Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/714 E. 2019/729 K. 26.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/213 Esas
KARAR NO : 2019/698
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/08/2016
KARAR TARİHİ : 11/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜNÜLDÜ:
Davacı vekili İstanbul nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine hitaben yazmış olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı … tarafından 12.08.2016 tarihli … TV yayınında ve internet sitesinde sözle Bilişim Uzmanı olan diğer davalı …’nın röportajına yer verilen “…’den …” başlıklı haber ile 2 dakika 32 saniyelik video yayınlandığını, müvekkili şirketin ve üst düzey yöneticisi olan satıştan sorumlu genel müdür yardımcısı… ‘nın kötülendiği, hakarete uğradığı, temeli ve herhangi bir doğrulu olmayan söz konusu yalan haberin müvekkili şirketin kişilik haklarının ihlaline sebebiyet verdiğini, Müvekkili şirketin kişilik hakkı başta olmak üzere kamusal itibarına zarar verilmek istendiğini, öncelikle davalı … tarafından “…’den …” başlıklı haberde konuk edilen ve sözde bilişim bilgisine başvurularak müvekkili şirketin ve üst düzey yeneticisinin… ‘nın hakarete ve iftiraya uğramasına neden olan ve asılsız iddialar ile müvekkili şirketi gereksiz yere itham eden diğer davalı sözle Bilişim Uzmanı davalı … ‘nın müvekkili şirketi ve üst düzey yöneticisi… ‘yı FETÖ ‘cü olmakla itham etttiğini, Müvekkili şirketin yıllardır yoğun emek harcayarak tanınır ve tercih edilir hale getirdiği markası ve itibarının asılsız beyanlar ile kötüleme yoluyla gerek kamusal gerekse ticari sektörde oluşturduğu olumlu imajının davalı … ‘in yayın mecrası kullanılarak davalı … ‘in ve diğer davalı … tarafından gerçeğe aykırı beyanlar ile kötülenerek, zedelenmesine sebep olunduğunu, bu nedenlerle davalı … ile diğer davalı … ‘dan müştereken ve müteselsilen 50.000,00 TL ve davalı … ‘ten 50.000,00 TL olmak üzere toplam 100.000,00 TL tutarındaki manevi tazminatın yayın yoluyla hakaret, kişilik haklarına saldırı ve haksız fiilin işlendiği 12/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan … televizyon A.Ş vekili …. Asliye Hukuk Mahkemesine hitaben yazmış olduğu cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu haber, doğrudan doğruya davacı tüzel kişiyi hedef alıp eleştirmiş değildir. Davaya konu haberin yöneldiği kimse genel müdür yardımcısı… adlı kişidir. Şirketin üst düzey yöneticisini hedef alan haber nedeniyle, yönetici gerçek kişinin kişilik haklarının saldırıya uğradığı iddiası yerine, tüzel kişinin bu iddiayı dillendirmesi şaşırtıcıdır. Haberin davacının kişilik haklarına yöneldiği iddiasının tam aksine, şirketteki FFTÖ/PYD bağlantılı kişilerin varlığını hatırlatarak davacının menfaatine olmak üzere bu durumun eleştirildiği açıkça görülmektedir. Davacı, doğrudan doğruya kendisine yönelmeyen yayını O yalan haber” kategorisine sokmuş ve … haberde açıklanan,…’nın iş hayatına ilişkin bilgiler de doğrulanmıştır: “2015 yılında … İletişim Hizmetlerine A.Ş.’ye transfer olmadan önce de … A,Ş. de Genel Müdürlük yapmıştır,…” Dava konusu yayından müvekkilim yayıncı olması diğer davalı da açıklamayı yapan kimse olması nedeniyle müştereken sorumludurlar. Kanunun sorumluluk ilkelerine aykırı biçimde her bir davalıdan ayrı ayrı 50.000.-Tl manevî tazminat talep edilmesi kanuna aykırıdır, Davalı … ile birlikte davalı şirketten müştereken ve müteselsîlen 50.000.-Tl tazminat talebinin dışında, davalı şirketten aynca 50.000.-Tl manevi tazminat talep edilmesinin dayanağı anlaşılamamış, bu talebin sebebi dava dilekçesinde gösterilmemiştir. Dava konusu yayın davacıya yönelik bulunmadığından, davanın matufiyet yokluğu sebebi ile husumetten reddine karar verilmesini, Dava konusu yayında hukuka aykırılık unsuru bulunmadığı, yayınların tümüyle gerçek olgulara dayalı ve hukuka uygun oldukları, ayrıca düşünce ve İfade hürriyeti kapsamında ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile korunan bir olay açıklaması ve eleştirisi olduğundan haksız davanın ayrı ayrı tümüyle reddini, Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasını, vekalet ücretine hükmolunmasını, davalı tarafın bu dava sebebi ile yapacağı tüm giderlerin, ayrıca vekalet ücretinin de davacıya yüklenmesine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalılardan …’nın vekili … Asliye Hukuk Mahkemesine hitaben yazmış olduğu cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin diğer davalı şirket ile yapmış olduğu röportajında ki beyanları ayrı bir kısım oluşturduğu, sonrasında diğer davalının yapmış olduğu yayın ise tamamı ile farklı bir kısım oluşturduğu, Müvekkilinin Fetö terör örgütü mensuplarının bu kuruma sızmış olduğunu beyan ettiği ve buna ilişkin olarak kuruma sızma yapmış olan bu örgütün elemanlarının, müvekkili ve müvekkili gibi bu örgüt ile ilgisi olmayan bayileri çalışamaz duruma getirdiklerini beyan ettiğini, müvekkili gibi bir çok bayi farklı uygulamalar ile sözleşmesini feshetmeye zorlandığını, Müvekilin davacı kurum yöneticisi olan…’ya yönelik beyanları şahsa yönelik olmadığı, kurumun içinde ki yapılanmaya ilişkin olduğu, müvekkilin beyanları sonradan diğer davalı gazete tarafından bir kısım eklentiler yayımlamış olup, müvekkili sadece kendi beyanlarından sorumlu tutulabileceğini,…’ya yönelik olarak beyan edilen bisküvit ve … ile bu işlerin olmayacağı yönündeki beyanların kaynağı,…’nın öncesinde sadece bu şirketlerde çalışmış bir kişi olmasından kaynaklandığı, … Şirketi teknoloji şirketi olup, bu şekilde yeterliliği olmayan kişilerce yönetilmesi sonrasında meydana gelen mağduriyetler nedeni ile bu şekilde beyenda bulunduğunu, 15 Temmuz Darbe girişimi sonrasında yapılan araştırma ve incelemeler neticesinde müvekkilinin röportajında bahsettiği kişiler olan… ve bir çok genel müdür yardımcısının davacı kurum tarafından işine son verilerek kurumdan uzaklatırılmış olduğu, Davacı kurumun tamamı ile süsleme beyanları ile tazminat talep etmekte olduğunu hiçbir yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
… Asliye Hukuk Mahkemesince alınan 11/04/2017 tarihli bilirkişi raporu ile davacı tarafça dosyaya sunulan CD’nin içeriğinin tespiti yapılmıştır.
…, … ve … Müdürlüklerine yazı yazılarak tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırmaları yaptırılmış, düzenlenen tutanaklar dosyamız arasına alınmış, … CBS’ye ve Küçükçekmece CBS’ye yazı yazılarak … TV yayınından önce davacı şirkette çalışan kişilere ilişkin soruşturma başlatılıp başlatılmadığı sorulmuş, gelen yazı cevapları dosya arasına alınmıştır.
İş bu dosya … Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/02/2018 tarih ve … esas … karar sayılı15/02/2018 tarihli görevsizlik kararına istinaden Mahkememize tevzi edildiği ve Mahkememizin … Esas numarasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce Prof. Dr. …, Mali müşavir … ve Doç. Dr. …’tan oluşan bilirkişi heyetinden dava konusuna ilişkin rapor aldırılmış, bilirkişi kurulunca tanzim edilen 05/07/2019 tarihli rapor dosyamız arasına alınmıştır.
Dava; Haksız Fiilden Kaynaklanan manevi tazminat davasıdır.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
Dava konusu yapılan tazminat talebine konu olay; davalı …Ş’nin 12/08/2016 tarihli yayınında ve internet sitesinde davalı …’nın röportajına ilişkin videodur. 11/04/2017 tarihli bilirkişi raporu ile içeriğinin tespiti yapılan CD’ye göre dava konusu yapılan ve yayınlanan haberde ve röportajda ” … ” şeklinde ifadelere yer verilmek suretiyle muhatabın… olduğu anlaşılmıştır.
Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasası’nın 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Bunun için basının yayın yaparken, yaptığı yayından dolayı hukuka aykırılık teşkil edecek olan eylemi, genel olaylardaki hukuka aykırı olan eylemden farklılıklar taşır. İşte bu farklılık ve ayrık durum gözetilerek yapılan yayının hukuka aykırılık veya uygunluk sınırı belirlenmelidir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğu kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir. İşte basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.
Ne var ki basının bu ayrıcalık taşıyan konumu ve özgürlüğü, tüm özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız değildir. Bundan dolayıdır ki, yayınlarında kişilik haklarına saygı göstermesi ve gerek Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümünde yer alan ve gerekse MK.nun 24. ve 25. maddesinde ve yine özel yasalarda güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluk ve gerekliliktir. Gerek yazılı ve gerekse görsel basının işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, yayında kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini ve haber verilirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Bu ilke ve kurallar gözetilmeden yapılan yayın hukuka aykırılığı oluşturur ve böylece kişilik hakları saldırıya uğramış olur.
Tazminata hükmedilebilmesi için hukuka aykırı, kusurlu, zararlı sonuç doğuran bir fiil bulunması ve fiil ile sonuç arasında uygun bir illiyet bağının bulunması gerekir. Yerleşik yargısal uygulamalar uyarınca bir yazıda muhatabın ismen veya sıfat olarak zikredilmese dahi metni okuyan kimse duraksamadan yazıda kastedilenin kim ya da kimler olduğunu anlayabiliyorsa matufiyet vardır.
TBK’nın 58’inci maddesine göre kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. TMK’nun 4’üncü maddesine göre ise kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hakim hukuka ve hakkaniyete göre karar verir. Bu düzenlemelere göre manevi tazminat tayin ve taktir edilirken manevi tazminatın 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı İBK’da belirlenen acı ve üzüntüyü gidermek, bir huzur ve tatmin duygusu yaratma amacı ile gelişen hukukta benimsenen zararları tamamlama ve denkleştirme ve aynı zamanda caydırıcılık işlevlerinin göz önünde bulundurulması gerekir. Tazminatı doğuran olayın işleniş biçimi, sonuçları, meydana getirdiği etkiler, kusur ve sorumluluk oranları, tarafların sosyal konumları, aile ilişkileri, yaptıkları meslekler, gelir durumları, gibi olgular da manevi tazminatın takdirinde etkili olan etmenlerdir.
Davaya konu edilen haber içeriğinde, muhatabın… olduğu, davacı ….’nin muhatap olmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Öte yandan, taraf ehliyeti dava şartı olup, taraflarca ileri sürülmese de resen gözetilir. Somut davada davacı ….’nin tazminat talebine konu haber ve röportajda muhatap olmadığı, muhatabın ismen… olarak zikredildiği, metni okuyan kimse duraksamadan yazıda kastedilenin… olduğunu anlayabileceğinden davacının eldeki davada aktif husumetinin bulunmadığı anlaşılmış ve davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah olunan nedenlerle;
1-Davanın AKTİF HUSUMET YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 44,40-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.707,75-TL den mahsubu ile bakiye 1.663,35-TL nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davalı …Ş. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile adı geçen davalıya verilmesine,
4-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile adı geçen davalıya verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avansından artan tutarın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı … vekilinin Yüzüne karşı ve davalı …Ş vekilinin yokluğunda; gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/09/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

“5070 sayılı yasanın 5. Ve 22. Maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır¸