Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/682 E. 2020/13 K. 21.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/682 Esas
KARAR NO : 2020/13
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/07/2018
KARAR TARİHİ : 21/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı şirket arasında l2. 02. 2015 tarihli … marka cep telefonlarına İlişkin Yetkili Servis Sözleşmesi akdedilmiş olduğunu, sözleşmenin “Süre ve Fesih” başlıklı 9. Maddesinin; “İşbu sözleşme imzalandığı tarihte yürürlüğe girer ve 3 (üç) yıl süreyle yürürlükte kalır. Taraflar işbu sözleşmenin sona erme tarihinden 30 gün öncesinden karşılıklı mutabakatla sözleşmenin yenilenmesine karar vermedikleri takdirde, sözleşme işbu 3 yıllık sürenin sonunda kendiliğinden sona erer” şeklinde düzenlenmiş olduğunu, her ne kadar sözleşmenin süresi 12.02.2018 tarihinde sona ermiş ise de taraflar arasında fiilen devam eden ticari ilişki nedeniyle sözleşmenin uzadığının varsayıldığını, müvekkilinin 2012 yılından beri …’un yetkili servisi olarak görev yapmakta olup, taraflar arasında süregelen ticari güven ilişkisinin söz konusu olduğunu, sözleşme süresinin sonuna doğru müvekkilinin TSE Hizmet Yeterlilik Belgesi alabilmesi için ilgili kuruma gönderilmek üzere davalı ile müvekkili arasında 29.11.2017 tarihli 1 yıl süreli Yetkili Servis Sözleşmeleri imzalanmış olduğunu, müvekkilinin, davalı şirket’in 2012 yılından itibaren yetkili servisi olarak görev yapmış olmasından dolayı davalı şirket’in talepleri doğrultusunda çeşitli yatırımlar yapmış olduğunu, başlangıçta 5 adet eleman çalıştırıyorken daha iyi hizmet verebilmek adında eleman sayısını 28’e kadar çıkardığını, servis araç sayısını artırdığını ve hizmet verdiği dükkânı büyütmüş olduğunu, yapılan tüm bu yatırımların taraflar arasındaki sözleşmenin güvenilirliği ilkesi ve ticari ilişkinin uzun yıllar süreceği inancı ile yapılmış olduğunu, davalı şirket tarafından 06.04.2018 tarihinde müvekkiline mail yoluyla fesih protokul’ü gönderildiğini, bu protokol’de “tüketici memnuniyetini artırmaya ve ilgili yasal mevzuata uyumu (emin etmeye yönelik Türkiye genelinde cep telefonu ve mobil ürünler için geçerli olacak şekilde yeni bir servis ağı yapılanmasını uygulama kararı gerekçesiyle … markalı cep telefonu ve mobil ürünlerin satış sonrası servis hizmetlerinin verilmesine ilişkin imzalanan 09.11.2017 tarihli Sözleşmenin 20.07.2018 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde feshedileceği …” hususlarının belirtilmiş olduğunu, işbu fesih protokolünün müvekkili tarafından kabul edilmemiş olup akabinde davalı şirkete noter ihtarnamesi keşide edilerek sözleşmenin tek taraflı ve haksız feshedilmesi nedeniyle; müvekkilinin yapmış olduğu yatırımlara ilişkin uğrayacağı zararların, personel ödemelerinin, kazanç kaybının ve diğer muhtemel zararların gerçek karşılığını, karşılıklı mutabakat ile belirleyerek müvekkiline ödenmesinin belirtildiğini, ancak davalı şirket tarafından bu talebin karşılanmadığını, yapılan fesih protokolünün 2. 6. maddesinde, müvekkiline 200. 200 TL tutarında kabul edilmesi mümkün olmayan bir miktarda tazminat ödemesi yapılacağının düzenlenmiş olduğunu, belirtilen miktarın müvekkilinin yapmış olduğu yatırımları ve uğrayacağı kar kaybını hiçbir şekilde karşılamamakta olduğunu, müvekkilinin haksız fesih nedeniyle uğradığı maddi zararlardan; mahrum kalacağı karın, yatırım maliyetlerinin, personel çıkarmalarına ilişkin ödeyeceği tazminat miktarlarının, servis araçlarının kasko ve sigorta bedellerinin, işyeri kira sözleşmesinin erken feshi nedeniyle uğrayacağı zararın davalı tarafından tanzim edilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerden dolayı fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 TL tutarındaki kar kaybı ile müvekkilinin yapmış olduğu yatırımlara ilişkin uğrayacağı 5.000 TL tutarındaki zararın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tanzimine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirket ile davacı arasında imzalanan sözleşmenin sözleşmedeki açık hüküm uyarınca 12.02.2018 tarihinde sona erdiğini, müvekkili şirketin davacıya herhangi bir ödeme yükümlülüğü olmamasına rağmen tamamen iyi niyet uyarınca bir takım tekliflerde bulunulmuş ancak davacı tarafın bu teklifi kabul etmemesi üzerine sözleşmesel hak kullanılarak Noter ihtarnamesi keşide edilerek sözleşmenin söz konusu ihtarın tebliğ tarihinden 90 gün süre sonra geçerli olmak üzere feshedilmiş olduğunun davacıya bildirildiğini, müvekkili şirketin servislerinin organizasyonunda değişikliklere gitmiş, bu kapsamda yeni bir servis ağı yapılanması uygulama kararı almış olduğunu, servis hizmetlerinde bölge servisleri sistemine geçmiş olduğunu, 6502 sayılı Kanun’a dayanılarak hazırlanan Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliği’nin ekinde yer alan satış sonrası hizmet verilmesi zorunlu olan ürünler listesinin 8. 1 no’lu sütununda Telekomünikasyon alet ve cihazlan için 7 coğrafi bölgede toplam 20 adet servis açma şartı getirilmiş olduğunu, müvekkili şirketin yapılanma öncesinde ise 22 ilde toplam 55 adet noktada ayda ortalama 120. 000 adet onarım hizmeti vermekte iken gelişen teknoloji ve ürün kalitesinin artması ile birlikte bu sayının ayda 50. 000 adet kadar düştüğünü, bu durumun bir servis istasyonunu ekonomik olarak da yaşatılmasına imkan vermekten uzak olduğunu, müvekkili şirketin gelişen teknoloji ile yasal sınırın çok üzerinde sayıda bulunan söz konusu servislerini yasal sınırlamalara uymak kaydıyla azaltarak servis hizmetini bölge bazında merkezi bir hale getirmeyi amaçlamış olduğunu, bu sayede servisin denetlenmesi, müşteri memnuniyeti sağlanmış teknik ekibe daha kaliteli eğitimler verilmesinin öngörüldüğünü, sonuç olarak sözleşmenin sona erdirilmesi ile hedeflenen amacın davacı işletme ile sözleşmeyi sona erdirip yerine başka bir servis ile sözleşme imzalamak olmadığını, taraflar arasında 12.02.2015 tarihinde 3 yıl süreli … ürünlerine ilişkin servis sözleşmesi akdedilmiş olduğunu, 12.02.2018 tarihinde sözleşmenin süresinin sona ermiş olduğunu, müvekkili şirketin basiretli tacirler arasında imzalanmış bir sözleşmeden kaynaklanan haklarını kullanmış olduğunu, müvekkili şirketin hiçbir yükümlülüğü bulunmamasına karşılık yine de sözleşmenin 9. 2. maddesi uyarınca sözleşmeyi 90 gün önceden yazılı bildirimde bulunmak suretiyle sözleşmeyi feshettiğini, servis sözleşmesinin ilgili maddesinin şu şekilde olduğunu “9. 2. Taraflardan herhangi biri, diğer tarafa doksan gün önceden yazılı bildirim de bulunmak şartıyla, İşbu sözleşmeyi feshetme hakkına haizdir” davacının söz konusu sözleşmeden doğan herhangi bir hakkı olmadığını, kaldı ki davacının talep ettiği zarar kalemlerine ilişkin olarak hiçbir somut delili sunmadığını, davacının garanti dışı servis hizmeti vermeye devam etmekte olduğu gibi aksesuar ve yazılım güncelleme gibi diğer hizmetleri de vermeye devam etmekte olduğunu, ispatlayabildiği var olan herhangi bir zararının da bulunmadığını, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; taraflar arasındaki yetkili servis sözleşmesinin haksız feshedildiği iddasına dayanarak kar kaybı ile yapılan yatırımlara ilişkin uğranılan zarar nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
7101 sayılı kanunun 61. Maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası ”Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır.” şeklinde değiştirilmiş olup 15.03.2018 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğü girmiştir.
Mahkememizde görülen iş bu davada 7101 sayılı kanunun resmi gazetede yayınlandığı tarihten sonra 23/07/2018 tarihinde açılmış olup 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre basit yargılama usulüne tabi olmasına rağmen Tensip zaptıyla her ne kadar yazılı yargılama usulünün uygulanması gerektiği belirtilmiş olsa da 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklik dava tarihinden önce olması nedeniyle tensip zaptında yazılı yargılama usulünün uygulanacağının belirtilmesi taraflara kazanılmış hak sağlamayacağından 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince 26.02.2019 tarihli ön inceleme duruşmasında iş bu davada basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili davada; sözleşmeye, ihtarnamelere, …’un ticari defterlerine ve diğer kanuni delillere dayanmıştır.
Davalı vekili davada; 12.02.2015 tarihli sözleşmeye, … Noterliğinin 09.05.2018 tarih ve … yevmiye numaralı, 08.06.2018 tarihli … yevmiye numaralı, … Noterliğinin 28.06.2018 tarihli … yevmiye numaralı ve … Noterliğinin 11.05.2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamelerine ve dökümanlara, ticari defter ve dayanaklarına, tanık anlatımlarına, keşif, bilirkişi incelemesine dayanmıştır.
Mahkememizce dosya kapsamında toplanan tüm deliller, tarafların ilgili dönemlerini kapsayan ticari defterleri, iddia ve savunma dikkate alınarak taraflar arasında akdedilen yetkili servis sözleşmesinin davalı tarafından haksız feshedilip feshedilmediği şayet sözleşme haksız feshedildiyse öncelikle davacının emsal bir iş bulup bulamayacağının tespit edilmesi, bulabileceğinin kabul edilmesi halinde hangi sürede bulabileceğinin belirlenerek, belirlenecek makul süre için kazanç kaybı zararının hesaplanması; bulamayacağının kabul edilmesi halinde ise bu durumda da ne kadarlık bir süre için (makul süre) söz konusu zararı isteyebileceğinin belirlenmesi, sonrasında ise belirlenen bu sürede özel servis olarak çalışması halinde elde edebileceği kazanç ile davalının yetkili servisi olarak çalışması halinde elde edebileceği kazancın tespit edilerek, davalının yetkili servisi olarak çalışması halinde kazancının daha fazla olacağının anlaşılması halinde özel servis olarak çalışması halinde elde edeceği miktarın yetkili servis olarak çalışması halinde elde edeceği miktardan mahsubunun yapılarak aradaki farkın bulunması ve davacı tarafından iddia ettiği yatırımların yapılmasının zorunlu olup olmadığı ve özel servis olarak çalışması halinde kullanıp kullanamayacağının tespiti için dosyanın bilirkişi heyetine tevdine karar verilmiş olup bilirkişi heyeti tarafından Mahkememize sunulan 29.08.2019 tarihli raporda ayrıntısı açıklandığı üzere “… Davacı ile davalı arasındaki sürekli borç içeren sözleşmede yer alan ve her iki tarafa doksan gün önel vermek suretiyle sözleşmeyi fesih imkânı veren düzenlemenin, genel işlem koşulu oluşturmadığı, yazılmamış sayılmasından söz edilemeyeceği, davalının sözleşmeyi fesih hakkını kullanmasının hakkın kötüye kullanılması oluşturmayacağı, fesih hakkının kullanılmasının haksız fesih oluşturmayacağı,” tespit ve rapor edilmiştir.
Bilirkişi heyet raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiştir.Davalı vekili tarafından bilirkişi heyet raporuna karşı beyan dilekçesi sunulmuştur.Davacı vekili tarafından bilirkişi heyet raporuna karşı itiraz dilekçesi sunulmuş olup itirazları doğrultusunda dosyanın yeni bir bilirkişi heyetine tevdi edilmesi talebinde bulunulmuştur.Mahkememiz tarafından bilirkişi heyet raporunun dosya kapsamında toplanan delillere uygun olması nedeniyle davacı vekilinin itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Mahkememiz tarafından 12.02.2015 tarihli sözleşme incelenmiş olup davacının bu sözleşme ile davalı tarafından satışı yapılmış bulunan ürünlerin garanti dönemi içinde ve sonrasında bakım ve tamir hizmetlerini görmeyi taahhüt ettiği, sözleşme ile bağımlılık ilişkisi bulunmadığı, davacının bağımsız işletmesinin var olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin tek yetkili servis, acente, ticari vekil veya mümessil gibi yetki, ortaklık, ortak girişim, bağlı kuruluş, şube gibi bir ilişki oluşturmadığı, ürünlere servis hizmeti verilmesi dışında bir ilişki oluşturmayacağının belirtildiği, davacının davalı şirketi temsilen işlem yapmasının mümkün olmadığı, özellikle;
Davalının sözleşme süresi içinde takdir yetkisi ile ;
a.Herhangi bir başka kişi yahut kurumu söz konusu ürünlere ilişkin yetkili servis veya … Merkezi olarak atayabileceğini,
b.Söz konusu ürünlerin bakım ve onarımını kendisinin yapabileceğini,
c.Yetkili servis dışında herhangi bir şahıs veya kuruma söz konusu ürünlere ilişkin bakım ve onarım yapma yetkisi verebileceğini,
d.Kendi çağrı merkezi vasıtasıyla müşterileri yönlendirmelerini istediği yetkili servise yapabileceği,
e.Servis girişi yapılmış bir ürünün tamirini, müşteri menfaati doğrultusunda başka bir yetkili servise yönlendirebileceği,
ortaya konulmuştur.
Sözleşmenin süresine ilişkin düzenleme 9. maddede yer almaktadır. Buna göre;
•Sözleşmenin 3 yıl süre ile yapıldığı, taraflarca otuz gün öncesinden mutabık kalmak kaydıyla kendiliğinden sona ereceği.
•Taraflara doksan gün önceden haber vermek kaydıyla sözleşmeyi fesih edebileceği, bunun ardından doksan günlük bir tasfiye sürecinin ortaya çıkacağı,
•Sözleşmede davalı … tarafından haklı nedenle fesih imkanı kararlaştırılan hallerde önel verilmesine gerek olmadığı, sair yükümlülüklerin ihlali halinde üç gün içinde aykırılığın giderilmesi için ihtarda bulunulacağı, giderilmediği takdirde sözleşmenin fesih edilebileceği,
•Sözleşmede telafisi mümkün olmadığı için sözleşmenin fesih edilebileceği hallerin ayrıca öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Bunlar güven ilişkisinin sarsılması, yalan beyanda bulunulması, suç teşkil eden fiiller, taahhütlere aykırılık, yetkili servis niteliğinin kaybı, tüketiciler nezdinde itibar kaybına sebep olma olarak özetlenebilir.
Şirketin kapanması, başlığı altında şirket tasfiyesi, birleşme vs. iflas gibi hallerin sona erme sebebi olarak kararlaştırıldığı görülmektedir.
Servis tarafından diğer ürünlere ilişkin hizmet verilmemesi de fesih sebebi olarak öngörülmektedir.
Aynı hüküm içinde kasıtlı yanlış bilgi verilmesi, ortaklık yapısındaki değişiklikler ve davalının bayileri ile servis arasında ilişkiler, fesih sebebi olarak öngörülmektedir.
Sözleşmeye göre sona ermenin ardından fesih tarihini takip eden doksan gün içinde taraflar arasındaki ilişkinin tasfiyesi gerekmekte olup bu amaçla, cihaz alımı durdurulacak, tabeya ve belgelerin on beş gün içinde devredileceği, çağrı merkezine gelen aramaların yönlendirilmesi, bekleyen cihazların tamirinin tamamlanması ve tamamlanamayacak olanların başka servislere yönlendirilmesi, hakediş tutarının belirlenmesi, tamir sırasında tüketiciye verilmek üzere teslim edilen cihazların iadesi, yedek parçaların teslimi gerekmektedir. Ayrıca yetkili servisin söz konusu ödemeler dışında herhangi bir bedel talep etmeyeceğini kabul ettiği bildirilmektedir. Sözleşmeye göre servis elinde bulunan stokun davalı tarafından alınması da zorunlu değildir.” … ilişkin sair hükümler bulunmaktadır.
Dosyaya sunulu bulunan ve davacı tarafından kabul edilmeyen fesih protokolü ile taraflar arasındaki ilişkinin 20.07.2018 tarihinden itibaren geçerli olarak feshinin talep edildiği anlaşılmaktadır. Bu metinde herhangi bir tazminat talebinde bulunulmaması karşılığında davacıya, geçiş sürecinde tamir faaliyetlerinin devamı, kalan yedek parçaların iadesi hakkı, işçi ödemelerinden, ödeyeceği tazminatlar ile yaptığı harcamalar sebebiyle bir kısım tazminat alma hakkı tanındığı belirtilmektedir. Ayrıca … tarafından davacıya satılmış tamir ekipmanının da satın alınması imkânı tanındığı, tüm bu hakların ibraname verilmesi şartıyla kabul edileceği, çalışan personelin sözleşmelerinin fesih edilmesi halinde bunların kıdem tazminatlarının da karşılanacağı, davalı tarafından davacıya 200,200 TL tazminat ödemesi yapılacağı, devam etmekte olan tüketici davaları ile ilgili olmak üzere iki ayrı teminat mektubunun verileceği, servis işlemlerinin tamamlanacağı, yeni servis kaydı açılmayacağı, işlemler tamamlandığında teminat mektuplarının iade edileceği bildirilmektedir.
Davacı tarafından davalıya hitaben keşide edilen 09.05.2018 tarih ve … yevmiye no’lu … Noterliğinin ihtarnamesinde, fesih protokolünün kabul edilmediği, taraflar arasında 29.11.2017 tarihinde bir yıl süreli beş ayrı sözleşme imzalandığı, bu sözleşmelerin her birinde bir ay önceden ihbar edilmezse, bir yıl süreyle yenilenmiş sayılacağının öngörüldüğü, sözleşmeler süresince yükümlülüklerin düzenli bir biçimde yerine getirildiği, talepler doğrultusunda beş elemanın yirmi sekiz elemana çıkarıldığı, servis aracı sayısının arttırıldığı, bu yatırımların sözleşmeye güvenilerek yapıldığı, buna karşın cep telefonu tamirine ilişkin sözleşmenin tek taraflı olarak feshinin istendiği, bu sözleşmenin feshine ilişkin gerekçelerin hukuki olmadığı, ödenmek istenen 200.200 TL nin de zararın karşılığı olmadığı, bu sebeple kabul edilmediği bildirilmektedir.
Davalı tarafından davacıya hitaben çekilen 11.05.2018 tarihli … Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesinde, davalının yeni bir servis ağı yapılandırması kararı kapsamında sözleşmeyi fesih niyetini bildirdiği, bu kapsamda davacı için olumlu sonuçlar doğuran bir fesih protokolü sunulduğu, bu protokolün kabul edilmediği, sözleşme hükümlerine uygun olarak sözleşmenin fesih edildiği, fesih protokolünde öngörülen yedek parça iadesine ve tamir ekipmanına ilişkin iade hakkını tanımaya devam ettiklerini, sözleşme hükmüne uygun olarak ihtar tarihinden itibaren doksan gün sonra geçerli olmak üzere fesih iradesini ortaya koyduklarını beyan etmişlerdir.
Davacı tarafından davalıya hitaben çekilen 08.06.2018 tarih ve … yevmiye no’lu … Noterliği kanalıyla gönderilen ihtarnamede, davacıya yedek parça gönderimi sağlanmadığı, bu haliyle müşteri mağduriyetine sebep olunduğu, doksan günlük süre içinde sözleşme şartlarının yerine getirilmemesinin sözleşmeye aykırılık oluşturduğu, bu durumun devam etmesi halinde zarar ziyan talebinde bulunulacağı belirtilmiştir.
Davalı tarafından davacıya hitaben çekilen 28.06.2018 tarih ve … yevmiye no’lu … Noterliği tarafından gönderilen ihtarnamede, servis sözleşmesinin önel verilmek suretiyle fesih edildiği, doksan günün sonunda 16.08.2018 tarihinde sözleşmenin sona ereceği, iradi fesih konusunda anlaşılamaması neticesinde bu zorunluluğun doğduğu, önel verilerek feshin sözleşmeye uygun olduğu, çalışan sayısının, firma araçlarının ve işyeri büyüklüğünün artışının işlem hacmi ile bağlantılı olduğu ve davalı şirketin talebi üzerine gerçekleşmediği, özellikle araç ihtiyacının ancak beyaz eşya ve televizyon servisleri için söz konusu olacağı, taraflar arasında bu yönde bir ilişki bulunmadığı, davacının bir zararı bulunmadığı, kendisine önerilen hususların, nakit tazminat, işçilere ödenecek kıdem tazminatları, elde bulunan yedek parçanın alımı gibi hususlar olduğu ve bunun kabul edilmediği, davacının ödemelerini geciktirdiği, bu sebeple açılan kredi nispetinde yedek parça alabildiği, bu durumu müşterilere yansıttığı ve zarara sebebiyet verdiği belirtilmek suretiyle tazminat hakları saklı tutulmuştur.
Toplanan tüm delillere ve dosya kapsamına göre; davacı tarafından davalı aleyhine aralarında akdedilen yetkili servis sözleşmesinin davalı tarafından haksız feshedildiği iddiasına dayanılarak kar kaybı ile yapılan yatırımlara ilişkin uğranılan zarar nedeniyle tazminat davası açılmış olup taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 9. 2 maddesi “Taraflardan herhangi biri, diğer tarafa doksan (90) gün önceden yazılı bildirimde bulunmak şartıyla iş bu Sözleşmeyi feshetme hakkına haizdir. Bu hüküm uyarınca fesih yapıldığı takdirde 90 günlük fesih süresinden sonra, fesih sonrası tasfiye sürecinin yönetilebilmesi için doksan (90) günlük bir süre verilecektir. Tasfiye işlemleri 9. 5 hükümlerine göre yapılacaktır. “şeklinde düzenlenmiştr. Bu düzenleme taraflara herhangi bir sebep ileri sürmeksizin sözleşme ilişkisini sona erdirme hakkı vermektedir. Bu hakkın sadece taraflardan birine değil, her ikisine de tanınmış olduğu görülmektedir. Davalı doksan (90) gün süre vermek suretiyle sözleşmenin sona erdirileceğini bildirmiş, bu bildirim yukarıda da belirtildiği gibi, davacının eline geçmiştir. Taraflar arasında bu konuda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Fesih iradesi ile birlikte karşı tarafın muhtemel zararlarını, özellikle kıdem tazminatından kaynaklanan yükümlülüklerini vs ödemeyi de kabul eden davalının fesih hakkını kötüye kullandığı söylenemez. Davacı tarafından sözleşme süresinin bitmiş olmasına rağmen fesih gerçekleştirilmediği ve benzer başka yetkili servis sözleşmelerinin imzalandığı açıklaması, cep telefonu servis hizmetinin de devam ettirileceği yönünde güven oluşturmaya yeterli görülemeyecektir. Sözleşmenin süreli olarak yapılması ve bitiminin ardından fesih konusunda görüşmeler yapılması, davalının çelişkili tutumda olmadığını göstermektedir. Bu durumda sözleşmenin önel verilerek feshe ilişkin 9.2 hükmünün taraflar arasında geçerli olduğunun kabulü gerekmekte olup 29.08.2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda da davacı ile davalı arasındaki sürekli borç içeren sözleşmede yer alan ve her iki tarafa doksan gün önel vermek suretiyle sözleşmeyi fesih imkânı veren düzenlemenin, genel işlem koşulu oluşturmadığı, yazılmamış sayılmasından söz edilemeyeceği, davalının sözleşmeyi fesih hakkını kullanmasının hakkın kötüye kullanılması oluşturmayacağı, fesih hakkının kullanılmasının haksız fesih oluşturmayacağı tespit edildiği anlaşılmakla davanın reddine karar vermek yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Harçlar yasası uyarınca alınması gerekli 54,40-TL red ilam harcının başlangıçta peşin alınan 170,78 TL’den mahsubu ile bakiye 116,38-TL’nin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-) Davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-) Davalı duruşmalarda kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 maddesi uyarınca 3.400,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-)Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde davacıya/vekiline iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzünde; tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/01/2020

Katip …

Hakim …