Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/966 E. 2020/279 K. 08.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/966 Esas
KARAR NO : 2020/279
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/10/2018
KARAR TARİHİ : 08/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket yetkilisi … ile vekiledeni şirket yetkilisi … arasında yapılan yazışmalar sonucunda, davalı şirketten diagnostik ve işitme cihazları satın alınması hususunda anlaşıldığını ve ticari hayatın teamüllerine uygun olarak davalı şirket nezdinde vekiledeni şirkete tahsis edilen cari hesap kartı açıldığını, bunun üzerine vekiledeni şirketin siparişini verdiği cihazların eline geçeceğine güvenerek gerekli hazırlıkları yapmasına rağmen davalı şirket tarafından sipariş edilen cihazların gönderilmediğini, siparişlerin gelmemesi nedeniyle vekiledeni şirketin mağduriyete uğradığını, siparişin gelmediği her gün için maddi zarar oluştuğunu, vekiledeni şirket yetkilisi …’ın e-posta yolu ile davalı şirket yetkilisi … ile irtibata geçerek, icaba davet mahiyetinde sipariş dağılımını belirten listeyi gönderdiğini ve fiyatlandırma çalışmasını yapılmasını talep ettiğini, gelen cevapta … cari hesap olarak işleyecek alım satım ilişkisi için vergi levhası, kimlik fotokopisi ve imza sirküleri istediğini, bir sonraki e-postada ise davalı şirket tarafından sipariş paketi hazırlandığını, ücretin 651.075-TL olduğu bilgisi verildiğini ve ödeme planı çıkartıldığını, vekiledeni şirketin bu şartları kabul ederek ilk etapta 70.000-TL ödemeye hazır olduğunu, kalan bakiyesinin ise 1 yıllık vadede ödeneceğini bildirdiklerini, siparişlerle ilgili yazışmaların devamında davalı şirket kendi bünyesindeki depolama faaliyetlerinin sağlıklı olmadığını bu nedenle cihazlar için vekiledeni şirket tarafından bir yer ayarlanması gerektiğini ifade ettiğini, aynı e-postada siparişlerin sisteme girildiği ve siparişlerin verildiği bilgisinin paylaşıldığını, icaba davet, icap ve kabulden oluşan sözleşme kurulma aşamalarının müzakere edilmek suretiyle yerine getirildiğini, vekiledeni şirketin yeni kurulan bir şirket olarak ticari geleceğini davalı şirketten gelecek siparişler üzerine planladığını, 04.09.2018 tarihinde siparişlerin gönderildiğinin bildirilmesine rağmen siparişlerin gönderilmediğini, 13.09.2018 günü davalı şirket yetkilisi ve vekiledeni şirket ile yazışmaları yürüten …’nun vekiledeni şirketi ziyaret ederek sadece … marka cihazların satılması konusunda telkinde bulunduğunu ve bunun karşılığında bayinin cam giydirme masraflarının davalı şirket tarafından karşılanacağı sözünü verdiğini, bu ziyaret sonucunda davalı şirketten siparişlerin gönderileceği konusunda söz alan vekiledeni şirketin cam giydirme işlemini … reklam ile yaptırdığını, siparişlerin ulaşmaması üzerine vekiledeni şirketin 07.10.2018 tarihinde e-posta yolu ile sözleşme gereği siparişlerin gönderilmesini talep ettiğini, gecikmeden dolayı oluşan zararını da açık olarak belirttiğini, cevap alınamadığını, bunun üzerine 09.10.2018 tarihinde davalı şirkete ihtarname keşide edildiğini, bundanda sonuç alınamayınca vekiledeninin yine iyi niyetle 12.10.2018 tarihinde e-posta yolu ile son kez siparişlerin gönderilmesi için süre verildiğini, ancak tüm bu girişimlerin sonuçsuz kaldığını beyanla; sözleşmede kararlaştırılan siparişleri sözleşmenin kurulduğu andaki şartlarda davalı şirket tarafından vekiledeni şirkete gönderilmesine, geciken ifadan dolayı gecikme tazminatı olarak fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000-TL’nin temerrüt tarihinden itibaren ticari işlemlerle uygulanan faiz oranları hesaplanarak davalı şirketten alınarak vekiledeni şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının taleplerinin dayanağı olarak gösterdiği sözleşmenin kurulmadığını, taraflar arasında müzakere gerçeklemiş olsa dahi davalının bağlayıcı bir bayilik ve satım taahhüdü bulunmadığından, sözleşmenin kurulmadığını, eğer bir an için taraflar arasında iddia edildiği gibi bir sözleşme kurulduğu varsayılsa dahi; davacının, Borçlar Kanunu’na göre aynı anda hem zararlarının tazmini hem de aynen ifa talebinde bulunamayacağını, ayrıca, davacının tazminat talebinin konusu olarak gösterdiği zarar kalemleri ile davalının eylemleri arasında herhangi bir illiyet bağı bulunmadığını, vekiledeni şirket çalışanı … ile davacı şirket yetkilisi … arasında 01.09.2018 tarihinde mail yoluyla bayilik ilişkisi hususunda görüşmelerin başladığını, bu karşılıklı yazışmaların devamında taraflar arasınd tam bir mutabakat sağlanamadığını, başta ücret olmak üzere birçok konuda anlaşmaya varılamadığını, 23.10.2018 tarihinde davalı şirket çalışanı … tarafından davacıya sunulmuş olar fiyat listesinin, listede yer alan fiyatların yüksek olduğu gerekçesiyle davacı şirketçe reddedildiğini, siparişlerin, davalı şirket tarafından sunulan 04.09.2018 tarihindeki fiyatlar ve ödeme şartlarıyla gönderilmesinin talep edildiğini, davalı şirketin de, taraflar arasında bağlayıcı bir sözleşme kurulmadığından hareketle davacının bu talebi üzerine herhangi bir eylemde bulunmadığını, bunun üzerine davacının, önce konuyla ilgili olarak davalıya bir ihtarname gönderdiğini, daha sonra da iş bu davayı açtığını, taraflar arasında geçerli bir bayilik sözleşmesi kurulmadığı açık olsa da, bir an için bu sözleşmenin kurulmuş olduğu varsayılsa dahi, davacının aynen ifayı talep hakkı bulunmadığını beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
GEREKÇE:
Dava; davalı şirkette diagnostik ve işitme cihazları satın alım hususunda anlaşılması üzerine ticari hayata uygun olarak davalı şirket nezdinde davacı şirkete tahsis edilen cari hesap kartı açıldığı, bunu üzerine davacı şirketin siparişini verdiği ancak cihazların teslim edilmediği, bu sebeple cihazların teslim edilmemesi nedeniyle aynen ifa ve gecikmeden dolayı maddi tazminat talebinden ibarettir.
Davacı vekili 18.03.2020 tarihli dilekçesi ile davalı taraf ile yapılan görüşmeler neticesinde 20.02.2020 tarihli ”Sulh ve İbra Protokolü” imzalandığını, mevcut davadan karşılıklı olarak herhangibir vekalet ücreti ve yargılama gideri olmaksızın davadan feragat ettiğini beyan etmişlerdir.
Dosyada mevcut vekaletnamenin kontrolünden davacı vekilinin davadan feragat etmeye yetkili olduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekili 08.09.2020 tarihli duruşmada; davacı ile sulh olduklarını herhangibir yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri olmadığını, davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini beyan etmişlerdir.
HMK MADDE 307- (1) Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.
MADDE 309- (1) Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır.
(2) Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir.
Hükümleri uyarınca davanın feragat sebebiyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
1-)Davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-)Harçlar yasası uyarınca alınması gerekli 54,40 TL karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 35.90 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 18,50-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-)HMK 312/1 maddesi uyarınca davacı yanca yapılan tüm giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-)Davalı yan masraf ve vekalet ücreti talep etmediğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-)Davacının / davalının gider/ delil avanslarından artan bakiyelerinin davacıya/ davalıya/ vekillerine iadesine,
Dair davalı vekilinin yüzüne karşı davacının / vekilinin yokluğunda miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/09/2020

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.