Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/804 E. 2020/103 K. 18.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/804 Esas
KARAR NO : 2020/103
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/09/2018
KARAR TARİHİ : 18/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Taraflar arasında 20.03.2017 tarihli protokol imza altına alındığını, söz konusu sözleşme kapsamında davacının, davalıya ait sistemlerin kendi müşterilerine tanıtılması hizmetini yerine getirdiğini, davacının mezkur protokol hükümleri kapsamında sorumluluğuna düşen her türlü edimi yerine getirdiğini ve söz konusu hizmet bedellerini içeren faturaları tanzim ettiğini, söz konusu faturalardan 30.04.2018 tarih ve 1.889,00 TL bedelli fatura iade faturası olup, davacı şirket tarafından cari ekstreye işlendiğini davalı söz konusu faturalara karşılık gelen bedellerin bir kısmını davacı şirkete ödediğini ve fakat kalan ödemelerini yapmadığını, davacı bunun üzerine … Noterliği’nin 21.03.2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile hizmet bedellerinin ödenmesini ihtar ettiğini, buna rağmen davalı taraf ihtarnameden sonra bir kısım ödemeler yapmışsa da hizmet bedellerinin 8.891,06 TL’lik kısmını ödemediğini, mezkur faturalara istinaden davalı tarafında gerekli ödemeler yapılmaması sebebiyle davalı taraf aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası üzerinden yasal takip işlemi başlatıldığını, davalının herhangi bir borcu olmadığından bahisle icra takibine itiraz ettiğini, davalı borçlunun itirazı neticesinde icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmesi sebebiyle işbu huzurdaki davanın ikame etme zorunluluğu hasıl olduğunu, davanın kabulüne, davalı borçlunun …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına vaki itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini, haksız ve kötü niyetli borçlunun %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Sözleşme’den doğan herhangi bir ihtilaf için İstanbul Anadolu mahkemeleri ve icra müdürlükleri özel yetki ile seçilmiş olup, yetkisiz yerde açılan huzurdaki davaya itiraz etme zarureti hasıl olduğunu, kaldı ki, müvekkil şirketin … Mah. Cad. No: …, İç Kapı No: … , Ataşehir, İstanbul adresinde faaliyet göstermekte olduğunu, dolayısıyla, İstanbul Anadolu mahkemelerinin yetkili olduğunu, davalı şirketin, hazine Müsteşarlığı’ndan aldığı ruhsat çerçevesinde faaliyet gösteren ve sigorta poliçelerinin hem çağrı merkezi hem de internet üzerinden satın alınmasına aracılık eden bir sigorta brokerliği şirketi olduğunu, davalı şirkete ait ….com isimli (http://www … com) web sayfası ve çağrı merkezi üzerinden, Türkiye’de neredeyse tüm sigorta şirketlerine ait sigorta poliçeleri alıcıya ait kredi kartı kullanılmak suretiyle satın alınabildiğini, davalı şirket’in söz konusu hizmeti işinin doğası gereği çağrı merkezi sayesinde etkili, kaliteli ve kesintisiz bir şekilde vermesi gerektiğini, bunu sağlayabilmek için çağrı merkezi telefon hatları … ‘dan tahsis edildiğini, davacının, davalı şirket’in …’dan aldığı telekomünikasyon hizmetlerinin kendi şirketlerine geçirilmesi için çaba sarf etmiş … İletişim Hizmetleri Satış Genel Müdür Yardımcısı … tarafından gönderilen 08.02.2017 tarihli mailde açıkça Ses Hizmetlerinde aylık 5.800 TL’ ndan 4.099 TL’ na düşeceği bu sayede aylık 1.700 TL tasarruf, İnternet Hizmetinde ise aylık 3.745 TL’ndan 3.200 TL’na düşeceği bu sayede 545 TL tasarruf edileceğini, 24 ay süreli hizmet taahhüdü ile 24 ay için toplam tasarruf miktarının 53.880 TL olacağını ve davalı şirket’in … ile olan sözleşmesini sözleşme süresi dolmadan feshetmesi halinde … tarafındaki taahhütlere ilişkin cayma bedellerini davacı şirket tarafından karşılanacağını, hizmet faturalarına da aynı tutarda indirim yapılacağına taahhüdü verildiğini, aynı zamanda Netim ile akdedilen tanıtım sözleşmesi ile de davalı şirket’in ve sistemlerinin tanıtılarak müşterilerini poliçe satın alması için yönlendirerek teklif almasını sağlayacak ve eğer teklifler poliçeleştirilir ise yapmış olduğu tanıtım sonucunda tanıtım ücretine hak kazanacağını, ancak, davalı şirket, davacı ile olan ticari ilişkisinde ilk günden itibaren hep sorunlarla uğraşmak zorunda kaldığını, vaat edilen hizmeti alamadığını, tüm telefon numaralarının geçişi sırasında alan kodu 8 olan telefon numaralarında gelen çağrıları alamama problemi yaşandığını ve tüm ekim ayı boyunca … Sigorta’nın çağrı merkezinin outbound yani dışarıya arama gerçekleştirmesi sınırlandırıldığını, tüm bu sorunlar ve daha fazlası, davacı şirket ile yapılan sayısız yazışmalar ile belgeli olduğunu, davacı şirket tüm bu yaşanan problemlere kesin ve kalıcı bir çözüm bulamadığını, davalı şirket kendisine sağlanan hat kalitesi ve fatura problemleri ile uğraşmak zorunda kaldığını Çağrı Merkezinde gerçekleşen hat problemleri nedeni ile davalı şirket müşterilerine ulaşamadığını ve müşterilerinden gelen aramaları da alamadığını, bu ise davalı şirketin müşterilerine verdiği hizmetin aksamasına ve hatta durmasına sebebiyet verdiğini, davacının kendisinden beklenen ticari ve ekonomik faydayı göstermediğini, bu da öngörülebileceği üzere, poliçe satışlarının çok önemli bir kısmını çağrı merkezi sayesinde gerçekleştiren davalı şirket için davacı tarafından verilen ayıplı hizmet hatta verilemeyen hizmet çok büyük bir prestij, imaj, zaman ve nakit kaybına sebep olduğunu, bundan dolayı davanın reddi ile yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; Taraflar arasında akdedilen sözleşmeden kaynaklı cari alacağa dayalı başlatılan icra takibine davalının itirazı üzerine açılan İİK. 67. maddesine dayalı itrazın iptali davasıdır.
7101 sayılı kanunun 61. Maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası ”Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır.” şeklinde değiştirilmiş olup 15.03.2018 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğü girmiştir.
Mahkememizde görülen iş bu davada 7101 sayılı kanunun resmi gazetede yayınlandığı tarihten sonra 06/09/2018 tarihinde açılmış olup 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre basit yargılama usulüne tabi olmasına rağmen tensip zaptıyla her ne kadar yazılı yargılama usulünün uygulanması gerektiği belirtilmiş olsa da 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklik dava tarihinden önce olması nedeniyle tensip zaptında yazılı yargılama usulünün uygulanacağının belirtilmesi taraflara kazanılmış hak sağlamayacağından 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince 21.05.2019 tarihli ön inceleme duruşmasında iş bu davada basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, davada; … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına, müvekkili şirket ile davalı arasında akdedilen 20/03/2017 tarihli protokole, faturalara, …. Noterliğinin 21/03/2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesine, cari ekstrelere, müvekkili şirkete ait ticari defter ve belgelere, bilirkişi incelemesine, keşif, tanık ve sair yasal her türlü delile dayanmıştır.
Davalı vekili davada; müvekkil şirket ile davacı şirket arasında gerçekleşen yazışmalara, sözleşme, bilirkişi, tanık delillerine dayanmıştır.Davalı vekiline HMK 140/5 madesi uyarınca delillerini ve belgelerini ibraz etmesi için 2 haftalık kesin süre süre verilmiş ve kesin sürenin hukuki sonuçları ihtar edilmiş ancak davalı vekili tarafından delil ve belgeleri mahkememize ibraz edilmemiştir.
Davaya dayanak …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında; alacaklı … tarafından borçlu … aleyhine 8.891,06 TL abonelik sözleşmesinden doğan cari alacaktan kaynaklı alacağın tahsili için 02.07.2018 tarihinde ilamsız genel haciz yoluyla takibe girişildiği, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği ve borçlu tarafından süresinde İcra Dairesinin yetkisine ve borca itiraz edildiği anlaşılmaktadır.
HMK’nın 19/2 maddesi “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
Davalı vekili tarafından icra dairesine sunulan itiraz dilekçesinde icra dairesinin de yetkisine itiraz edildiği ancak yetkili icra dairesinin gösterilmediği ve mahkememize sunulan cevap dilekçesi ile mahkememizin yetkisine karşı itirazda bulunulduğu mahkememiz tarafından davalı vekilinin icra dairesinin yetkisine karşı yapmış olduğu itirazının HMK’nın 19/2 maddesi gereğince reddine, davalı vekilinin Mahkememizin yetkisine yapmış olduğu itirazının davalı vekilinin icra dairesinin yetkisine karşı yapmış olduğu itirazın HMK. 19/2 maddesi gereğince geçersiz olması nedeniyle İstanbul İcra Dairelerinin yetkili hale geldiğinden işbu davanın itirazın iptali davası olmasından dolayı davalı vekilinin Mahkememizin yetkisine karşı yapmış olduğu itirazın reddine karar verilmiştir.
Mahkememiz tarafından iddia, savunma ve toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemini kapsayan ticari defter ve dayanağı belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak davacı yanın icra takip tarihi itibariyle davalıdan alacağı varsa miktarın saptanmasına, taraf defterlerinin usulüne uygun düzenlenip düzenlenmediğinin belirlenmesi için dosyanın bilirkişiye tevdine karar verilmiş bilirkişi tarafından sunulan 25.10.2019 tarihli raporda ayrıntısı açıklandığı üzere sonuç olarak “Davacının 2017-2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu,
Davalının 2017-2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu,
Mali yönden yapılan incelemeler doğrultusunda, taraflar arasında cari hesap yönünden bir çekilmenin mevcut olmadığı, davacı yanın davalı yandan takip tarihi (02.07.2018) tarihi itibariyle 8.891,06 TL cari hesap bakiye alacaklı olduğu,” tespit ve rapor edilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiştir.Davalı vekili tarafından bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi sunulmuş olup dosyanın yeni bir bilirkişiye tevdi ile yeni bir rapor alınması talep edilmiştir.Mahkememiz tarafından bilirkişi raporunun dosya kapsamında toplanan delillere uygun olması nedeniyle davalı vekilinin dosyanın yeni bir bilirkişiye tevdi ile yeni bir rapor alınması talebinin reddine karar verilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 10.12.2018 tarih, 2017/511 Es. Ve 2018/643 K. Sayılı ilamında “Dava, faturaya dayalı alacağın tahsiline yönelik yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.Mahkemece getirtilen ve davalı tarafından vergi dairesine bildirilen BA formunda davacı tarafından düzenlenen faturanın düzeltme nedeniyle iptal edildiği bildirilmiştir.Bu durumda davacı tarafından düzenlenen faturanın davalı defterlerine kaydedildiği,kaydedildikten sonra tek taraflı işlem ile iptal edildiği anlaşılmıştır. Her iki şirketin muhasebecisinin aynı olması bu maddi olgunun gerçekleşmediği sonucunu doğurmaz. Davalı tarafından düzenlenen faturanın ticari defterlerine kaydedilmesi faturada belirtilen malın alındığına karine teşkil eder.Mal alınmadığının ispat yükü bu durumda davalıya aittir,davalı ancak bu hususu yazılı delillerle ispat edebilir.Mahkemece yanılgılı gerekçe ile ispat yükünün davacıya yükletilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” şeklinde karar verilmiştir.
Toplanan tüm delillere ve dosya kapsamına göre; davacı tarafından 8.891,06 TL abonelik sözleşmesinden doğan cari alacaktan kaynaklı alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı ancak davalı tarafça borca itiraz edildiği, mahkememiz tarafından yargılama sırasında alınan hükme dayanak teşkil etmeye elverişli 25.10.2019 tarihli bilirkişi raporunda davacının 2017-2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davalının 2017-2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, mali yönden yapılan incelemeler doğrultusunda, taraflar arasında cari hesap yönünden bir çekilmenin mevcut olmadığı, davacı yanın davalı yandan takip tarihi tarihi itibariyle 8.891,06 TL cari hesap bakiye alacaklı olduğunun tespit edildiği anlaşılmakla davanın kabulü ile davalının …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında itirazının iptaline, takibin koşullarıyla devamına, alacağın likid olması nedeniyle davalının alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
Davanın KABULÜ ile;
1-)Davalının … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında itirazının İPTALİNE, takibin koşullarıyla DEVAMINA
2-)Alacağın %20’si oranındaki 1.778,21 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 607,35-TL karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 151,84-TL harcın mahsubu ile bakiye 455,51-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-)Davacı tarafından yapılan 35,90-TL başvuru harcı, 151,84-TL peşin harç, 5,20-TL vekalet harcı, 147,70-TL müzekkere/davetiye gideri olmak üzere toplam 340,64-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-)Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6-)Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 maddesi uyarınca 3.400,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-)Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde davacıya / vekiline iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzünde; tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/02/2020

Katip …

Hakim …