Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/620 E. 2020/585 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/620 Esas
KARAR NO : 2020/585
DAVA : İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/07/2018
KARAR TARİHİ : 03/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili Şirket ile davalı arasında 09.05.2003 tarihinde bir Zirai Bayilik Sözleşmesi akdedildiği ve daha sonra yine taraflar arasında anılan Sözleşme’nin ayrılmaz birer parçasını teşkil etmek üzere 22.12.2010 tarihli … ne İlişkin Ek Protokol ile 20.10.2014 tarihli Bayilik Sözleşmesi’ne Ek Sözleşme akdedildiği, düzenlemeler kapsamında davalının, müvekkili Şirkete ticari mal ve hizmet faturalarından dolayı 1.666.828,80.-TL, gider ve vade farkı faturalarından dolayı 2.007.837,90.-TL borçlu olduğunu, vadesi geçen borçlarını ödemeyen davalı Şirket’e müvekkili Şirketçe … Noterliğinin 30.04.2018 tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile bildirimde bulunarak, borçlarını ödemesi, Sözleşmeden kaynaklanan borçlarının teminatını teşkil etmek üzere banka teminat mektubu sunması, borç tasfiye protokolünü imzalayarak borçlarını tasfiye etmesinin istendiğini ve ihtarnamede belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde ise, ihtarname tebliğinin 15. günün sonundan itibaren geçerli olmak üzere Sözleşme ve eklerinin müvekkili Şirket tarafından feshedildiğinin ihtaren bildirildiğini, davalının verilen 15 günlük süre içerisinde borçlarını ödemediği gibi ihtarnamede belirtilen Sözleşmeden doğan diğer yükümlülüklerini de yerine getirmediğini ve … Noterliğinden keşide ettiği 07.05.2018 tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarname ile müvekkili Şirket’in iddialarını kabul etmediğini bildirdiğini, bunun üzerine müvekkili Şirket tarafından davalı/takip borçlusu aleyhinde 18.05.2018 tarihinde …. İcra Müdürlüğü’nün 2018/… E. sayılı dosyası ile ilamsız icra yoluyla icra takibi başlatıldığını, 22.05.2018 tarihinde ödeme emrini tebliğ alan davalı/takip borçlusu, müvekkili Şirket’in alacakları faturaya dayanmasına ve kendisi borçlu olduğunu bilmesine rağmen icra takibine 23 Mayıs 2018 tarihinde kötü niyetli olarak haksız ve hukuka aykırı bir şekilde itiraz ettiğini ve takibin durduğunu beyanla, davanın kabulüne, davalının itirazının iptali ile takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı cevap dilekçesinde; Dava konusu alacağın faize faiz yürütülmesi sebebi ile açıldığını, tarafların ticari defterlerinin incelenmesi ile bu durumun açıkça görüleceğini, dava dilekçesinde varlığı iddia edilen belgelerdeki imzaların şirketlerine ait olmadığın, mal ve hizmet satımı içermeyen tek taraflı olarak tanzim edilen vade farkı faturalarının şirket tarafından hiçbir zaman kabul edilmediğini, ortada likit bir alacak da söz konusu olmadığı için ticari defter ve belgelerin incelenmesini gerektiren alacak nedeniyle inkar tazminatın söz edilemeyeceğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER
Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, davada; … İcra Müdürlüğü’nün 2018/… E sayılı takip dosyasına, 09.05.2003 tarihli Zirai Bayilik Sözleşmesine, 22.12.2010 tarihli … ne İlişkin Ek Protokole, 20.10.2014 tarihli Bayilik Sözleşmesi’ne Ek Sözleşmeye, faturalara, ihtarnamelere dayanmışlardır.
Davaya dayanak … İcra Müdürlüğü’nün 2018/… E sayılı takip dosyasında; alacaklı … Ltd Şti tarafından borçlu … San Tic Ltd Şti aleyhine 1.666.828,80-TL takip borçlusu adına düzenlenen mal ve hizmet faturalarından doğan alacak, 221.658,37-TL mal ve hizmet faturalarına, her bir faturanın vade tarihinden takip tarihine kadar 3095 sayılı kanunun 2/2 maddesi uyarınca işlemiş avans faizi, 2.007.837,90-TL takip borçlusu adına düzenlenen gider ve vade farkı faturalarından doğan alacak olmak üzere toplam 3.896.325,04-TL alacağın tahsili için 18.05.2018 tarihinde ilamsız genel haciz yoluyla takibe girişildiği, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği, 23/05/2018 tarihinde süresinde borca ve yetkiye itiraz edildiği anlaşılmaktadır.
Mahkememizce öncelikle Davalı … SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ yetkilisi Şirket Müdürü … ‘e sözleşme, ek protokol ve ek sözleşme ekli olarak 6100 sayılı yasanın 171 ve devamı maddeler uyarınca ve HMK 171/(2) maddesi uyarınca isticvap davetiyesi çıkarılarak sözleşmeler altındaki imzaya karşı beyanının alınması, hususlarında bulunduğu yer mahkemesine talimat yazıldığı, ancak uyarılı davetiyeye rağmen … ‘in talimat mahkemesi duruşmasında hazır bulunmadığı ve talimatın mahkememize iade edildiği anlaşılmaktadır.
Mahkememizce toplanan delillere, iddia ve savunmaya göre bilirkişiden alınan 03.01.2020 tarihli raporda: ”…İncelenen davacı şirkete ait 2016 ve 2017 dönemine ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış beratlarının yasal süresinde alınmış olduğu ancak envanter defterlerinin yasal süresinde tasdik ettirilmediği, 2018 dönemine ait ticari defterlerinin açılış beratlarının yasal süresinde alınmış olduğu ancak kapanış beratlarının yasal süresinde alınmadığı ve envanter defterinin süresinde tasdik ettirilmediği, 2019 dönemine ait ticari defterlerinin açılış beratlarının yasal süresinde alınmadığı, envanter defterinin süresinde tasdik ettirildiği, kapanış beratlarının yasal süresinin dolmadığı, bu anlamda 2016-2017-2018 ve 2019 dönemine ait ticari defterlerin usulüne uygun tutulmadığı,
Davacı yanın kendi ticari defter kayıtlarına nazaran 18.05.2018 takip tarihi itibariyle davalı yandan 3.674.666,70 TL alacaklı olduğu,
Dava dosyasında yer alan fatura detay tablosunda (Ek-2) vade farkı faturaları için ayrıca işlemiş faiz hesabı yapılmadığı, mal/hizmet teslim faturalarından bakiye alacaklar için takip tarihine kadar toplamda 221.658,34 TL işlemiş faiz hesaplanmış olduğu, yapılan incelemelerde işlemiş faiz hesabının ticari temerrüt faiz oranları dikkate alınarak yapıldığı ve bu anlamda tutarların doğru hesaplanmış oldukları, ancak işlemiş faiz hesaplamasında, her bir fatura için vade tarihinin, belirli bir standartta olmadığı, değişkenlik gösterdiği, ek protokolün 8. Maddesinde, davacı tarafından davalı yana düzenli olarak fiyatların ve vade koşullarının bildirileceği, bayinin basiretli bir tacir olarak vade tarihine itiraz etmeyeceği hususlarının belirtilmiş olması karşısında, davacı yanın davalı yana herhangi bir ihtar keşide edip temerrüde düşürmeksizin, kendi belirlemiş olduğu vade tarihleri itibarıyla işlemiş faiz hesaplamış olmasının, mahkemenin takdirinde olduğu,
Vade farkı faturalarında, vade farkı tutarının nasıl hesaplandığının anlaşılamadığı, bununla birlikte ek protokolün 8. Maddesinde, bayinin, vadesinde ödenmeyen faturalara istinaden düzenlenen vade farkı faturalarına herhangi bir itirazda bulunmayacağını……..kabul, beyan ve taahhüt ettiği hususlarının belirtilmiş olması karşısında, davacı yanın keşide etmiş olduğu vade farkı faturalarının yerinde olduğunun kabulü hususu mahkemenin takdirinde olmakla, mahkemenin farklı görüşte olması halinde, davacı yandan, vade farkı faturalarının her birisi için hesaplama şekli ve dayanaklarının izahının yapılması gerektiği,
Diğer yandan, dosyaya sunulu BA-BS mutabakat yazılarından, söz konusu vade farkı faturalarının da davalı yanca kayıtlarına alınmış olduğu anlaşılmakla birlikte, davalı yana ait 2016-2017 yılı BA formlarının ay bazında ilgili vergi dairesinde celp edilerek, söz konusu vade farkı faturalarının davalı şirket kayıtlarına alınıp alınmadığının, mali mevzuat çerçevesinde tespit edilmesi hususunda takdirin mahkemeye ait olduğu…” tespit ve rapor edilmiştir.
Bilirkişi raporu doğrultusunda … Vergi Dairesi Müdürlüğüne teskere yazılarak 2016-2017 yılları aylık bazda verilen BA formları istenmiş, gelen cevaplar doğrultusunda bilirkişiden alınan 22.06.2020 tarihli ek raporda: ”…Davacı yanın kendi ticari defter kayıtlarına nazaran 18.05.2018 takip tarihi itibariyle davalı yandan 3.674.666,70 TL alacaklı olduğu,
Davacı yanın rapora karşı beyan ve izah dilekçesinde yer verdiği şekli ile faturalar üzerinde yer verilen net vade tarihi üzerinden, sözleşme gereğince vade farkı hesaplaması yapılmasının yerinde görülmesi halinde, davacı yanın davalı aleyhine tahakkuk ettirdiği vade farkı faturalarının kabul edilmesi gerektiği,
Davalı şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesinden celp edilen BA-BS formlarının incelenmesinde, davacı yan tarafından davalı şirket unvanına düzenlenmiş, vade farkı faturaları da dahil olmak üzere tüm faturaların davalı şirket BA formlarında bildirilmiş olduğu, bu anlamda tüm faturaların davalı şirket kayıtlarında mevcut olduğu,
Bu durumda takdiri mahkemeye ait olmak üzere davacı yanın takip talebinin yerinde olduğu…” tespit ve rapor edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; İİK.m.67 uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Taraflar arasında 09/05/2003 tarihli Zirai Bayilik Sözleşmesi, 22/10/2010 tarihli Ek Prokotol ve 20/10/2014 tarihli Ek Sözleşme bulunduğu, ek protokolün 8. Maddesinde, bayinin, vadesinde ödenmeyen faturalara istinaden düzenlenen vade farkı faturalarına herhangi bir itirazda bulunmayacağını (…) kabul, beyan ve taahhüt ettiği hususlarında ihtilaf yoktur. Davacı yan, ticari mal ve hizmet faturaları ile vade farkı faturalarından dolayı icra takibi başlatmış, davalı yan ise borca itiraz etmiştir, ayrıca dava konusu alacağın faize faiz yürütülmesi nedeni ile açıldığını, dava dilekçesinde varlığı iddia edilen belgelerdeki imzaların şirkete ait olmadığını, tek taraflı vade farkı faturalarının hiçbir zaman kabul edilmediğini, ortada likit bir alacak olmadığını beyanla davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı şirket yetkilisi, ibraz edilen sözleşmelerdeki imzaların aidiyeti hususunda meşruhatlı davetiye ile isticvap edilmiş ise de mazeretsiz olarak icabet etmemiştir.
Mahkememizce hükme elverişli bulunan kök rapor ile bilhassa 22.06.2020 tarihli ek bilirkişi raporuna göre; davacı yanın kendi ticari defter kayıtlarına nazaran 18.05.2018 takip tarihi itibariyle davalı yandan 3.674.666,70 TL alacaklı olduğu, faturalar üzerinde yer verilen net vade tarihi üzerinden, sözleşme gereğince vade farkı hesaplaması yapılmasının yerinde olduğu, davalı şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesinden celp edilen BA-BS formlarının incelenmesinde, davacı yan tarafından davalı şirket unvanına düzenlenmiş, vade farkı faturaları da dahil olmak üzere tüm faturaların davalı şirket BA formlarında bildirilmiş olduğu, bu anlamda tüm faturaların davalı şirket kayıtlarında mevcut olduğu, davacı yanın takip talebinin yerinde olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne, Davalının …. İcra Dairesi 2018/… Esas sayılı takip dosyasında yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, alacak likit olduğundan 3.674.666,70-TL asıl alacak üzerinde %20 oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davanın KABULÜNE,
Davalının …. İcra Dairesi 2018/… Esas sayılı takip dosyasında yaptığı itirazın iptali ile, takibin devamına,
3.674.666,70-TL asıl alacak üzerinde %20 oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-)Harçlar yasası uyarınca alınması gerekli 266.157,96-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 47.057,87-TL harçtan mahsubu ile bakiye 219.100,09-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-)Davacı tarafından yapılan 47.057,87-TL peşin harç, 35,90-TL başvurma harcı, 5,20-TL vekâlet suret harcı, 1.000,00-TL bilirkişi ücreti ve 353,09-TL davetiye gideri olmak üzere toplam 48.452,06-TL yargılama giderlerinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-) Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 127.588,25-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-)Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan bakiyenin, karar kesinleştiğinde davacıya/vekiline iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/12/2020

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır