Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/475 E. 2021/361 K. 27.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/475 Esas
KARAR NO:2021/361

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:23/05/2018
KARAR TARİHİ:27/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkilinin davalı borçlu şirket aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, ancak davalı tarafından işbu icra takibine haksız ve mesnetsiz olarak itiraz edildiğini, müvekkili şirketin davalı şirkete ait kafede bir takım malzemeler kullanarak iç dekorasyon işçiliği yaptığını, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında bir ticari ilişki söz konusu olduğunu, müvekkili şirket tarafından icra takibine konu 19.06.2017 ve 22.06.2017 tarihli faturalar ile sabit olan 14.360,50.-TL tutarında mal ve hizmetin davalıya teslim edildiğini, davaya konu icra takip dosyasındaki faturaların düzenlenip kargo aracılığıyla davalı şirkete tebliğ edildiğini, davalı şirketin bu faturalara yasal süresi içerisinde itiraz etmediğini, tadilat işlerinin borçlunun “… Caddesi, … Sokak, No:3 …, … – …” adresinde bulunan “…” isimli işyerinde yapıldığını, davalıya ait mekânda yapılan dekor ve tadilat işlemlerinin yapılacak olan keşifte de açık bir şekilde görüleceğini beyanla davalı borçlu tarafından …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, borçlu kötü niyetle borcu ödememek amacıyla itiraz etmiş olduğundan % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Dava dilekçesinde yapıldığı iddia edilen işin [cafe içerisinde dekorasyon) davacı tarafından yapılmadığını, davalı müvekkili şirketin, iddia edilen işi Haziran-Temmuz 2016 tarihlerinde … isimli ustaya yaptırdıklarını, söz konusu şahsın da anılan işi eksik ve hatalı yapmasına rağmen (özellikle cam kapı) davalı müvekkil Şirket’ in anılan işle ilgili borcunun kalmadığını, takip konusu faturaların davalı müvekkil şirkete tebliğ edilmediğini, davacı şirketin takip dayanağı faturalarına itiraz ettiklerini, anılan faturaların gerçek durumu yansıtmadığı ve tek taraflı olarak doldurulduğu, ticari defterlerin incelenmesi ile davacı tarafın dava konusu faturaları sonradan aradaki iş ilişkisini yansıtmayacak şekilde düzenlediğini, dava ve takip konusu faturaları kabul etmemekle birlikte biran için faturaların ticari ve hukuki usule uygun olduğu kabul edilse dahi faturalarda yazılı işin ayıplı olduğunu, dava konusu dekorasyon işinin davacı tarafından yapılmadığını, ancak bir an için aksi düşünülse dahi eksik ve hatalı iş nedeniyle davalı müvekkili şirket’in anılan işle ile ilgili kimseye borcu kalmadığını beyanla davanın reddini, davacı aleyhine takip tutarının % 20’si oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, harç, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; Faturaya bağlı alacağın tahsili için girişilen takibe davalının itirazı üzerine açılan icra iflas Kanunu 67. maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
7101 sayılı kanunun 61. Maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası ”Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır.” şeklinde değiştirilmiş olup 15.03.2018 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğü girmiştir.
Mahkememizde görülen iş bu davada 7101 sayılı kanunun resmi gazetede yayınlandığı tarihten sonra 23/05/2018 tarihinde açılmış olup 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre basit yargılama usulüne tabi olmasına rağmen Tensip zaptıyla her ne kadar yazılı yargılama usulünün uygulanması gerektiği belirtilmiş olsa da 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklik dava tarihinden önce olması nedeniyle tensip zaptında yazılı yargılama usulünün uygulanacağının belirtilmesi taraflara kazanılmış hak sağlamayacağından 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince 19/03/2019 tarihli ön inceleme duruşmasında iş bu davada basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili davada; …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı İcra dosyası, 19.06.2017 tanzim tarihli … seri numaralı irsaliyeli fatura, 22.06.2017 tanzim tarihli … seri numaralı irsaliyeli fatura, müvekkiline ait ticari defter ve tüm resmi kayıtlar, davalıya ait ticari defter ve tüm resmi kayıtlar, keşif, bilirkişi incelemesi, tanıklar ve her türlü yasal delile dayanmıştır.
Davalı vekili davada;…’ na yapılan ödeme dekontları, ayıplı İşle ilgili fotoğraf, doktrin ve emsal Yargıtay kararları, bilirkişi incelemesi, keşif, tanık, yemin ve
her türlü delile dayanmıştır.
Davaya dayanak …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında; alacaklı … tarafından borçlu … aleyhine asıl alacak ve faizi olmak üzere toplam 15.118,68 TL faturadan kaynaklı alacağın tahsili için 22.01.2018 tarihinde ilamsız genel haciz yoluyla takibe girişildiği, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği ve borçlu tarafından süresinde icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz edildiği anlaşılmaktadır.
Davalı vekili tarafından icra dairesine sunulan itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine karşı yetki itirazında bulunulmuş ancak yetkili icra dairesi belirtilmemiştir.
6100 sayılı HMK’nın Madde 19- (2) maddesi ” Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
Mahkememiz tarafında davalı vekilinin İstanbul İcra Daireisnin yetkisine karşı yapmış olduğu yetki itirazının İcra Dairesine sunmuş olduğu itiraz dilekçesinde yetkili İcra Dairesinin belirtilmemiş olması nedeniyle HMK. 19. Maddesi uyarınca, usulüne uygun olarak İcra Müdürlüğünde yetki itirazında bulunulmadığından İstanbul İcra Dairelerinin yetkili olması nedeniyle davalının yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Mahkememiz tarafından İstanbul … Vergi Dairesi Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davalı …’nin 2017 yılına ait BS-BA formlarının Mahkememize gönderilmesi istenilmiş olup İstanbul … Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından cevaben davalı …’nin 2017 yılına ait BS-BA formlarının Mahkememize gönderilmesi bildirilmiştir.
Mahkememiz tarafından dinelenen davalı tanığı … beyanında “…. davalı şirkette 2016 yılında aşçı olarak çalışmaya başladığını, sadece 4 ay aşçı olarak çalıştığını, davacı tarafın davalı şirketin kafesinde tadilat işlerini yaptığını ancak yaptığı işleri yarım bıraktığını, giriş kapısının yapıldığını ancak sürgüsünün gelip gitmediğini, kilitlenemediğini, ancak elle ittirilince açıldığını, kapının kenarlarındaki fayansları kırık bıraktıklarını, mutfakta yapmış oldukları giderin çelik olması gerekirken plastik yapılmış olmasından dolayı suyu çekmediğini, yağmur yağdığı zaman alt katı sürekli su bastığını, giderleri çekmediği için alt kattaki daireyi de su bastığı için boyatmak zorunda kaldıklarını, yaptıkları bütün işlerde sorun yaşadık sonra davacının yapmış olduğu bütün işleri tekrardan başka bir şirkete yaptırmak zorunda kaldığını” belirtmiştir.
Mahkememiz tarafından iddia savunma ve toplanan tüm deliller ve tarafların 2017 yılı ticari defter ve belgeleri ile tüm kayıtlar ve faturalar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, davacı tarafından, davalıya yapılan işçilik ve mal bedelleri ile ilgili olarak iddia edilen ayıplı işin, mahallinde keşif incelemesi yapılarak, yapılan işin ayıplı veya eksik yada hatalı yapılıp yapılmadığı, yapıldı ise kim tarafından ve nasıl yapıldığının tespitine, davacı yanın yapılan iş gereği alacaklı olup olmadığının, alacaklı ise miktarının belirlenmesi için, taraflar arasında uyuşmazlıkla ilgili olarak bu konuda uzman olduğu anlaşılan İç Mimar, İnşaat Mühendisi ve Mali Müşavir bilirkişilerinden oluşan heyetten mahallinde keşif suretiyle inceleme yaptırılarak rapor aldırılmasına karar verilmiş olup ayıplı yapıldığı iddia olunun işin bulunduğu mahelde keşif yapılarak bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 20.06.2019 tarihli raporda ayrıntısı açıklandığı üzere sonuç olarak “…Sayın Mahkeme’ce dava konusu dekorasyon işleri ile ilgili olarak taraflar arasında ticari ilişkinin varlığının kabul edilmesi durumunda davacı tarafından icra takibine konu edilen 19.06.2017 ve 22.06.2017 tarihli faturaların toplam bedeli olan 14.360,60.-TL’nin teknik açıdan uygun ve geçerli olduğu görüş ve kanaatine varılmış olup takdiri Sayın Mahkeme’ye ait olduğu,
İncelenen davacı şirkete ait 2017 yılı ticari defterlerinin noter onaylı acılıs ve kapanış tastiklerinin süresinde olduğu bu anlamda ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu,
Davalı şirketin 2017 yılına ait ticari defterleri noter onaylı açılış ve kapanış tasdiklerinin hiç yaptırılmamış olması sebebiyle incelemeye sunulmadığı, bunula birlikte takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere davalı yanın incelemeye sunduğu, ticari defterlerle tevsik edilemeyen belgelere göre davalı yanın davacı ile aralarında herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığının görüldüğü,
Davacı yanın kendi ticari defter kayıtlarına nazaran, 22.01.2018 takip tarihi itibarıyla davalı yandan 14.360,60 TL alacaklı olduğu görülmekle birlikte, takibe konu faturaların düzenlenmiş olduğu 2017 yılsonu itibarıyla, söz konusu faturaların davacı yanın kendi kayıtlarında nakden tahsilatları yapılarak hesabın kapatılmış olması karşısında, 2018 yılında düzeltme kaydı yapılarak davalı yanın tekrar borçlandırılmış olması hususunda takdir Sayın Mahkemeye ait olduğu,
Davacının takip konusu faturaları … Taş. A.ş. aracılığıyla davalıya gönderdiği ifade edilmiş olmakla, davacı yan tarafından incelemeye sunulan … sıra numaralı kargo geçmişi dökümünde görüldüğü üzere kargonun 04.07.2017’de davalı yana teslim edildiği görülmekte ise de gönderilen kargo içerisinde söz konusu faturaların olup olmadığının tespitinin mümkün olmadığı, ” tespit ve rapor edilmiştir.
Bilirkişi heyet raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiştir.Davacı vekili tarafından bilirkişi heyeti raporuna karşı beyan dilekçesi sunulmuştur. Davalı vekili tarafından bilirkişi heyeti raporuna karşı itiraz dilekçesi sunulmuş olup ek rapor alınması talep edilmiştir. Mahkememiz tarafından davalı vekilinin itirazları doğrultusunda önceki bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiş olup bilirkişi heyeti tarafından sunulan 26.09.2019 tarihli ek raporda ayrıntısı açıklandığı üzere sonuç olarak “…. Davalının dosyaya sunduğu 2016 yılının 7 ve 8. Aylarına ait 6 adet fatura genel olarak tam okunaklı olmayıp el yazısı ile faturalar üzerine açıklamalar yapıldığı, okunabildiği kadarıyla muhtelif inşaat malzemesi, tamir bakım bedeli, havalandırma kanal yapımı, elektrik malzemesi açıklamaları olan faturaların, davacının icra takibine konu ettiği faturaların içeriği ile ilgisi tam anlaşılamadığından değerlendirilemediği,
Dosyada davalı … San. ve Tic. A.Ş. tarafından 13.07.2016,14.06.2016, 22.06.2016 ve 23.07.2016 tarihlerinde Garanti Bankası vasıtasıyla …’nun hesabına toplam 8.500.-TL tutarında para gönderildiğine dair 4 adet dekont fotokopisinin bulunduğu,
Davalı … San. ve Tic. A.Ş. tarafından Haziran-Temmuz 2016’da …’nun hesabına ödeme yapılmıştır. Davacı tarafından davalı şirket adına yaklaşık 1 yıl sonra 19.06.2017 ve 22.06.2017 tarihli faturalar düzenlendiği,
Davalı dilekçesinde, uyuşmazlığın dava konusu işin ne zaman yapıldığının tespiti olduğunu ve raporun bu yönüyle eksik ve hatalı olduğunu beyan ettiği, davalının dava konusu işlerin Haziran-Temmuz 2016 yılında yaptırıldığını beyan ettiği, davacının düzenlediği faturaların tarihinin ise Haziran 2017 olduğu, dosya muhtevasındaki bilgi ve belgelerden işin tam olarak ne zaman yapıldığının anlaşılamadığı, yukardaki tarihler ödeme ve fatura tarihleri olup işin fiilen yapıldığı zamanı belirtmediği, ayrıca aradaki yaklaşık 1 yıllık sürenin dava konusu işlerin kullanım ömrü ve yıpranması açısından çok küçük bir süre olduğundan buradan hareketle teknik olarak işin yapım süresini belirlemek mümkün olmadığı, bu nedenlerle dava konusu işin ne zaman yapıldığının tam olarak tespiti teknik olarak belirlenememiş olup takdiri Sayın Mahkeme’ye ait olduğu” tespit ve rapor edilmiştir.
Bilirkişi heyeti ek raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiştir.Davacı vekili tarafından bilirkişi heyeti ek raporuna karşı beyan dilekçesi sunulmuştur. Davalı vekili tarafından bilirkişi heyeti ek raporuna karşı itiraz dilekçesi sunulmuş olup ek rapor alınması talep edilmiştir.
Mahkememiz tarafından davalı vekilinin ek rapor talebinin kabulü ile dosyanın önceki bilirkişi heyetine tevdii ile davalı vekilinin itirazları ve … Vergi dairesi tarafından müzekkere cevabı ekinde gönderilen evraklar doğrultusunda 2. ek rapor aldırılmasına karar verilmiş olup bilirkişi heyeti tarafından sunulan 31.03.2021 tarihli 2. ek raporda ayrıntısı açıklandığı üzere sonuç olarak “… Tanığın ifadesine dayanarak dava konusu işin davacıya yaptırılıp yaptırılmadığı konusunda takdirin Sayın Mahkeme’ye ait olduğu,
… düzenlenen faturaların açıklamalarında; tamir bakım bedeli, havalandırma kanal yapımı, elektrik malzemesi, muhtelif inşaat malzemesi ibareleri bulunmakta olup, iş bu fatura içerikleri yapılan iş ile tam olarak örtüşmediği, ticari defterlerin incelenmesinden okunaklı olmayan …’e ait 6 adet faturanın toplam bedelinin 25.204,80.-TL olduğu, davalı ile ticari ilişkisinin 2016 yılı öncesine dayandığının belirtildiği, oysa davacının dava konusu işi ile ilgili talebinin 14.360,50 TL olduğu, sonuç olarak …’e ait faturaları içeriklerinin davacının yaptığını beyan ettiği işlerle tam olarak uyuşmamakta olup, fatura bedellerinin toplamı da yapılan işten fazla olduğu, söz konusu bedelin davacının alacağından mahsubu durumunda ise davacının alacağı kalmamakta olup, takdirin Sayın Mahkeme’ye ait olduğu,
… Vergi Dairesince gönderilen evrakların incelenmesi; Davalı yanın bağlı bulunduğu vergi dairesince dava dosyasına gönderilen 2017 yılı BA dökümlerinde, davacı yan tarafından davalı unvanına düzenlenmiş 19.06.2017 tarihli … sıra numaralı 560,50 TL tutarlı “kamera ve işçilik” muhteviyatlı ve 22.06.2017 tarihli … sıra numaralı 13.800,10 TL tutarlı “muhtelif dekorasyon malzemeleri” muhteviyatlı faturaların BA bildirim formunda 2 adet belge, KDV hariç 12.170,00 TL olarak bildirilmiş oldukları, bu anlamda davalı yanın davacı yanın takibe konu ettiği faturaları kayıtlarına almış olduğu ” tespit ve rapor edilmiştir.
Bilirkişi heyeti 2. ek raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiştir.Davacı vekili tarafından bilirkişi heyeti ek raporuna karşı beyan dilekçesi sunulmuştur. Davalı vekili tarafından bilirkişi heyeti 2.ek raporuna karşı itiraz dilekçesi sunulmuştur.
Yargıtay …. Hukuk Dairesi 10.12.2018 tarih, 2017/… Es. Ve 2018/… K. Sayılı ilamında “Dava, faturaya dayalı alacağın tahsiline yönelik yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.Mahkemece getirtilen ve davalı tarafından vergi dairesine bildirilen BA formunda davacı tarafından düzenlenen faturanın düzeltme nedeniyle iptal edildiği bildirilmiştir.Bu durumda davacı tarafından düzenlenen faturanın davalı defterlerine kaydedildiği,kaydedildikten sonra tek taraflı işlem ile iptal edildiği anlaşılmıştır.Her iki şirketin muhasebecisinin aynı olması bu maddi olgunun gerçekleşmediği sonucunu doğurmaz. Davalı tarafından düzenlenen faturanın ticari defterlerine kaydedilmesi faturada belirtilen malın alındığına karine teşkil eder.Mal alınmadığının ispat yükü bu durumda davalıya aittir,davalı ancak bu hususu yazılı delillerle ispat edebilir.Mahkemece yanılgılı gerekçe ile ispat yükünün davacıya yükletilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” şeklinde karar verilmiştir.
Toplanan tüm delillere ve dosya kapsamına göre; davacı şirket tarafından faturadan kaynaklı asıl alacak ve işlemiş faiz olmak üzere toplam 15.118,68 TL alacağın tahsili için davalı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığı ancak davalı tarafça borca itiraz edildiği, salt fatura düzenlenmesi, adına fatura düzenlenen kişiyi borçlu kılmaz.Faturayı alan kişi 8 gün içinde faturaya itiraz etmezse, faturanın dayandığı temel borç ilişkisinin bulunmadığının faturayı alan kişi tarafından ispat edilmesi gerekir. Ancak, faturayı alan kişi, öngörülen süre içinde faturaya ve bununla birlikte temel borç ilişkisine de itiraz ederse, genel hükümler çerçevesinde ispat yükü faturayı düzenleyen tacire ait olacaktır.Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Bu bağlamda, dosyanın incelenmesinde davalı vekili tarafından yapıldığı iddia edilen işin [cafe içerisinde dekorasyon) davacı tarafından yapılmadığı yönünde itirazlarının mevcut olduğu, mahkememiz tarafından yargılama sırasında alınan hükme dayanak teşkil etmeye elverişli 31.03.2021 tarihli bilirkişi heyeti 2. ek raporunda davalı yanın bağlı bulunduğu vergi dairesince dava dosyasına gönderilen 2017 yılı BA dökümlerinde, davacı yan tarafından davalı unvanına düzenlenmiş 19.06.2017 tarihli … sıra numaralı 560,50 TL tutarlı “kamera ve işçilik” muhteviyatlı ve 22.06.2017 tarihli … sıra numaralı 13.800,10 TL tutarlı “muhtelif dekorasyon malzemeleri” muhteviyatlı faturaların BA bildirim formunda 2 adet belge, KDV hariç 12.170,00 TL olarak bildirilmiş oldukları, bu anlamda davalı yanın davacı yanın takibe konu ettiği faturaları kayıtlarına almış olduğunun tespit edildiği ve Yargıtay … HD’nin 10.12.2018 tarih, 2017/… Es. Ve 2018/… K. sayılı emsal ilamında da kabul edildiği üzere somut olayda davalı tarafından bağlı bulunduğu vergi dairesine davacı yan tarafından davalı unvanına düzenlenmiş 19.06.2017 tarihli … sıra numaralı 560,50 TL tutarlı “kamera ve işçilik” muhteviyatlı ve 22.06.2017 tarihli … sıra numaralı 13.800,10 TL tutarlı “muhtelif dekorasyon malzemeleri” muhteviyatlı faturaların BA bildirim formunda bildirilmesi faturada belirtilen işin yapıldığına karine teşkil edeceği, faturalara konu ürünlerin/hizmetin alınmadığının ispat yükünün bu durumda davalıya ait olacağı, davalının bu hususu ancak yazılı delillerle ispat edebileceği ancak davalı tarafından faturalara konu ürünlerin/hizmetin alınmadığının yazılı delillerde ispat edilemediği anlaşılmakla davanın kabulü ile; davalının …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki itirazının iptali ile takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle devamına, alacağın likid olması nedeniyle davalının alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkumiyetine, koşulları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine
karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
Davanın KABULÜ ile;
1-)Davalının …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki itirazının iptali ile takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle devamına,
2-)Alacağın %20’si oranındaki 3.023,73 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine
3-)Koşulları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
4-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 1.032,76-TL karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 258,19-TL harcın mahsubu ile bakiye 774,57-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-)Davacı tarafından yapılan 35,90-TL başvuru harcı, 258,19-TL peşin harç, 5,20-TL vekalet harcı, 2.556,00-TL bilirkişi ücreti ile davetiye gideri olmak üzere toplam 2.855,29-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-)Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 maddesi uyarınca 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-)Davacının gider avanslarından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde re’sen davacıya / vekiline iadesine,
8-)Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dair taraf vekillerinin yüzünde; tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/04/2021

Katip …

Hakim …