Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/614 E. 2018/745 K. 19.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/614 Esas
KARAR NO : 2018/745
DAVA : HAKEM KARARININ İPTALİ
DAVA TARİHİ : 14/04/2014
KARAR TARİHİ: 19/07/2018
Istanbul Anadolu …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. … K. Sayılı dosyası yetkisizlik kararı ile mahkememize gönderilmiş olmakla, mahkememizde görülmekte olan Hakem Kararının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; vekiledeni şirketin …/…. ’de mukim ve deniz taşımacılığı sektöründe faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 23.04.2010 tarihli ve … sıra numaralı geminin inşası hakkındaki Gemi İnşa Sözleşmesi (“Sözleşme”) uyarınca, vekiledeni tarafından sözleşmedeki yükümlülüklerin geç ve gereği gibi yerine getirilmediği iddiası ile davalı tarafından uğranıldığı iddia edilen zararın tazminine ilişkin olduğunu, taraflar arasında ihtilaf doğması üzerine … 7. Noterliğince vekiledenine gönderilen … yevmiye numaralı ve 11.09.2012 tarihli ihtarnamesi ile Sözleşme’nin 18. maddesi uyarınca uyuşmazlığın hakem heyeti yoluyla çözümü için hakem olarak …’ın seçildiğinin bildirildiğini, bu ihtara cevaben vekiledeni tarafından gönderilen … 9. Noterliğinin … yevmiye numaralı ve 20.09.2012 tarihli ihtarnamesi ile hakem olarak …’in seçildiğinin bildirildiğini, davalının talebi üzerine İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası tahtında hakem tayini davası ikame edildiğini ve işbu dava neticesinde İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … – … E.K. sayılı ve 28.03.2013 tarihli kararı ile Doç. Dr. …’nın 3. hakem ve başkan olarak tayin edildiğini, hakem Heyetinin 16.08.2013 tarihinde teşekkül ettiğini ve taraflarca tahkim yargılamasının süresinin uzatılmasına gösterilen muvafakat çerçevesinde 11.04.2014 tarihinde hükmün ittihaz ediliğini, ancak verilen hükmün HMK md 439 uyarınca iptalini talep etme zarureti hâsıl olduğunu,
Huzurdaki tahkim yargılamasının taraflar arasında öngörülen süre içerisinde başlatılıp tamamlanmadığını, zira tahkim süresinin, tarafların anlaşmasıyla, anlaşamamaları halinde taraflardan birinin başvurusu üzerine uzatılabileceğini, ancak huzurdaki ihtilafta dava tarihi itibarı ile taraflarca tahkim yargılamasının süresinin uzatılması yönünde anlaşmaya varılmadığı gibi bu doğrultuda alınmış bir mahkeme kararının da bulunmadığını, HMK’nın “Tahkim Yargılamasının Sona Ermesi” başlıklı 435. maddesinde getirilen düzenleme uyarınca tahkim yargılamasında sürenin uzatılması yönünde yapılan başvurunun reddi halinde tahkim süresi sonunda yargılamanın sona ereceğini, davalı tarafça böyle bir talepte dahi bulunulmadığını, bu bağlamda tahkim süresinin sona ermesi ve uzatılmaması nedeniyle tahkim yargılamasının sona ereceğinin izahtan vares olduğunu, Hakem Heyetinin tahkim yargılamasını gerçekleştirmeye görevli olmayıp, davacı tarafça yeniden üçüncü hakem tayini talep edilmeli, ardından yeniden tahkim yargılaması sürecinin başlatılması gerektiğini, ancak Hakem Heyeti tarafından bu yöndeki beyanlarına itibar edilmeyerek 05.09.2013 tarihli red kararı 06.09.2013 tarihinde taraflarına tebliğ edildiğini, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesinde, “Taraflar aksini kararlaştırmadıkça, bir hakemin görev yapacağı davalarda hakemin seçildiği, birden çok hakemin görev yapacağı davalarda ise hakem kurulunun ilk toplantı tutanağının düzenlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde, hakem veya hakem kurulunca esas hakkında karar verilir.” düzenlemesisinin mevcut olduğunu, öte yandan Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Yargılama usulünün belirlenmesi” başlıklı 424. maddesinde, “Taraflar, hakem veya hakem kurulunun uygulayacağı yargılama usulüne ilişkin kuralları, bu kısmın emredici hükümleri saklı kalmak kaydıyla, serbestçe kararlaştırabilir ya da tahkim kurallarına yollama yaparak belirleyebilirler. Taraflar arasında böyle bir sözleşme yoksa hakem veya hakem kurulu, tahkim yargılamasını, bu kısmın hükümlerini gözeterek uygun bulduğu bir şekilde yürütür.” düzenlemesini getirdiğini, buna göre kanunda emredici hüküm olarak düzenlenmeyen maddelere ilişkin olarak taraflarca aksinin kararlaştırılmasının mümkün olduğunu beyanla, Başhakem … ve Hakemler … ile …’ten teşekkül eden hakem heyetinin, taraflar arasında görülen tahkim yargılamasına ilişkin olarak ittihaz ettiği 11.03.2014 tarihli kararın iptaline karar verilmesini dava ve talep etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; görev itirazında bulunmuş, davanın Deniz Hukukuna dayandığını, huzurdaki davanın … 51 ATM … Esas sayılı dosya ile de birleştirilmesini, davacının yargılamanın iş bu tahkim yargılamasının süresi içerisinde başlatılmadığını iddia ettiğini, huzurdaki tahkim yargılamasının süresi içerisinde başlatıldığını, davacının bu iddialarının hakem kurulu tarafından oluşturulan 05.09.2013 tarihli 17.09.2013 tarihli ve 21.10.2013 tarihli kararlar ile de reddedildiğini, Hakem Kurulu tarafından oluşturulan 05.09.2013 Tarihli, 17.09.2013 Tarihli ve 21.10.2013 tarihli kararları Hakem Kurulu tarafından son olarak tanzim edilen 21.10.2013 tarihli kararda da yargılamanın başladığı günün baş hakemin atandığı gün olarak belirlendiği hususu beyan edilerek tahkim yargılamasının 05.08.2013 tarihinde başlamış olduğunu taraflara bildirildiğini, davacının kanun hükmünü yanlış yorumlamak suretiyle mesnetsiz iddialarda bulunduğunu, Hukuk Muhakemeleri Kanun’un 427. Maddesinde yer alan; “Taraflar aksini kararlaştımıadıkça, bir hakemin görev yapacağı davalarda hakemin seçildiği, birden çok hakemin görev yapacağı davalarda ise hakem kurulunun ilk toplantı tutanağının düzenlendiği tarihten itibaren …” ifadesi de tahkim süresinin hakemlerin tam olarak teşekkül ettiği tarihten itibaren başlayacağını şüpheye yer vermeyecek şekilde belirttiğini, bunun yanı sıra 6100 sayılı kanun öncesinde yürürlükte olan 1086 sayılı kanunun 523. Maddesi de hakemlere yapılan tebligat ile hakem yargılamasının başladığını açık olarak belirttiğini, taraflar arasında akdedilen Gemi İnşa Sözleşmesi’nin 20. Maddesi kapsamında, işbu sözleşme tahtındaki ihbar ve ihtarların türk kanunlarına göre mutaber surette tebliğ edilmiş sayıldığı günden itibaren geçerli olacağı açık olarak belirtildiğini, ayrıca 6100 sayılı HMK’nın 438. maddesi uyarınca taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça tebligatın, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı tebligat kanunu hükümlerine göre yapılacağına acık olarak yer verildiğini beyanla, haksız ve hukuki mesnetten uzak davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
GEREKÇE:
Dava; hakem heyeti kararının iptali talebine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda, Mahkememizin …-… E.K. Sayılı 24.02.2015 tarihli kararı ile iç tahkim yoluyla verilen hakem kararına karşı HUMK 516 vd. Maddeleri uyarınca temyiz yoluna başvurulabileceği kabul edildiğinden, İPTAL DAVASININ BU SEBEPLE REDDİNE karar verildiği, işbu kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay …. Hukuk dairesinin …-… E.K. Sayılı 24.12.2015 tarihli ilamı ile onandığı, işbu onama ilamına karşı davacı vekilince yasal süresi içerisinde karar düzeltme isteminde bulunulmuş; yine Yargıtay …. Hukuk Dairesinin …-… E.K. Sayılı 11.06.2018 tarihli ilamı ile onama ilamı kaldırılarak mahkeme hükmü bozularak iade olunmuş, Mahkememizce bozma ilamına uyulmuştur.
Bozma ilamında açıkça dayanıldığı üzere;
6100 sayılı HMK’da tahkim yargılamasında görevli mahkeme konusunda 410 ve 439. maddelerde düzenlemeler yer almakta iken 15.03.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 7101 sayılı Kanun’un 57. maddesiyle HMK 410. madde, 60. maddesiyle de HMK 439. madde değiştirilmiştir. Ayrıca 53. madde ile 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu’nun 15. maddesinde yapılan değişiklik ve 54. madde ile bu Kanuna eklenen ek 1. madde ile de görevli mahkeme konusunda ihtiyari tahkim ve milletlerarası tahkim arasında paralellik sağlanmıştır. Kanun’un 55. maddesiyle de 5235 sayılı Kanun’un 5. maddesinde değişiklik yapılmış ve iptâl davaları ticaret mahkemesinin heyet halince göreceği davalar arasından çıkarılmıştır.
Yapılan değişiklikler sonucu HMK’daki son düzenlemelerde; tahkim yargılamasında, mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli ve yetkili mahkemenin, konusuna göre tahkim yeri asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemesi olduğu, tahkim yeri belirlenmemiş ise görevli mahkemenin, konusuna göre asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemesi, yetkili mahkemenin ise davalının Türkiye’deki yerleşim yeri, oturduğu yer veya işyeri mahkemesi olduğu (HMK 410/1), hakem kararına karşı yalnızca iptâl davası açılabileceği, iptâl davasının, tahkim yeri Bölge Adliye Mahkemesi’nde açılacağı, öncelikle ve ivedilikle görüleceği (HMK 439/1) belirtilmiştir.
Sözü edilen bu düzenlemeler mahkemelerin görevine ilişkindir. Görev düzenlemesi yapılan 7101 sayılı Kanun’da görev kuralına ilişkin yapılan değişikliklerin eldeki davalara uygulanıp uygulanmayacağı konusunda bir hükme yer verilmemiştir. Sonuç olarak uygulanması gereken geçiş hükmü bulunmamaktadır. Usul kuralları ve bu kapsamda yer alan görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, aksine düzenleme yoksa derhal uygulanacağından, yapılan görev kuralı değişikliklerinin kanunda istisna niteliğinde geçiş hükümlerine yer verilmediği için eldeki davalara da uygulanması gerekir.
Davanın 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce ya da Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçtiği tarihten önce açılıp açılmadığının da bir önemi bulunmamaktadır. Aynı şekilde sözleşme tarihi itibariyle hakem kararlarına karşı iptâl davası veya temyiz yollarından hangisine gidilebileceği hususundaki görüş ayrılığı da, 13.04.2018 tarih ve 2016/2 Esas, 2018/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile giderilip sözleşme tarihine bakılmaksızın iptâl davası olarak belirlenmiştir. Sözleşme ve hakem kararının tarihine bakılmaksızın iç tahkim sonucu verilen hakem kararlarına karşı da sadece iptâl davası açılabileceğine dair İçtihadı Birleştirme Kararı doğrultusunda hüküm verildikten sonra yapılan kanun değişikliği ile 6100 sayılı HMK’nın 439. maddesine göre açılmış olan Hakem Kurulu kararının iptâli davalarının Bölge Adliye Mahkemeleri’nde görülmesi zorunlu hale getirilmiş olmakla, Mahkememizin görevsizliğine, davanın bu sebeple usulden reddine karar verilmesi yasal ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla:
HÜKÜM:
1-)Mahkememize açılan hakem kararının iptali konulu davada yasa değişikliği sebebiyle Bölge Adliye Mahkemeleri görevli kılınmakla davayı görmeye Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın bu sebeple USULDEN REDDİNE,
2-) Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın GÖREVLİ VE YETKİLİ İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Yargılama giderleri, harç ve vekalet ücreti hususunun H.M.K’nun 331. maddesi uyarınca davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmesi halinde o mahkemede, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde dosya ele alındığında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde mahkememizce değerlendirilmesine,
Davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile temyiz için Yargıtay’a başvurma hakları hatırlatılarak oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/07/2018

Başkan Üye Üye Katip