Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/885 E. 2019/569 K. 19.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2018/885 Esas
KARAR NO: 2019/569

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 25/09/2018
KARAR TARİHİ: 19/06/2019

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile, davalı …’ye ait… plaka sayılı aracın 08.12.2017 tarihinde … Çevre Otoyolu’nun… Işıklar İstasyonunun 2 numaralı giriş gişesinden öndeki araç ile takip mesafesi korunmayarak otomatik bariyerin kapanması beklenmeden, otomatik bariyere çarpmak suretiyle hızla geçiş yapılmış olup, müvekkili şirkete ait otomatik bariyerin kırılmasına sebebiyet verildiğini, davalı-borçluya ait… plakalı aracın sebebiyet verdiği kaza neticesinde, müvekkilinin 3.296.17-TL tutarında maddi zarar meydana geldiğini, bunun üzerine, bahse konu borca ilişkin müvekkil şirket tarafından İstanbul… İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden davalı aleyhinde icra takibi başlatılmış olup, davalının itirazın üzerine takibin durduğunu, müvekkili şirketin uğradığı zararın tahsilinin tehlikeye girmemesi için davalı borçluya ait… plakalı aracın ihtiyaten haczini beyanla, itirazın iptali ile takibin devamına, %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Mahkememize sunduğu yanıt dilekçesi ile, yetkili mahkemenin ve icra dairelerin İstanbul Anadolu olduğunu, davayı kabul etmediğini, dava konusu olayda kusurlu tarafın kendisi olmadığını, kendisinin tamamen trafik kurullarına uygun ve hızda seyir halinde gişelere girdiğini, önündeki aracın bariyeri terk ettiğini, kendisinin hareket ettiğini ve bariyerin aracının sol kapısı ve camının üzerine düşerek olay meydana geldiğini, bariyerin zamanlama ayarlarının yerinde olup olmadığına bakılması ve varsa güvenlik kameralarından video kayıtlarının istenerek ve mahalde keşif yapılarak olayın kusurlusunun bulunması gerektiğini, davacının hasar bedelinin fahiş olduğunu, davacının zararı olmadığını, zarar gören bariyer strofor olup, dışında bez kaplama olduğunu, sadece yerinden çıktığını, basit bir şekilde yerine monte edilebilir bir malzeme olduğunu, davacı tarafça tutulan kaza tespit tutanağında kendisinin imzası bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartlarından olup 115.madde gereğince de Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Aynı yasanın 137 ve devam maddeleri gereğince dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir. Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir. Yasanın 138.maddesi gerekçesinde de belirtildiği üzere yargılamada usule ilişkin iddia ve savunma sebeplerinin hallinden sonra işin esasına girilerek uyuşmazlık çözümlenir. Usule ilişkin hususlar ya dava şartıdır ya ilk itiraz niteliğindedir. Usule ilişkin hususlar şekli nitelik taşıdığından yargılamanın başında dosya üzerinden de incelenerek karar bağlanabilir. Ancak Mahkeme kararını vermek için tarafların dinlenmesine ihtiyaç duyuyorsa bunu da tahkikat aşamasında değil ön inceleme oturumunda yapacaktır. Aynı husus Yasanın 140/1.maddesinde de belirtilmiş olup ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar hakkında karar verebilmek için hakimin gerekli gördüğü takdirde tarafları dinleyebileceği hükme bağlanmıştır.
Bilindiği üzere; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı yasanın 5/3.maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde olduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
Somut durumda, davacı, davalı tarafından, davacıya ait bariyerlere hasar verildiği iddiası ile hasarın tazmini için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemi ile Mahkememizde dava açmış ise de davalının tacir olmadığı, uyuşmazlığın TTK’da düzenlenen hususlardan kaynaklanmadığı, bu itibarla mutlak veya nisbi ticari dava olmadığı, uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, dava konusu uyuşmazlığın ticari dava niteliği taşımadığı ne var ki davacı ile davalı arasında tüketici ilişkisi de bulunmadığı anlaşılmakta olup, davanın genel mahkemede görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Dava şartı olan görev hususu yönünden Mahkememizce yapılan değerlendirme sonucunda, bu yönde karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM:
1- Davanın 6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi delaleti ile 115/2.maddesi gereğince görev dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine,
2- 6100 sayılı Yasanın 20/1 maddesi delaletiyle kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesinin talep edilmesi gerektiği, aksi durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin kararın tebliği ile birlikte ihtarına,
3- 6100 sayılı Yasanın 331/2.maddesi gereğince davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına, davaya devam olunmaması halinde Mahkememizce dosya üzerinden durumun tespiti ile davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
Dair,gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.

Katip …

Hakim …