toplamda en az 10 yıl sürerek idi, şöyle ki; davalı şirket genel uygulamaları, sözleşme görüşmeleri, sözleşmeden sonraki eylemleri ve davranışları sözleşmelerin süresinin 5 yıl, iş ilişkilerinin en az 10 süreceği konusunda müvekkili, şirkete güven verdiğini, sözleşmenin süresinin 5 yıla uzayacağı ve 5 yılın sonunda da yeni sözleşmelerin imzalanacağı yönünde hükümler de bunun kanıtı olduğunu, davalıların yönlendirmesi ve uyandırılan güven ve inançla iş hacminin ve satışların artırılması için yatırım harcamalarında bulunduğunu, taraflar arasındaki sözleşmede her ne kadar sözleşme süresi 5 yıl olarak ifade edilmiş ise de, yapılan işin büyüklüğünü, müvekkili şirket tarafından yapılan yatırım harcama tutarları, kalan süre içinde bu masrafların amorti edilemeyeceği hususu nazara alındığında sözleşme süresinin 10 yıl olarak belirlenmesi gerektiğini, bu nedenle davalılar sözleşmeler sonlandırılmasaydı, müvekkili şirket ile davalılar arasındaki ilişki en azından 10 yıla tamamlanacak şekilde 2022 yılına kadar sürebileceğini, anılan dönemde elde edilecek kârın müvekkilinin daha önceki iş hacmi ve satışları bunların artış hızının, gelir ve giderlerinin değerlendirilmesi suretiyle bilirkişi marifetiyle tespitinin mümkün olduğunu, müvekkilinin aylık hak ediş bedeli olarak aylık kestiği faturalar ve davalı şirketlerin ödemelerini gösterir kayıtlar, bilanço, ve mizanlar bilirkişi incelemesi sırasında sunulacağı, zarar kalemine ilişkin talebin kesin miktar belirlenmesiyle artırılmak kaydıyla belirsiz alacak olarak her bir müvekkili açısından 1.000 TL olduğunu, müvekkili şirkete haksız olarak kesilen ceza faturalarının (Eksik evrak veya Fraud adı altında) bedellerinin tespiti suretiyle müvekkilşne yükletilen Ceza bedellerinin İadesine, müvekkilinden haksız olarak tahsil edilen Ceza Faturalarının da hükümsüz olduğunun tespitine karar verilmesinin talep edildiğini, açıklanan nedenlerle, taraflar arasındaki 05.09.2017 tarihli bayilik sözleşmesinin davalı şirket tarafından haksız olarak fesih edildiğinin tespitine, sözleşmenin haksız feshi yönünden sözleşmenin haksız olarak fesih edildiği 18.04.2014 tarihinden itibaren sözleşmenin en az 10 yılı kapsar biçimde devam edeceğinin tespitine, zarar kalemine yönelik olarak 1.000 TL Maddi tazminatın (yoksun kalınan kar) Haksız fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalı şirketten tahsili ile müvekkiline ödenmesine, müvekkili şirkete kesilen Ceza Faturalarının haksız ve hukuka aykırı olduğunun tespiti ile ödenen hak edişlerden kesilen bedellerin müvekkiline iadesine, ceza faturalarından dolayı davalı şirkete her hangi bir borcunun olmadığının tespit edilmesine, bu zarar kalemine ilişkin belirsiz alacak olarak HMK. 107/2 maddesi uyarınca artırılmak üzere 500 TL’nin davalı şirketten tahsiline, yargılama giderleri, vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, … Paz. Ve İletişim Ltd. Şti. ile müvekkili şirketlerden … ile 08.08.2012 tarihinde Bayilik, … A.Ş. ile 08.08.2012 tarihinde Bayilik Sözleşmeleri imzaladığını, Sözleşmeler çerçevesinde davacı şirkete, Elektronik haberleşeme sistemi kapsamında sunulan ürün ve hizmetlerin belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde … ve … markaları altında abonelik işlemleri, satış, dağıtım ve pazarlanması hakkının verildiğini, davacı, müvekkili şirketlerden … ile imzaladığı sözleşmeyi … 2. Noterliğinin aracılığı ile keşide ettiği 29.04.2014 tarih … yevmiyeli ihtarmame ile Sözleşmenin fesih edildiğini, müvekkili …’a bildirildiğini, yani, Müvekkili şirketlerden … ile imzalanan Sözleşmeyi bizzat davacı taraf fesih ettiğini, Müvekkili şirketlerden … ile davacı arasındaki Sözleşme ise; davacının sözleşmeyi ihlal eden eylemeleri nedeniyle fesih edildiğini, müvekkili şirket … 6. Noterliğinin 18.04.2014 tarih … yevmiyeli ihtarname ile davacının sahte kimliklerle işlem yaptığının anlaşıldığını, söz konusu usulsüzlükler nedeniyle ceza uygulanacağını, 3 gün içinde aykırılığın giderilmemesi ve tekrarlanmaması, 3 aylık izleme/control döneminde aynı durumun tekrarlanması halinde Sözleşmenin fesih edileceğinin bildirildiğini, davacı tarafından ikame edilen huzurdaki dava ile, Sözleşmenin müvekkili şirketler tarafından fesih edildiği iddia edilerek yoksun kalınan kar iddiası ile şimdilik 1.000 TL, haksız kesildiği iddia edilen cezaların tespiti ile şimdilik 500 TL tazminat talep edildiğini, davacının yoksun kalınan kar talebinin reddi gerektiğini, davacı müvekkili şirketlerden … A.Ş. ile imzalanan Sözleşmeyi bizzat kendisi fesih etmiş olduğundan … yoksun kalınan kar talebinde bulanamayacağını, yoksun kalınan kar, malvarlığında umulan artışın sözleşmenin ihlali sonucunda meydana gelmemesi olup, sözleşmeyi kusuruyla fesih eden taraftan talep edilen tazminat türü olduğunu, dolayısıyla davacı feshetmiş olduğu sözleşmeden dolayı artık yoksun kalınan karı talep edemeyeceğini, davacı Sözleşmesel ve Kanuni Yükümlülükleri ihlat etmesi nedeniyle Sözleşme fesih edildiğinden yoksun kalınan kar talebinde bulunamayacağını, davacı, Sözleşme ile üstlendiği yükümlülüklerini ifa ederken müşterilerden mütemadiyen şikayet alındığını, davacı ihlaleri tek tek sıralanarak davacıdan savunma istendiğini, cevap dilekçesi 4. nolu ekinde şikayetlere yer verildiğini, (Evrak teslimi yapılmadığı, imzalar eksikliği, imza uyuşmazlığı..vb işlemlerin sanal olarak değerlendirldiğini…) ), davacı eksiklikler ve aykırılıklarla ilgili hiçbir açıklamada bulunmadığını, 17.06.2014 tarihindeki abonelik işlemelerine ilişkin evrakların teslim edilmediğini, 09.07.2014 tarihinde evrak imzalatılmadan abonelik başlatıldığını, 22.07.2014 tarihinde başkasına ait kimlikle işlem yapıldığını, 24.07.2014 tarihinde müşterinin haberi olmadan hat açılışı yapıldığını, 25.07.2014 tarihinde abonelik işlemlerine ilişkin evrakların teslim edilmediği gibi bunlarla sınırlı olmaksızın usulsüz işlem yapılmaya deva edildiğini …gibi davacı kendisine tanınan 3 aylık izleme/control süresinde de sözleşmeye aykırılıklar devam etmesi nedeniyle Sözleşme haklı nedenle fesih edildiğinden yoksun kalınan kar talebinde bulunulamayacağının açık ve net olduğunu, Sözleşmeyi ihlal ederek feshe neden olan ve kusurlu olan taraf davacı olduğundan yoksun kalınan kar talebinde bulanamayacağını, bu nedenle de müvekkili … A.Ş bakımındarı davanın reddine karar verilmesi talep edildiğini, sözleşmenin feshi üzerinden 4 yıldan daha fazla bir süre geçtikten sonra işbu davanın açılması dürüstlük kuralına da aykırı olduğunu, taraflar özgür itadeleri ile sözleşme süresi, uzatma Şarttını, periyotlarını ne kadar sürelerle uzayabileceği hususlarını sözleşme serbestisi içinde belirlediklerini, davacı asılsız, haksız ve kötü niyetli olarak sözleşme süresinin 10 yıl olduğu iddiasında bulunduğunu, asılsız iddiasına dayanak olarak Genel Uygulama olduğunu, dava konusu ile hiçbir ilgisi dahi bulunmayan başka bir davaya ilişkn dinletilen tanığın anlatımına yer verdiğini, ancak, sözleşmenin açık hükmü karşısında asılsız iddiaların dinlenebilirliğine yer olmadığını, taraflar arasındaki sözleşme münferit nitelikte olup, Genel Uygulamalar olduğu iddiası ile Özel hukuk kişileri arasındaki ilişkilere yön veremeyeceğini, sözleşme süresinin 10 yıl olacağı iddiası ile yatırım yaptığını ifade eden davacı bu yatırımlarının ne olduğunu açıklayamadığını, her hangi bir delil sunmadığını, kaldıki sözleşme hükmünde süre açıkça düzenlendiği, bu süre tarafların kabulünde olduğu, bunun dışında bayinin sözleşmenin 10 yıl süreceği şeklinde çıkarımda bulunması ve hiç bir şekilde bu yönde güven oluşturmayan müvekkili şirketlerin sözleşme süresinin 10 yıl süreceği şeklinde güven oluşturduğu iddiası mesnetsiz olup, kabulü mümkün olmadığını, müvekkili şirketin, davacının yapmış olduğunu iddia ettiği yatırımları amorti edeceğine ilişkin her hangi bir yükümlülüğü bulunmadığından bu sebeple belirli bir fesih süresi tanıma yükümlülüğü de bulunmadığını, sözleşme süresinin belirtenmesi bir hukuki işlem olup, tanıkla ispatının mümkün olmadığını, davacı şirketin Sözleşmenin imzalanmasının üzerinden 5 yıla yakın bir süre geçtikten sonra ve sözleşmesel yükümlülükler ifa edildikten sonra Sözleşme hükümlerinin geçersiz olduğunun ileri sürülmesinin, hakkın kötüye kullanımı olduğunu, basiretli tacir ilkesi gereği sözleşmenin her iki tarafın da tacir olması nedeniyle Sözleşme Hükümler genel işlem koşullarına tabi olmadığını, Sözleşme Kapsamında Uygulanan Cezalara İlişkin Açıklamalarda; davacıya uygulanan cezalar, sözleşmeye, sözleşmenin eklerine ve ilgili mevzuata uygun olduğunu, davacının haksız olduğu ve yasal dayanağının bulunmadığını iddia ettiği eksik evraklara ilişkin ceza, Elektronik haberleşme sektörüne ilişkin Tüketici Hakları Yönetmeliği ve Bilgi İetişim Teknolojileri Kurumu ‘nun aldığı kararlar akapsamında öngörüldüğünü, Elektronik Haberleşme Sektörüne ilişkin Tüketici Hakları Yönetmeliğinin 7/7 maddesi uyarınca, abonelik Sözleşmelerinin kurulmasında eksik evrak bulunmaması gerektiği ve belgelerin muhafaza edilmesi gerektiği açıkça ortaya konduğunu, arz ve izah edilen nedenlerle ve sayın mahkemece resen dikkate alınacak hususlara binaen; huzurdaki kasız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; Taraflar arasında akdedilen 05/09/2012 tarihli bayilik sözleşmesinin davalı tarafça haksız olarak feshedildiğinin tespiti ile maddi tazminat talebine ilişkindir.
Tarafların iddia ve savunmaları, ile taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesi, ve dosya kapsamında toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek ve tarafların ilişki dönemini kapsayan ticari defter ve dayanağı belgeler üzerinde inceleme yapılmasına yönelik dosyanın bilirkişi heyetine tevdii edildiği bilirkişi heyeti tarafından alınan 16.12.2019 tarihli raporda; davacı … Ltd. Şti. İle davalılardan … A.Ş. Arasında 08.08.2012 tarihli “… Bayilik Sözleşmesi” yapıldığı, davacı … Ltd. Şti, ile davalılardan … A.Ş. arasında 08.08.2012 tarihli “… Bayilik Sözleşmesi” İmzalandığı, dava dayanağı olan 5.9.2012 tarihli sözleşme dosyada bulunmadığından incelenemediği, aşağıdaki hesaplamaların 8.8.2012 tarihli sözleşmeye uygun olarak incelendiği, davacının kanuni defterlerinde yer alan ceza tutarı 65.374,65 TL iken davalı …’in kanuni defterlerinde yer alan ceza tutarının 67.635,50 TL olduğu, davalı … tarafından, kendi defterlerinde. “Ceza açıklaması” ve “prim iade açıklaması” ile yapılan kayıtların toplam tutarının 14.565,98 TL olduğu, davacının kanuni defterlerinde ceza ödemesi olarak yer alan tutarın 12.280,34 TL olduğu, Mahkemece sözleşmelerin davalılar tarafından haksız feshedildiği yönünde hüküm kurulması halinde değerlendirilmek üzere, davacının bayilik süresince elde etmiş olduğu faaliyet karının 10.880,94 TL olduğu, böylece ortalama olarak 1 (bir) günde elde etmiş olduğu faaliyet karının (10.880,94/876=) 12,4212 TL olduğu, davacının iddia ettiği gibi sözleşme 10 yıl sürmüş olsaydı elde edebileceği faaliyet karının [(365×10=)3650×12,4212=]45.337,38 TL olarak hesaplandığı, sözleşmelerdeki uzatımların yapılacağının kabulü ve 5 yıla göre hesaplama yapılması halinde (1825×12,4213=) 22.668,87 TL faaliyet karı kaybı hesap edildiği uzatma yapılacağının belirlenemediği ve takdirin mahkemeye ait olduğu, dosyada Ticaret Sicil Kayıtları bulunmadığından çeşitli iddiaların incelenemediği, dosyada davacının dayandığı sözleşme bulunamadığından dosyadaki veriler doğrultusunda HMK hükümlerine göre davacı iddiası kanıtlarına ulaşılamadığı tespit ve rapor edilmiştir.
Taraf vekillerinin alınan ilk rapora yaptıkları itiraz sonucu yeni bir heyete verildiği , dosyanın bilirkişi heyeti tarafından alınan 18.11.2020 tarihli raporda; taraflar arasındaki bayilik sözleşmelerinin davalıların haksız feshi sonucu sona erdiklerine ilişkin davacının iddiasının ispata muhtaç olduğu, sözleşmelerin davacının özgür iradesiyle göndermiş olduğu fesih ihbarlaryıla sona erdikleri, bu nedenle davacının kar kaybına ilişkin talebinin yerinde olmadığı, Bir an için taraflar arasındaki sözleşmelerin davalılar tarafından haksız olarak feshedilmiş olduğu kabul edilse dahi, davacının, müsbet zarar kapsamında, talep edebileceği yoksun kalınan kar miktarının aynı şartlarla yeni bir iş bulunması için geçmesi gereken makul süre ile sınırlı olarak hesaplanması gerektiği, somut olayda, bayilik sözleşmelerinde, her iki tarafa da bir aylık fesih ihbar süresine uymak şartıyla sözleşmelerin feshedilebilmesi hakkı tanındığından, bir başka deyişle taraflardan birisi bir aylık fesih ihbar süresine uymak koşuluyla sözleşmeleri feshedebileceğinden, bir aylık süre ile sınırlı olarak kar kaybının da hesaplanması gerektiği, Davacı taraf, kesilen hakkedişlere itiraz etmediğinden, tam aksine hakkedişler uyarınca kesilen faturalara da sekiz günlük süre içeresinde itirazda da bulunmadığından, faturaları ticari defterlerine işlediğinden, HMK. m. 222 uyarınca ticari defterlerdeki kayıtlar lehe ve aleyhe delil niteliği taşığından, davacının kesilen cezai şart tazminatalarını talep edemeyeceğinin kabulü gerektiği tespit ve rapor edilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından alınan 31.08.2021 tarihli ek raporda; davacı tarafından kök rapora yönelik itiraz beyan ve taleplerine ilişkin yapılan Ek değerlendirmede, kök raporlarındaki inceleme, tespit ve değerlendirme, görüş ve kanaatlerini değiştirecek her hangi bir yeni ve somut delil sunulmadığından, kök rapordaki görüş ve kanaatlerini tekraren Mahkemeye arz edildiği, davalılar vekili tarafından verilen beyan dilekçesinde ise, kök rapora karşı beyanlarının Mahkemenin takdirlerinde olduğu, diğer hususlarda Kök Raporaki görüş ve kanaatlerinin değişmediği, tarafların diğer talepleri ise Mahkemenin takdirlerinde olduğu, tespit ve rapor edilmiştir.
Davanın; Taraflar arasında akdedilen 05/09/2012 tarihli bayilik sözleşmesinin davalı tarafça haksız olarak feshedildiğinin tespiti ile maddi tazminat talebinden ibaret olduğu, taraflar arasında 05.09.2012 tarihli bayilik sözleşmeleri yapıldığı, bu sözleşmeler uyarınca davacının davalıların bayiliğini üstlendiği, dava taraf iddiasında özetle , bayilik sözleşmelerinin davalılar tarafından haksız olarak feshedilmiş oldukları, bu bakımdan en az on yıllık yoksun kalınan kar kaybının ve sözleşmelerin yürürlükte olduğu dönemlerde hakkedişlerden haksız olarak kesilen cezai şart tazminatlarının tespit ve tahsiline karar verilmesini talep ettiği, davalı taraf savunmasında ise , sözleşmelerin davacı tarafından feshedilmiş olduğu, bu bakımdan haksız fesih bildiriminin bulunmadığı, bir an için haksız fesih bildiriminin bulunduğu kabul edilse dahi yoksun kalınan kar miktarının aynı nitelikte yeni bir iş ilişkisi kurulana kadar geçen makul sure ile sınırlı olarak hesaplanması gerektiği, cezai şart tazminatı kesintilerine itiraz edilmemesi nedeniyle bu tazminatların kesinleştiği , bu nedenle davacının hakkında uygulanan cezalara ilişkin faturalara itiraz ediyor olması kötüniyetli olmasının yanı sıra hukuka ve taraflar arasındaki bayilik sözleşmesine tamamen aykırılık teşkil ettiği bu nedenle davanın reddini talep ettiği ,
Mahkememizce yapılan yargılama, tarafların tüm iddia ve savunmaları ,bu doğrultuda dosya kapsamında toplanan deliller, aldırılan bilirkişi kök ve ek raporları ve tüm dosya kapsamında yapılan değerlendirme sonucunda ; İspat kuralına ilişkin TMK. m. 6 hükmüne göre: “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür”. HMK. m. 190/1 hükmüne göre: “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir”. Bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur. Düzenlenen madde hükümleri gereği taraflar arası uyuşmazlığın ; haksız fesih olup olmadığı, buna bağlı olarak yoksun kalınan kar kaybının istenebilip istenemeyeceği, yine daha önce kesilen cezai şart tazminatlarının talep edilebilip edilemeyeceği noktalarında toplandığı , davacı ve davalı ticari defterlerinin usule uygun tasdiklerinin yapılmış olması ile lehe delil vasfını taşıdığı , tüm dosya kapsamında, taraflar arasındaki bayilik sözleşmelerinin davalıların haksız feshi sonucu sona erdiklerine ilişkin davacının iddiasının ispata muhtaç olduğu, sözleşmelerin davacının özgür iradesiyle göndermiş olduğu fesih ihbarlarıyla sona erdikleri, bu nedenle davacının kar kaybına ilişkin talebinin yerinde olmadığı, ve yine davacı taraf, kesilen hakkedişlere itiraz etmediğinden, tam aksine hakkedişler uyarınca kesilen faturalara da sekiz günlük süre içeresinde itirazda da bulunmadığından, faturaları ticari defterlerine işlediğinden, HMK. m. 222 uyarınca ticari defterlerdeki kayıtlar lehe ve aleyhe delil niteliği taşığından, davacının kesilen cezai şart tazminatalarını talep edemeyeceğinin kabulü gerektiği, hükme dayanak bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere , davacının , taraflar arası sözleşmeyi davalının haksız feshettiğini ispatlayamadığı anlaşıldığından kar kaybına ilişkin talebinin reddine ve hakkedişler uyarınca kesilen faturalara da sekiz günlük süre içeresinde itirazda da bulunmadığından , yerinde görülmeyen cezai şart tazminat talebinin de reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli maktu 80,70-TL red karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabulucuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı yanca yapılan 63,20-TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2 ve 13/1 maddeleri uyarınca 1.500,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Dair davacı vekili, davalı vekili yüzünde, tarafların gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı . 18/10/2022

Katip …
(E-İmzalı)

Hakim …
(E-İmzalı)