Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/811 E. 2018/869 K. 11.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/811 Esas
KARAR NO : 2018/869
DAVA : Hakem Kararının İptali
DAVA TARİHİ: 13/11/2015
KARAR TARİHİ: 11/10/2018
Mahkememizde görülmekte olan Hakem Kararının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde,vekiledeni şirketin 233 sayılı KHK ile kurulmuş 4046sayılı Yasa kapsamına alınmış, sermayesinin tamamı devlete ait birkamu kuruluş olduğunu, mülkiyeti davacı Kuruma ait … Limanı, … Özelleştirme İdaresi Başkanlığının (ÖİB) yaptığı ihaleyi kazanan Davalı Şirkete Özelleştirme Yüksek Kurulunun (ÖYK) 07.04.1997 tarih ve 97/13 sayılı kararıyla Limanın “İŞLETME HAKKI” nın kapsamını, sınırını, tarafların edim ve yükümlülüklerini, sözleşmenin sona erme şeklini düzenleyen “İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi” ile fiilen…PORT Tekirdağ Liman İşletmesine (Liman İşletmesi için kurulan tüzel kişilik) devredildiğini,ÖYK Kararı ve buna bağlı İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi kapsamında devredilen … Limanı özelleştirme tarihinden önce, sonra ve hatta bu güne kadar, gerek davalı gerekse müvekkili tarafından sorunsuz bir şekilde teknik, idari ve Liman İşletme Mevzuatları kapsamında işletildiğini ve halen işletildiğini, ancak Limanın kendisine devrinden sonra davalı tarafça inşa ettirilen konteyner terminal alanı ve tren feri iskelesi diye adlandırılan uyuşmazlık konusu yer, ÖYK Kararı ile devredilen alanının dışında, davalı tarafından deniz doldurularak elde edilmiş, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan alanlar olduğunu, davalı şirket vekili tarafından vekiledenine gönderilen 10.12.2012 tarihli yazı ile İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi kapsamında müvekkilleri şirket tarafından inşa edilmiş bulunan 101.820 metrekare büyüklüğündeki konteyner terminal alanı ile 10.990 metrekare büyüklüğündeki demiryolu iskelesi yapılarının müvekkili Kuruluşa intikal ettiği, Tekirdağ … Sulh Hukuk Hakimliği nezdinde… D. İş sayılı dosya kapsamında yapılan değer tespiti çerçevesinde alınan Bilirkişi Raporu ile konteyner terminal alanının halihazır toplam değerinin 78.025.055,96-TL., demiryolu iskelesi ve üst yapısının toplam değerinin ise 10.049.973,52-TL. olduğunun belirlendiği belirtilerek; iş bu toplam tutar 88.075.029,48 TL’nin en geç 17/12/2012 tarihine kadar ödenmesi, aksi taktirde sözkonusu tutarın tahsili için devir sözleşmesi gereği tahkim yoluna başvurulacağının müvekkiline bildirildiğini, davalı şirketin bu talebinin müvekkili Kuruluş tarafından kabul görmemesi üzerine, davalı şirket vekili tarafından gönderilen 27.12.2012 tarihli yazı ile İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin 37. maddesi çerçevesinde söz konusu alacaklarının tahsili için tahkim yoluna başvurulacağı ve bu konuda hakemlik yapmak üzere…Barosu Avukatlarından Dr. …’in görevlendirildiği belirtilerek, müvekkili Kuruluş adına görev .yapacak hakemin belirlenip işbu yazının tebliğinden itibaren 7 gün içinde taraflarına bildirilmesinin talep edildiğini,müvekkili Kuruluşun hakemi olarak Dr.. …’nın seçildiğini ve tahkim yargılamasında davacı konumunda olan …’ye ve hakemine gerekli bildirimlerin yapıldığını, hakemlerce yapılan 24.05.2013 tarihli ilk toplantıda başhakemlik görevini yürütecek 3. Hakem hususunda mutabakat sağlanamaması nedeniyle İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22.10.2013 tarih ve … E.-2013/210 K. sayılı kararı ile de 3. Hakem olarak Prof. Dr. …’nın seçildiğini, hakem heyeti’nin 13.08.2014 tarihli Hakem Heyeti Ara Kararı’nın 2. Maddesinde “Tahkim süresinin 2 Mayıs 2014 tarihinde taraf vekilleri ve hakem heyetinin katılımıyla yapılan iş istişare toplantısından başlamış sayılmasına” karar verildiğini, böylece tahkim sürecinin 2 Mayıs 2014 tarihi itibariyle başladığını, öncelikle 15/09/2015 tarihli Hakem Heyeti Kararı’nın kamu düzenine aykırılık ile HMK ve Hakem Heyeti ‘nin 03.05.2014 tarihli Toplantısında alınan “Tahkim yargılamasının tahkim şartı uyarınca HUMK ile belirlenen esaslara uygun olarak yürütülmesine ” ilişkin kararı gereğince HUMKda da belirtilen hakem kararının iptali gerektiren ilgili kanun maddeleri sebebiyle iptalini talep ettiklerini, hakem heyetinin sebepsiz zenginleşmeye dayalı talebi incelemeye yetkili ve görevli olmadığını,hakem heyetince husumete ilişkin itirazları nazara alınmadan karar verdiğini, husumetin kamu düzeninden olması sebebiyle de hakem heyeti kararının iptali gerektiğini, hakemlerin verdikleri kararla yetkilerinin dışına çıkarak yetki aşımı suretiyle karar verdiklerini,uyuşmazlığa konu dolgu alanının ilgili mercilerden gerekli tüm izin ve onaylar alınmadan yapılmış olmasının MEGM mevzuatı gereği Kamu Düzenine aykırılık teşkil ettiğinin hakem heyeti tarafından dikkate alınmadığını, sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince tahkim yargılaması sürecinin başlatığı tarihte 1 yıl dolduğunu, bu nedenle davanın zamanaşımına uğradığını, bu yönüyle de hakem kararının iptali gerektiğini, ayrıca hakem kararında tarafların eşitliği ilkesine ve hukuki dinlenilme hakkına riayet edilmediğini beyanla, hakem heyeti tarafından verilen 15.09.2015 tarihli hakem kararının kamu düzenine aykırılık ile HMK ve Hakem Heyeti ‘nin 23.05.2014 tarihli Toplantısında alınan “Tahkim yargılamasının tahkim şartı uyarınca HUMK ile belirlenen esaslara uygun olarak yürütülmesine” ilişkin kararı gereğince HUMK’ da da belirtilen sebepler ile iptaline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının iptal sebeplerini hem HMK hem de HUMK’a dayandırdığını, oysa dava dilekçesinde ileri sürülen hususlardan ancak HMK’nun 439/2. maddesinde düzenlenen iptal gerekçeleri kapsamına girenlerin incelenmesinin mümkün olup, HUMK kapsamında bir değerlendirme yapılmasının caiz olmadığını, öncelikle hakem kurulunun yetkisine itiraz etmişler, dava konusu ihtilaf tamamen taraflar arasındaki Sözleşme’nin uygulanması ve uygulanmasının imkansız hale gelmesi sebebiyle sona ermesinden kaynaklandığını, sebepsiz zenginleşme hükümleri ise sözleşmenin sona erme nedenine bağlı olarak tazminat hesabı aşamasında dikkate alındığını, bu itibarla dava sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanmadığını, HMK’nun Tahkim babı hükümlerine göre iptal davasında tahkim kararının esasına ilişkin inceleme yapılamayacağını çok iyi bilen davacının dava dilekçesinde esasa ilişkin her tür iddialarını “kamu düzenine aykırılık” ve “yetki aşımı” başlıkları altına gizleme yoluna başvurduğunu, HMK hükümlerinin bu şekilde dolanılamayacağı her türlü izahtan vareste olduğunu, öncelikle davacı tarafın, içerisinde “kamu yararı” ya da “kamu düzeni” ibaresi geçen cümlelerle, tahkim yargılamasında kamu düzenine aykırı hüküm verilmesi kavramlarını birbirine karıştırarak kamu düzenine aykırı nitelikte karar verilmiş bir tahkim yargılaması yapıldığı izlenimi uyandırmak istediğini beyanla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 439’da sınırlı sayıda düzenlenen iptal sebeplerinden hiçbirisine dayanmayan işbu davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
GEREKÇE:
Dava; hakem heyeti kararının iptali/ dosyanın Yargıtay tarafından incelenmesine karar verilerek Yargıtay gönderilmesi ( HUMK gereğince )talebine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda, … E.K. Sayılı 03/03/2016 tarihli kararı ile iç tahkim yoluyla verilen hakem kararına karşı HUMK 516 vd. Maddeleri uyarınca temyiz yoluna başvurulabileceği kabul edildiğinden, İPTAL DAVASININ BU SEBEPLE REDDİNE karar verildiği, işbu dosyanın davacı ve davalı vekilleri tarafından temyizi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesine gönderildiği, dosya yargıtay da temyiz aşamasında iken, taraf vekillerinin sulhe vardıklarını davanın HMK.’nun 315 maddesi uyarınca sulh sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilerek sonuçlandırılmasını talep ettikleri, dilekçelerin Yargıtay 15. Hukuk Dairesine gönderildiği, ancak Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin … E.K. Sayılı 11/06/2018 tarihli ilamı ile önce görev konusu incelenerek mahkememiz hükmünün bozulduğu, Mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verildiği anlaşılmakla,
Bozma ilamında açıkça dayanıldığı üzere;
6100 sayılı HMK’da tahkim yargılamasında görevli mahkeme konusunda 410 ve 439. maddelerde düzenlemeler yer almakta iken 15.03.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 7101 sayılı Kanun’un 57. maddesiyle HMK 410. madde, 60. maddesiyle de HMK 439. madde değiştirilmiştir. Ayrıca 53. madde ile 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu’nun 15. maddesinde yapılan değişiklik ve 54. madde ile bu Kanuna eklenen ek 1. madde ile de görevli mahkeme konusunda ihtiyari tahkim ve milletlerarası tahkim arasında paralellik sağlanmıştır. Kanun’un 55. maddesiyle de 5235 sayılı Kanun’un 5. maddesinde değişiklik yapılmış ve iptâl davaları ticaret mahkemesinin heyet halince göreceği davalar arasından çıkarılmıştır.
Yapılan değişiklikler sonucu HMK’daki son düzenlemelerde; tahkim yargılamasında, mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli ve yetkili mahkemenin, konusuna göre tahkim yeri asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemesi olduğu, tahkim yeri belirlenmemiş ise görevli mahkemenin, konusuna göre asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemesi, yetkili mahkemenin ise davalının Türkiye’deki yerleşim yeri, oturduğu yer veya işyeri mahkemesi olduğu (HMK 410/1), hakem kararına karşı yalnızca iptâl davası açılabileceği, iptâl davasının, tahkim yeri Bölge Adliye Mahkemesi’nde açılacağı, öncelikle ve ivedilikle görüleceği (HMK 439/1) belirtilmiştir.
Sözü edilen bu düzenlemeler mahkemelerin görevine ilişkindir. Görev düzenlemesi yapılan 7101 sayılı Kanun’da görev kuralına ilişkin yapılan değişikliklerin eldeki davalara uygulanıp uygulanmayacağı konusunda bir hükme yer verilmemiştir. Sonuç olarak uygulanması gereken geçiş hükmü bulunmamaktadır. Usul kuralları ve bu kapsamda yer alan görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, aksine düzenleme yoksa derhal uygulanacağından, yapılan görev kuralı değişikliklerinin kanunda istisna niteliğinde geçiş hükümlerine yer verilmediği için eldeki davalara da uygulanması gerekir.
Davanın 6100 sayılı HMK’nun yürürlüğe girdiği tarihten önce ya da Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçtiği tarihten önce açılıp açılmadığının da bir önemi bulunmamaktadır. Aynı şekilde sözleşme tarihi itibariyle hakem kararlarına karşı iptâl davası veya temyiz yollarından hangisine gidilebileceği hususundaki görüş ayrılığı da, 13.04.2018 tarih ve … Esas, … Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile giderilip sözleşme tarihine bakılmaksızın iptâl davası olarak belirlenmiştir. Sözleşme ve hakem kararının tarihine bakılmaksızın iç tahkim sonucu verilen hakem kararlarına karşı da sadece iptâl davası açılabileceğine dair İçtihadı Birleştirme Kararı doğrultusunda hüküm verildikten sonra yapılan kanun değişikliği ile 6100 sayılı HMK’nın 439. maddesine göre açılmış olan Hakem Kurulu kararının iptâli davalarının Bölge Adliye Mahkemeleri’nde görülmesi zorunlu hale getirilmiş olmakla, Mahkememizin görevsizliğine, davanın bu sebeple usulden reddine karar verilmesi yasal ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla:
HÜKÜM:
1-)Mahkememize açılan hakem kararının iptali konulu davada yasa değişikliği sebebiyle Bölge Adliye Mahkemeleri görevli kılınmakla davayı görmeye Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın bu sebeple USULDEN REDDİNE,
2-) Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın GÖREVLİ VE YETKİLİ İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Yargılama giderleri, harç ve vekalet ücreti hususunun H.M.K’nun 331. maddesi uyarınca davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmesi halinde o mahkemede, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde dosya ele alındığında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde mahkememizce değerlendirilmesine,
Davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile temyiz için Yargıtay’a başvurma hakları hatırlatılarak oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …