Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/364 E. 2019/82 K. 04.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/364 Esas
KARAR NO : 2019/82

DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 18/04/2018
KARAR TARİHİ : 04/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; vekiledeni şirket tarafından … nolu Ortak Kullanım Alanları Sigorta Poliçesi ile… Toplu Yapı Yönetiminin yönetimini üstlendiği,”…” adresindeki … Sitesi’ne ait ortak kullanım alanları 29.03.2017 -29.03.2016 tarihleri arasında poliçede yer alan özel şartlar ve limitler dahilinde sigortalandığını, dava dışı sigortalı … Yapı Yönetimi ile davalı … A.Ş. arasında düzenlenen 01.04.2015 tarihli Asansör Bakım Sözleşmesi uyarınca sigortalı site içerisinde bulunan 18 adet asansörün Sanayi ve Ticaret Bakanlığının “Asansör Yönetmeliği” ve ” Asansör Bakım ve İşletme Yönetmeliği’ne uygun olarak periyodik bakımlarının yapılması, kayıtlarının tutulması ve teknik arızaya müdahale hizmetinin, davalı şirket tarafından üstlenildiğini, 05.11.2017günü, gece saat 02.00 sularında, sigortalı siteye ait A-1 Blokta faaliyet gösteren servis asansörünün kabin iç elektrik tesisatında meydana gelen kısa devre sonucu çıkan yangında, servis asansörü hasar gördüğünü, vekiledeni şirketin davaya konu olay nedeniyle sigortalısına 26.12.2017 tarihinde, 70.280,68.-TL sigorta tazminatı ödediğini, vekiledeni şirketin yapmış olduğu ödeme ile TTK Md.1472 gereğince sigortalısının haklarına halef olduğundan 70.280,68-TL alacak işin zarar sorumlusu olan davalıya rücu hakkı doğduğunu, davalı şirketin sözleşme ile yüklendiği işi gereği gibi yerine getirmediğinden davayı konu zarardan sorumlu olup zararı tazminle mükellef olduğunu, vekiledeni şirket tarafından ödenen sigorta tazminatının davalı şirketten tahsili amacıyla gönderilen rücu ihtarından sonuç alınamadığından işbu davanın açıldığını beyanla fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile 70.280,68.-TL sigorta rücu tazminatsın, sigortalıya ödeme tarihi olan 26.12.2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; işbu davada ticaret mahkemeleri görevsiz olup, Asliye hukuk mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacı ile aralarında bulunan bir ticari işten kaynaklanan bir dava olmadığını, rücu belgesi olmadan davacının dava açmasının mümkün olmadığını, dava şartlarının oluşmadığını, davaya konu olayda vekiledeni şirketin bir kusurunun bulunmadığını, talep edilen miktar fahiş bir miktar olup söz konusu hasarın boyutundan fazla olduğunu, ticari faiz talep edilemeyeceğini beyanla, öncelikle görevsizlik kararı verilmesini, aksi halde TTK 1472 madde gereğince davanın dava şartı yokluğundan ve esastan reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı vekilinin 30.07.2018 havale tarihli dilekçesi ile dava … Sigorta A.Ş. ye ihbar edilmiş, ancak ihbar edilen tarafından herhangi bir beyanda bulunulmamıştır.
GEREKÇE:
Dava; ortak kullanım alanları Sigorta Poliçesi nedeniyle sigortalıya ödenen tazminatın rücuen tahsili talebinden ibarettir.
Somut olayda uyuşmazlık, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1472/1. maddesi uyarınca, sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, zarar sorumlusu olduğu iddia olunan davalıdan rücuan tahsiline ilişkindir.
TTK 5 md.uyarınca mahkememiz aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olup,ticari davalar ve çekişmesiz yargı işleri ise TTK 4.md.düzenlenmiştir.
TTK’nun 1472 maddesi uyarınca, sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücu davası , bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsi nitelikte bir eda davasıdır. Sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsi ve rücuu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı cüz’i haleftir. Bu husus ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 E. 1954/11 K sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da belirtilmiştir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.3.1944 tarih 37-9 E.K. R.G.3.7.1944 sayılı; “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklindeki içtihadı gözönüne alınarak, ……… genel görevli Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. (Yargıtay 20 HD 2016/1138-3906 E K sayılı, 04.04.2016 tarihli, Yargıtay 17. HDH 2015/16049-14786 E K sayılı, 22.12.2015 tarihli kararı)
01.10 2010 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nun 1. maddesi uyarınca “göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” 114/c maddesinde ise mahkemenin görevi dava şartı olarak gösterilmiş olup. Aynı Kanun’un 115. maddesi ile getirilen. “Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır,” hükmü gereğince öncelikle özel yetkili olan mahkememizin görevli olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir.
Her ne kadar davacı sigorta şirketi tarafından davalı şirket aleyhine sigortaladığı binada bulunan sigortalı siteye ait A-1 Blokta faaliyet gösteren servis asansörünün kabil iç elektrik tesisatında meydana gelen kısa devre sonucu çıkan yangın sonucunda oluşan zararı sigortalısı olan site yönetimine ödediğinden bahisle mahkememizde rücuen tazminat davası açmış ise de, sigortalı olan site yönetiminin tacir olmadığı, yangın olayının da ticari iş veya eylem niteliğinde bulunmadığı mahkememizce değerlendirilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı sigorta şirketinin, halefi olarak yerine geçip adına dava açtığı site yönetiminin tacir olmadığı, tazminata konu yangın olayının da ticari işletme ile ilgili bulunmadığı, bu bağlamda açılan davanın nispi veya mutlak ticari dava olmadığı dikkate alınarak halefiyete dayalı olarak sigortalı yerine geçen davacı sigorta şirketi yönünden de aynı kuralların geçerli olduğu anlaşılmakla, davanın genel yetkili Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
HMK ‘nun 114/1-c madde uyarınca Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın GÖREVLİ VE YETKİLİ İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
HMK 331/2 madde uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemede nazara alınmasına,
Karar kesinleştiğinde ve talep halinde tarafların yatırdıkları gider / delil avansından artan bakiyelerinin iadesine,
Davacı ve davalı vekillerinin yüzünde, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle, dosya üzerinden karar verildi. 04/02/2019

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır