Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/696 E. 2020/27 K. 28.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/696 Esas
KARAR NO : 2020/27
DAVA : İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/07/2018
KARAR TARİHİ : 28/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı … ile 29.12.1994 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi imzaladığını, sözleşmenin 10 yıl süreli olduğunu, istasyon üzerinde müvekkili lehine intifa hakkı tesis edildiğini, intifa hakkının terkin edildiğini, terkin işlemi için müvekkili tarafından 6,578,52 TL harç ödendiğini ve ödenen tutarın davalıya fatura edildiğini, sözleşmeye göre her türlü vergi resim ve harcın davalıya ait olmasına rağmen davalının bu tutarı ödemediğini, davalı aleyhinde … icra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, borçlunun … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra dosyasına vaki itirazının iptali ile fazlaya dair haklarının saklı kalmak kaydıyla takip tarihi itibariyle 12.875,88 TL alacak için takibin devamına, borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama harç ve masrafları ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunu; Akaryakıt Bayilik Sözleşmesinin 22. Maddesine göre müvekkilinin sorumluluğunun sadece intifa hakkı tesisi ve uygulanmasına ilişkin olduğunu, fekke ilişkin masrafların müvekkili tarafından ödeneceğine ilişkin sözleşmede bir hüküm bulunmadığını, sözleşmenin 47. maddesinde de intifa hakkının fekkine ilişkin masrafların müvekkili tarafından ödeneceğine ilişkin bir ibare bulunmadığını, Yargıtay kararlarına göre intifa hakkı terkininde lehine işlem yapanın terkin harcını ödemesi gerektiğini, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının 19.01.2011 tarihli özelgesine göre intifa hakkı tesisinde lehine intifa hakkı tesis edilenin tapu harcını ödemesi gerektiğini, davanın reddi ile %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ve karşı vekalet ücretinin diğer taraftan tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; cari hesap alacağından kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalı tarafın itirazı üzerine açılan İİK. 67. maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
7101 sayılı kanunun 61. Maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası ”Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır.” şeklinde değiştirilmiş olup 15.03.2018 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğü girmiştir.
Mahkememizde görülen iş bu davada 7101 sayılı kanunun resmi gazetede yayınlandığı tarihten sonra 26.07.2018 tarihinde açılmış olup 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre basit yargılama usulüne tabi olmasına rağmen tensip zaptıyla her ne kadar yazılı yargılama usulünün uygulanması gerektiği belirtilmiş olsa da 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklik dava tarihinden önce olması nedeniyle tensip zaptında yazılı yargılama usulünün uygulanacağının belirtilmesi taraflara kazanılmış hak sağlamayacağından 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince 11.06.2019 tarihli ön inceleme duruşmasında iş bu davada basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili davada; … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasına, 29.12.1994 tarihli sözleşmeye, … Tapu Sicil Müdürlüğü’nün 20.09.2010 tarih … yevmiye sayılı terkin işlemine dair masraf makbuzu ve faturaya, müvekkilnin defter ve kayıtları ve sair yasal delillere dayanmıştır.
Davalı vekili davada; taraflar arasında akdedilen 29.12.1994 tarihli sözleşmeye, … Tapu Sicil Müdürlüğü’nün 20.09.2010 tarih … yevmiye sayılı terkin işlemine, … Noterliğinin … yevmiye nolu ihtarnamesine, ticari defter incelemesine, tanık ve yemin delillerine dayanmıştır.
Davaya dayanak … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında; alacaklı … tarafından borçlu … aleyhine 6.734,81 TL cari hesap alacağı ve 6.141,07 TL faiz olmak üzere toplam 12875,88 TL alacağın tahsili için 28.12.2017 tarihinde ilamsız genel haciz yoluyla takibe girişildiği, borçluya ödeme emrinin 08.01.2018 tarihinde tebliğ edildiği ve borçlu tarafından süresinde İcra Dairesinin yetkisine ve borca itiraz edildiği anlaşılmaktadır.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 26/10/2016 tarihli ve 2016/3522 Es., 2016/14011 K. Sayılı ilamında “…. Davalı cevap dilekçesinde, davacı ile aralarında ticari ilişki bulunduğunu beyan etmiştir. Davacı taraf icra takibinde cari hesap alacağı olduğu belirtilmiştir. TBK 89/1 md’si uyarınca, para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceğinden, davacının ikametgahı mahkemesi ve icra dairelerinin yetkili olması sebebiyle davalının icra dairesinin yetkisine itirazı reddedilerek, davanın esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” yönünde karar verilmiştir.
Davalı vekili tarafından icra dairesine sunulan itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği … icra dairelerinin yetkili olduğunun belirtildiği ve cevap dilekçesi ile mahkememizin yetkisine karşı itiraz edildiği … Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunun belirtildiği, taraflar arasında akdedilen sözleşmede Ankara icra dairelerinin ve mahkemelerinin yetkisinin kabul edildiği, davalı vekili tarafından icra dairesine sunulan itiraz dilekçesinde ve mahkememize sunulan cevap dilekçesinde davacı ile davalı aralarında ticari ilişki bulunduğunun beyan edildiği ve davacı vekilince icra takibinde alacak konusunun cari hesap alacağına davalı olduğu belirtilmiştir. Yukarıda belirtilen yargıtay kararı doğrultusunda Mahkememiz tarafından 11.06.2019 tarihli ön inceleme duruşmasında İstanbul ticaret odası bilbi bankasından yapılan sorgulama neticesinde davacının takip tarihindeki yerleşim yeri adresinin Sarıyer / İstanbul orak tespit edilmekle TBK’nın 89. md. gereği talep bir miktar para alacağına ilişkin ve götürülecek borç niteliğinde olduğundan davacının takip tarihindeki yerleşim yeri adresi Sarıyer / İstanbul olduğundan İstanbul İcra Daireleri ve İstanbul Mahkemeleri yetkilidir. Bu sebeple davalı vekilinin icra dairesinin ve mahkememizin yetkisine yönelik itirazının reddine karar verilmiştir.
Mahkememiz tarafından iddia savunma ve toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemini kapsayan davalının ticari defter ve dayanağı belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak davacı yanın icra takip tarihi itibariyle davalıdan alacağı varsa miktarın saptanmasına, davalı defterlerinin usulüne uygun düzenlenip düzenlenmediğinin belirlenmesi için … Nöbetçi ASHM’ye (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) talimat yazılmasına karar verilmiş olup talimat mahkemesi tarafından alınan bilirkişi raporunda ayrıntısı açıklandığı üzere sonuç olarak “… Davalının bilanço usulüne tabi şahıs işletmesi olduğu, davacının beyan edilen 2010-2011-2012-2013-2014-2015-2016 ve 2017 yılları ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin yasal süreside yapıldığı, 2010 ve 2011 yılları dışındaki diğer yıllara ait yevmiye defterlerinin kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yapıldığı, incelenen ticari defterlerin usulüne uygun düzenlendiği,
Davacının icra takibine konu ettiği alacağın davacının sözleşmenin terkini için harcadığını iddia ettiği giderler karşılığında davalıya 25.11.2010 tarih-F Seri … nolu kdv dahil 6.879,00 TL fatura keşide ettiği, davacının alacağının ilişkin cari hesabın Tablo-01 de görüldüğü gibi olduğu.
Dava dosyası kapsamından taraflar arasındaki Akaryakıt bayiliği ilişkisinin 2009 yılında bittiği, davalının 2010 yılı yevmiye defterinde, 2009 yılından devreden davacıya herhangi bir borç kaydına ve 2010 yılında davalıdan herhangi bir akaryakıt alımına rastlanmadı,
İcra takibine konu edilen alacakla ilgili davacı şirketin davalı adına keşide ettiği faturanın davalının 2010 yılı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalının incelenen 2010 – 2017 arası ticari defterlerinde, davacının icra takibine başladığı, 28.12.2017 tarihi itibari ile davacı şirkete ait herhangi bir borç kaydına rastlanmadı” tespit ve rapor edilmiştir.
Talimat mahkemesi tarafından alınan bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş olup davacı vekili tarafından talimat mahkemesince alınan rapora karşı itiraz dilekçesi sunulmuştur.
Talimat mahkemesinden cevap geldikten sonra mahkememiz tarafından iddia, savunma ve dosya kapsamında toplanan tüm deliller ile talimat mahkemesi kanalıyla alınan bilirkişi raporu da dikkate alınarak tarafların ilişki dönemini kapsayan davacının ticari defter ve dayanağı belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak davacı yanın icra takip tarihi itibariyle davalıdan alacağının olup olmadığını alacaklı ise miktarının saptanmasına, davacı defterlerinin usulüne uygun düzenlenip düzenlenmediğinin belirlenmesi için dosya bilirkişiye tevdi edilmiş olup bilirkişi tarafından sunulan 27.11.2019 tarihli raporda ayrıntısı açıklandığı üzere sonuç olarak “….. Davacı …Ş.’nin 2010-2017 yıllarına ait ticari defterlerinin yasal süresi içerisinde ve usulüne uygun olarak açılış ve kapanış onaylarının yaptırıldığı tespit edildiğinden ticari defterlerin HMK md. 222 uyarınca davacı şirket lehine ve aleyhine delil teşkil eder nitelikte olduğu,
Davacı şirket ticari defter kayıtlarına göre … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında davacı …Ş.’nin 28,12.2017 takip tarihi itibariyle davalı …’dan 6.262,04 TL alacaklı olduğu, bu alacağın intifa hakkının terkinine ilişkin tapu harcına yönelik olarak davacının düzenlediği 25.11.2010 tarih ve … sayılı 6.879,00 TL tutarındaki faturadan kaynaklandığı,
… Asliye Hukuk Mahkemesinden alman 02.09.2019 tarihli talimat raporunda; davalının ticari defterlerine göre, 28.12.2017 takip tarihi iribariyle davacının davalıdan herhangi bir alacağının bulunmadığı, takip konusu 25.11.2010 tarih … nolu KDV dahil 6.879.00 TL tutarındaki faturanın davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığına ilişkin tespit yapıldığı,” tespit ve rapor edilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiştir. Davalı vekili tarafından rapora karşı beyan dilekçesi sunulmuştur. Davacı vekili tarafından rapora karşı beyan dilekçesi sunulmuş olup davanın kabulüne karar verilmesi talep edilmiştir.
Taraflar arasında akdedilen akaryakıt bayilik sözleşmesinin 22. Maddesi “…… İntifa hakkı tesisi sırasındaki masraflar ile intifa hakkının süresince bu haktan dolayı ofise yüklenecek her türlü mükellefiyet (tüm masraflar vergi dairesince alınacak harç, vergi ve resim ve bunların zamanında ödenmemesinden doğacak cezalar) bayie aittir.” şeklinde düzenlemiş olup intifa hakkının terkini sırasında doğacak masraflardan davalının sorumlu olacağı bellirtilmemiştir.
Toplanan tüm delillere ve dosya kapsamına göre; davacı ile davalı arasında akaryakıt bayilik sözleşmesi imzalandığı ve davacı tarafından 25.11.2010 tarih ve … sayılı 6.879,00 TL tutarında “tapu harcı yansıtma” açıklaması ile davalı adına fatura düzenlendiği ve davalı aleyhine 6.734,81 TL cari hesap alacağı ve 6.141,07 TL faiz olmak üzere toplam 12.875,88 TL alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı ancak davalı tarafından borca itiraz edildiği, mahkememiz tarafından yargılama sırasında talimat mahkemesi kanalıyla alınan bilirkişi raporunda 28.12.2017 takip tarihi iribariyle davacının davalıdan herhangi bir alacağının bulunmadığının ve takip konusu 25.11.2010 tarih … nolu KDV dahil 6.879.00 TL tutarındaki faturanın davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığının tespit edildiği, yukarıda belirtildiği üzere taraflar arasında akdedilen akaryakıt bayilik sözleşmesinin 22. maddesinde intifa hakkının terkini sırasında doğacak masraflardan davalının sorumlu olacağının belirtilmediği anlaşılmakla davanın reddine, davalı tarafından davacının dava konusu icra takibini kötü niyetli olarak başlatığının ispat edilememiş olmasından dolayı davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine karar vermek yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
3-Başlangıçta peşin alınan 219,89 TL’den harçlar yasası uyarınca alınması gerekli 54,40-TL red ilam harcının mahsubu ile bakiye 165,49-TL’nin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı duruşmalarda kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 maddesi uyarınca 3.400,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde davacıya/vekiline iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzünde; tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/01/2020

Katip …
(E-imzalı)

Hakim …
(E-imzalı)