Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/958 E. 2019/438 K. 14.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2018/958 Esas
KARAR NO: 2019/438

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 14/10/2018
KARAR TARİHİ: 14/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, … adresinde bulunan … nolu dairenin maliki olup, burada ikamet ettiğini, davalı … ile davalı…Şti. arasında, sitenin güvenliğinin bu davalı tarafından sağlanması konusunda 18.02.2016 tarihli güvenlik hizmet sözleşmesi bağıtlandığını, davalılar arasında güvenlik sözleşmesi süresince site içinde 4 ayrı evde hırsızlık olayı gerçekleştiğini, … Polis Merkezi’nde bu hırsızlıkların kaydının mevcut olduğunu, bilahare, davalı site yönetimi ile diğer davalı … Şti. arasında, Saklıbahçe Sitesi … blokların dış cephe mantolaması, çatı ve ek işlerin yapılması için 16.03.2016 tarihli sözleşme imzalandığını, davalı … Şti. mantolama işlerini yapabilmek için blokların çevresine aynı tarihte iskele kurduğunu, ancak, sözleşme gereğince 150 iş gününde tamamlayarak teslim etmesi gereken işi vaad ettiği sürede tamamlamadığını ve iskelenin bu sürenin bitiminden sonra aylarca kurulu vaziyette kaldığını, işin zamanında teslim edilmemesi nedeniyle davalı site yönetimi tarafından diğer davalı …Şti.’ne bir kaç kez ihtarname keşide edildiğini, işin zamanında teslim edilmemesi nedeniyle davalı site yönetimi tarafından … Şti. Aleyhine dava açıldığını, müvekkilinin, 12.10.2016 günü saat 15.40’da bir işi nedeniyle dairesinden ve siteden ayrıldığını ve evinden ayrılmadan önce de, binanın önünde iskele bulunmasından tedirgin olduğu için, dış cephe işlerinin başladığı 16.03.2016 tarihinden itibaren evden her ayrılışında yaptığı gibi, tedbir amaçlı olarak, kıymetli eşyalarının ve ziynetlerinin tamamının bulunduğu tüm odaların kapılarını ve dış kapıyı kilitlediğini, Saat 22.40’da evine geldiğinde koridorun ışığının yandığını, balkonun pvc olan kapısının kanırtılarak ve kilidinin bozularak açılmış olduğunu, ebeveyn banyo, ebeveyn yatak odası ve kiler odası kapılarının ve kilitlerinin, kasa kilitlerinin ve kasa demirlerinin kırıldığını, bir kapının ahşap kaplamasının oyulduğunu, eşyalarının ve mücevher kutularının yerlere atılmış olduğunu gördüğünü, derhal olaydan site yönetimini haberdar ettiğini ve polis çağırdığını, ancak davalı site yönetiminin gerekli ilgiyi göstermediğini ve olayın aydınlanması için yardımda bulunmadığını, kimya mühendisi olan ve …, … ve … gibi her biri dünya devi olan firmalarda 1982 yılından beri mühendis ve üst düzey yetkili olarak çalışan müvekkilinin çok yüksek değerde ziynet eşyası, altın ve mücevher birikimi mevcut olduğunu, müvekkilinin, yaptığı incelemede, dava dilekçesinde açıkça belirtilen ve evde bulunan; bir çok değerli eşyasının çalındığını , bu ziynetlerden bir kısmı evlenirken, doğum günleri ve yıl dönümleri gibi özel günlerde hediye edildiğini, bir kısmının ise müteveffa annesinden hatıra olarak kalmış olup maddi ve manevi değerleri çok yüksek olduğunu, müvekkilinin evinden hırsızlığın gerçekleştiği … Sitesi’nin arka ve yan tarafında bulunan yıkık durumda ve yandaki boş ve kontrolsüz araziye bakan duvarın müvekkilinin yazılı ve sözlü tüm taleplerine rağmen site yönetimi tarafından yaptırılmadığını ve tel örgülerin çekilmediğini, üstelik olay tarihinde sitenin sadece girişinde kamera mevcut olup, tüm taleplere rağmen ve parası site sakinlerinden toplanmış olduğu halde, ısrarla site içine ve otoparka kameralar takılmadığını, sitenin yetersiz olan ışıklandırmasının da iyileştirilmediğini, müvekkilin zararının meydana gelmesinde tüm ikazlara rağmen gerekli güvenlik önlemlerini almayan ve olay sonrasında üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmeyip, mağdur müvekkile ve polise yardımcı olmayan davalı …Yönetimi’nin kusuru ve sorumluluğu bulunduğunu, davalı …Şti. ise sitenin güvenliğinden sorumlu olduğu halde bu görevi layıkıyle yerine getirmeyerek olayı önleyemediğini ve müvekkilinin zararına sebebiyet verdiğini, müvekkilinin meydana gelen bu olaydan sonra evinde huzurlu şekilde yaşayamadığını, ayrıca, gençlik yaşlarından beri özenle sakladığı, her birinin özel anıları ve manevi değeri bulunan, maddi kıymetleri de çok yüksek olan pek çok eşyasının çalınmasından dolayı büyük üzüntü duydğunu ve psikolojik çöküntü yaşadığını beyanla , müvekkilinin mağduriyetinin önlenmesini teminen, her kalem için fazlaya ait talep haklarımız saklı kalmak koşulu ile şimdilik 160.000.-TL maddi ve 20.000.-TL manevi tazminatın, olay tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:
Davalı …Şti.vekili cevap dilekçesinde, davacının tacir olmadığını, müvekkili ile arasında herhangi bir akit olmadığı gibi diğer davalılar ile arasındaki ilişkinin hizmet ilişkisi olduğunu, bu nedenle davanın Ticaret mahkemelerinin görev alanına girmediğini, olayın meydana geldiği yer bir site olup, etrafının duvarlarla çevrili olduğunu, ayrıca site güvenliği özel güvenlik firması tarafından sağlandığını, bu nedenle meydana gelen olaydan dolayı müvekkilimin sorumluluğunun bulunmadığını, davanın haksız ve yersiz olduğunu, davacı yanın dilekçesinde yüzlerce ziynet eşyasının, halıların, bilgisayarların, televizyonların çalındığını belirttiğini, bu kadar eşyanın güvenlikli bir siteden dışarı nasıl çıkarılabildiğini anlamanın mümkün olmadığını, ayrıca çalındığı iddia edilen ziynet eşyalarının neler olduğu veya gerçekten bu ziynet eşyalarının var olup, olmadığının da muamma olduğunu, davaya konu hırsızlık olayı, müvekkilinin imzalamış olduğu sözleşmenin ifası için mecburi olarak kurulan iskeleden faydalanarak gerçekleşmiş olsa bile bu olay neticesinde meydana geldiği iddia edilen maddi ve manevi zararların müvekkilinin mesuliyetinde olmadığını beyanda, davanın öncelikle görev yönünden reddine ve esas yönünden de haksız ve yersiz olarak açılan maddi ve manevi tazminat davasının reddine karar verilmesini talep etmişlerdir,
Davalı …Şti. cevap dilekçesinde, davanın görevsiz mahkemede açıldığını, müvekkili ile davacı arasında herhangi bir ticari iş olmadığını, davanın ticari dava olmadığını, davacının tacir olmadığını,Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, ayrıca davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, İstanbul Anadolu Mahkemeleri yetkili olduğunu, davanın zamanaşımı süresi içinde olmadığını, esasa ilişkin olarak da dava dilekçesinde evde bulunduğun iddia edilen TL ve döviz, altınlar, pırlantalar, bilezikler, yüzükler ve değerli eşyaların inanılmaz abarlıtı olduğunu, bir hırsızlık olayı olduğunun doğru olduğunu, ancak çalındığı ifade edilen eşyaların abartılı olduğunu, bu kadar zinnet eşyasının banka kasasında saklanması makul bir davranış iken evde saklanmasının çok makul olmadığını, hırsızlık olayı ile ilgili müvekkilinin hiçbir kusuru bulunmadığını, davalılardan Site Yönetiminin davacı tarafın da iddia ettiği ve delil olarak dayandığı mail yazışmalarında da anlaşılacağı üzere bir çok defa güvenlik zaafiyetleri konusunda uyarıldığını ve hatta kamera sistemleri için para toplanmasına rağmen site içine güvenlik kameraları takılmadığını ve site içindeki ışıklandırmaların iyileştirilmediğini, olayda müvekkilinin hiçbir kusuru olmadığını, müvekkilinin görevini gereği gibi yerine getirdiğini ve site yönetimi ile yapılan sözleşmeye uygun davranmasına rağmen rağmen müvekkilinin atfedilemeyecek güvenlik zaafiyetleri yüzünden yaşanan olaylardan sorumlu tutulamayacağını, Güvenlik Hizmet Sözleşmesi’nde yer alan 4.11. Maddesi gereği müvekkil şirketin zarardan sorumlu tutulması mümkün olmadığını, Hizmet güvenlik sözleşmesinin ilgili maddesi gereğince Site Yönetimi’nin ağır kusuru, müvekkilin gerekli güvenlik önlemlerini almasını engellemesi, eksiklikleri düzeltmemesi nedeniyle müvekkilinin sorumlu tutulamayacağının aşikar olduğunu, dava konusu hırsızlık olayının gerçekleşmesinde müvekkilişirketin hiçbir kusur ve ihmali bulunmayıp müvekkilime atfı kabil bir kusur bulunmadığından aleyhine hükmedilebilecek bir tazminatın da bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı …Site Yönetimi vekili cevap dilekçesinde , öncelikle ” görev ve husumet itirazımız” gözetilerek davanın usulden reddini karar verilmesini talep etmiş, ayrıca esasa ilişkin olarak , açılan dava ” haksız fiilden kaynaklı tazminat davası ” olup hırsızlık olayı tarihinin davacı tarafından öğrenildiği taarihten itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresi içinde işbu davanın açılmadığını, müvekkil site yönetiminin yaşanan hırsızlık olayı sebebiyle herhangi bir kusuru olmadığı için meydana gelen zararı karşılamak gibi bir yükümlülüğü bulunmadığını , …Şti ile müvekkil Site Yönetimi arasında bir ” Güvenlik Hizmet Sözleşmesi” bağıtlandığını, müvekkil Site Yönetiminin , diğer davalı … Firmasının kusurlarından sorumlu tutulamayacağını, müvekkili Site Yönetiminin herhangi bir kusurundan, ihmalinden yahut özensiz davranışından bahsedilemeyeceğini, diğer davalı … Şirketinin ” site sakinlerinin can ve mal güvenliğinin sağlanması amacıyla yeterli şekilde güvenlik tedbiri almadığı ve site dahilinde koruma ve güvenlik esas ve usullerini yeterince uygulamadığı , denetim ve kontrol görevini gereği gibi yapmadığından dolayı güvenlik zafiyetine yol açtığı ” nın ortada olduğunu, davacı yanın ifade ettiği kadar servetin alarmsız yahut diğer başkaca güvenlik önlemi alınmaksızın bir evde tutulması hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, zamanında teslim edilemeyen iş sebebiyle müvekkil sitede de zararlar meydana geldiğini ve yüklenici olan diğer davalı … işi zamanında bitiremediğinden dolayı müvekkili Sitenin zarara uğrayarak mağdur olduğunu, Söz konusu zararlarla ilgili olarak İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nde … Esas numarası ile açılmış derdest bir davanın mevcut olduğunu, davacının evinde yaşanan hırsızlık olayında diğer davalı Güney Yapı’nın iskeleleri geç sökmesinin zararın meydana gelmesinde bir etkisi olduysa da iskelelerin geç sökülmesinden yahut işin zamanında bitirilmemesinden yine müvekkil site yönetiminin bir kusuru bulunmadığını, kaldı ki işin zamanında bitirilememesinden dolayı asıl mağdur olan topyekün site ve site sakinleri olduğunu beyanla işbu davaya karşı görev ve husumet itirazları nazara alınarak davanın öncelikle usulden reddine, aksi kanaatte olunur ise yaşanan hırsızlık olayından doğan zarar sebebiyle tazminat isteminin TBK 72.maddesi uyarınca zamanaşımına uğradığını ve yine müvekkil sitenin yaşanan olaydan dolayı herhangi bir kusuru bulunmadığını beyanla davanın müvekkil site yönetimi yönünden esastan reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.

GEREKÇE:
Dava; … adresinde bulunan Saklıbahçe sitesinde D3 Blok 8 nolu dairede meydana gelen hırsızlık olayından kaynaklı maddi ve manevi tazminat talebinden ibarettir.
Görev hususu dava şartı olması nedeniyle Mahkeme görev hususunu yargılamanın her aşamasında re’ sen dikkate alabileceği gibi taraflar da her aşamada ileri sürebilir.
HMK.nun 1. Maddesine göre “…….göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” anılan kanunun 114/c maddesinde ise mahkemenin görevi dava şartı olarak gösterilmiş olup aynı kanunun 115.maddesi ile getirilen “Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.” hükmü gereğince re’sen görevsizlik kararı verilebilecektir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
Türk Ticaret Kanunun 3. maddesine göre ise, “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” denilmektedir.
Bir hukukî işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir.
27.11.2013 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 2. maddesine göre bu Kanun’un kapsamını “her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamalar” oluşturmakta olup, anılan Kanun’un, 3/1-k maddesinde tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak tanımlanmış, 3/1-“l” bendinde düzenlenen tüketici işleminde, mal veya hizmet piyasaları ayrımı yapılmış ve yine aynı Kanun’un 73/1. maddesinde, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğan uyuşmazlıklarda tüketici mahkemesinin görevli olduğu belirtilmiş, ayrıca 83/2. maddesinde “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” denilmek suretiyle görev hususunda ortaya çıkması muhtemel ihtilafların önüne geçilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 16.01.2019 tarihli ve 2016/894 Es., 2019/190 K. sayılı ilamında ” …Davacı sigorta şirketi olup, davalılardan rücuen tazminat talebinin nedeni, davacının sigortalısı dava dışı …’un ikamet ettiği sitenin yönetiminin görevini gereği gibi yerine getirmemesi, davalı …Yönetimi ile davalı güvenlik firması arasındaki ilişkinin ise güvenlik ile alakalı sözleşme ilişkisinden kaynaklandığı, 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmasına, bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine göre davalı …Şti vekilinin görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğuna dair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.” şeklinde belirtilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesi Başkanlığı 08.04.2019 tarihli ve … Es., … K. sayılı ilamında “…… davacıların ikamet ettiği sitede davalı güvenlik şirketi tarafından güvenlik hizmetinin sağlandığı, diğer davalı site yönetimi ile şirket arasında hizmet sözleşmesi bulunduğu, hırsızlık olayı sebebiyle hizmetin ayıplı verildiğinden bahisle davalılardan maddi ve manevi tazminat talep edildiği, 6502 sayılı Kanun’un 3 ve 73.maddeleri gereğince işlemin tüketici işlemi olduğu, davacıların tüketici olduğu anlaşılmakla ……. ” şeklinde belirtilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesi Başkanlığı 04.04.2019 tarihli ve … Es., … K. sayılı ilamında ” … davacılar, ikamet ettiği konutunun bulunduğu site yönetimine ve site yönetimi ile güvenlik sözleşmesi imzalayan güvenlik şirketine karşı davasını yöneltmiş bulunduğundan, davalı site yönetimi diğer davalı güvenlik şirketiyle sitede ikamet eden şahıslar adına vekaleten güvenlik sözleşmesi akdetmesi ve davalı site yönetimi ile davacının 6502 sayılı TKHK m.3/1-k uyarınca tüketici sıfatında bulunmaları nedeniyle ve davalı güvenlik şirketinin de aynı Yasa’nın 3/1-ı uyarınca sağlayıcı sıfatında bulunması nedeniyle, taraflar arasındaki işlemin tüketici işlemi niteliğinde bulunduğundan, uyuşmazlığın çözümünde davanın açıldığı tüketici mahkemeleri görevlidir. ” şeklinde belirtilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesi 13.12.2018 tarihli …Es., … K. sayılı ilamında “… dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3/1-“l” bendinde düzenlenen tüketici işleminde, mal veya hizmet piyasaları ayrımı yapılmış, aynı yasanın 13 vd maddelerinde ise ayıplı hizmet düzenlenmiştir.Konutun korunması amacı ile güvenlik firması veya personelinden güvenlik hizmeti alan birey tüketici statüsündedir. Site güvenlik hizmetinin ayıplı ifa edilmesinden doğan uyuşmazlıkların 6502 Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun (mülga 4077 Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun) kapsamında olduğu ve tüketici mahkemesinde görüleceğine dair Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2010/1744 Esas, 2010/8139 Karar ve 08.06.2010 tarihli emsal kararı vb kararlarda ifade edilmiştir.Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ve içtihat hükümleri uyarınca, dava dışı sigortalı gerçek kişi ile güvenlik şirketi arasındaki güvenlik hizmeti bir tüketici işlemi olduğundan, halefiyete dayanılarak açılan davalarda ise mahkemenin görevi dava dışı sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki ilişkiye göre belirleneceğinden görevli mahkeme tüketici mahkemesidir. Mahkemece, görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu gerekçesiyle, davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/1-c bendinde düzenlenen dava şartı yokluğu nedeniyle aynı yasanın 115.maddesi gereğince usülden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası hakkında karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. ” şeklinde belirtilmiştir.
Somut olayda dava tarihi olan 14/10/2018 tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-k maddesinde tüketicinin; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade edeceği, 3/1-l maddesinde ise tüketici işleminin; “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade edeceği düzenlenmiş, aynı Kanunun 73/1 maddesinde de; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakmaya tüketici mahkemelerinin görevli olduğu hüküm altına alınmıştır.Bilindiği üzere 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 38/1. maddesine göre site yönetiminin güvenlik şirketi ile imzaladığı güvenlik sözleşmesi, bireysel tüketici mahiyetinde olan her bir kat malikine vekaleten imzalanmış bir sözleşmedir. Davalı site yönetiminin diğer davalı güvenlik şirketiyle sitede ikamet eden şahıslar adına vekaleten güvenlik sözleşmesi akdetmesi ve davalı site yönetimi ile davacının 6502 sayılı TKHK m.3/1-k uyarınca tüketici sıfatında bulunmaları nedeniyle ve davalı güvenlik şirketinin de aynı Yasa’nın 3/1-ı uyarınca sağlayıcı sıfatında bulunması nedeniyle taraflar arasındaki işlemin tüketici işlemi niteliğinde bulunduğundan tüketici mahkemesinin görevli olduğu nazara alınarak iş bu davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 madde uyarınca Mahkememizin görevsizliği sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, HMK 20. madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
Bu itibarla,

HÜKÜM:
1-)İş bu davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 madde uyarınca Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın GÖREVLİ İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
2-)H.M.K.’nun 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren taraflardan herhangi birinin iki hafta içerisinde Mahkememize başvurarak dosyanın görevli ve yetkili Mahkemesine gönderilmesi talebinde bulunmaması halinde dosyanın Mahkememizce resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-)Yargılama giderleri, harç ve vekalet ücreti hususunun H.M.K’nun 331. maddesi uyarınca davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmesi halinde o mahkemede, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde dosya ele alındığında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde mahkememizce değerlendirilmesine,
Davacı asilin, davacı vekilinin, davalı …ŞTİ. Vekilinin ve davalı … Yönetimi vekilinin yüzünde, davalı …Şti. vekilinin yokluğunda; tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır