Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/756 E. 2021/357 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/756 Esas
KARAR NO:2021/357

DAVA:Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ:14/08/2018
KARAR TARİHİ :22/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; 17.07.2014 tarihinde … beldesinde vekil edeninin sigortalısı … ‘e … plaka sayılı aracın çarptığı ve uzun süre sürükleyerek yaralanmasına sebep olan bir trafik kazası meydana geldiğini, kazaya davalılardan …’e ait ve …’in kullandığı aracın sebebiyet verdiğini, iş bu aracın … Sigorta tarafından ZMSS poliçesi düzenlendiğinin tespit edildiğini, kaza sonrası vekiledeninin …Hastanesi’ne sevk edilerek oradaki acil müdahaleden sonra da ülkesine dönerek tedavisine devam ettiğini, meydana gelen kaza sebebiyle kırıklar, yanıklar ve vücutta meydana gelen zararların tedavisinin uzun sürdüğünü ve vekiledeni şirketin sigortalısına 305.299,89-Euro tedavi gideri ödemek zorunda kaldığını, bu alacak için sigorta ve …’na yapılan müracaatların sonuçsuz kaldığını beyanla, alacağın …’nın sorumlu olduğu miktarın tespiti ile temerrüt tarihinden, özel sigortalının sorumlu olduğu miktarın tespiti ile limiti dahilinde temerrüt tarihinden ve diğer davalılarında sigortalar ile beraber müştereken ve müteselsilen tahsilinin temerrüt tarihinden yıllık kamu bankalarının 1 yıllık dövize uyguladığı faiz oranı üzerinden tahsil tarihindeki Türk Lirası karşılığının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.

CEVAP:
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde; Öncelikle; 5510 sayılı kanunun 67.maddesinin 1.fıkrasına 13.02.2011 tarihli ve 6111 sayılı kanunu 36.maddesiyle ”acil haller” ibaresinden önce gelmek üzere ”trafik kazası halleri” eklenmiş olup, 5510 sayılı kanun 101.maddesinde yer alan hüküm nedeniyle Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmış olan davanın görev ve çözüm yerinin iş mahkemesi olduğunu, bu nedenle öncelikle Mahkemenin görevsizliği nedeniyle red kararı verilmesi gerektiğini, Karayolları Trafik Kanunun 109/1 maddesi uyarınca ve 109/4 maddesi uyarınca hüküm tarihi itibariyle dava tarihi itibariyle alacağın zamanaşımına uğradığını, bu nedenle öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini gerektiğini, Dava dilekçesinde davacının dava konusu ettiği hususta kuruma başvurusunun bulunmadığını, HMK 114/1-h maddesi uyarınca davanın dava şartı eksikliği nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, Davacının trafik kazası nedeniyle sigortalısına ödediği meblağ ile iligli olarak kuruma karşı bir rücu hakkı bulunmadığını, vekiledeni kurumun tedavi giderlerinin Sağlık Uygulama Tebliğinde belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde sorumlu olduğunu, genel sağlık sigortalısı için ödenmesi gereken miktarın üzerinde yapılan tedavi giderleri için vekiledeni kurumun bir sorumluluğu bulunmadığını, davacı şirketin vekiledeni kurumdan rücu hakkı bulunduğunun kabul edilmesi halinde dahi, vekiledeni kurum yasal hasım konumunda olduğundan, yasal faiz oranını aşar tutarlarda faiz talep edilmesinin mümkün olmadığını, davacının yasal faiz talebinin yasal dayanağı olmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı … cevap dilekçesinde; Öncelikle, halefiyet ispatlanmadan davada taraf sıfatı teşkil edilemeyeceğinden, taraf sıfatına haiz olmadan açılan davanın usulden reddi gerektiğini, davaya konu trafik kazasının 17.07.2014 tarihinde … … Mahallesi … caddesi … önünde gerçekleştiğini, trafik kazasıınn meydana geldiği esas alındığı işi bu davanın yasal süresinde açılmadığını, zamanaşımına uğradığını, bu nedenle zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davaya konu trafik kazasının meydana geldiği yer, zarar görenin yerleşim yeri, davalının yerleşim yerinin … olduğunu, iş bu davanın … Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğini, bu nedenle mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, ilgili trafik kazasında asli kusurlu olan davacı şirketin sigortalısı … hakkında düzenlenen 29/11/2014 tarihli Trafik kazası Bilirkişi Raporu kapsamında … sayılı Karayolları Trafik Kanunun 84. maddesinde belirtilen yaya … araçlara ilk geçiş hakkını vermemekten dolayı asli kusurlu olduğunu, hakkında … sayılı kanunun 84.maddesinde belirtilen sürücü tali kusurlarından 52/1-b maddesi uyarınca tali kusurlu olduğu yönündeki bilirkişi kanaatinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, ilgili kazanın oluşumunda herhangi tali-asli kusuru bulunmadığını, sevk ve idaresindeki … Plakalı aracın seyir halinde iken davacı şirketin sigortalısının kontrolsüz şekilde kaldırımdan yola çıktığını, 27/10/2016 tarihli Trafik Kazası Bilirkişi Raporun ise ilgili trafik kazasının 2 aşamalı olduğu 1. aşamasında davacı şirketin sigortalısının tam kusurlu olduğu kazanın 2. aşamasında tarafımın kusurlu olduğuna kanaat getirildiğini, kazanın devamında yayanın arabanın altında kalma durumu olmadığını, yalan beyanda bulunulduğunu, ilgili ceza dosyasında olayda bizzat görgü ve bilgileri bulunan şahısların beyanları alındığını, tanık olarak bilgisi alınan şahısların beyanları incelendiğinde trafik kazasında kusurunun olmadığının ortaya çıkacağını, trafik kazasında yaralanan davacı şirketin sigortalısının maluliyetine ilişkin gelen hastane raporları Yargıtay karartan uyannca karar aşamasında yeterli olmadığından Adli tıp kurumu ilgili ihtisas dairesinden heyet tarafından maluliyet durumu raporu alınması gerektiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı …cevap dilekçesinde; Öncelikle, halefiyet ispatlanmadan davada taraf sıfatı teşkil edilemeyeceğinden, taraf sıfatına haiz olmadan açılan davanın usulden reddi gerektiğini, davaya konu trafik kazasının 17.07.2014 tarihinde … … Mahallesi … caddesi … önünde gerçekleştiğini, trafik kazasıınn meydana geldiği esas alındığı işi bu davanın yasal süresinde açılmadığını, zamanaşımına uğradığını, bu nedenle zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davaya konu trafik kazasının meydana geldiği yer, zarar görenin yerleşim yeri, davalının yerleşim yerinin … olduğunu, iş bu davanın … Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğini, bu nedenle mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, ilgili trafik kazasındaki ilgili aracın üzerine kayıtlı olmasının davanın davalısı olarak tarafına rücu edilmesi sonucu doğuramayacağını, aracı kullanan ve kazaya karışan …’in oğlu olduğunu ve ilgili aracı emaneten kullanmak üzere kendisinden aldığını, kazaya karışan aracın tüm bakımlarının yapıldığını trafik kazasına sebep olmada aracın mekanik bir sorununun bulunmadığını, ilgili davaya konu trafik kazasında bir kusuru ve bağlantısı bulunmadığını, işleteni sıfatına haiz olmasından dolayı davada taraf olarak kendisine yöneltilmesinin haksız olduğunu, mahkeme aksi kanaatte ise trafik kazasına karışan araç sürücüsü davalı …’in kusursuz olduğu, meydana gelen zarardan sorumlu olmadığı, akabinde kusurlu olmayan davalı taraf olarak tarafına da rücuen tazminat talebi yöneltilemeyeceğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde; Öncelikle;Karayolları Trafik Kanunu 109/1. maddesine göre sorumluluk sigortası sözleşmelerinden doğan her türlü tazminat davası hak sahibinin zararı ve tazminat yükümlülüğünü öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve herhalde zarara neden olan olay tarihinden itibaren 10 yıl sonra zamanaşımına uğradığını, Dava konusu kaza 17.07.2014 tarihinde meydana gelmiş olup, rücuen tazminat davalarında, ceza zamanaşımının uygulanması mümkün olmadığından; dava konusu kazaya ilişkin davacı kurumca yapılan tedavi giderlerinin zamanaşımına uğradığını, dava konusu kazadan yaralanan … ile davacı şirketin aralarındaki halefiyet ilişkisini ispatlaması gerektiğini, davacı şirketin … ile arasında akdedilen bir poliçesi bulunmadığı takdirde; halefiyet ilişki bulunmadığını,
Esasa ilişkin olarakta; Dava konusu kazaya karışan … plakalı …adına kayıtlı araç … poliçe numarası ile 23.06.2014-23.06.2015 tarihleri arasında müvekkil şirket nezdinde Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi ile teminat altına alındığını, müvekkil şirketin poliçe kapsamında sorumluluğu, poliçe üzerinde yazılı azami teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere, poliçede yazılı özel şartlar ve trafik sigortası genel şartları kapsamı ile sınırlı olduğunu, söz konusu poliçeden dolayı sorumluluklarının, sigortalının kusuru oranında olmak üzere, bedeni zararlarda azami 268.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, 6111 sayılı yasa gereğince davacı tarafın hastane ve tedavi giderlerine ilişkin tazminat taleplerinin müvekkil şirket tarafından düzenlenen zorunlu mali mesuliyet sigortası kapsamından çıkartılarak sgknın sorumluluğu kapsamına alınması sebebiyle müvekkil şirketin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla; sigorta şirketi sigortalısının kusuru oranında tazminat ödemesi yapmakla yükümlü olduğundan, öncelikle davacı tarafından müvekkil şirkete sigortalı araç sürücüsünün dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunduğunun ispatlanması gerektiğini, elillerin detaylı olarak yeniden değerlendirilmesi suretiyle, davaya konu olan kazanın meydana gelmesinde etkili olan tüm unsurların irdelenerek tarafların kusur durumunun belirlenmesi için dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine tevdiine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın müvekkil sigorta şirketinden temerrüt tarihinden itibaren Kamu Bankalarının 1 yıllık mevduata uyguladığı en yüksek yıllık faiz talep etmesinin yasaya aykırı olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, dava konusu tazminat “sigorta şirketinin temerrüde düştüğü tarihten itibaren” işleyecek “yasal faiz” ile birlikte talep edilebileceğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.

DELİLLER
Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, davada; olay yeri inceleme tutanağına, kaza ile ilgili soruşturma dosyasına sigorta poliçesine, tedaviye ilişkin belgelere, yurtdışı tedavi bilgileri ve ödeme belgelerine, bilirkişi incelemesine, tanık beyanlarına dayanmışlardır.
… Sigorta A.Ş … numaralı sigorta poliçesi ve iş bu poliçeye ilişkin açılmış olan …/1 numaralı hasar dosyası getirtilip incelenmiştir.
Dava konusu kaza sebebiyle açılmış olan …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E sayılı dosyası UYAP üzerinden getirtilip incelenmiş; mahkemece aldırılmış olan 27/10/2016 tarihli trafik bilirkişi raporunda: ”…Bu kazanın oluşumunda yaya …’ in … sayılı karayolları trafik kanununun 84′ üncü maddesinde yaya kusurlarından “Yola Birden Bire Çıkmak” kusurunu işlediği aynı kanun maddesinin 68/1-c ” yaya yollarında, geçitlerde veya zorunlu hallerde; taşıt yolu üzerinde trafiği tehlikeye düşürecek davranışlarda bulunmak” kurallarını ihlal ettiğinden ASLİ KUSURLU OLDUĞU,
… plaka sayılı otomobil sürücüsü …’in … sayılı karayolları trafik kanununun 52/1-a ” araçlann hızlarını kavşaklara yaklaşırken ve yaya geçitlerine yaklaşırken azaltmamak” kuralını İhlal ettiğinden TALİ KUSURLU OLDUĞU,
Sürücü bahse konu yolda kazanın oluştuğu yere yaklaşık 250 metre gerideki kavşaktan U dönüşü yapıp doğru ilerlemektedir. Dosya içeriğindeki Tanık beyanları ve yaralı yayanın vücudunda oluşan kırıklardan anlaşıldığı üzere hızının çarpma esnasında ilerlemekte olduğu yoldaki yasal hız limiti olan 50 Km/saatten fazla olduğu, yayaya çarptığı yere 10 metre mesafedeki yaya geçidi olmasına rağmen yüksek hızla devam ettiğini. Bu kazanın oluştuğu yerde olması gereken hızı 30 Km/saat olmaktadır. Yapmış olduğum araştırmada … plaka sayılı Tofaş marka araan olması gereken yerden yüksekliğinin helezon yaylarının kesilmek suretiyle düşürülmüş olduğunu, yani araçta teknik değişiklik olduğu bilgisine ulaşılmıştır. Bu durum araç kullanan ve yol kullanıcılar İçin ayrı bir tehlike oluşturmaktadır. Bu konu ile ilgili olarak kazanın ikinci aşaması olan 300 metre araç altında sürüklenme olayında kusur dağılımı konusunda yardımcı olacaktır.
Yukarıda izah edilen durum hayatın olağan akışında oluşabilecek bir trafik kazasıdır. … plaka sayılı otomobil sürücüsü 24.10.2016 günü kaza mahallinde yapılan açık keşifte kaza ile ilgili kazanın tam olarak gerçekleştiği yeri gösterememiştir. Kazanın nasıl gerçekleştiği konusunda da tam olarak bilgi verememiştir. Kaza mahallinde neden duramayıp ayrılmak zorunda kaldığı durumla ilgili olarak çarpıp yaralanmasına sebebiyet verdiği …’ in çarptıktan sonra araan ön kısmında olduğu halde yaralı bayanın arkadaşının koşarak gelip kendisine ve araçtaki yolcu konumundaki arkadaşlarına zarar verebileceğinden ötürü korku ve panikle hareket edip olay mahallinden kaçtığını. Araan altına alıp 300 metre sürüklediği şahsı fark etmediğini, olayı kolluk kuvvetlerinden öğrendiğini beyan etmektedir. Kendilerine saldıran şahsın tek bir kişi olduğunu, araçta kendisi ile birlikte dört kişi olduklarını beyanla doğrulamaktadır. Sayıca bu şahıstan fazla olmalarına rağmen durmayıp yoluna devam etmesi doğru değildir. … sayılı karayollan trafik kanunun 81/3 ” yaralamalı ve ölümlü kazalarda zabıtadan İzin alınmadan olay yerinden ayrılmak” yasaktır.
… plaka sayılı oto sürücüsü …’in kaza mahallînden ayrılmasını veya kaza yerini terk etmesi kazanın İkinci aşamasında tamamen kusurlu davranarak yayanın daha ağır şekilde yaralanmasına sebebiyet verdiğinden AĞIR KUSURLU OLDUĞU KANAATİNİ OLUŞTURMAKTADIR. Kaldı ki araç içerisinde yolcu konumunda bulanan …’ın beyanında sürücüyü aracın altında biri var demesine rağmen durmayarak devam etmesi kusurlu hareket ettiğini kuvvetli desteklemektedir. Yapılan araştırmada yukarıda bahsettiğim gibi araan teknik özelliği ile oynanmış. Yani aracın helezon yaylan kesilmek suretiyle araç yüksekliği düşürülmüştür. Bu durum aracın önüne yere düşen şahsın bir anda araan altına alınıp ezilmediğini, araçla birlikte aracın Önünde yerde sürüklendiğini, bir müddet sonra yaralı şahsın vücut bütünlüğünde oluşan ciddi deformasyonlara neden olduktan sonra araan altına alınamayıp ya sağa ya da sola savurması neticesinde yaralı şahıs araçtan kurtulabilmiştir.
Özetle kazanın ilk meydana gelişi bir trafik kazasıdır ve yaya … asli kusrlu, … plaka sayılı otomobil sürücüsü … tali kusurlu olduğu,
Ancak; kazanın ikinci aşaması irdelendiğinde yaya …’in herhangi bir kusurunun olmadığı, … plaka sayıu otomobil sürücüsü …’in … sayılı K.Y.T.K’nun 47/1-d maddesindeki “trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan yönetmelikte gösterilen diğer kural, yasak, zorunluluk veya yükümlülüklere uymamak” kuralını ihlal ettiğinden asli ağır kusrlu olduğu …” tespit ve rapor edildiği anlaşılmaktadır.
Mahkememizce dosyanın davada talep edilen tedavi giderleri yönünden davacının alacak hakkı doğup doğmadığı ve varsa miktarı hususunda rapor aldırılmış, 11.03.2020 tarihli raporda:
”…1.Yaya …’in; meydana gelen trafik kazasında%70 (YÜZDE YETMİŞ) ORANINDAKUSURLUOLDUĞU,
2…. plakalı aracın sürücüsü …’in; meydana gelen trafik kazasında%30 (YÜZDE OTUZ) ORANINDA KUSURLU OLDUĞU,
3.Dosya içerisindeki …’e ait tıbbi bilgi ve belgeler incelendiğinde;
a-Yapılan tedavilerin kazada yaralanması ile ilgili ve uygun olduğu,
b-Dava konusu tedavi giderlerinin yurt dışında yapılan tedaviler ile ilgili olduğu ve SUT hükümleri gereğince …’nın sorumlu olmadığı,
c-Yapılan harcamaların … standardına uygun olduğu,
4.Kazanın meydana geldiği 17.07.2014 tarihindeki yasal mevzuat dikkate alındığında, davacının sigortalısı için yaptığı harcamanın (kusur indirimi sonrasında) SUT hükümleri ile sınırlı olmaksızın 85.883,05 EUR kısmından davalı … Başkanlığının sorumluluğunun düşünüldüğü, kaza tarihindeki mevzuat gereği KTK 98. Md. düzenlemesinde SUT kısıtlamasının yer almadığı, (DOKTOR BİLİRKİŞİNİN BU HUSUSTA AYRIK DÜŞÜNDÜĞÜ)
5-27.08.2011 tarih 28038 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Trafik kazaları nedeniyle ilgililere sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline ilişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin ilk düzenlenmiş halinde ve kaza tarihinde de değişiklik İçermeyen 6. Md. de yabancı plakalı araçlarla ilgili düzenlemeye yer verilmiş olup, Türkiye’de gerçekleşen ve Türk plakalı araçlarla ilgili bir düzenleme ve kısıtlama bulunmadığı, MÖHUK 34/1 md.de yer alan “Haksız fiilden doğan borçlar haksız fiilin işlendiği ülke hukukuna tâbidir.” Düzenlemesine uygun olarak dava konusu olay açısından sorumluluk tespitinde TBK ve KTK hükümleri uygulanması gerekeceği, zarar miktarı yönünden İse zararın gerçekleştiği … koşullarının dikkate alınacağı, KTK 98. Md. de, 6645 sayılı 4.4.2015 tarihli değişiklik sonrası meydana gelen trafik kazalarında oluşan tedavi giderlerinin karşılanmasında SUT hükümlerine atıf yapıldığı bu nedenle ancak bu tarihten sonraki kazalar için … Başkanlığının yurtdışı tedavilerle ilgili sorumluluğunun bulunmayacağı,
6-Tedavinin gerektirdiği diğer giderler kapsamında değerlendirilen ve davacı sigortalısının %70 oranındaki kusurunun mahsup edilmesi sonrasında 5.520,06 EUR giderden davalı … Sigorta AŞ ve araç maliki ile sürücünün müştereken müteselsılen sorumluluğu olacağının düşünüldüğü…” tespit ve rapor edilmiştir.
Davacı vekili dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Kurulu’na gönderilerek kusur raporu alınması yönünde itiraz etmiş olup, mahkememizce itirazlar kapsamında dosyanın Adli Tıp Kurumu’na sevki ile kusur yönünden rapor aldırılmış olup, 13.01.2021 tarihli raporda: ”Tüm dosya kapsamı, mahkemeniz dosyası ve ekli gönderilen belgeleri, dava ve cevap dilekçesi, beyanlar, bilirkişi raporları incelendiğinde kazanın yukarıda ”OLAY” kısmında açıklandığı biçimde gerçekleştiği anlaşılmış, olayın meydana geliş şekli dikkate alındığında davalı sürücünün idaresindeki otomobil ile yaya çarptığı birinci durum değerlendirilmiş ancak çarpma sonrası davalı sürücünün durakladıktan sonra olayların gelişiminden dolayı seyrini devam ettirdiği ve yayayı aracın altında sürüklediği durumun takdiri mahkemenize bırakılmış olup aşağıdaki şekilde rapor tanzim edilmiştir.
Mevcut verilerle;
A) Davalı sürücü … sevk ve idaresindeki otomobil ile seyir halindeyken yola gereken dikkatini vermesi, görüş alanını kontrol altında bulundurması, seyrini dikkatli ve tedbir alabilecek şekilde sürdürmesi, seyir istikametine göre sağ tarafından kaplamaya girerek karşıdan karşıya geçmek isteyen yayanın durumunu dikkate alarak zamanında etkili ve yeterli tedbir alması gerekirken bu hususlara riayet etmediği, idaresindeki otomobil ile bu yayaya çarptığı olayda tali kusurludur.
B) Yaya …, olay mahalli yolda karşıdan karşıya geçmeden önce ve geçişi esnasında yeterli ve gerekli kontrolleri yapması, seyir halinde olan araçların seyir durumlarını dikkate alması, sağ tarafından gelmekte olan davalı sürücü idaresindeki otomobile ilk geçiş hakkını vermesi gerekirken bu hususlara riayet etmediği, kendi can güvenliğini tehlikeye düşürecek şekilde yeterli ve gerekli kontrolleri yapmadan karşıdan karşıya geçmek istediği esnada davalı sürücü idaresindeki otomobilin hareket alanına girerek bu otomobilin çarpmasına maruz kaldığı olayda asli kusurlu olup; yukarıdaki hususlar çerçevesinde gerçekleşen olayda;
A)Davalı sürücü …’in %30 (yüzde otuz) oranında kusurlu olduğu,
B)Yaya …’in %70 (yüzde yetmiş) oranında kusurlu olduğu…” tespit ve rapor edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; 17.07.2014 trafik kazasından kaynaklı tedavi giderleri yönünden rücuen tazminat davasıdır.
Somut olayda, davalı …’in işleteni, …’in ise sürücüsü olduğu araç ile dava dışı yaya …’e çarparak yaralanmasına sebebiyet verdikleri, davacının yaralanan şahsın sigortacısı olduğu, davalı … Sigortanın davalının ZMMS’si olduğu, davacının sigortalısına 305.299,89 Euro tedavi gideri ödediği, davalı … Sigortanın teminat limitinin ise 268.000,00 TL.olduğu anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamında bulunan ve mahkememizce alınan 11.03.2020 tarihli bilirkişi heyeti raporuna göre, meydana gelen olayda yaya …’in %70, … plakalı aracın sürücüsü …’in ise %30 oranında kusurlu olduğu, …’e ait tıbbi bilgi ve belgeler incelendiğinde; tedavinin gerektirdiği diğer giderler kapsamında değerlendirilen ve davacı sigortalısının %70 oranındaki kusurunun mahsup edilmesi sonrasında 5.520,06 EUR giderden davalı … Sigorta AŞ ve araç maliki ile sürücünün müştereken müteselsılen sorumluluğu olacağı belirtilmiş, ancak yurt dışında yapılan tedaviler bakımından bilirkişi heyetinde yer alan doktor bilirkişi Davalı …’nın sorumluluğunun bulunmadığını, diğer bilirkişiler ise kazanın meydana geldiği 17.07.2014 tarihindeki yasal mevzuat dikkate alındığında, davacının sigortalısı için yaptığı harcamanın (kusur indirimi sonrasında) SUT hükümleri ile sınırlı olmaksızın 85.883,05 EUR kısmından davalı … Başkanlığının sorumlu olduğunu mütalaa ettikleri anlaşılmıştır.
Kaza tarihi olan 17.07.2014 tarihinde tarihinden önce; 25.2.2011 tarihinde yürürlüğe giren ve … sayılı Yasanın 98.maddesinde değişiklik yapan 6111 sayılı Yasanın 59. maddesinde, “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın “Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır.”hükmü mevcut olup, Yasanın geçici 1.maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59 uncu maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür.
… sayılı Karayolları Trafik Kanununun 91. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A-1. maddesinde, sigortacının, poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı … sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği düzenlenmiştir.
Sigorta poliçesinde belirtilen motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle sigorta şirketi zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına almakla birlikte Sigorta Şirketinin yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere göre, … sayılı Yasanın 98.maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk “Sosyal Güvenlik Kurumu’na” geçtiği anlaşılmakta ise de; …’nın “Trafik Kazalarına Bağlı Tedavi Giderleri” konulu 2012/5 sayılı Genelgesinde yer alan; “yabancı uyruklu kişilerin trafik kazalarına bağlı tedavilerinin devamını yabancı ülkede sürdürmeleri halinde yurt dışında verilen tedavi hizmetlerinin bedeli Kurumca karşılanmayacaktır.” düzenlemesi dikkate alındığında davalı Sosyal Güvenlik Kurumu yönünden davanın reddine (Bkz. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2017/664 esas, 2019/9408 Karar sayılı kararı), diğer davalılar yönünden davanın kısmen kabulüne, 5.520,06 Euro’nun dava tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanunun 4-a maddesi gereğince işleyecek faizi ile birlikte davalılar …, … ve … Sigorta A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davanın davalı … yönünden REDDİNE,
Diğer davalılar yönünden KISMEN KABULÜNE, 5.520,06 Euro’nun dava tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanunun 4-a maddesi gereğince işleyecek faizi ile birlikte davalılar …, … ve … Sigorta A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-)Harçlar yasası uyarınca alınması gerekli 2.565,36-TL harçtan başlangıçta peşin olarak alınan 35.470,77-TL harcın mahsubu ile bakiye 32.905,41-TL harcın davacı yana iadesine,
3-)Davacı yanca yapılan 35,90-TL başvuru harcı, 5,20-TL vekalet harcı, 35.470,77-TL peşin harç olmak üzere 35.511,87-TL masrafın davalılar … A.Ş, …ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4-)Davacı yanca yapılan 2.550,00-TL bilirkişi ücreti, 751,00-TL davetiye/ teskere gideri olmak üzere toplam 3.301,00-TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre 59,69-TL’sinin davalılar … A.Ş, …ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-)Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 5.633,19-TL nispi vekalet ücretinin davalılar … A.Ş, …ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-)Davalı … A.Ş duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/(3). Maddesi uyarınca 5.633,19-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı … A.Ş’ne verilmesine,
7-)Davalı … Başkanlığı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/(4). Maddesi uyarınca 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı … Başkanlığı’na verilmesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/04/2021

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalı