Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/284 E. 2020/124 K. 21.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/284 Esas
KARAR NO : 2020/124
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 09/05/2011

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili 09/05/2014 harç tarihli dava dilekçesi ile, … A.Ş. müşterisi olan müvekkilinin …daki hesabından 07/05/2010 saat 17.00 civarında vadeli işlem ve ossiyon borsası a.ş.’de işlem gören Haziran vadeli VOB İMKB 30 vadeli işlem kontratına elektronik ortamda 150 adet alış emri göndermek istediği, söz konusu emri gönderdikten sonra emir sonucunu kontrol etmiş ve emirden önce aynı kontrattaki mevcut kısa pozisyonun kapanmadığını ve 150 adet yeni bir uzun pozisyon açıldığını gördüğünü, bunun nedinini kontrol ettiğinde haziran vade yerine hatalı olarak ekim vadeli VOB İMKB 30 vadeli işlem kontratına alım emri gönderdiğini fark ettiğini, derhal …daki müşteri temsilcisini aradığını ve haziran kontrat yerine yanlışlıkla ekim kontratına alım emri girdiğini, emri haziran vadeli kontratlarda girdiğini varsaydığından piyasa fiyatından emir girilmesi sebebiyle emrin o andaki piyasada geçerli olan fiyatın 10 bin TL kadar üstüne kadar olan satım emirleriyle karşılaştığını ve bunun kabul edilemeyeceğini belirterek hatalı işlemlerin iptalini talep ettiğini, emrin hatalı olarak girildiği ve işlemin bu hata neticesinde gerçekleştiği açıkça belli olduğunu belirterek, davalı şirkete müezekkere yazılarak dava konusu işlemin tarafı olan müşterilerin kimlik bilgileri ve adreslerinin istenmesi ve müzekkere cevabına göre diğer davalı veya davalılara gerekli tebligat işlemlerinin yapılmasını, fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep haklarının saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ve 75.462,50 TL’lik zararının yasal faizi ile birlikte tazmin edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraflara yükletilmesine karar verilmesini bilvekale talep ve dava etmiştir
CEVAP:
Davalı … A.Ş. vekili 08/09/2011 havale tarihli davaya cevap dilekçesi ile, bizzat kendi iradesi ile dava konusu işlemleri gerçekleştiren davacının, müvekkili şirkete husumet yöneltilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu olaya ilişkin olarak, ne müvekkili şirketin ne de adına işlem yapılan müvekili şirket müşterilerinin herhangi bir hata ya da kusuru bulunmadığının, meydana geldiği ileri sürülen zararlar, davacı yan tarafından gerçekleştirilen işlemler neticesinde vadeli işlem ve opsiyon borsası tarafından belirlenen işlem kurallarına uygun olarak ve piyasa şatlarında gerçekleştirilen işlemlerin neticesi ve müvekkili şirket aracı kurum sıfatı ile müşterileri … ve … adına alım işlemlerini gerçekleştirdiğini, dava konusu işlemler ve dolayısı ile gerçekleştiği ileri sürülen zarar, 07/05/2010 tarihinde meydana gelmiş olduğunu, davanın ikame edildiği tarih ise, 07/05/2011 tarihi olduğunu, bu kapsamda meydana geldiği ileri sürülen dava konusu zararın yasal merciler nezdinde talep edilmesi için yasaca öngörülen sürenin sona ermiş olduğunu, yapılan işlemlere ilişkin olarak işlemi gerçekleştiren şahsın gerçek iradesinin araştırılmasına ilişkin olarak da herhangi bir yasal yükümlülüğünün bulunmadığını, şahısların vadeli işlem ve opsiyon borsasında vob işlem yapabilmeleri ancak müvekkili şirketle aynı alanda faaliyet gösteren aracı kurum vasıtası ile mümkün olduğu, vadeli işlem ve opsiyon borsasında vob işlem yapan müşteriler aracı firma ile imzaladıkları aracılık sözleşmesi hükümleri uyarınca sistem üzerinden gerçekleştirdikleri işlemlerden dolayı sorumlu olacakları hususunu kabul ettiğini, davacının dava konusu satım işlemlerinin gerçekleştirilmesi için bizzat kendisi …ye talimat verdiği ve bu talimatın gereği ilgili aracı kurum tarafından gerçekleştirildiğini belirterek, davanın müvekkili şirket açısından husumet yönünden reddini, haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini bilvekale arz ve talep etmiştir.
Davalılar … ile … vekili 23/02/2012 havale tarihli davaya cevap dilekçesi ile, davacı tarafın dava dilekçesi belirttiği hususlara karşılık öncelikle borsa gibi her türlü işlemin sanal ortamda gerçekleştirildiği, alıcı ve satıcı yanın birbirlerini tanıma imkanını olmadığı bir ortamda davacı yanın iddia ettiği gibi kişinin bu işlemi hataen gerçekleştirdiğini anlamak ve bilmenin asla mümkün olmadığını, müvekkillerinin aynı gün sabah saatlerinde kendisine ait kontratları borsa kurallarının belirlediği limitler dahilinde kendisince belirlediği bir bedel üzerinden satışı için emir verdiği vobda spot piyasada oluşan İMKB 30 endeksi ile ortaya çıkan rakamın -%15 – +%15 arasında herhangi bir bedel üzerinden alım ve satımın mümkün olduğunu, bu bedellerin altında ve üstünde bir rakamın girilmesine sistemin müsaade etmediğini müvekkillerinin belirlediği satış rakamının bu limitler dahilinde ve kurallara uygun gerçekleştiğini, müvekkillerinin amacı ticari hayatın temel kuralı gereği ellerinde bulunan kontratları yüksek bir bedel ile satmakta olduğunu, kontratları alan kişilerin bu işlemi hangi saik ile gerçekleştirdiğini bilmek mümkün olmadığı gibi müvekkillerin böyle bir sorumluluğu da bulunmadığını, davacı yanın gerçek bir zararı söz konusu olmadığı, davacının aldığını iddia ettiği kontratların vob da oluşan fiyat endekslerine bakıldığında bu durumun açıkça görüleceği, bu nedenle söz konusu tarihte davacının görünürde zarara uğradığı düşünülse bile davacının gerçek bir zararı mevcut olmadığı, belki de aynı yöntemle bu kontratları satmış bulunan ve kar etmiş olan davacının zarar iddiası asla kabul edilemez olduğu, bu işlemin iptali halinde davacının almaması halinde üçüncü bir kişiye elinde bulunan kontratları satmı imkanında mahrum bırakılmış müvekkillerin zararlarının ne surette giderileceğinin belirsiz olduğu, ayrıca davacı alış emri verdiği 150 adet ekim vadeli VOB İMKB 30 vadeli işlem kontratının tamamını müvekkillerden almadığını, davacı müvekkillerinden … dan 45 adet … dan 50 kontrat satın aldığı, bu nedenle oluştuğunu iddia ettiği zararının tamamını müvekkillerden talep etmesi mümkün olmadığı gibi müvekkillerinin işlemlerinde herhangi bir hukuka aykırılığın olmadığını ve davacının iddia ve talebinin hukuki dayanaktan yoksun kabul edilemez bir talep olduğunu belirterek, davacının hukuki dayanaktan yoksun mesnetsiz davasının reddi ile yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesini bilvekale arz ve talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, borsa alım satım işlemlerinden dolayı uğranılan zarara ilişkin olarak açılmış tazminat davasıdır.
Dava daha önce mahkememizin 23/10/2014 tarih, 2014/927 Esas 2014/317 K. Sayılı gerekçeli kararı ile ” Davanın Reddine” şeklinde hüküm tesis edilmiştir.
Mahkememizin kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olup, temyiz incelemesinin görüldüğü Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/8888 E. 2018/1920 K. Sayılı ilamı 23/02/2016 tarihli ilamıyla, “……Hata, irade beyanının istemeyerek iradeye uygun olmaması ya da iradenin oluşmasına etken olan bir hususta düşüncenin gerçek duruma uygun olmaması şeklinde tanımlanabilir. Birinci halde beyan hatası, ikinci halde ise saikte hata söz konusudur. (Oğuzman-Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 1995,sh.77) Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken mülga 818 sayılı BK’nın 23. maddesi uyarınca akit yapılırken esaslı bir hataya düşen kimse o akit ile bağlı tutulamaz. Bununla birlikte düşülen her hatanın akdin geçerliliğini etkilemesi mümkün olmayıp ancak esaslı bir hata halinde akdin geçerliliği etkilenecektir. Bir hatanın esaslı olup olmadığı değerlendirilirken ise anılan Kanun’un 24. maddesindeki düzenlemenin dikkate alınması gerekmektedir. Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde, davacı taraf, açıkça irade beyanını fesada uğratan hallerden olan hataya dayanmış olup mahkemece bu hususta hiçbir değerlendirme yapılmamış, davacının alış emri gönderdiği ve davalıların bir kusuru bulunmadığı kabul edilerek dava reddedilmiştir. Oysa davacı, alış emrini gönderirken hataya düştüğünü ileri sürdüğüne göre mülga BK’nın 23. vd. maddeleri uyarınca davacının dava konusu işlemle bağlı olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu itibarla mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda, özellikle de davacının dayanmış olduğu hata olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda değerlendirilme yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA,….” şeklinde verilen bozma ilamı doğrultusunda dosya yeniden esas numarasına kaydı yapılıp incelemeye alınmıştır.
Mahkememizce toplanan delillere, iddia ve savunmaya göre davacının, davalılardan alacaklı olup olmadığı hususunda Yargıtay Bozma ilamı da göz önüne alınarak bilirkişi heyetinden rapor alınmış 14/06/2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle: Tarafların iddia, talep ve savunmaları, sunulan delil ve belgeler, davalının ticarî defter ve dayanağı belgelerin incelenmesi sonucunda, rapor içeriğinde ayrıntıları ile açıklandığı üzere; Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin bozma ilamı çerçevesinde yapılan inceleme sonucunda; Davacı talebi, SPK ve ilgili tebliğleri, VİOP Yönetmeliği çerçevesinde yapmış olduğumuz incelemeler çerçevesinde, davacının ileri sürdüğü işlem, SPK, teblig ve VİOP yönetmeliği çerçevesinde belirtilen hatalı bir işlemden kaynaklanmadığı, gerçeklesen normal bir emrin iptali talebi olduğu, bu husus … ğü tarafından da incelenerek hatalı bir işlem olmadığı, Borsaca da talebin yerine getirilmediği görülmüş olup, kanımızca da itiraz talebinin yerinde olmadığı, Yargıtay bozma ilamı çerçevesinde yapılan TBK hükümleri ve hataya ilişkin inceleme neticesinde, davacı tarafın iddiasına konu hatanın esaslı beyan hatası niteliğinde olduğu, davacının hata iddiasını ispat ile yükümlü olduğu, kök raporda belirtildiği üzere hatanın davacının kusurundan kaynaklandığı, davacının kusurlu olduğu halde de iptal hakkına sahip olduğu, iptal sebebiyle oluşan davalı zararlarından davacının sorumlu olacağı, bununla beraber iade borcuna aykırı davranan davalının da, hataya dayanarak sözleşmeyi iptal eden davacının ispat edeceği zararlarından sorumlu olabileceğini tespit ve rapor etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama, tarafların beyanları, Yargıtay Bozma İlamı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının … A.Ş. müşterisi olduğu, …daki hesabından 07/05/2010 saat 17.00 civarında … A.Ş.’ de işlem gören Haziran vadeli VOB İMKB 30 vadeli işlem kontratına elektronik ortamda 150 adet alış emri göndermek istediğini beyan etmiş ise de davacı tarafından Ekim vadeli VOB İMKB 30 vadeli işlem kontratına alım emri gönderildiği, davacının bu işlemi yaptıktan sonra davalı şirkete 10/05/2010 tarihli yazı ile başvurarak işlemin iptalini istediği, alınan bilirkişi raporu ile de sabit bulunduğu üzere yapılan işlemlerde aracı kurum olan davalı şirketin ve müşterilerin herhangi bir sorumluluğunun olmadığı, VOB’ da verilen alım emirlerinin anında borsaya iletildiği ve alım emri veren kişinin hesaplarına bloke konulduğu, satıcı emirleri ile karşılaşan işlemin iptalinin mümkün olmadığı, yapılan işlemde davalıların bir kusurlarının bulunmadığı, davacının ileri sürdüğü işlem, SPK, teblig ve VİOP yönetmeliği çerçevesinde belirtilen hatalı bir işlemden kaynaklanmadığı, gerçeklesen normal bir emrin iptali talebi olduğu, bu husus … ğü tarafından da incelenerek hatalı bir işlem olmadığı, borsaca da talebin yerine getirilmediği görülmüş olup itiraz talebinin yerinde olmadığı hususu göz önüne alındığında bu nedenlerle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince davacıdan alınması gereken 54,40 TL maktu red harcının davacıdan peşin alınan 1.120,65 TL harçtan mahsubu ile artan 1.066,25 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan 10.610,13 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine ,
5-Davacının/davalının gider avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde davacıya/davalıya vekiline iadesine,
Dair Davacı asil ve davalı vekilinin yüzünde; tarafların gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren onbeş günlük süre içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/02/2020

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.