Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/615 E. 2019/449 K. 16.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2018/615 Esas
KARAR NO: 2019/449

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 03/07/2018
KARAR TARİHİ: 16/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Vekiledeni bankanın … Şubesi ile dava dışı kredi lehtarı … Şirketi arasında 3 adet toplam 10.000.000,00 TL miktarlı Genel Kredi Sözleşmesi bağıtlandığını, işbu sözleşmelerden 10.11.2017 tarihli 2.000.000,00 TL miktarlı sözleşmeyi davalı kefil …’ın müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, anılan sözleşmeler kapsamında davalıya kredi kullandırıldığı, kredi borcunun ödenmemesi üzerine …Noterliğinin 11.05.2018 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarı ile 2.870.195,13 TL nakdi ve 921.260,00 TL gayri nakdi kredi hesaplarının kat edildiğini, ihtarnamenin davalıların gösterdiği tüm adreslere gönderildiğini ve borcun ödenmediğini, alacağın tahsili için İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine girişildiğini, işbu takipte davalı/borçlunun sorumlu olduğu miktarın 2.077.349,98 TL olarak gösterildiğini, davalı/borçlunun asıl borca ve takibin tüm fer’ilerine itirazları üzerine takibin durduğunu, talep edilen faiz oranının sözleşmenin 4.2 m. göre %39 olduğunu beyanla, davanın kabulüne, davalının takipte yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına ve davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.

CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Vekiledeninin kefalet imzası bulunmayan sözleşmeler kapsamında kullandırılan kredi borcundan sorumlu olmadığını, vekiledeninin şirket ortaklığından ayrıldığını, bu durumun … Noterliğinin 05.01.2018 tarih ve… yevmiye nolu ihtarı ile davalı bankaya bildirdiğini, işbu ihtarnamenin davacı bankaya 12.01.2018 tarihinde tebliğ edildiğini, vekiledeninin bu ihtarın tebliğinden sonra kullandırılan kredilerden sorumlu olmadığını, vekiledeninin … ile evli olduğunu ve TBK’nun 584 m. uyarınca eş rızası şartının gerçekleşmediğini, dolayısıyla vekiledeninin eşinin kefalet imzalarına muvafakatinin bulunmadığını, bu nedenle TBK’nun 583 maddesinde bildirilen şekil şartlarının bulunmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.

GEREKÇE:
Dava; Bankacılık hizmetleri sözleşmesi uyarınca ödenmeyen kredi borcu için girişilen takibe vaki itiraz üzerine İİK 67 madde uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır.
Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, davada; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyasına, kredi çerçeve sözleşmeleri, ihtarname, defter kayıtlarına ve bilirkişi incelemesine dayanmışlardır.
Davaya dayanak İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyasında; alacaklı… Bankası A.Ş tarafından borçlu … Şirketi,…, …, …, … aleyhine 2.902.099,09-TL asıl alacak, 98.256,72-TL faiz, 4.912,84-TL BSMV olmak üzere toplam 3.005.268,65-TL alacağın tahsili için 20.06.2018 tarihinde ilamsız genel haciz yoluyla takibe girişildiği, borçlulara ödeme emrinin tebliğ edildiği, borçlulardan …’ın 26.06.2018 tarihinde süresinde borca, faize, faiz oranına itiraz ettiği anlaşılmaktadır.
Mahkememizce toplanan delillere, iddia ve savunmaya göre alacağın hangi kredi sözleşmesinden kaynaklandığı ve davacı bankanın alacaklı olup olmadığı ve miktarı hususunda bankacı bilirkişiden rapor alınmış, 19.04.2019 tarihli raporda: ”…Davacı/alacaklı banka ile dava dışı kredi lehtarı …. Şti. arasında Genel Kredi Sözleşmeleri akdedildiği, bahse konu sözleşmeyi davalı/kefilinde müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış oldukları, anılan sözleşme kapsamından kullandırılan kredinin kararlaştırılan süre İçerisinde ödenmemiş olduğu nazara alındığında, kullandırılan kredilere ait delil mahiyetindeki bilgi ve belgeler de dosyada mevcut olduğundan, bir an için davacı bankanın davalı/kefil aleyhinde takip ve dava hakkının bulunduğu kanaatinin edinilebilineceği,
Davalı kefilin, kefalet sözleşmesinde gösterilen kefalet limitinin 2.000.000,00 TL olduğu, temerrüt tarihi itibariyle hesaplanan asıl borç toplamının sadece 2.000.000,00 TL’lık kısmından sorumlu olunulabileceği, dolayısıyla davalı borçlu KEFİLİN borcun 2.000.000,00 TL ve bunun temerrüdünün sonuçlarından müteselsilen sorumlu sayılabileceği,
ANCAK, raporda irdelendiği üzere dava dışı kredi lehtarı şirkete kullandırılan nakdi kredilerin her ikisininde davalı/kefilin kefalet imzası bulunmayan diğer sözleşmeler kapsamında kullandırılmış olduğu , davalı/kefilin kredi borcundan sorumlu sayılamayacağı,” tespit ve rapor edilmiş ayrıca, takdiri mahkemeye ait olmak üzere TERDİTLİ hesap ve değerlendirme yapılmış olup,
Davalı/kefilin kefaleten borçtan sorumlu olduğu kanısına varılması halinde davacı bankanın takip tarihi itibariyle;
Asıl alacak tutarı……….: 2.000.000,00,
İşlemiş faiz……………: 65.152,50
%5 gider vergisi (BSMV)..: 3.257,62
TOPLAM……………..:2.068.410,12-TL alacaklı olduğu tespit ve rapor edilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine e-tebligat olarak gönderilmiş olup davacı vekili tarafından kullandırılan kredinin davalının imzaladığı 10.11.2017 tarihli kredi sözleşmesi değil diğer sözleşmeler kapsamında kullandırıldığına dair tesbite dair itiraz edilmiş, yazılı beyan ve itiraz dilekçesi sunularak dosyanın başka bir bilirkişiye tevdiine aksi halde aynı bilirkişiden ek rapor alınmasını talep etmişlerdir.
Mahkememizce 16.05.2019 tarihli celsede dosya kapsamına göre davacı vekilinin yeniden inceleme ek inceleme taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 28.04.2015 tarihli ve 2014/17624 Es., 2015/6206 K. sayılı ilamında “….. davalı kefilin, kefil olarak imzalamadığı sözleşmeden doğan borçtan sorumlu tutulması doğru değildir. Her nekadar mahkemece genel kredi sözleşmesinin 70.maddesi hükmüne dayanarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, anılan sözleşme hükmü davacıyı, imzası bulunmayan sözleşmeler nedeniyle sorumluluk altına sokacak biçimde yorumlanamaz.” şeklinde karar verilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 17.12.2012 tarihli ve 2012/12599 Es., 2012/19084 K. Sayılı ilamında “….davacı banka ile kredi borçlusu arasında 16.08.2006 tarihli ve 07.11.2008 tarihli iki kredi sözleşmesi imzalanmıştır. Davalı şirketin 07.11.2008 tarihli kredi sözleşmesine kefaleti bulunmamaktadır. Davacı banka ile borçlu arasında imzalanan 16.08.2006 tarihli kredi sözleşmesinden kaynaklanan borç ödendikten sonra 07.11.2008 tarihli kredi sözleşmesi ile yeniden kredi açılmışsa davalı kefil imzası bulunmayan ikinci sözleşmeden doğan borçtan sorumlu tutulamaz.” şeklinde karar verilmiştir.
Somut olayda dosya kapsamında toplanan tüm delillere göre davacı ile asıl borçlu dava dışı …Şti arasında 03.05.2017 tarihli 2.000.000,00 TL limitli, 10.11.2017 tarihli 2.000.000,00 TL limitli ve 10.01.2018 tarihli 6.000.000,00 TL limitli olmak üzere toplam 3 tane Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, bahse konu iş bu sözleşmelerden sadece 10.11.2017 tarihli 2.000.000,00 TL limitli sözleşmeyi davalının kefalet limiti dahilinde müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduğu, davacı tarafından asıl borçlu dava dışı …Şti.’ne 03.05.2017 tarihli sözleşmeden … kredi referans numarası ile 750.000,00 TL 10.05.2017 tarihinde kullandırıldığı ve 10.01.2018 tarihli sözleşmeden … kredi referans numarası ile 2.000.000,00 TL 11.01.2018 tarihinde kullandırıldığı, davalının kefaleti bulunan sözleşme tarihinin 10.11.2017 olduğu nazara alındığında, davacı tarafından asıl borçlu dava dışı …Şti’ne kullandırılan her 2 kredinin de davalının kefalet imzası bulunmayan diğer 2 adet sözleşme kapsamında kullandırılmış olduğu, iki kalem kredinin birisi davalının kefaleti bulunan sözleşmeden önce (ilk sözleşme kapsamında) ve bir diğeri ise davalının kefalet imzası bulunmayan sözleşme tarihinden sonra (3.cü sözleşme kapsamında) kullandırıldığı anlaşılmakla ve yukarıda belirtilen Yargıtay ilamları da dikkate alındığında davalının kefalet imzası bulunmayan sözleşmeler kapsamında kullandırılan kredi borcundan sorumlu tutulamayacağından davanın reddine, davacı bankanın takip yapmakta kötü niyetli olduğu sabit olmadığından koşulları oluşmadığından davalı yanın tazminat taleplerinin de reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Bu itibarla;

HÜKÜM:
1-)DAVANIN REDDİNE,
2-)Koşulları oluşmadığından davalı yanın tazminat taleplerinin de REDDİNE,
3-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 44,40-TL maktu red harcının peşin alınan 35.475,95-TL harçtan mahsubu ile bakiye 35.431,55-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine ,
4-) Davacı yanca yapılan tüm yargılama giderlerin üzerlerinde bırakılmasına,
5-)Davalı duruşmalarda kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 81.360,25-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-) Davacı/davalı tarafından yatırılan gider /delil avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya/davalıya/vekillerine iadesine,
Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …