Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/815 E. 2019/74 K. 30.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/833 Esas
KARAR NO : 2018/1192 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/12/2014
KARAR TARİHİ : 19/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen 04.12.2014 tarihli dava dilekçesinde özetle;.”Müvekkili ile davalı arasında 20.12.2013 tarihinde gayrimenkul satışı için tek yetkili aracılık sözleşmesi imzalandığını, söz konusu sözleşme ile davalıya ait …, …, …, 65 Pafta, 293 Ada, 26 Parselde kayıtlı bahçeli kargir evin satılması hususunda müvekkili ile anlaşılmış ve sözleşme süresi imza tarihinden itibaren 6 aylık olarak belirlendiğini yine aynı sözleşmenin 7.maddesi uyarınca sözleşme süre sonundan 15 gün önce yazılı olarak fesih edilmemiş olması halinde 1 ay sürelerle ve aynı koşullarda yenilenmiş sayılacağı da taraflarca kabul ve imza edildiğini, bu doğrultuda sözleşme konusu olan gayrimenkulün satışı için müvekkili tarafından yoğun bir çalışma başlatılmış ve taşınmaz için internet ilanları verildiğini, broşürler bastırılmış, gazete ilanları verilmiş ve ev birçok kişiye gösterilerek satılmaya çalışıldığını, söz konusu taşınmaz müvekkillerinin çalışmaları sonucunda bulunan bir alıcıya davalı tarafından müvekkilinden habersiz olarak satılmış ve davalı ile yapılan sözleşme uyarınca ödenmesi gereken bedellerin müvekkiline ödenmediğini, Sözleşmenin 5.maddesi; “KOMİSYON ÜCRETİ” Tavsiye edilen satış bedelinin %2 +KDV’sidir. Gayrimenkulün gerçek satış değeri, tavsiye edilen satış bedelinin üzerinde olması halinde gerçek satış değeri üzerinden hesaplandığı, BÖLGE ORTAĞI ayrıca ALICI’dan da komisyon atacağı, hükmünü taşımakta olduğunu, Yine sözleşmenin CEZAİ ŞARTLAR başlıklı 9.madde hükümleri de; 9.2. Madde: Bulunan ALICl’ya sözleşme sonrasında satış yapılması halinde; Sözleşme süresi içerisinde bulunan alıcıya sözleşmenin bitimini takip eden 6 ay içinde BÖLGE ORTAĞI ‘nın bilgisi ve aracılığı dışında satılması halinde SATICI, BÖLGE ORTAĞI’na komisyon ücretini ve ayrıca satış bedelinin %2 + KDV’si oranında cezai şartı ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, 9.3. Madde: Habersiz ve bilgisiz satış yapılması halinde; Sözleşme süresi içinde SATICI veya başka aracı/emlakçı veya her ne şekilde olursa olsun gayrimenkulün satılması durumunda SATICI komisyon ücretini ve ayrıca satış bedelinin %2 + KDV si oranında cezai şartı ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir. “Hükümlerini taşımakta olduğunu, Sözleşme konusu taşınmaz müvekkilinin çalışmaları sonucunda satıldığını ancak, imzalanan sözleşme gereği ödemeyi kabul ettiği bedeller davalı tarafından ödenmediğini, sözleşmede açıkça belirlendiği üzere taşınmazın tavsiye edilen satış fiyatının 1.750.000 -TL olduğunu, davalının tüm hükümlerini kabul ederek imzaladığı sözleşme uyarınca ödemesi gereken meblağın 61.950,00-TL olduğunu, Söz konusu bedelin tahsili amacıyla davalı aleyhine … 1. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, ancak borçlunun itiraz etmesi üzerine takip durduğunu, davalının itirazının tamamen haksız ve kötü niyetli olup sadece takibi uzatmaya yönelik olduğunu, müvekkilinin alacağı taraflarca tüm şartları kabul edilerek imzalanmış olan sözleşmeye dayanmakta olduğunu, sözleşmedeki hususların borçlu-davalı tarafından kabul edilerek imzalandığını beyan etmiş, sonuç olarak, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun ve takibi uzatmaya yönelik davalı itirazının iptali ile alacağın % 40‘ından az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize vermiş olduğu 09.05.2015 tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle; “Müvekkili ile yapılan sözleşmede gayrimenkulün satış bedeli olarak 1.750.000-TL bedel gösterildiğini, sözleşme sefahatinde müvekkiline gayrimenkulün değerinin fahiş miktarda üzerinde fiyatlandırma yapılarak sözleşmenin imzalanması sağlandığını, müvekkili her ne kadar bu fiyata söz konusu gayrimenkulün satılamayacağını iddia etse de kurumsal bir marka kullanarak (Eskidji) emlak komisyonculuğu işi ile iştigal eden davacının uzmanlığına güvenerek davaya konu sözleşmeyi imzaladığını, gayrimenkulün bu fiyata satılamayacağını bildiği halde uzmanlığına itimat eden müvekkiline fahiş miktarlı satış bedelinin önerilmesi sureti ile yapılan sözleşmenin iyi niyetti olduğunu düşünmenin mümkün olmadığını, davacı yan mesleki iştigal alanının getirdiği uzmanlık gereği gayrimenkulün bu fiyata satılacağını bilmekte ya da en azından bilmesi gerekmekte olduğunu, gayrimenkule değerinin çok üstünde satış fiyatı belirleyerek sözleşmeyi ifa edilmesi imkansız halde imzaya sunduğunu, bu noktada nihai takdir mahkemenin olmak üzere iki ihtimal bulunmakta olduğunu, birinci ihtimal kurumsal bir marka kullanarak emlak komisyonculuğu işi iştigal eden davacının doğru fiyatlandırma yapacak mesleki deneyim ve tecrübesi bulunmaması olduğunu, bu anlamda sözleşmede önerilen 1.750.000 TL’lik fiyatlandırma mesleki hata neticesinde yapılmış ve sözleşmenin hata nedeni ile bunlara neden olduğunu, ikinci ihtimal davacının kendi mesleki uzmanlığına güvenen müvekkilinin bilgisizliğinden yararlanarak kasten bu bedelin fahiş miktarda yüksek yazıldığı bu vesile ile asla bu sözleşmenin gerçekleşmeyeceğini bildiği ve bu cihette müvekkili sürekli oyalamak sureti ile sözleşmenin gerçekleşmemesi üzerinden komisyon ücreti ve cezai şartın kötü niyetli olarak tahsilini amaçladığını, bu anlamda da hile nedeni ile sözleşmenin geçersizliği ve davacının kötü niyetli olabileceğini, sözleşmede yazılı fahiş miktarın hata ilemi yoksa hile ile kasıtlı olarak mı yazıldığı hususunun takdiri sayın mahkemeye ait olduğunu, yine komisyonunun %3 ten %1,5 ‘a indirilerek cezai şartın da aynı şekilde revize edilmesi davacının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüğünü yerine getirse de getirmese de aynı bedeli alabileceği ihtimali değerlendirildiğinde bu durum söz konusu iddialarını kanıtlar nitelikte karine teşkil etmekte olduğunu, sözleşmeye konu gayrimenkule bulunduğu iddia olunan en yüksek teklifi veren alıcının 1.000.000-TL önerdiğinin iddia edildiğini bu iddianın bile davacının beyanından ibaret olup kanıtlanamadığını, sözleşmenin yapıldığı 20.12.2013 tarihinden itibaren müvekkilleri sözleşmeye yansıyan değerin çok altında teklifler geldiği iddiaları ile sürekli olarak oyalandığını, müvekkili tarafından bulunan evin gerçek değerinde teklifler sunan alıcılar da davacı tarafından komisyon bedelinin düşeceği iddiası ile kabul edilmediğini, ancak davacının öngördüğü bedele yakın bir teklif de hiçbir zaman müvekkiline iletilmediğini, davacının evin kendi bulduğu müşteriye haricen satıldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacı dava dosyasına kendi bulduğu müşterilere evin gösterilmesine ilişkin tutanakları sunduğunu, bu tutanaklar ve evin mevcut tapu kaydı incelendiğinde evin satıldığı kişinin davacının evi gösterdiği kişilerin arasında bulunmadığının açıkça görüleceğini, bu anlamda sözleşmeye atıf ile bu gerekçeye dayalı olarak cezai şart talep edilmesi şüphesiz hakkaniyete aykırı kötü niyetli bir talep olduğunu, evi satın alan kişi … adlı kişi olduğunu, dosyada tutanaklar incelendiğinde bu kişinin davacının bulduğu alıcı adaylarından biri olmadığı anlaşılacağını, davacının %40’lık icra inkar tazminatı yasal dayanaktan uzak olduğunu, davacının mevcut %20 oranlı icra inkar tazminatını %40 olarak talep etmesi takibin kötü niyetli yapıldığına karine teşkil etmekte olduğunu beyan etmiş, sonuç olarak davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
… 1. İcra Müdürlüğünün … Esaslı dosyası dosyamız içersine getirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinde 61.950.-Tl asıl alacağa % 9 yasal faizi ile birlikte tahsili için takip yapıldığı, ödeme emrinin … 21.İcra Hukuk mahkemesince 17.08.2014 tarihinde tebliğ edildiğinin kabulüne karar verildiği, borçlunun da süresi içersinde borca itiraz ettiği anlaşılmıştır.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak icra takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 29.12.2015 tarihli 9 sayfadan ibaret rapor ile 26.04.2016 tarihli 7 sayfadan ibaret ek raporu aldırılmıştır.
Mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra ; “Davanın Kabulü ile … 1. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davalıların itirazının 61.950.-Tl üzerinden iptali ile takibin devamına takipten sonra asıl alacak olan bu miktara yasal faizi yürütülmesine, fazla istemin reddine, % 20 İcra inkar tazminatı tutarı 12.390.-Tl davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
Bu karar taraflarca süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2016/25769 E, 2018/7471 K sayılı 28.06.2018 tarihli ilamı ile bozulmuştur.
Bozma ilamında özetle ; “davacı emlakçı ile ile davalı arasındaki 20.12.2013 tarihli sözleşmenin konusu davalının sahibi olduğu bahçeli kagir ev olduğundan, davalının tüketici, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tüketici işlemi ve görevli mahkemenin de tüketici mahkemesi olduğunun kabulü gerekir. O halde mahkemece, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” gerekçesi ile mahkememiz hükmünü bozmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ile ek rapor, mahkememizce verilen hüküm, bu hükmün bozulmasına ilişkin Yargıtay İlamı ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Davacı ile davalı arasında 20.12.2013 tarihinde gayrimenkul satışı için tek yetkili aracılık sözleşmesi imzalandıkları anlaşılmaktadır. Söz konusu sözleşme ile davalıya ait İstanbul, Sarıyer, Yeniköy, 65 Pafta, 293 Ada, 26 Parselde kayıtlı bahçeli kargir evin satılması hususunda davacı ile anlaşılmış ve sözleşme süresi imza tarihinden itibaren 6 aylık olarak belirlenmiştir. Yine aynı sözleşmenin 7. maddesi uyarınca sözleşme süre sonundan 15 gün önce yazılı olarak fesih edilmemiş olması halinde 1 ay sürelerle ve aynı koşullarda yenilenmiş sayılacağı da taraflarca kabul ve İmza edildiği görülmüştür.
Sözleşmenin 5. maddesi: “Komisyon ücreti: Tavsiye edilen satış bedelinin %2 +KDV’sidir. Gayrimenkulün gerçek satış değeri, tavsiye edilen satış bedelinin üzerinde olması halinde gerçek satış değeri üzerinden hesaplandığı, BÖLGE ORTAĞI ayrıca ALICI’dan da komisyon alacağı, hükmünü taşımakta olduğu görülmüştür.
Davacı, huzurdaki dava ile davacının maliki olduğu evin kendisi tarafından bulunan bir alıcıya satılmasına rağmen aralarındaki sözleşmeye aykırı olarak ücretinin ödenmemesi nedeni ile başlattığı takibe vaki itirazın iptalini istemiştir. Dava tarihi itibari ile yürürlükte olan 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
Bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığı tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
6502 sayılı yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Dosyamızdaki davada; davacı emlakçı ile ile davalı arasındaki 20.12.2013 tarihli sözleşmenin konusu davalının sahibi olduğu bahçeli kagir ev olduğundan, davalının tüketici, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tüketici işlemi ve görevli mahkemenin de tüketici mahkemesi olduğunun kabulü gerekir.
Tüm bu nedenlerle Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Tüketici mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Tüketici mahkemesine gönderilmesine,
2- HMK 20. Maddesi gereğince dosya kesinleştikten sonra 2 hafta içinde Görevli Mahkemeye gönderilmesi için başvuruda bulunulmaz ise Davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğinin ihtaratına, (ihtarat yapıldı.)
3- Yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda Görevli Mahkemece karar verilmesine,
İlişkin karar yan vekillerinin yüzene karşı tebliğden itibaren onbeş gün içinde Mahkememize verilecek dilekçe ile Yargıtay yolu açık olmak üzere açıkça karar verildi. 19/12/2018

Katip …

Hakim …