Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/95 E. 2018/413 K. 16.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/95 Esas
KARAR NO : 2018/413 Karar

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/07/2016
KARAR TARİHİ : 16/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize verdiği 18.07.2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; “Davacı vekilinin mahkememize verdiği 05.10.2012 tarihli dava dilekçesinde özetle; “taraflar arasında 14.06.2007 tarihli “satış sözleşmesi” başlıklı bir akit yapıldığını, bu akit ile davalıların … Unlu Mamüller ve Pastacılık San. Ltd. Şti.nin hisselerini 145.000 TL ye almayı kabul ettiklerini, ancak şirketin resmi dairelere ve bankalara olan borçlarının davalılar tarafından ödenip bedelden düşüleceğinin kararlaştırılacağını, sözleşmenin imzalanmasından sonra davalıların işyerini teslim aldıklarını, müvekkillerine herhangi bir belge ve bilgi vermediklerini, bunun üzerine davalılara …. 15. Noterliği’nin 03.06.2008 tarihli ihtarnamesinin keşide edildiğini, davalıların ihtarnameye verdikleri cevapta borçlarının olmadığını bildirdiklerini, sözleşme şartlarını yerine getirmediklerini, bu sebeple fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 25.000-TL alacağın ihtar tarihi olan 03/06/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini , yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilince verilen 19/11/2012 tarihli cevap dilekçesinde özetle, davanın adi yazılı sözleşmeye dayalı olduğunu, zamanaşımı süresinin dolduğunu, davanın bu sebeple reddine karar verilmesini, müvekkillerinin temerrüde düşürelmediğini, faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olabileceği, dava konusu şirketin müvekkilleri tarafından devralınmasından sonra borçlarının ödendiğini ve dava dışı şahıslara iki yıl önce devredildiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İş bu dosya … 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22/04/2014 tarih … Esas … Karar sayılı görevsizlik kararına istinaden Mahkememize tevzi edilmiştir.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak temerrüt tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 09.11.2015 tarihli 5 sayfadan ibaret raporunda özetle; “davalıların davacılara tespit edilebilen bir borcu bulunmadığı, davacıların ellerindeki 65.000 TL tutarındaki senedi davalıya iade ettikleri anlaşıldığından BK.m.88/son cümle gereğince davalıların, tüm şirket borçlarını ödediklerinin kabul edilmesi gerektiği kanaatine ulaşmıştır.” görüşü ile raporunu sunmuştur.
Davalı vekilinin bilirkişi raporuna yaptığı itirazlar üzerine ek rapor düzenlenmek üzere dosya yeniden bilirkişi kuruluna verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 25.03.2016 tarihli 6 sayfadan ibaret ek raporunda özetle; “taraflar arasında mevcut bulunan hisse devir sözleşmesinde devir bedelinin 145.000,00 TL olduğu, bu bedelin ödenmeden önce devir ed|len şirketin resmi dairelere ve bankalara oian borçlarının devir alanlar tarafından ödenmesinden sonra 145.000,00 TL.den bakiye kalan kısmın ödeneceği kabul edilmiştir. Kök raporumuzda taraflar arasında mevcut olan 65.000.00 TL tutarındaki teminat senedinin iade edilmiş olmasının taraflar arasındaki hesabın kapatıldığı kanaatine varılmış ve davacının alacağının olmadığı belirtilmiş idi. Taraflar arasında mevcut bulunan sözleşmede ödenecek borçların resmi daireler İle banka kredi borcu olduğu 3.şahıs borcunun sözleşmeyi bağlamadığı açıkça belirtilmiş olmasından ötürü dosyaya gelen belgelere göre devir edilen şirketin resmi daireler ile banka kredi borcunun toplam 39.234,26-TL olduğu belirlenmektedir. Bu durum karşısında 145.000.00 TL.den bakiye kalan 105.765,74 TL olmuştur. Davacılar bu tutarı şimdilik 25.000.00 TL olarak talep etmişlerdir.” görüşü ile ek raporunu sunmuştur.
Bu rapora yapılan itiraz üzerine bilirkişi kurulundan 2. Ek rapor alınmasına karar verilerek dosya bilirkişi kuruluna verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 25.01.2017 tarihli 5 sayfadan ibaret 2. ek raporunda özetle; “kök raporda tanık …’in ifadesini kabul ederek, ek raporda ise bu ifadeyi nazara almadan ve sadece yazılı olarak ispatlanabil en ödemeler kapsamında kanaat belirtmiş olup, 14.06.2007 tarihli sözleşmede ‘Tanık ve Emanetçi’ olarak zikredilen … isimli tanığın ifadesinin delil olarak takdirinin münhasıran Mahkemeye ait olduğu” kanaati ile raporunu sunmuştur.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor, ek rapor, 2. ek rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Mahkememizce tüm deliller toplandıktan rapor ve ek rapor alındıktan sonra ; “İş bu davanın Kısmen Kabulü ile talep gibi 25.000,00-TL nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine” karar verilmiştir.
Bu karar taraflarca süresi içerisinde İstinaf edilmiştir.
… Bölge Adliye mahkemesinin 13. Hukuk Dairesinin … E, … K sayılı 20.12.2017 tarihli ilamı ile hükmün ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.
BAM’ın hükmün ortadan kaldırılmasına ilamında özetle ; “Somut olayda davacı olarak … ve …’ın, davalı olarak da … ve …’ın gösterildiği, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 25.000 TL nin davalılardan müteselsilen tahsilinin talep edildiği, ilk derece mahkemesince taraflara tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm kısmında “davanın kısmen kabulü ile talep gibi 25.000 TL nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine dendiği halde, gerekçeli kararın gerekçe kısmında “toplam alacağın 105.765,74 TL olduğu, ancak davacının talebinin 25.000 TL olduğu ve talep doğrultusunda 25.000 TL nin tahsiline karar vermek gerekmiştir” denerek, kısa kararla gerekçeli karar arasında açık çelişki yaratıldığı gibi, talebe göre de reddedilen bir miktar olmamasına rağmen ” davanın kısmen kabulüne” denerek karışıklığa sebep olunduğu, yine iki davacı ve iki davalı olmasına rağmen sanki bir davacı ve bir davalı varmış gibi hüküm kurularak HMK’nın 294 – 297. maddelerine aykırı davranıldığından ve bu durum da kamu düzenine aykırılık teşkil ettiğinden kararın esası incelenmeksizin ilk derece mahkemesi kararının bu sebeplerle kaldırılarak HMK’nın 294-297. maddelerine uygun hüküm kurulmasının temini için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; … 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/07/2017 tarih ve … Esas – … Karar sayılı kararının HMK’nın 355 maddesi dikkate alınarak ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE” gerekçesi ile mahkememiz hükmü ortadan kaldırılmıştır.
Mahkememizce hükmün ortadan kaldırılmasına ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Davacı ve davalı arasında 14.06.2007 tarihli SATIŞ SÖZLEŞMESİ akdedilmiştir. Bu sözleşmede davacılar ‘satıcı’ ve davalılar ise ‘alıcı’ konumundadırlar. Sözleşmenin konusu davacıların sahibi ve hissedarı olduğu … Unlu Mamuller ve Pastacılık Sanayi Ltd. Şti.’nin 145.000-TL bedel ile davalılara satılmasıdır. Davalılar tarafından satım bedeli, şirketin resmi kurumlar ve bankalardaki borçlarının kendileri (yani davalılar) tarafından ödenmesi suretiyle gerçekleştirilecektir. Şirketin resmi kurumlara ve bankalara olan borcunun miktarı sözleşmede belirtilmemiştir.
Davacı tarafça dosyaya “satış sözleşmesi” başlıklı sözleşme ibraz edilmiş, incelenmesinde, taraflar arasında … Unlu Mamüller ve Pastacılık San. Ltd. Şti.nin hisselerinin tamamının 145.000-TL ye davalılara devir edildiği, şirket borçlarının davalılar tarafından ödeneceği, bu borcun mahsubundan sonra bakiye devir bedelinin davreden tarafa ödeneceğinin, bu sözleşmeyle ilgili olarak 65.000-TL lik senetlerin imzalandığını, bunların teminat senedi olduğunun kararlaştırıldığı görülmüştür.
Bu borcun ne kadar olduğunun taraflarca da sözleşmenin kurulduğu anda bilinmediği anlaşılmaktadır. Resmi kurum ve bankalara olan toplam borcun 145.000 TL’yi aşmaması halinde, kalan kısmının alıcı davalılar tarafından satıcı davacılara ödeneceği kararlaştırılmıştır. Yine ödenen borç tutarı anlaşmadaki 145.000 TL bedel üzerinde çıkarsa, üzerinde kalan miktarı, şirketi devreden davacıların şirketi devralan davalılara ödeyeceği öngörülmüştür. Sözleşmede bu son kararlaştırılan düzenlemenin teminatı olmak üzere, taraflardan her birinin diğerine 65.000 TL tutarında teminat senedi vereceği öngörülmüştür. Sözleşmeye göre “Taraflar, işbu sözleşme sonucunda 65’er bin lira (tutarındaki) senetlere imza atıp …’e teslim etmişlerdir. Mevcut borçlar çıktıktan sonra rakam uyuşması yapılması sonucu her iki taraf teminat senetlerini iade alarak borcu kalan, diğer tarafa ödemesini yapacaktır”. Sözleşmenin altı ‘Devir Yapan’ sıfatıyla her iki davacı, ‘’Devir Alan’ sıfatıyla her iki davalı ve ‘Şahit ve Emanetçi’ sıfatıyla (dava dışı) … tarafından imzalanmıştır.
Davacı davalıya .. 15. Noterliğinden 03.06.2008 tarihli ve … yevmiye no.lu bir ihtarname göndermiştir. Bu ihtarnamede 14.06.2007 tarihinde kurulan Satış Sözleşmesi gereğince davalıların Vergi Daireleri, Bankalar ve SSK’ya olan şirket borçlarını ödedikten sonra kalan bedeli ödemesi gerektiğini, bugüne kadar şifahi uyarılara rağmen taahhütlerin yerine getirilmediğini ve cevap verilmediğini, sözleşme şartlan gereğince şayet var ise şirket borçlarının üç gün içinde ilgili kurumlara ödenmesini ve bakiye alacağın yine üç gün içinde davacılara ödenmesi ihtar edilmektedir.
Davalı ise davacıya … 34. Noterliğinden … yevmiye no.lu ve 11.06.2008 tarihli cevabi ihtarname göndermiş ve resmi dairelerin ve bankaların ödemelerinin devam ettiği, noterden yapılan hisse devri sözleşmesi sırasında bilgi verilmeyen 3 adet işçiye ait tazminat davaları çıktığı, bu davalarda toplam talebin 65.000 TL olduğu ve davaların halen devam ettiği, şahitler huzurunda devir sırasında teslim edileceği taahhüt edilen eksik demirbaşların halen teslim edilmediği, devir sırasında yapılacak toplam ödemeler öngörülemediği için devralanın 65.000 TL tutarındaki senetlerinin şahit olarak … adlı kişiye emaneten teslim edildiği, 08.05.2008 tarihinde şahit … huzurunda taraflar arasında yapılan toplantıda ödemelerin toplam tutarı ve eksik demirbaş malzemelerinin toplam bedelinin anlaşmada bahsi geçen rakamla aynı olacağı hususunda anlaşıldığı, bundan dolayı emanet verilen 65.000 TL’lik senetleri her iki tarafın da geri aldıkları, yapılan bu toplantıda varılan anlaşma sonucu davacılara hiçbir borcun kalmadığı İfade olunmuştur.
Şirket adına bulunan resmi daireler, resmi kurumlar ve bankalardaki borcu devralan kişilerin ödeyeceği, üçüncü kişi alacaklarının devralanlarla ilgisinin bulunmadığı, resmi kurumlarda çıkan toplam borcun haricinde kalan kısmın devralan kişi devreden kişilere ödeyecektir. Ödemelerden sonra kalan bakiyenin davacılara ödeneceği, borcun fazla çıkması durumunda ise devredenlerin farkı devir alanlara ödemeyi taahhüt ettikleri ve bu işlemler için tarafların karşılıklı olarak birbirlerine 65.000.00 TL tutarında teminat senedi verdikleri anlaşılmaktadır.
Bu sözleşmeye göre davalılar devir aldıkları şirkete aît mevcut resmi daireler İle resmi kurum ve banka borçlarını üslenmişlerdir. Üçüncü şahıs borçları sözleşmenin konusunu oluşturmamaktadır. Bu duruma göre dosyaya gelmiş bulunan devir edilen şirkete ait borç ödeme belgelerine göre belirlenen tutarlar Boğaziçi Elektrik Kurumu tarafından gönderilen 15.06.2015 tarihli yazıda şirket borcunun 12.06.2015 tarihi itibariyle 19.409.73 TL olduğu belirtilmiştir. …bank tarafından 29.06.2015 tarihinde gönderilen yazıda şirketin kredi borcunun 10.229.52 TL ve 8.000.00 TL açık hesap borcunun bulunduğu tüm hesapların kapatıldığı belirtilmiştir. İstanbul İSKİ tarafından 01.07.2015 tarihinde gönderilen yazıda devir edilen şirketin herhangi bir borcunun olmadığı belirtilmiştir. Türktelekom tarafından gönderilen 23.06.2015 tarihli yazı ekinde bulunan devir eden şirket borcunun 1.595.01 TL olduğu belirtilmiştir. SGK tarafından 05.08.2015 tarihli olarak gönderilen yazıda devir edilen şirketin devir tarihi 14.06.2007 itibariyle herhangi bir borcunun bulunmadığı, devir tarihinden sonra 04.08.2015 tarihine kadar devir edilen şirket yetkilisi olan Turgay Sanhan’ın hissesine düşen 24.800.00-TL yine …’ın hissesine düşen 97.200.00 TL borçlarının bulunduğu belirtilmiştir.
Bu duruma göre davacılar devir ettikleri şirketin devir tarihine kadar resmi daireler ile banka borçlarının toplam tutarı 39.234,26-TL dir.
Bu durumda Devir bedeli 145.000.00-TL – ödenen borç 39.234.26-TL.nin davacılara ödenmesi gerektiği Belirlenmektedir.
Bu durumda taraflar arasında mevcut bulunan hisse devir sözleşmesinde devir bedelinin 145.000,00 TL olduğu, bu bedelin ödenmeden önce devir edilen şirketin resmi dairelere ve bankalara olan borçlarının devir alanlar tarafından ödenmesinden sonra 145.000,00 TL.den bakiye kalan kısmın ödeneceği kabul edilmiştir.
Taraflar arasında mevcut bulunan sözleşmede ödenecek borçların resmi daireler ile banka kredi borcu olduğu 3.şahıs borcunun sözleşmeyi bağlamadığı açıkça belirtilmiş olmasından ötürü dosyaya gelen belgelere göre devir edilen şirketin resmi daireler ile banka kredi borcunun toplam 39.234,26-TL olduğu belirlenmektedir. Bu durum karşısında 145.000.00 TL.den bakiye kalan 105.765,74- TL olmuştur. Ancak davacının talebi 25.000.00 TL olarak talep ettiğinden talep gibi karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle davanın Kabulü ile mahkemece verilen hükümde hatalı gördüğü kısımları düzeltmekle görevli İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin yetkisi olmadığı halde HMK 355 Md sindeki görevini yaparak kararı düzeltmek yerine hükmün ortadan kaldırılmasına karar vererek, yetkisinde olmayan bir kararı vererek bu kararında kesin olduğunu iddia etmekte isede bu konuda ısrar vatandaşın hukuka güveninin sarsacağı kanaatine varılmış olmakla talep gibi 25.000-TL nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- İş bu davanın Kabulü ile talep gibi 25.000.-Tl nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
2- Karar ve ilam harcı 1.707,75-TL nin peşin alınan 371,25-TL den düşümü ile kalan 1.336,50-TL bakiye ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, ( Mahkememizin 22/09/2017 tarih … Esas … Karar … nolu harç tahsil müzekkeresinin işlem yapılmaksızın iadesinin istenmesine,)
3-Davacı tarafından yatırılan 399,00-TL peşin ve başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 1.806,50-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davacı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 3.000,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacılar ve davalılar vekilinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/05/2018

Katip … Hakim …