Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/778 E. 2019/980 K. 10.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/778 Esas
KARAR NO : 2019/980

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/08/2018
KARAR TARİHİ : 10/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı borçlu yanın faturaları ödememesi üzerine, aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, davalının alacağın tahsilini geciktirmek amacıyla icra takibine itiraz ettiğini beyanla, davanın kabulüne, itirazın iptaline takibin devamına, davalının alacağın %20 ‘sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; icra takibine konu faturaların vekiledeni ile ilişkisi bulunmadığını, takibe konu tesisat numarası ile bir aboneliği bulunmadığını bu nedenle öncelikle işbu davanın husumet eksikliğinden dolayı usulden reddi gerektiğini, mahkememizin görevsiz olduğundan, davanın görev yönünden reddi gerektiğini, davacının satıcı, müvekkilimin de tüketici olması gerektiğini, vekiledeninin, takibe konu tesisat numarası ile bir aboneliği bulunmadığını, davacının takibe konu borcun, son ödeme tarihinin 13.08.2009 tarihi olduğunu belirttiğini, ancak davacı tarafından, bu borcun kime ait olduğu ve ne zaman doğduğunun belirtilmediğini, kabul etmemekle birlikte vekiledeninin böyle bir borcunun olduğu bir an için kabul edilse de kime ait olduğu ve ne zaman doğduğu belli olmayan bu borç zaman aşımına uğradığından yine davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, kaldı ki davacı tarafından, vekiledenine tebliğ edilmiş bîr fatura, belge vs bulunmadığını, davacı tarafın, borca konu faturayı vekiledenine tebliğ etmediği gibi icra dairesine ve işbu dosyaya da sunmadığını, dolayısıyla takibe konu borcun neye göre belirlendiğinin belli olmadığını, salt gecikmiş eneıji bedeli denilerek, vekiledeninin borçlu olduğu yönündeki iddiaların kabul edilemeyeceğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; kaçak elektrik kullanım bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itiraz üzerine açılan İİK. 67. maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
7101 sayılı kanunun 61. Maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası ”Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır.” şeklinde değiştirilmiş olup 15.03.2018 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğü girmiştir.
Mahkememizde görülen iş bu davada 7101 sayılı kanunun resmi gazetede yayınlandığı tarihten sonra 28/08/2018 tarihinde açılmış olup 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre basit yargılama usulüne tabi olmasına rağmen tensip zaptıyla her ne kadar yazılı yargılama usulünün uygulanması gerektiği belirtilmiş olsa da 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklik dava tarihinden önce olması nedeniyle tensip zaptında yazılı yargılama usulünün uygulanacağının belirtilmesi taraflara kazanılmış hak sağlamayacağından 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince 25.05.2019 tarihli ön inceleme duruşmasında iş bu davada basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, davada; İstanbul… İcra Müdürlüğü’nün …E sayılı takip dosyasına, abone işlem dosyasına, defter kayıtlarına, bilirkişi incelemesine dayanmışlardır.
Davalı vekili davada yemin, ilgili mevzuat ve Yargıtay kararları, İstanbul… İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyanına dayanmıştır.
Davaya dayanak İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasında; alacaklı … tarafından borçlu … aleyhine 3.948,60-TL enerji bedeli, 5.899,87-TL gecikmiş gün faizi, 1.061,98-TL faizin KDV’si olmak üzere toplam 10.910,45-TL alacağın tahsili için 28.11.2017 tarihinde ilamsız genel haciz yoluyla takibe girişildiği, borçluya ödeme emrinin 08.12.2017 tarihinde tebliğ edildiği, 15/12/2017 tarihinde süresinde borca itiraz edildiği anlaşılmaktadır.
Mahkememiz tarafından … Odası Birliğine müzekkere yazılarak davalı …’un esnaf olup olmadığı ve odalarında kaydının olup olmadığının araştırılarak Mahkememize bilgi verilmesi istenilmiş olup …Birliği cevaben davalının esnaf kaydının olmadığı bildirilmiştir.
Mahkememiz tarafından… Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılarak sicil müdürlüklerinden davalı …’un gerçek kişi tacir olup olmadığı araştırılacak Mahkememize bilgi verilmesi istenilmiş olup …Ticaret Sicil Müdürlüğü cevaben davalının gerçek kişi tacir kaydının olduğu bildirilmiş ve ilgili evraklar yazı eklerinde gönderilmiştir.
Davalı vekili tarafından cevap dilekçesinde görev itirazında bulunulmuştur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
Yukarıda ki açıklamalar doğrultusunda her iki tarafın tacir olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili olduğu anlaşılmakla Mahkememiz tarafından davalı vekilinin görev itirazının reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili tarafından cevap dilekçesinde husumet itirazında bulunulmuştur.
Dava konusu icra takibine konu 16.07.2009 tarihli kaçak elektrik tespit tutanağı Mahkememiz tarafından incelenmiş olup tutanakta kullanım şeklinin “kesik olan enerjiyi açıp mühürsüz olarak yeni sayaç takarak enerji kullanmak” şeklinde belirtildiği, mahalde bulunan …’nın ” burasını arkadaşların metruk halde aldı, abonesi var fakat satan kişinin borçları yüzünden Yaşar Beyi abone yapmıyorlar” dediğinin tutanakta yer aldığı tespit edilmekle davacı tarafından tanzim edilen kaçak elektrik tespit tutanağının aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan resmi belgelerden olduğu, aksi ispat edilmedikçe doğru olduğunun kabulü gerektiğinden davalı tarafından da aksi ispat edilmediğinden tutanakta mahalde bulunan …’nın “… abonesi var fakat satan kişinin borçları yüzünden … abone yapmıyorlar” beyanı doğrultusunda davalının husumet itirazı Mahkememizce yerinde görülmeyerek kaçak kullanımın davalı tarafından yapıldığı anlaşılmakla davanın esasına girilmiştir.
Davalı vekili tarafından cevap dilekçesinde süresinde zamanaşımı def’inde bulunulmuştur.
TBK.’nın 146.maddesinde ” Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir. ” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Dava konusu icra takibine konu alacak, taraflar arasında kaçak kullanımdan dolayı tutulan tutanak olması nedeniyle ve yasada özel olarak başka bir süre öngörülmediğinden, genel zamanaşımı süresinin düzenlendiği TBK’nun 146. maddesi gereğince 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir.
Zamanaşımı süresi her alacak için o alacağın istenebileceği tarihte başlar. Bu nedenle somut olay özelinde, kaçak elektrik tüketim tahakkukunda belirtilen son ödeme tarihi bu sürenin başlangıcıdır.
Zamanaşımı süresi işlemeye başladıktan sonra, borçlunun veya alacaklının bazı eylem ve işlemleri zamanaşımı süresinin işlemesini haklı olmaktan çıkarabilir ya da yeniden bu sürenin başlaması sonucunu doğurabilir. İşte bu hallerde zamanaşımının durması ve kesilmesinden söz edilebilir.
Zamanaşımını kesen sebepler TBK. m.154-157 maddelerinde düzenlenmiş olup, TBK. 154/2 maddesi uyarınca borçlu aleyhine icra takibi başlatılması halinde, zamanaşımı süresi kesilir ve alacağın takibine ilişkin her işlemden sonra yeniden işlemeye başlar.
Somut olayda; davacı şirket tarafından, tahakkuk eden ve ödenmeyen kaçak elektrik enerji bedelinin tahsili amacıyla davalı aleyhine, 28.11.2017 tarihinde ilamsız genel haciz yoluyla takip başlatıldığı, takibe konu edilen kaçak elektrik tüketim tahakkukunda belirtilen son ödeme tarihinin 13.08.2009 olduğu, son ödeme tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı dolmadan davacı tarafından davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı ve TBK. 154/2 maddesi uyarınca zamanaşımının kesildiği ve takip tarihi itibariyle tekrardan işlemeye başladığı ve dava tarihi itibariyle 10 yıllık zamanaşımının dolmadığı Mahkememiz tarafından tespit edilmiş ve yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememizce davacı tarafın iddiası ve davalı tarafın savunmaları ile dosya kapsamında toplanan deliller birlikte değerlendirilerek davacı şirket tarafından sağlanan elektrik enerjisinin davalı tarafından kaçak kullanılıp kullanılmadığı, kaçak elektrik kullanılmış ise bedelinin tespiti için dosyanın bilirkişiye tevdine karar verilmiş olup bilirkişi tarafından Mahkememize sunulan 13/09/2019 tarihli raporda ayrıntısı açıklandığı üzere sonuç olarak:”…davalının söz konusu mahalde kaçak elektrik kullandığı, davalı tarafından ödenmeyen ve dava konusu olan faturanın asıl atacak tutarının 3.899,51 TL, gecikmiş faiz tutarının 5.833,63 TL ve KDV tutarının 1.050,05 TL olmak üzere toplamda 10.783,19 TL olarak hesaplandığı ve bu tutarın davalı tarafından davacıya ödemesinin gerektiği…” tespit ve rapor edilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiştir.Davacı vekili tarafından bilirkişi raporuna karşı itiraz ve beyan dilekçesi sunulmuş olup davanın kabulüne karar verilmesi talep edilmiştir.Davalı vekili tarafından bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesi sunulmuş olup yeniden bilirkişiye tevdii edilmesi talebinde bulunulmuştur.Mahkemmemiz tarafından dosya kapsamında toplanan delillerin değerlendirilmesi neticesinde raporun dosya kapsamına uygun olduğu görülmekle davalı vekilin ek rapor talebinin reddine karar verilmiştir.
Toplanan tüm delillere ve dosya kapsamına göre; davacı tarafından 16.07.2009 tarihli kaçak elektrik tespit tutanağından kaynaklı 3.948,60-TL enerji bedeli, 5.899,87-TL gecikmiş gün faizi, 1.061,98-TL faizin KDV’si olmak üzere toplam 10.910,45-TL alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı ancak davalı tarafından borca itiraz edildiği, Mahkememiz tarafından yargılama sırasında alınan 13/09/2019 tarihli bilirkişi raporunda davalının söz konusu mahalde kaçak elektrik kullandığı, davalı tarafından ödenmeyen ve dava konusu olan faturanın asıl atacak tutarının 3.899,51 TL, gecikmiş faiz tutarının 5.833,63 TL ve KDV tutarının 1.050,05 TL olmak üzere toplamda 10.783,19 TL olarak hesaplandığının rapor edildiği anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul… İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasındaki itirazının 10.783,19-TL üzerinden İPTALİNE, takibin asıl alacak olan 3.899,51-TL’ye takip tarihinden itibaren yıllık %16,80 oranında gecikme faizi ve gecikme faizine %18 oranında KDV uygulanmak suretiyle devamına, fazla talebin reddine, alacağın likid olması nedeniyle davalının alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1-)Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasındaki itirazının 10.783,19-TL üzerinden İPTALİNE, takibin asıl alacak olan 3.899,51-TL’ye takip tarihinden itibaren yıllık %16,80 oranında gecikme faizi ve gecikme faizine %18 oranında KDV uygulanmak suretiyle devamına,
FAZLA TALEBİN REDDİNE
2-)Alacağın %20’si oranındaki 2.156,63-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 736,60-TL nisbi karar harcından başlangıçta peşin alınan 186,33-TL harcın mahsubu ile bakiye 550,27-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-)Davacı tarafından yatırılan 35,90-TL başvuru harcı, 186,33-TL peşin harç, 5,20-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 227,43-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-)Davacı tarafından yapılan 700-TL bilirkişi ücreti, 117,20-TL müzekkere /davetiye gideri olmak üzere toplam 817,20-TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre 807,67-TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-)Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 maddesi uyarınca 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-)Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2 maddesi uyarınca 127,26 -TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
😎 Davacının gider / delil avanslarından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde davacıya / vekiline iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzünde; tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/12/2019

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.