Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/771 E. 2019/817 K. 22.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/730 Esas
KARAR NO : 2019/816
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 06/08/2018
KARAR TARİHİ : 22/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı borçlunun, şirket adreslerinin …/Antalya olması sebebiyle icra takibi yönünden İstanbul İcra Müdürlüklerinin yetkisiz olduğu gerekçesi ile …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile ikmal edilen takibin yetkisiz icra müdürlüğünde başlatıldığını ileri sürerek yetki itirazında bulunduğunu, H.M.K. 6. Maddesinin genel yetkili mahkemeyi belirleyen bir madde olup, mevcut ihtilafta kesin yetkili mahkeme de bulunmadığını, diğer yandan İ.İ.K. 50. Maddesinden atıfla H.M.K. 10. Maddesi “sözleşmeden doğan davalar sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir” şeklinde olduğunu, yine T.B.K. 89. Maddesinin ise “para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir” şeklinde düzenlendiğini, müvekkili şirket ile davalı borçlu arasındaki ihtilaf reklam akdinden kaynaklanan para alacağı olduğunu, bilindiği üzere para borçları T.B.-K. genel esasları kapsamında götürülecek borçlardan olduğunu, bu sebeple T.B.K. 89. Maddesi ve İ.İ.K. 50. Maddesinden atıfla H.M.K. 10. Maddesi gereği sözleşmenin ifa veri mahkemesi yani müvekkili şirketin sözleşmenin ifa tarihindeki yerleşim yerinin mahkemesinin/icra müdürlüğünün de yetkili olduğunu, zira müvekkili şirketin adresinin “Taksim Beyoğlu/İSTANBUL” olup İstanbul İcra Müdürlüklerinin yargı çevresinde yer aldığını, davalı borçlu ile müvekkili arasındaki ticari ilişki sebebi ile müvekkili şirket tarafından; 30.04.2017 tarihli, … Nolu, 5.073,95-TL, 30.06.2017 tarihli, … Nolu, 1.103,30-TL, 30.06.2017 tarihli, … Nolu, 1.103,29-TL, 28.07.2017 tarihli, … Nolu,3.009,04-TL, 07.09.2017 tarihli, … Nolu, 952,85-TL, 14.11.2017 tarihli, … Nolu, 952,28-TL ve 31.12.2017 tarihli, … Nolu, 952,85-TL bedelli olmak üzere toplam 13.147,56-TL bedelli faturalar düzenlendiğini, düzenlenen söz konusu faturaların davalı borçluya tebliğ edildiğini ve davalı borçlu tarafından alacağa mesnet faturalara itiraz edilmediğini ve fatura bedelinin ödenmediğini, borcunu ödemediğinden davalı aleyhine … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibinin yapıldığını, davalının itiraz etmesi ile takibin durduğunu ifade ederek, davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline, itirazın haksız olması nedeniyle %20 icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, tüm yargı giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesinin, tensip zaptının ve duruşma gününün tebliğ edildiği ancak dosyamıza herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı ve duruşmalarada katılmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Dava; Faturadan kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalı tarafın itirazı üzerine açılan İcra İflas Kanunu 67. Maddesine dayalı İtirazın İptali davasıdır.
7101 sayılı kanunun 61. Maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası ”Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır.” şeklinde değiştirilmiş olup 15.03.2018 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğü girmiştir.
Mahkememizde görülen iş bu davada 7101 sayılı kanunun resmi gazetede yayınlandığı tarihten sonra 06/08/2018 tarihinde açılmış olup 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre basit yargılama usulüne tabi olmasına rağmen tensip zaptıyla her ne kadar yazılı yargılama usulünün uygulanması gerektiği belirtilmiş olsa da 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklik dava tarihinden önce olması nedeniyle tensip zaptında yazılı yargılama usulünün uygulanacağının belirtilmesi taraflara kazanılmış hak sağlamayacağından 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince 14.05.2019 tarihli ön inceleme duruşmasında iş bu davada basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, davada; 30.04.2017 tarihli, … Nolu, 5.073,95-TL tutarlı, 30.06.2017 tarihli, … Nolu, 1.103,30-TL tutarlı, 30.06.2017 tarihli, … Nolu, 1.103,29-TL tutarlı, 28.07.2017 tarihli, … Nolu, 3.009,04-TL tutarlı, 07.09.2017 tarihli, … Nolu, 952,85-TL tutarlı, 14.11.2017 tarihli, … Nolu, 952,28-TL tutarlı, 31.12.2017 tarihli, … Nolu, 952,85-TL tutarlı fatura suretlerine, Cari Hesap Ekstresine, … İcra Müdürlüğünün … E. sayili icra dosyasına, davalı borçlunun itiraz dilekçesine, ticari defter ve kayıtlara, bilirkişi incelemesi, keşif, tanık, yemin, tüm resmi ve özel kurum ve kuruluşlara yazılacak her türlü yazışmalara, müzekkerelere ve delillere dayanmıştır.
Davaya dayanak … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında; alacaklı … tarafından borçlu … aleyhine 12.151,52 TL cari hesap ve faturalardan kaynaklı alacağın tahsili için 22.06.2018 tarihinde ilamsız genel haciz yoluyla takibe girişildiği, borçluya ödeme emrinin 28.06.2018 tarihinde tebliğ edildiği, 03.07.2018 tarihinde süresinde yetkiye, borca ve fer’ilerine itiraz edildiği anlaşılmaktadır.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 26/10/2016 tarihli ve 2016/3522 Es., 2016/14011 K. Sayılı ilamında “… Davalı cevap dilekçesinde, davacı ile aralarında ticari ilişki bulunduğunu beyan etmiştir. Davacı taraf icra takibinde cari hesap alacağı olduğu belirtilmiştir. TBK 89/1 md’si uyarınca, para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceğinden, davacının ikametgahı mahkemesi ve icra dairelerinin yetkili olması sebebiyle davalının icra dairesinin yetkisine itirazı reddedilerek, davanın esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” yönünde karar verilmiştir.
Davalı tarafından icra dairesine sunulan itiraz dilekçesinde borçla birlikte icra dairesinin de yetkisine itiraz edilmiş olup taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığına itiraz edilmemiştir.Davacı vekilince icra takibinde alacak konusunun fatura ve cari hesap alacağı olduğu belirtilmiştir.Yukarıda belirtilen yargıtay kararı doğrultusunda Mahkememiz tarafından 14.05.2019 tarihli ön inceleme duruşmasında İstanbul Ticaret Odası Bilgi Bankasından yapılan sorgulama neticesinde davacının takip tarihindeki yerleşim yeri adresinin Beyoğlu / İstanbul olarak tespit edildiği ve TBK’nın 89. md. gereği talep bir miktar para alacağına ilişkin ve götürülecek borç niteliğinde olduğundan ve dolayısıyla İstanbul İcra Daireleri yetkili olduğundan davalının icra dairesinin yetkisine yönelik itirazının reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce iddia, davalı tarafın icra dosyasına sunmuş olduğu itiraz dilekçesindeki itirazları ve toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemini kapsayan ticari defter ve dayanağı belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak davacı yanın icra takip tarihi itibariyle davalıdan alacağı varsa miktarın saptanmasına, taraf defterlerinin usulüne uygun düzenlenip düzenlenmediğinin belirlenmesi için öncelikle davalı tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılması bakımından … Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış olup talimat mahkemesince talimat yazımız doğrultusunda davalıya defter ve belgelerini sunması için usulüne uygun tebligat çıkartılmış olup verilen kesin süre içerisinde talimat Mahkemesine herhangi bir defter ve belge ibraz edilmediğinden talimat mahkemesince yapılacak başka işlem bulunmadığı belirtilerek talimat dosyasının tümüyle Mahkememize iadesine karar verilmiştir.
Mahkememizce talimat cevabı döndükten sonra davacının defter ve belgelerinin incelenmesi için bilirkişi seçim ara kararı oluşturulmuş olup taraflara tebliğ edilmiştir.
Bilirkişi tarafından sunulan 26.08.2019 tarihli raporda ayrıntısı açıklandığı üzere sonuç olarak “… Davacı şirketin ticari defterlerinin TTK ilgili hükümlerine göre delil niteliğine haiz olduğu, davacının elektronik sistemine kayıtlı ve faturaları e-fatura ile ” Ticari Fatura Senaryosu” ile müşterilerine gönderdiğini, ticari fatura senaryosunda düzenlenen faturalara e-fatura uygulaması üzerinden red yanıtı ile dönülmesi,
Türk Ticaret Kanununun 18. maddesinde belirtilen harici yöntemlerle (noter aracılığıyla, taahhüttü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile) itiraz edilebilmesinin mümkün olduğu, davalı tarafın Türk Ticaret Kanununun 21’incı maddesinde belirtilen 8 {sekiz) günlük itiraz süresi içerisinde faturalara itiraz ettiğine dair dosyada herhangi bir bilgi ve belge olmadığından e-faturalann ve içeriklerinin davalı alıcı tarafından kabul edilmiş olduğu sonucunu doğurduğundan davacıya 11.477,70 TL borçlu olduğunun kabul edilmesi gerekeceği, davacının davalıdan 22.06.2018 takip tarihi itibariyle; 11.477,70 TL asıl alacak 673.82 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.151,52 TL talep ettiği, yapılan inceleme ve raporda ayrıntısı açıklanan gerekçeler ışığında davacının, 11.477,70 TLasıl alacak 595.71TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.073,41 TL talep edebileceği davacının 11.477,70 TL asıl alacağına takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun gereği yıllık %9,75 oranından başlayacak değişen oranlarda avans faiz oranından faiz işletilmesi gerekeceği ” tespit ve rapor edilmiştir.
Bilirkişi raporu davacı vekiline ve davalıya tebliğ edilmiştir.
Toplanan tüm delillere ve dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki ticari ilişkiye dayalı olarak davacı tarafından icra takibine konu faturaların düzenlendiği ve 12.151,52 TL cari hesap ve faturalardan kaynaklı alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı ancak davalı tarafça borca itiraz edildiği görülmekle salt fatura düzenlenmesi, adına fatura düzenlenen kişiyi borçlu kılmaz. Adına fatura düzenlenen kişinin fatura düzenleyene borçlu sayılabilmesi için bir seçenek olarak düzenlenen faturayı tebliğ aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde fatura ve münderecatına itiraz etmemiş olması gerekir.Kaldı ki, bu da faturanın mutlaklığı anlamına tam olarak gelmez ve sadece fatura mündericatının doğru olmadığını ispat yükünü faturaya itiraz etmeyenin omuzlarına yükler. Faturayı düzenleyen, kaideten, ona süresinde karşı yan itiraz ederse, mal veya hizmeti yapıp çekişmesiz sunduğunu ortaya koymak mevkiinde iken, süresinde itiraz olmadığında bu kerre süresinde itiraz etmeyip ispat külfeti altına giren taraf, faturanın ihtiva ettiği mal veya hizmetin tarafına tesliminin yapılmadığını/gerçekleşmediğini veya usulünce bildirilmiş bir ayıba/eksiğe, yasal mesnetten yoksunluğa duçar olduğunu v.s. ispatlamalıdır.Bu bağlamda, dosyanın incelenmesinde davalı tarafından ihtilafa konu faturaları almadığı yönünde itirazları olmayıp, sadece borca yönelik itirazının mevcut olduğu ve davalı tarafın gerek aralarındaki ticari ilişkiye ve gerekse faturaları almadığı yönünde itirazlarının olmaması nedeniyle semene müstehak olduğu, talimat mahkemesince ihtaratlı tebligata rağmen davalı yanın inceleme günü gelmediği, ticari defter ve belgelerini sunmadığı, TTK 83, HMK 220 ve 222. Maddeleri uyarınca davacı tarafın kayıtlarının esas alınması gerektiği ve hükme dayanak teşkil etmeye elverişli 26.08.2019 tarihli bilirkişi raporunda davacının davalıdan takip tarihi itibariyle toplam 12.073,41 TL alacaklı olduğu tespit edildiği anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile davalının …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki itirazının 12.073,41-TL üzerinden iptaline, takibin 11.477,70-TL olan asıl alacağı takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasa gereği yıllık %9,75 oranından başlayacak değişik oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacağın likid olması nedeniyle davalının alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile davalının …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki itirazının 12.073,41-TL üzerinden iptaline, takibin 11.477,70-TL olan asıl alacağı takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasa gereği yıllık %9,75 oranından başlayacak değişik oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle devamına,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alacağın %20 si oranındaki 2.414,68-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 824,73-TL nisbi karar harcından başlangıçta peşin alınan 146,76-TL harcın mahsubu ile bakiye 677,97-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-)Davacı tarafından yatırılan 35,90-TL başvuru harcı, 146,76-TL peşin harç ve 5,20 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 187,86-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-)Davacı tarafından yapılan 700,00-TL bilirkişi ücreti, 195,98-TL müzekkere /davetiye gideri olmak üzere toplam 895,98-TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre 890,22-TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-) Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 maddesi uyarınca 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
9-) Davacının gider / delil avanslarından artan bakiyelerinin karar kesinleştiğinde davacıya / vekiline iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzünde, davalının yokluğunda; tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/10/2019

Katip …

Hakim …