Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/692 E. 2019/481 K. 23.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/692 Esas
KARAR NO : 2019/481

BİRLEŞEN İSTANBUL 2 ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2017/973 -2018/1320 E K
SAYILI DAVA DOSYASINDA

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ: 08/11/2017

KARAR TARİHİ: 23/05/2019
KARAR YAZIM TARİHİ: 12/06/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali/Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; vekiledeni banka ile davalı … Şti. arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi ( Ek 1 olarak atıf yapılan 13.07.2015 tarih ve 750.000.-TL miktarlı sözleşme) gereği bu şirkete nakdi krediler, şirket kredi kartı ve taksitli ticari krediler açılıp kullandırıldığını, diğer davalının bu sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, vekiledeni banka ile imzalanan kredi sözleşmesi hükümleri ihlal edildiğinden kredi hesabının 06.12.2016 tarihi itibarı ile kat edildiğini ve davalı borçlulara borcun ödenmesi için ihtar gönderildiğini, borçluların kat tarihi itibariyle 391.711,85.-TL nakdi kredi borcu bulunduğunu, borcun ödenmemesi üzerine İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin …D. İş sayılı dosyası ile ihtiyati haciz kararı alınarak, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, ancak borçlular tarafından borcun tamamına, faize ve takibin tüm fer’ilerine itiraz edildiğini beyanla, haksız itirazın iptali ile davalı tarafın %20’ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davacı vekili 04.05.2017 havale tarihli ISLAH DİLEKÇESİ ile itirazın iptali davasını tamamen ıslah ederek davalarını alacak davasına dönüştürüp vekiledeni bankanın kullandırdığı kredilerden kaynaklanan 427.318,35.-TL alacağın borç tamamen ödeninceye kadar, şirket kredi kartı için yıllık %36,36, diğer krediler içinse yıllık %100 temerrüt faizi, BSMV ve ihtar gideri ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir

CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından girişilen ve itiraza uğrayan takipte borcun dayanağı ve sebebi olarak vekiledeninin müteselsil kefili olduğu, … Şti. ile aralarında bağıtlanan 14.02.2013 tarihli, 500.000.-TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesi ve…Noterliğinin … sayılı 07.12.2016 tarihli hesap kat ihtarnamesinin gösterildiğini, vekiledeninin takip talebinde dayanılan GSK dan kaynaklı kefil sıfatıyla bir borcu bulunmadığını,…Şti. ile davacı banka arasında 14.02.2013 tarihli 500.000.-TL bedelli,( eski tarihli) ve 13.07.2015 tarihli 750.000.-TL bedelli ( yeni tarihli) olmak üzere iki adet Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, davacı tarafın takip talebi ile ileri sürdüğü alacağının 14.02.2013 tarihli GKS den kaynaklandığı ve takip talebinde de işbu sözleşmeye dayanmakta ise de, işbu alacağın varlığını ispat ederken takip talebinde dayandığı belgelerin dışına çıkarak dayanmadığı belgelere yaslanamayacağını, takip talebinde açıkça dayanılmayan belgelerle alacağın ispat edilemeyeceğini beyanla, vekiledenleri hakkında 14.02.2013 tarihli GKS den kaynaklı bir borcun bulunmaması sebebiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmişler.
Davacı vekilinin davayı tamamen ıslah etmesinden sonra davalılar vekili verdiği cevap dilekçesinde; davaya itirazın iptali davası olarak devam edilse idi, vekiledenlerinin borçlu olmadıklarının ortaya çıkacağını ve vekiledenleri lehine %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedileceğini, bu sebeple dava değerinin %20 si oranında HMK 178(1) madde uyarınca davacıdan teminat alınmasını ve Davalı …Şti. vekili olarak verdikleri cevap dilekçesinde de ; ıslah dilekçesine itiraz ederek dava konusu alacağın muaccel olmadığını, iki adet Genel Kredi Sözleşmesinin vekiledeni ile davacı banka arasında düzenlenmiş olduğunu, ancak ihtarname ile muaccel hale gelen borcun dava konusu sözleşmeden kaynaklanmadığını, ayrıca davanın icra takibi sebebi ile derdest olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.

BİRLEŞEN 2 ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2017/793 – 2018/1320 E.K. SAYILI DOSYASINDA;
DAVA: Davalı … Bank A.Ş ile dava dışı …Şti. arasında Genel Kredi Sözleşmesi bağıtlandığını, davacı …’in bu sözleşmeyi kefil olarak imzaladığını, hakkında ihtiyati haciz kararı verildiğini, dava dışı şirketin sözleşmeden kaynaklanan borçlarını ödediğini, davalının diğer kefil … yönünden bütün alacak taleplerinden feragat ederek ibra ettiğini beyanla, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasından dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini, davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmişlerdir.

CEVAP: Davacı hakkında başlatılan icra takibine itirazda bulunulduğunu, bunun üzerine itirazın iptali davası açıldığını, bu davada ileri sürülen hususların diğer davada savunma olarak ileri sürülmesinin mümkün olduğunu, bu nedenle davacının dava açmakta hiçbir hukuki yararının bulunmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.

GEREKÇE;
Dava; İİK.nun 67 mad. uyarınca açılan itirazın iptali davası, TAMAMEN ISLAHLA alacak davası olduğu, davacı yanın 13.07.2015 tarihli Genel Kredi Sözleşmesine dayalı olarak alacak talebinde bulunduğu, birleşen davanın ise; İstanbul… İcra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında talep edilen alacaktan dolayı İİK 72. Maddesine dayalı Menfi tespit davası olduğu anlaşılmaktadır.
Davaya dayanak İstanbul…İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı takip dosyasında alacaklı … BANK A.Ş. tarafından borçlular …ŞTi. …, …ve …aleyhine …Noterliğinin 07/12/2016 tarih … sayılı ihtarnamesi, 14/02/2013 tarihli genel kredi sözleşmesi ve İstanbul … ATM’nin …D.iş sayılı ihtiyati haciz kararına dayalı olarak 17/01/2017 tarihinde ilamsız genel haciz yoluyla takibe girişildiği, borçlular vekilinin itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmaktadır.
Mahkememizce 2017/102-745 E K sayılı, 12.10.2017 tarihli karar ile :”… ıslahla alacak davasına dönüştürülen davada, 13.07.2015 tarihli kredi sözleşmesine ve 07.12.2016 tarihli noter kat ihtarına dayanıldığı, ıslah edilen alacak davası yönünden dayanılan 13.07.2015 tarihli 750.000.-TL miktarlı sözleşme dolayısıyla kredi borcunun muaccel kılınması hususunda hesap kat ihtarnamesinin bulunmadığı, mevcut 07.12.2016 tarihli ihtarname içeriğinde açıkça kredi sözleşmeleri gereği borcun 391.711,85.-TL olduğu ve hesap özetlerinin eklendiği, taraflar arasında imzalanan ibra sözleşmesinde de hesap kat ihtarnamesine konu tüm borcun ödendiği ve borçluların ibra edildiğinin bildirildiği, o halde ihtarnamenin doğrudan doğruya 14.02.2013 tarihli kredi sözleşmesine hasredildiği, dolayısıyla kredi borcuna dayalı alacağın tahsili için ön koşul mahiyetinde muacceliyet ihbarı bulunmadığından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine…” karar verilmiş,
Davacı ve davalı vekillerinin kararı istinaf etmeleri üzerine Mahkememiz kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi … E K sayılı ilamı ile :”…davacının davalı asıl borçlu şirket ile akdettiği her iki kredi sözleşmesinde davalı …’in kefil sıfatı bulunduğu, 07.12.2016 tarihli hesap kat ihtarına konu alacağın dayanağının 13.07.2015 tarihli genel kredi sözleşmesi olduğu, davalıların borçtan ibra edilmediği gözetildiğinde işin esası hakkında inceleme ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle mahkememiz kararı kaldırılmıştır.
Toplanan tüm delil ve belgeler ile davacı bankanın kayıt ve belgeleri üzerinde bankacı bilirkişi vasıtasıyla inceleme yaptırılmış, 12/02/2019 tarihli rapor alınmıştır. Davacı vekili rapora herhangibir itirazları olmadığını beyan ederken, davalılar – birleşen davada davacı vekili asıl dava yönünden bilirkişi raporunun dikkate alınmasına, birleşen menfi tespit davası yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Toplanan tüm deliller, denetlemeye ve hükme dayanak etmeye elverişli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı banka ile davalılar arasında davalı …’in müşterek borçlu müteselsil kefaleti ile 14/02/2013 tarihli 500.000-TL bedelli ve 13/07/2015 tarihli 750.000-TL bedelli 2 ayrı kredi sözleşmesi bağıtlanmıştır. 14/02/2013 tarihli sözleşmede ayrıca … ve …’de müşterek borçlu müteselsil kefildir. Ancak davacı banka tarafından 16/02/2017 tarihli ibra sözleşmesi ile … İstanbul …İcra Müd. … Esas sayılı dosyasında kaynaklı borçtan ibra edilmiş, bu şahıstan alacak bulunmadığı açıkça beyan edilmiştir. (ibranamenin başlık 2. maddesinde açıkça … Bank ile …Şti. Arasında inikad eden 13/07/2015 tarihli genel kredi sözleşmesinden doğan ve bu sözleşmeye istinaden keşide edilen kat ihtarnamesine konu 391.911,85-TL borca ve iş bu borç dolayısıyla girişilen icra takibinden dolayı şeklinde açıklama yapılmıştır.)
Takipten evvel davacı banka tarafından hesapların kat edilerek davalıya …Noterliğinin 07/11/2016 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi gönderildiği, kredi sözleşmeleri gereği 391.711,85-TL nakdi kredi alacağı bulunduğunun ve bunun 24 saat içinde ödenmesinin ihtar edildiği, borcun ödenmemesi üzerine takibe girişilirken davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında iş bu ihtarnameye ve 14/02/2013 tarihli genel kredi sözleşmesine dayandığı ve açıkça borcun sebebi kısmında yazılı beyan edildiği anlaşılmaktadır. Borçluların borca itirazı üzerine bu kez mahkememizde dava açılırken aynı ihtarname ile, dava dilekçesi eki olarak tek bir kredi sözleşmesine, ancak bu kez 13/07/2015 tarihli kredi sözleşmesine dayanıldığı anlaşılmaktadır. Bu çelişki davacı banka vekilleri tarafından da fark edilmiş olmakla itirazın iptali davası tamamen ıslahla alacak davasına dönüştürülmüştür. Mahkememizce davacı taleplerine göre ihtarnamenin takip ile birlikte 14/02/2013 tarihli kredi sözleşmesine hasredildiği, ancak davada dayanılan 13/07/2015 tarihli kredi sözleşmesinden kaynaklı borcun muaccel kılınmadığı gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiş ise de, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 15/07/2018 tarihli kararıyla 07/12/2016 tarihli hesap kat ihtarına konu alacak dayanağının 13/07/2015 tarihli genel kredi sözleşmesi olduğu gerekçesi ile mahkememiz kararı kaldırılmış olmakla esas yönünden incelemeye girişilmiştir.
Bu doğrultuda ve ayrıca takip ile ilgili menfi tespit davası da açılmış olmakla, bankacı bilirkişiden öncelikle kullandırılan kredinin hangi kredi sözleşmesinden kaynaklı olduğunun tespiti istenmiş ve bilirkişi raporunun 6. Sayfa 2.paragrafında açıkça kullanılan kredilerin tamamının 13/07/2015 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılmış olduğu tespit edilmiştir. Bu husus davacı bankanın kabulünde de olup 16/02/2017 tarihli ibra sözleşmesi konu başlıklı ikinci maddede, dava ve ıslah dilekçesinde ve yargılama sırasında bu husus açıkça ortaya konulmuştur.
Bu kapsamda;
Bilirkişinin olasılıklı düzenlediği rapora göre; davalıların kredi sözleşmesinde gösterdikleri adrese kat ihtarı gönderildiği, tebligatın yapılamadığı, ancak sözleşmenin 28. maddesi uyarınca ihtarname borçlulara tebliğ edilmiş sayılacağından ve ayrıca asıl borçlu şirket yönünden İİK 68/b maddeside uygulama alanı bulduğundan (Yargıtay 19 HD. 22/02/2016 tarih 2015/10680 – 2016/2648 E.K. Sayılı kararı) davalıların … Noterliğinin 07/12/2016 tarih… yevmiye nolu ihtarnamesi ile temerrüde düşürüldüğü, her iki borçlu yönünden temerrüt tarihinin 14/12/2016 tarihi olduğu kabul edilmiştir.
Sözleşmenin 22. maddesi yarınca temerrüt faizinin taksitli ticari kredi ve spot kredi yönünden %100 oranında, ticari kredi kartı yönünden ise TCMB’nın 03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı resmi gazetede yayınlanan 2013/10 sayılı tebliği ile kredi kartı işlemlerinde uygulanacak azami faiz oranları hakkındaki 2006/1 sayılı tebliğe 3. maddesinden sonra eklenen 3/A maddesi uyarınca yıllık %24,24 akdi ve buna göre yıllık %30,24 temerrüt faizi uygulanacağı, ve faizin gider vergisi uygulanacağı,
Islah dilekçesi gözönüne alınarak dava tarihi 31/01/2017 tarihi itibariyle davacının davalılardan ihtarname ve ihtiyati haciz giderleri dahil olmak üzere toplam 439.101,13-TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, ancak davacı talebinin ihtarname ve ihtiyati haciz giderleri de dahil toplam 427.318,35-TL olduğu, talebin aşılmaması ilkesine göre davanın kabulü ile, ihtarname, ihtiyati haciz giderleri olmak üzere toplam 1.323,91-TL’nin (841,71-TL ihtarname gideri + 400.00-TL ihtiyati haciz vekalet ücreti + 82,20-TL ihtiyati haciz gideri) yargılama giderleri kalemi altında davalıdan tahsili ile toplam 425.994,44-TL alacağın, 64.744,79-TL şirket kredi kartı asıl alacağı için yıllık 30,24 , 323.938,19-TL taksitli ticari kredi ve spot kredi alacağı için yıllık %100 oranında faiz ve faizin gider vergisi ile davalılardan tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Birleşen davada ise; davacı … tarafından İstanbul … İcra Müd. … Esas sayılı takibinden dolayı davacı bankaya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesinin talep edildiği, birleşen dava yönünden de bilirkişi raporunun beklendiği ve bilirkişi raporunda kredi borcunun mahkememizin … Esas sayılı davasının konusu 13/07/2015 tarihli kredi borcundan kaynaklandığının açıkça tespit edildiği, davalı banka tarafından tüm beyanlarında, takipte itiraz üzerine itirazın iptali davası açıldığını, davacının menfi tespit davasında ileri sürdüğü tüm iddiaları itirazın iptali davasında savunma olarak ileri sürdüğünü, itirazın iptali davasının ıslah edilerek alacak davasına dönüştürüldüğünü, dolayısıyla ortada mezkur takibi konu alan bir itirazın iptali davası bulunmadığını, (birleşen dava 2. Cevap dilekçesi) davacı yanın menfi tespit davası açmasında hukuki yararı bulunmadığını bu sebeple davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesini talep etmiş iseler de, davacı vekili takibin halen derdest olduğunu, ihtiyati haciz kararı üzerine işlemler yapıldığını, bu nedenle menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunu gerek birleşen dosyada, gerek davacı… Şti. yönünden açtıkları mahkememizin … esas sayılı menfi tespit davasında ileri sürmüşlerdir.
İstanbul …İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takip dosyası getirtilip incelendiğinde, alacaklı banka vekilinin borçluların 18/01/2017 tarihli itirazından ve takibin durdurulmasından sonra ihtiyati hacze dayalı talepleri üzerine 03/02/2017 tarihli ve 24/07/2017 tarihli haciz talepleri ile haciz işlemlerine devam ettikleri, en son 25/07/2017 tarihinde Anadolu/İstanbul İcra Müdürlüğüne, 27/07/2017 tarihinde Küçükçekmece İcra Müdürlüğüne, 03/08/2017 tarihinde Büyükçekmece İcra Müdürlüğüne davalı borçlular yönünden haciz talebi ile talimatlar yazıldığı, dolayısıyla takibin durmasına, davalı bankanın beyanlarına göre ortada mezkur takibi konu alan itirazın iptali davası olmamasına rağmen ihtiyati haciz kararına dayalı olarak takibin yürütüldüğü, bu sebeple dahi borçlular … ve …Şti.’ nin menfi tespit davası açmakta hukuki yararları bulunduğu kabul edilmiştir.
Kaldı ki YHGK’nun 2011/622 – 2012/9 E.K. Sayılı 18/01/2012 tarihli;
“Davacı borçlunun borçlu olmadığını ileri sürerek ilamsız takibe itiraz etmesi, ancak takibin durmasını sağlamakta olup icra takibini ortadan kaldırmamaktadır. Takibin iptali ise eldeki davanın açılmasından sonra gerçekleşen bir sonuçtur. Bu nedenle davacının takibe konu icra dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespiti açısından dava açmakta hukuki yararı vardır.” şeklindeki kararı ile aynı doğrultuda Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 02/06/2016 tarih 2015/6218 – 2016/3416 E.K. Sayılı kararlarında da menfi tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunduğuna işaret edilmektedir.
Dolayısıyla davacı banka tarafından aynı alacaktan dolayı hem alacak hem itirazın iptali davası açılamayacağı, alacağın 13/07/2015 tarihli kredi sözleşmesinden kaynaklı olduğunun tüm tarafların kabulünde ve delil ve belgelerle doğrulandığı, alacaklı banka tarafından itirazın iptali davası alacak davasına dönüştürülmekle, alacak olarak davalılardan tahsiline karar verildiği, ancak takibin derdestliğini devam ettirdiği, birleşen dosya ve mahkememizin… Esas sayılı dosyasında borçlu- davacılar tarafından menfi tespit davası açılmasında hukuki yararları bulunduğu anlaşılmakla, birleşen davanın kabulüne, davacı …’in İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında borçlu olmadığının tespitine, ancak davacı bankanın takibe girişirken kötüniyetli olduğu tespit edilemediğinden, nihayet davalılardan alacaklı olduğundan, davacının kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine, ayrıca borçlu davacıların birlikte aynı takibe karşı menfi tespit davası açmaları, aleyhlerine birlikte takibe girişilmiş olması sebebiyle olması gereken olarak düşünülmekle birlikte, borçlu davacılar vekili tarafından ayrı ayrı menfi tespit davaları açıldığı, bununla birlikte borçlu davacıların dava açmakla hukuki yararları kabul edilmesine rağmen davacı alacaklı bankaya borçlu olduklarının da kabul ve asıl davada bu yönde karar verildiği, dolayısıyla davacı bankanın davalılardan fazla alacak talebinde bulunmadığı sadece kredi sözleşmesi olarak dayanağı yanlış göstermekle hataya düştüğü, dolayısıyla davacı alacaklı bankanın dava açmakta ve alacağını tahsilde haklı olduğu da subut bulmakla, Avukatlık Ücret Tarifesi 3. maddesi de gözönüne alınarak davacı borçlu vekilleri yararlarına menfi tespit davasında maktu vekalet ücretine ve davada maktu harca hükmetmek ( Yargıtay 3 Hukuk Dairesinin 2017/2534-3956 E.K. Sayılı kararı) yasal ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;

HÜKÜM:
ASIL DAVADA;
1-) DAVANIN KABULÜNE,
425.994,44-TL’nin davalılardan tahsiline, alacağın tahsiline kadar 64.744,79-TL şirket kredi kartı asıl alacağı için yıllık %30,24, 323.938,19-TL taksitli ticari kredi ve spot kredi asıl alacağı için yıllık %100 oranında faiz ve faizler üzerinden BSMV işletilmesine,
2-)Alacağa eklenen 1.323,91-TL ihtiyati haciz giderinin yargılama gideri kalemi altında davalılardan tahsiline,
3-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 29.099,65-TL karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 7.297,53-TL harcın mahsubu ile bakiye 21.802,12-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-)Davacı tarafından yapılan 31,40-TL başvuru harcı, 7.297,53-TL peşin harç, 4,60-TL vekalet harcı, 800,00-TL bilirkişi ücreti, 355,00-TL davetiye gideri, 1.323,91-TL İhtiyati haciz gideri olmak üzere 9.812,44-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-)Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 30.989,78-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-)Davacının / davalının gider / delil avanslarından artan bakiyelerinin karar kesinleştiğinde davacıya / davalıya/ vekillerine iadesine,

BİRLEŞEN DAVADA;
DAVANIN KABULÜNE,
7-) Davacı … ‘in İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyasında davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
8-)Davacı yanın kötüniyet tazminatı taleplerinin koşulları olmadığından REDDİNE,
9-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 44,40-TL karar ve ilam harcının başlangıçta peşin yatırılan 7.297,53-TL harçtan mahsubu ile bakiye 7.253,13-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
10-)Davacı tarafından yapılan 31,40-TL başvuru harcı, 44,40 TL ilam harcı, 4,60-TL vekalet harcı, 28,00-TL davetiye gideri olmak üzere toplam 108,40-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
11-)Davacı yanın vekiledeni ile yaptığı anlaşma gereği kararlaştırılan vekalet ücretinden davalının sorumlu tutulması taleplerinin REDDİNE, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenecek tutarın devreden ve devralan davalıdan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, bu kapsamda;
Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin temlik eden … Bank A.Ş ve temlik alan … A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
12-)Davacının / davalının gider / delil avanslarından artan bakiyelerinin karar kesinleştiğinde davacıya / davalıya/ vekillerine iadesine,

Asıl davada davalılar ve birleşen davada davacı vekilinin yüzüne karşı, asıl davada davacı / birleşen davada davalı … A.Ş vekilinin yokluğunda karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan

Üye

Üye

Katip