Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/873 E. 2019/443 K. 15.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2018/873 Esas
KARAR NO: 2019/443

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 24/09/2018
KARAR TARİHİ: 15/05/2019

Mahkememizde görülen İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile, taraflar arasında 07.07.2018 tarihli iş yapım sözleşmesi imzalandığını, 18.07.2018 tarihinde iş sözleşme şartlarına bağlı kalınarak eksiksiz tamamlandığı ve manuel su testi yapıldığını, yapılan su testi sonucundu su sızıntısı olmadığı gözlendiği ve yağmur testi ile de test edilmesi beklendiğini, yağmur ile yapılan test sonucunda endüstriyel zemin betonundan su sızdığı tespit edildiği ve 3 iş günü içinde keşif yapılarak tüm endüstriyel zemin yüzeyine kullanılan izolasyon malzemesi bir kat olarak tekrardan tatbik edildiğini, gerekli kuruma sağlandıktan sonra tekrar yağmur tespit ile test edilmesi beklendiğini, yapılan testler sonucundan zeminden aktif su sızıntısının devam ettiği gözlendiği ve 23.08.2018 tarihinde tekrar keşif yapıldığını, betonun çatlamasının sebepleri olarak, beton içerisine sızan suyun buharlaşarak atmosfere ulaşması ve bu süreçte de betonu çatlatarak yüzeye çıkması dikkate alındığını, beton içerisinde oluşan su buharının betonu çatlattığı gibi, izolasyon tabakasını da yırtarak dışarı çıktığı tespit edildiğini, tüm bunlara rağmen müvekkili bahsi geçen işin gereğine göre yapmış ve davalı yana da söz konusu istinat duvarında bulunan ahşap saplamaların ve ankraj demirlerinin ana tabliye seviyesine yakın ve ana tabliye betonuna denk geldiği noktalardan aktif su sızıntısı olduğu ve bu sızıntısının da müvekkili ile yapılan sözleşmenin dışında olması nedeniyle müvekkilinin yapmış olduğu işin teslim alınması gerektiği davalı yana bildirilmiş ayrıca yapılan işin ücreti için müvekkiline gerekli fatura bilgilerinin verilmesini talep ettiğini, davalı yana bu isteklerin bildirilmesine rağmen davalı yan müvekkile dönüş yapmamış ve bunun üzerine de müvekkili iş bu kez …Noterliğinin 15.08.2018 tarih ve… yevmiye numarası ile ihtarname gönderildiğini, müvekkili söz konusu iş bu ihtarnamede işin teslim alınmasını ve 11.358,90 TL ‘nın ödenmesini talep ettiğini,ancak davalı yanın işi teslim almayacağını ve daha önceden istenen avansın iadesini talep ettiği, müvekkilinin alacağını temin etmek amacıyla İstanbul .. İcra Müdürlüğünün… esas sayılı takip dosyası ile cebri icra takibine girildiğini, davalı yan söz konusu takipte yer alan borca itiraz ettiğini beyanla, itirazın iptali ile takibin devamına ve borçlu şirketin %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartlarından olup 115.madde gereğince de Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Aynı yasanın 137 ve devam maddeleri gereğince dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir. Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir. Yasanın 138.maddesi gerekçesinde de belirtildiği üzere yargılamada usule ilişkin iddia ve savunma sebeplerinin hallinden sonra işin esasına girilerek uyuşmazlık çözümlenir. Usule ilişkin hususlar ya dava şartıdır ya ilk itiraz niteliğindedir. Usule ilişkin hususlar şekli nitelik taşıdığından yargılamanın başında dosya üzerinden de incelenerek karar bağlanabilir. Ancak Mahkeme kararını vermek için tarafların dinlenmesine ihtiyaç duyuyorsa bunu da tahkikat aşamasında değil ön inceleme oturumunda yapacaktır. Aynı husus Yasanın 140/1.maddesinde de belirtilmiş olup ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar hakkında karar verebilmek için hakimin gerekli gördüğü takdirde tarafları dinleyebileceği hükme bağlanmıştır.
Bilindiği üzere; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı yasanın 5/3.maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde olduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa gereğince bu Kanunun amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir ve bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.
Bu Kanunun uygulanmasında tüketici ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi ise mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır ve taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.
Somut olayda dava tarihinde yürürlükte olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3/k ve 1 maddesi gereğince davalı tüketici, taraflar arasında akdedilen eser sözleşmesi de tüketici işlemi niteliğinde olup, yine anılan Kanun’un 83. maddesinin 2. bendi gereğince, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanun’un görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.
Davalı tacir olmadığı gibi uyuşmazlık konusu da ticari işletmesi ile ilgili değildir. Dava konusu 6102 sayılı Yasada düzenlenen hususlardan da değildir. Davanın bu özelliği itibariyle mutlak ve nispi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği, Asliye Ticaret Mahkemelerinin uzmanlık gerektiren ticari davalara bakmakla görevli özel nitelikli mahkemeler olduğu, taraflar arasında Türk Ticaret Kanunu hükümleri veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlık bulunmadığı hususları bir bütün halinde değerlendirildiğinde davada 6502 sayılı Yasa’nın yukarıda belirtilen hükümleri gereğince Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmaktadır.
Dava şartı olan görev hususu yönünden Mahkememizce yapılan değerlendirme sonucunda, bu yönde karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir. Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 11/03/2019 tarih, 2018/3342 esas ve 2019/1069 karar sayılı ilamı; 25/10/2017 tarih, 2016/4837 esas ve 2017/3608 karar sayılı ilamı; 13/06/2017 tarih, 2016/3373 esas ve 2017/2540 karar sayılı ilamı.

HÜKÜM:
1- Davanın 6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi delaleti ile 115/2.maddesi gereğince görev dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine,
2- 6100 sayılı Yasanın 20/1 maddesi delaletiyle kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesinin talep edilmesi gerektiği, aksi durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin kararın tebliği ile birlikte ihtarına,
3- 6100 sayılı Yasanın 331/2.maddesi gereğince davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına, davaya devam olunmaması halinde Mahkememizce dosya üzerinden durumun tespiti ile davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
Dair,gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.

Katip …

Hakim …