Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/983 E. 2022/433 K. 01.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/983 Esas
KARAR NO :2022/433

DAVA:Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:19/10/2018
KARAR TARİHİ:01/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının 2011 Haziran ayından bu davalı sigorta şirketinin acentesi olduğunu, acentelik süresince davacı bakımından dönemlik hedefler ya da kota uygulanmadığını, davacının her geçen yılda üretim artışı gösterdiğinin ve komisyon gelirlerinin arttığının ticari defterlerden ve komisyon belgelerinden anlaşılacağını, davalı sigorta şirketi tarafından 05/01/2018 tarihli İhtarname ile acentelik ilişkisinin feshedildiğini ve Vekâletname ilişkisinin sonlandırıldığını, indirim yapma yetkisinin kaldırılmasına rağmen takip eden 3 ayda 2017 yılı üretim oranlarına yaklaştığını, feshin davacının kusuru veya ihmalkârlığı sonucu gerçekleşmediğinin kabulünün gerektiğini, İhtarname içeriğinde de herhangi bir gerekçeye yer verilmediğini, acentelik sözleşmesinin feshinin haksız olduğunu, davacı acentenin denkleştirme talep etmesi için gerekli şartların mevcut olduğunu, denkleştirme hesaplanırken; özellikle zorunlu sorumluluk sigortaları olmak üzere poliçelerin yıllık yenilenmesinin ve sigorta şirketinin bu poliçelerden her yenilemede prim elde ettiği hususlarının, sektör bilinirliğine ve işletmenin marka değerine yapılan katkının, 7 senedir sektörde bulunan davacının çabalarının dikkate alınması gerektiğini, iddia ederek şonuç ve istem olarak aynen aktarımla: “Yukarıda arz ve izah ve re’sen nazara alınacak sebeplerle ve fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla; haklı davamızın kabulüyle, şimdilik portföy tazminatı alacağı olarak 10.000,00 TL (HMK md.107 uyarınca belirsiz alacak davasıdır) alacağın fesih tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile beraber davalıdan alınarak müvekkile ödenmesini talep ve dava edilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı acente ile davalı şirket arasında acentelik sözleşmesi akdedildiğini, davacı tarafın sözleşme hükümlerine uymaması sebebiyle sözleşmenin … 47.Noterliği’nin 21.06.2018 tarihli, … yevmiye numaralı Fesihnamesi ile feshedildiğini, sözleşmenin haksız sebeple feshedilmemiş olması sebebiyle davanın reddinin gerektiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki menfaatin bulunmadığını, davalının acentelik sözleşmesini haksız şekilde feshettiğine ilişkin davacının iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin ‘belirsiz süreli” olduğunu, davalının kanun uyarınca şirket uygulaması gereği almış olduğu karar neticesinde davacı tarafın acentelik sözleşmesini üç ay sonra etkisini doğurmak üzere feshettiğini, davacı acentenin kendisine verilen hedefleri gerçekleştirememesi sebebiyle karşılıklı iş ilişkisinin devamının imkânsız hale geldiğini, davacı acentenin yıl bazında büyüme oranları bakımından davalının birlikte çalıştığı diğer profesyonel acentelerin ortalamalarının altında kaldığını, davacının birçok sigorta şirketinin acenteliğini yaparak davalıya karşı rekabet etmeme ve davalının menfaatlerini koruma yönündeki yükümlülüğünü ihlal ettiğini, haksız feshe dayalı tazminat talebinin reddinin gerektiğini, davacı acentenin sigortacılık faaliyetlerine devam etmesi sebebiyle sözleşmenin feshinden dolayı komisyon kaybı ve portföy tazminatı alacağı talebinin bir dayanağının bulunmadığını, davalının acentelik sözleşmesini haklı sebeplere dayanarak feshetmesi sebebiyle davacının denkleştirme tazminatına hak kazanamayacağını, davacı ZMMS poliçesi branşında poliçe üretimi yaptığı için davalının, davacının portföyünden önemli bir menfaat elde etmediğini, davacı acentenin portföy tazminatına hak kazanacağının düşünülmesi ihtimalinde dahi tazminat miktarının, acentenin 5 yıllık faaliyeti sonucu hak ettiği yıllık komisyon ortalamasının bulunarak bu ortalamanın acentenin kaybetmiş olduğu portföy oranına uyarlanarak hesap edilmesi gerektiğini talep ve beyan etmiştir.
Dava, taraflar arasında akdedilen sözleşmesinin davalı tarafça feshi nedeniyle portföy tazminatı (denkleştirme tazminatı) talebine ilişkindir.
Bilirkişi heyetinin 09/12/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davalının ibraz ettiği 2013 yılı yevmiye defteri, defteri kebir ve envanter defterlerinin noter açılış onayları, 2014 yılı yevmiye defterinin noter kapanış onayı, 2016 yılı envanter defteri noter açılış onayı, 2017 yılı yevmiye defteri açılış ve kapanış noter onayları ibraz edilmediğinden bu defterler hariç olmak üzere) 2013-2018 yıllarına ait ticari defterlerin HMK m.222 uyarınca davalı şirket lehine ve aleyhine delil teşkil eder nitelikte olduğu, davalı … Sigorta A.Ş.’nin 2013-2018 yıllarına ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış onayı zamanında ve usulüne uygun olarak yapıldığı tespit edildiğinden davalı şirketin ticari defterlerinin HMK m.222 uyarınca davalı şirket lehine ve aleyhine delil teşkil eder nitelikte olduğu, davacı ve davalının ibraz ettiği kayıtlar (Excel ve muavin defter dökümleri) üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 11.01.2013 tarihinden 18.04.2018 tarihine kadar geçen 1922 günde, davalı yanın davacı sigorta şirketinden 2013 yılında 33.277,46 TL, 2014 yılında 15.733,31 TL, 2015 yılında 35.315,25 TL, 2016 yılında 5.918,24 TL, 2017 yılında 47….,00 TL ve 2018 yılında 13.005,50 TL olmak üzere toplam 190.502,76 TL sigorta aracılık geliri elde ettiği, sigorta acentesi lehine denkleştirme bedeline hükmedilmesinde SK m. 23/16’da aranan şartlardan, “sigorta şirketinin önemli menfaat elde etmesi” şartının sağlanmamış olması sebebiyle, sigorta acentesinin denkleştirme bedeline hak kazanmamış olduğu, davacının denkleştirme istemi şartlarını taşıdığını takdir edecek olursa, Portföy Tazminatı tutarının yıllık olarak en fazla 36.178,80 TL olarak hesaplandığı, tespit ve rapor edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin 24/08/2021 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle;Dosyada yukarıdaki tespit ve değerlendirmelerimizi değiştirmeyi gerektirecek yeni bir bilgi veya belgenin dosyaya girmediği, davacının sağladığı müşteri portföyünden Davalının önemli menfaat sağlamaya devam ettiği yönündeki Davacı taraf iddiasını doğrulamaya veya buna dair hesaplama yapmaya yarar bir bilginin dosyada mevcut olmadığı ve dosyaya girmediği tespit ve rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
Taraflar arasında 27/06/2011 tarihli acentelik sözleşmesi ve 25/07/2016 tarihli acentelik sözleşmesi imzalandığı, davalı tarafça davacı … 47. Noterliği 05/01/2018 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname ile 3 aylık önel verildiği ve … 47. Noterliği 21/06/2018 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname ile sözleşmenin 21/06/2018 tarihi itibariyle davalı sigorta şirketi tarafından tek taraflı olarak feshedildiği, taraflar arasındaki sözleşmenin 22/1. maddesindeki 3 ay önce ihbarda bulunmak suretiyle tek taraflı olarak feshedilebileceğine dair düzenlemeye riayet edildiği, davacı tarafça feshin haksız olduğu iddiası ile portföy/denkleştirme tazminatı talep edildiği, ancak bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere feshin TTK 121/f.1 maddesi gereği olağan fesih niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar sözleşmenin sona ermesi davacının iddia ettiği gibi haksız fesih şeklinde değil de olağan fesih olarak gerçekleşmişse de olağan fesih durumunda TTK 122/f.3 ve Sigortacılık Kanunu 23/16.maddeleri uyarınca aranan koşulların gerçekleşmesi halinde acentenin portföy tazminatı (denkleştirme tazminatı) istemesi mümkündür.
TTK 122. maddesi 5684 sayılı Sigorta Kanunu’nun 23/16. maddesi uyarınca; acentenin portföy tazminatı isteyebilmesi için; sözleşmenin sona ermesi ve bunun acentenin kusuruna dayanmaması, müşteri çevresinin genişletilmesi, müşteri çevresinin sağlayıcıya devredilmesi ve sağlayıcının bu müşteri çevresinden önemli menfaatler elde etmesi ve hakkaniyetin gerektirmesi koşullarının bir arada olması gerekmektedir. Bu kapsamda yapılan değerlendirmede; sözleşme olağan fesih olarak sonu erdiğinden ve kusur iddia veya tartışması bulunmadığından acentenin kusuruna dayandığından söz edilemeyeceğinden sözleşmenin sona ermesi ve bunun acentenin kusuruna dayanmaması koşulunun gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Davacı acentenin işlemlerini davalı sigorta şirketi ekranları üzerinden gerçekleştirdiği belirlendiğinden müşteri çevresinin davalı sigorta şirketine devredildiği koşulunun da gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Son olarak sözleşme ilişkisi sona erdikten sonra da davalı sigorta şirketinin, acentenin müşteri portföyünden önemli bir menfaat elde etmeye devam ediyor olması koşulu bakımından yapılan inceleme ve değerlendirmede; somut olayda davacının aracılık ettiği poliçelerin 2017 yılında %121,80, 2018 yılında ise %114,71 hasar-prim oranına ulaşması, portföyün halihazırda zarar ediyor olması, davacının davalıya kazandırdığı müşteri çevresinden davalının kar edememesi ve bu nedenle de hasar-prim oranı bakımından davalı sigorta şirketine bırakılan müşteri çevresinin sigorta şirketine önemli menfaat sağlamadığı dikkate alındığında, portföy tazminatı talebi için TTK 122/f ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 23/16.maddesinde aranan bu koşulun (önemli menfaat elde etme koşulunun) gerçekleştiğinin kanıtlanamadığı kanaatine varılmıştır. Portföy tazminatı talebinde ispat yükü davacıda olup davacı, davalının önemli bir menfaat elde ettiğini kanıtlayamamıştır. Bunun yanı sıra somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, davacıya denkleştirme tazminatı ödenmesinin hakkaniyete uygun olduğunu gösteren dosyada herhangi bir delil yoktur. Yukarıda da belirtildiği gibi portföy tazminatı istenebilmesi için aranan koşulların kümülatif olarak gerçekleşmesi gerektiğinden sigorta şirketinin önemli bir menfaat elde ettiği ve hakkaniyetin gerektirdiği koşulu gerçekleşmediğinden davacının portföy tazminatı talebine ilişkin davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah olunan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70-TL’nin peşin alınan (170,78-TL peşin harç ve 447,10-TL tamamlama harcı olmak üzere) toplam 617,88-TL harçtan mahsubu ile bakiye 537,18-TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Kendini vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 5.427,14-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Yatırılan avanstan artan kısmın karar kesinleştiğinde yatırana/ vekiline iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/06/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır