Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/480 E. 2018/1285 K. 31.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/480 Esas
KARAR NO : 2018/1285

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/05/2018
KARAR TARİHİ : 31/12/2018

Mahkememizde açılan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında;
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; vekiledeni şirketin, Kazakistan Hukukuna göre kurulmuş, Merkezi Kazakistan Astana’da bulunan bir ticaret şirketi olması sebebiyle taraflar arasındaki uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığını, ayrıca taraflar arasında bağıtlanan Sözleşme 2′ nin “Geçerli Kanun” başlıklı 13.1. maddesinde “İşbu Sözleşme Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre yorumlanacaktır ve uygulanacaktır.” ifadeleri yer almakta olup, taraflar arasında ortaya çıkacak uyuşmazlıklara Türk Hukukunun uygulanacağının belirlendiğini ve MÖHUK’ta da sözleşmeden doğan borç ilişkilerinin tarafların belirlediği hukuka tabi olacağının belirtildiğini, 6100 Sayılı HMK’nun “Yetki Sözleşmesi” başlıklı 17. maddesi ve taraflar arasında imzalanan Sözleşme 2’nin “Anlaşmazlık Çözümü” başlıklı 13.3. maddesine göre, İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu ve ayrıca tarafların tacir olması ve aralarındaki ilişkinin ticari işletmeleriyle ilgili hususlardan doğmuş olması sebebiyle, Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, vekiledeni şirketin ve aynı, doğrudan veya dolaylı kontrol yapısına sahip diğer şirketleri ile birlikte, ağırlıklı olarak Kazakistan’ın Astana ve Türkiye’nin İstanbul şehirlerinde faaliyetlerini yürüten ve ana faaliyet konusu büyük ölçekli inşaat ve altyapı projelerinin mekanik tesisat imalat, tedarik ve montaj işleri ve altyapı borulama işleri olan şirketler grubu olup, kuruluşundan itibaren aldığı tüm işleri yüksek kalite standartlarında ve zamanında teslim etmiş ve sektörde haklı bir itibar ve pazar payı elde ettiğini, davalı şirketin vekiledeni şirket ile girmiş olduğu ticari ilişki kapsamında 2013 yılında Davalı … ile … Şirketleri’nden … arasında, “… Tesisi” projesinin kalıcı kamp ve non-proses binalarının mekanik tesisat, imalat ve montaj işleri ile kalıcı kamp alanı altyapı borulama işlerinin … Limited şirketi tarafından üstlenilmesi amacıyla Uzman Ekip Sözleşmeleri imzaladıklarını, taraflarca sözleşme bedellerinin sabit ve kesin birim fiyatlar üzerinden belirlenmiş olup taraflarca daha sonra yapılan ek sözleşmelerle iş hacmi ve sözleşme bedellerinde değişiklikler yapıldığını ve yapılan değişiklikler uyarınca sözleşmelere ilişkin toplam bedelin 4.628.589-ABD’na ulaştığını, sözleşmeler ile yüklenmiş olduğu tüm yükümlülüklerini eksiksiz ve zamanında yerine getiren … şirketinin, sözleşmelerden kaynaklı tüm hak ve alacaklarını sözleşmelerin hüküm ve şartlarına uygun olarak ve …’nun yazılı onayını almak suretiyle 17 Nisan 2017 tarihinde vekiledeni şirket …’a bütünüyle devir ve temlik ettiğini beyanla, sözleşmeler uyarınca muaccel olan 65.714 ABD’nın fiili ödeme tarihindeki kuru üzerinden ve vekiledeninin sözleşmelerden kaynaklı hak ve alacakları ile zararlarını teşkil eden tutarın faizinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, belirsiz alacak davası olarak açılan davanın kabulüne, sözleşmeler uyarınca henüz gerçekleştirilmemiş kesin kabulün gerçekleştirilmesine ve kesin kabule bağlı haklarının vekiledenine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı ISAN-2030 Limited Şirketinin, merkezi Kazakistan’da bulunan bir Kazak şirketi olup, dava konusu uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığını, MÖHUK 47. maddesi 1. fıkrasında yabancılık unsuru taşıyan unsurlarda münhasır yetki ve kamu düzenine ilişkin olmayan hallerde yetki sözleşmesinin geçerli olduğunu bildirildiğini 17 Nisan 2017 tarihli temlik Sözleşmesinin 5 nolu maddesinin 5.1 ve 5.2 alt maddeleri uyarınca “Sözleşme kapsamında yada onunla bağlantılı olarak taraflar arasında ortaya çıkan tüm anlaşmazlıklar taraflar arasında görüşmeler youyla çözülmeye çalışılacaktır. Taraflar arasında mutabakat tesis edilemez ise anlaşmazlık Astana Şehri ilçeler arası uzman mahkemede görülecektir.” hükmünün düzenlendiğini, dolayısıyla uyuşmazlıkta Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine ve kamu düzenine ilişkin bir husus bulunmadığından ve ayrıca HMK 17(2) hükmü uyarınca da Astana şehri ilçeler arası uzman mahkemenin kesin yetkili olduğunu beyanla, davanın öncelikle yetkisizlik sebebiyle yetkisizlik kararı verilmesini talep etmişler, akabinde teminata belirsiz alacak davası açılamayacağına, zamanaaşımına ve esasa ilişkin itirazlarını ayrıca ve açıkça beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı hakediş ödemelerinin geç ödenmiş olması, sözleşme sürelerinin davalının kendi kusuru ile uzatılması, sözleşmeler uyarınca davacıdan kesildiği bildirilen nakit teminatların ödenmemiş olması sebebine dayalı meydana gelen zararın tazminine ilişkindir.
Davalı yanın Milletlerarası yetki itirazına karşı, davacı tarafından, taraflar arasında imzalanan, 25/05/2013 tarihli sözleşme 1 ve 10/07/2013 tarihli sözleşme 2′ nin “Anlaşmazlık Çözümü” başlıklı 13.3 maddesinde bildirilen “İhtilafın çözümünde uzlaşma sağlayamamaları halinde İstanbul Merkez Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkili olacaktır” hükmüne uyarınca ve HMK 17 madde kapsamında yapılmış yetki sözleşmesi geçerli olmakla, yetki itirazının yerinde olmadığı ileri sürülmüş ise de;
Davacı … Limited Şirketi ile davalı … A.Ş. arasında bağıtlanan sözleşmenin 17/04/2017 tarihli temlik sözleşmesi olduğu, davacının iş bu davada 17/04/2017 tarihli sözleşmeye dayandığı, diğer sözleşmelerin davalı ile dava dışı … şirketi arasında imzalandığı ve bu sözleşmeler yani sözleşme 1 ve sözleşme 2 altında davacının imzasının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda 17 Nisan 2017 tarihli temlik sözleşmesine bakıldığında, sözleşmenin “Anlaşmazlıkların Değerlendirilme Prosedürü ” başlıklı 5 nolu maddesinin 5.1 ve 5.2 nolu alt maddelerinde “iş bu sözleşme kapsamında yada onunla bağlantılı olarak taraflar arasında ortaya çıkan tüm anlaşmazlıklar taraflar arasında görüşmeler yoluyla çözülmeye çalışılacaktır
Taraflar arasında mutabakat tesis edilemez ise, anlaşmazlık ASTANA şehri ilçeler arası uzman mahkemede görülecektir.” hükümleri düzenlendiği görülmektedir.
5718 sayılı MÖHUK’un “Yetki anlaşması ve sınırları” başlıklı 47. maddesinde ;
(1) Yer itibariyle yetkinin münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hallerde, taraflar, aralarındaki yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkilerinden doğan uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesi konusunda anlaşabilirler. Anlaşma, yazılı delille ispat edilmesi halinde geçerli olur. Dava, ancak yabancı mahkemenin kendisini yetkisiz sayması veya Türk mahkemelerinde yetki itirazında bulunulmaması halinde yetkili Türk mahkemesinde görülür.
(2) 44, 45 ve 46. ncı maddelerde belirlenen mahkemelerin yetkisi tarafların anlaşmasıyla bertaraf edilemez. ” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda taraflar arasındaki ilişkinin yabancılık unsuru taşıdığı ve borç ilişkisinden doğduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca somut olay bakımından Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisine ve kamu düzenine ilişkin bir hususta söz konusu olmadığından davanın milletlerarası yetki nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
HMK 138(1) madde; ”Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasına dinleyebilir” hükmü uyarınca dava şartları konusunda dosya üzerinden karar verilmesinin mümkün olmasına göre, Anayasanın 141/son ve H.M.K.’nun 30. maddelerinde düzenlenen usul ekonomisi ilkesi de nazara alınarak dosya üzerinden karar verilmiştir. Bu itibarla;
KARAR
1-)Davanın MÖHUK 47 maddesine göre mahkememizin yetkisizliği nedeniyle usulden REDDİNE,
2-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 35,90-TL maktu red harcının peşin alınan 5.274,48-TL harçtan mahsubu ile bakiye 5.238,58-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine ,
3-) Davacı yanca yapılan tüm giderlerin üzerlerinde bırakılmasına,
4-)Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 2.180,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-) Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde davacıya/vekiline iadesine,
Davacı vekilinin ve davalı vekillerinin yokluğunda, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oybirliğiyle karar verildi. 31/12/2018

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır