Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/225 E. 2021/630 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/225 Esas
KARAR NO:2021/630

DAVA:İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:07/03/2018
KARAR TARİHİ:22/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; .Davacı şirket … ile davalı … İnş. … Ve Tic. Ltd. Şti arasında 15 Temmuz 2016 tarihinde ”…” başlığında 1 yıl süre ile geçerli olmak üzere distribütörlük sözleşmesi imzalandığını, yapılan sözleşmeye göre davacı şirket Türkiye’den davalı şirketten alacağı ısı yalıtım ürünlerini … ülkesi sınırlan çerçevesinde satacağını, bu durumda davacı şirket yapılan sözleşmeye göre dağıtıcı davalı şirket ise ana şirket konumunda olduğunu, işbu sözleşmenin 7. Maddesine göre davacı şirket garanti parası olarak davalı şirketin belirttikleri kendi adlarına kayıtlı bir banka hesabına 60.000 USD yatırıldığını ve sözleşme kurulduğunu, Garanti parası bu tür sözleşmelerde şayet dağıtıcının ürünlerin satın alınmasında gerekli ödemeyi yapmaması durumunda satıcı ana şirket tarafından bu yapılmayan ödemelere karşılık olarak kullanması için olduğunu ve başka da bir amaçla kullanılamayacağı ticari örf âdete göre sabit olduğunu, taraflar aralarında sözlü olarak ürünlerin … Devleti’nde satışa hazır hale gelmesi için gerekli bütün izinler ve resmi işlemlerin davalı şirket tarafından karşılanacağı şeklinde anlaştıklarını, davalı şirket ürünlerinin gerekli bütün incelemelerden geçtiğini ve uluslararası standartları haiz olduğuna dair sözleşmenin 8. Maddesinde davacı şirket lehine taahhütte bulunduğunu, sözleşme ana esaslarıyla kurulduktan sonra taraflar arasında ki sözlü anlaşma gereği gerekli resmi izinlerin alınması için davalı şirket adına … temsilen … Devleti yetkili kurumuna bu ürünlerin ilgili ülkede pazarlanması için başvuruda bulunduğunu, … Devleti ürün standartları yetkili kurumu, TSE ve AB standartlarının kendi ülkelerinde geçerli olmadığını, sözleşme konusu ürünlerin kendi ülkelerinde ancak beton olarak satılabileceğini, şayet ürünlerin kendi ülkelerinde ısı yalıtım ürünü olarak satılması arzulanırsa bunun için kendilerinin belirleyeceği bir laboratuvarda ayrı bir incelemeye tabi tutulmasını ve gerekli incelemeyi yapacak yetkili laboratuvarrn da BAE’de yer aldığım ve oraya başvurmalarından bahisle cevap verdiğini, bu aşamadan sonra davalı şirket davacı şirketten ürün için gerekli olan izinlerin alınmasını ve masraflarının da davacı şirkete ait olmasından bahisle talepte bulunduğunu, fakat davacı şirket ürün için gereken bütün resmi izinlerin alınmasının ve bundan kaynatklanan masrafların davalı şirkete ait olduğunu belirtildiğini Söz kJnusu ısı yalıtım ürünlerinin ilgili ülkede satışa arz edilmesi imn gerekli izinlerin kim tarafından da alınacağı hususu net olarak belirtilmemişse de davacı şirket sözleşmenin 8. Maddesine dayanarak bu sorumluluğun davalı şirkette olduğunu belirtildiğini, taraflar arasında ki ana anlaşmazlık buradan doğduğunu ve sözleşme henüz pratik olarak uygulanma imkânı bulmadan uygulanabilirliğini yitirdiğini, ürünlerin satışa hazır hale gelmesi için gerekli izinlerin alınması TBK madde 2’e göre sözleşmenin esaslı noktalarından olduğu için sözleşme kurulmadığım, zira gerekli izinler alınmadığı için ürün alınıp satılmayacağını ve sözleşme hiçbir hukuki sonuç doğurmaksızın ölü doğacağını, TBK genel esaslara dayanarak davacı şirket, şayet davalı şirketin gerekli izinleri almamasını ve bu durumu devam ettirmesi hem sözleşmeyi geçersiz kılacağı hem de taraflar arasında ki güveni zedeleyeceğinden sözleşmenin hükümsüz kalacağını ve daha önce ödedikleri 60.000 USD’nın taraflarına iadesini talep ettiğini fakat davalı şirket 60.000 USD ‘tim elinde bulunması avantajıyla davacı şirketi bugüne kadar oyaladığını ve ödemediğini, maddedeki husus bile davalı tarafın haksız olarak sözleşmeyi uygulanamaz hale getirdiği anlaşıldığını, bir yıl süre ile imzalan sözleşme süresi bittikten sonra davacı şirket tarafından 19 Ekim 2017 tarihli …. Noterliğinden … yevmiye numaralı ihtarname gönderildiğini, davalı şirket ise ihtarnameye cevaben sözleşmenin sona erdirilmesinde herhangi bir kusurunun olmadığı bahisle talep edilen ödemeyi reddettiğini, davalı şirket aleyhine 02.01.2018 tarihinde …. İcra dairesi … numaralı dosyası üzerinden ilamsız takip talebi açıldığını, davalı şirket herhangi bir borcunun olmadığını bahisle borca ve takibe haksız bir şekilde itiraz ederek takibi durdurduğunu, işbu gerekçelerle dava açma zorunluluğu hâsıl olduğunu, davalı borçlunun yapmış olduğu itirazının iptali ile icranın devamına, borçlunun takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen faiziyle ödemeye ve alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekiline usulüne uygun tebligat yapıldığı ancak cevap dilekçesi sunmadığı görüldü.
Dava, taraflar arasında akdedilen Özel Bayilik Sözleşmesi kapsamında sözleşmeye konu malların …’da satışı için davalı tarafından gerekli izinlerin alınmamasından dolayı sözleşmenin uygulanabilirliğinin kalmadığı gerekçesiyle sözleşme kapsamında ödenen 60.000 USD’nin iadesine ilişkin …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında yürütülen takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkindir.
…. İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası sureti celp edilerek dosyamız arasına alınmış olup, takip dosyası incelendiğinde; alacaklının … olduğu, borçlunun … olduğu, 60.000,00 USD asıl alacak, 1.009,73 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 61.009,73 USD asıl alacağa ilişkin ilamsız takip olduğu, 08/01/2018 takip tarihli ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği, borçlu vekilince 15/01/2018 tarihinde süresi içerisinde takibe ve borca itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına dair bir kararın alacaklı/vekiline tebliğine dair takip dosyası kapsamında mazbataya ve sair bilgi belgeye rastlanmamakla birlikte, eldeki itirazın iptali davasının 07.03.2018 tarihinde açıldığı, alacaklı/vekiline itiraz üzerine takibin durdurulması kararının tebliğine dair mazbata, sair bilgi belge de bulunmadığından İİK madde 67’de öngörülen bir yıllık sürenin işlemeye başlamadığı görülmekle eldeki itirazın iptali davasının süresi içerisinde açıldığının kabulü gerektiği anlaşılmıştır.
İrfan Demirci ve … tarafından imzalı 14/06/2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; Davacı şirket … ile davalı … inş. … Ltd. Şti. arasında 15 Temmuz 2016 tarihînde … başlığında 1 yıl süre île geçerli olmak üzere Distribütörlük Sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin 7. maddesine göre davacı şirket tarafından garanti parası olarak tavsifiyle davalı şirketin Garanti Bankası hesabına 27.07.2016 tarihinde 60.000,- USD yatırıldığı, bunun davalı yararına “güvence hesabı” oluşturulmaya yönelik olduğunun, -sayın Mahkemece uygun bulunursa- mütalaa edilebileceğini, dayalının usulüne göre ifade bulunma yolunda gereğini yapmadığının da yüce Mahkemece benimsenmesi durumunda davacı yan Sayın Mahkeme sözleşmenin davalıdan sadır sebeplerle hükümsüz kaldığı yönünde karar vermesi durumda, davacı yanın davalı yandan takip tarihi (02.01.2018) itibariyle 60.000,-USD asıl ve ayrıca davacı savları/ihtarı temerrüde düşürmek yönünden takipten önce faiz işletilmeye salih görülürse, takip tarihine kadar da işlemiş 1.009,73 USD faiz olmak üzere toplamda 61.009,73 USD (61.009,73 USD x3,76 TL- 229.396,58 TL) alacaklı olduğu, takibin USD cinsinden yapılmış olması sebebiyle bu yönün hulüm altına alınmasının icap edeceği, davacı yan yararına hüküm kurulursa, ifade edilen alacağa, takip tarihinden sonra ayrıca 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesine göre faiz de ilave edilebileceği tespit ve rapor edilmiştir.
… ve … tarafından imzalı 26/02/2020 tarihli bilirkişi heyet Ek raporunda özetle; Davacı şirket … ile davalı … … Ltd. Şti. arasında 15 Temmuz 2016 tarihinde … sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin 7. maddesine göre davacı şirket tarafından garan parası olarak tavsifiyle davalı şirketin Garanti Bankası hesabini 27.07.2016 tarihinde 60.000,- USD yatırıldığı, bunun davalı yararına DİSTRÜBÖTORLUK TEMİNAT BEDELİ veya “güvence hesabı oluşturulmaya yönelik olduğunun, -sayıtı Mahkemece uygun bulunursa mütalaa edilebileceği, davalının usulüne göre ifada bulunme yolunda gereğini yapmadığının da yüce Mahkemece benimsenmesi durumunda davacı yan savları yönünde hükürr kurulmasının asli niteleme mesele ile ilgili asli ve nihai karar merciinin münhasıran delillerle doğrudan temas eden muhterem Mahkeme olduğu, HMK md. 282 hükmü gereği bilirkişi görüşünün yüce Mahkemeyi takyit etmediği, sureti rapor içinde yer alan banka dekontu ile alakalı nihai değerlendirmenin de muhterem Mahkemeye ait bulunduğu ‘ ve delillerle doğrudan temasa bağlı olarak muhterem Mahkemenin tamamen davacı savları veya tamamen davalı savunmaları yönünde hüküm kurmakta muhtar olduğu mütalaasıyla, sayın Mahkemenin sözleşmenin davalıdan sadır sebeplerte hükümsüz kaldığı yönünde karar vermesi seçeneğinde, davacı yanın davalı yandan takip tarihi (02.01.2018) itibariyle 60.000,- USD asıl ve ayrıca davacı savları/ihtarı temerrüde düşürmek yönünden takipten önce faiz işletilmeye salih de görülürse, takip tarihine kadar da işlemiş 1.009,73 USD faiz olmak üzere toplamda 61.009,73 USD (61.009,73 USD x3,76 TL= 229.396,58 TL) alacaklı olduğu, takibin USD cinsinden yapılmış olması sebebiyle bu yönün hüküm altına alınmasının icap edeceği tespit ve rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
2004 sayılı İİK madde 67 uyarınca; “takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde Mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağın varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir”.
…. İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası incelendiğinde; alacaklının … olduğu, borçlunun … olduğu, takibin 60.000,00 USD asıl alacak, 1.009,73 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 61.009,73 USD asıl alacağa ilişkin ilamsız takip olduğu, 08/01/2018 takip tarihli ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği, borçlu vekilince 07/03/2018 tarihinde süresi içerisinde takibe ve borca itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına dair bir kararın alacaklı/vekiline tebliğine dair takip dosyası kapsamında mazbataya ve sair bilgi belgeye rastlanmamakla birlikte, eldeki itirazın iptali davasının 07/03/2018 tarihinde açıldığı, alacaklı/vekiline itiraz üzerine takibin durdurulması kararının tebliğine dair mazbata, sair bilgi belge de bulunmadığından İİK madde 67’de öngörülen bir yıllık sürenin işlemeye başlamadığı görülmekle eldeki itirazın iptali davasının süresi içerisinde açıldığının kabulü gerektiği anlaşılmıştır.
Davacı taraf davalı ile akdedilen distiribütörlük sözleşmesi kapsamında davalıdan alacağı ısı yalıtım ürünlerini … ülkesi sınırları içerisinde satılacağı hususunda anlaştıklarını ve sözleşmenin 7.maddesine göre garanti parası adı altında 60.000USD’ni yatırılarak sözleşmenin kurulduğunu, verilen bu garanti parasının, bu tür sözleşmelerde, dağıtıcının ürünlerin satın alınmasında gerekli ödemeyi yapmaması durumunda batıcı ana şirketin, yapılmayan ödemelere karşılık olarak kullanması için olduğunu ve bu paranın ticari örf ve adetlere göre de başka şekilde kullanılamayacağını belirtmiş, sonrasında taraflar arasında sözlü olarak ürünleri … Ülkesinde davalı tarafından satışa hazır hale gelmesi için gerekli izin ve resmi işlemlerin yapılacağını, bu sözlü anlaşma doğrultusunda davalı şirket adına …’in yaptığı başvuruya TSE ve AB standartlarının kabul edilmediği ve … Ülkesinde BAE sınırlarında belirlenen laboratuvarda inceleme yapılması halinde ürünlerin ısı yalıtım ürünü olarak satılabileceğine dair cevap verildiğini, daha sonra davalının inceleme için masrafların davacı şirkete ait olması gerektiği gerekçesiyle talepte bulunduğunu, davacı şirketin sözleşmenin 8.maddesine dayanarak sorumluluğun davalı şirkette olduğunu belirttiği ve sonuç olarak taraflar arasındaki bu anlaşmazlık neticesinde gerekli izinlerin alınmadığını, izinler alınmadığından hiçbir ürünün alınıp satılamayacağını ve böylece sözleşmenin uygulanabilirliğinin kalmadığını belirterek ödenen 60.000 USD’nin iadesini talep etmiş olup;
Davalı taraf süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmamış olup dava dilekçesindeki tüm iddiaları inkar etmiş sayılmış, ayrıca sunmuş olduğu 09/09/2019 tarihli beyan dilekçesinde de iddiaları açıkça inkar ederek …’da yapılması gereken işlerin gerekli izinler almak vs hususların müvekkilinin sorumluluğunda olmadığını belirtmiştir.
Davacının iddiaları ve davalının savunmaları birlikte değerlendirildiğinde; izinlerin hangi tarafça alınacağı hususu, taraflar arasında sözlü olarak bu konuda anlaşma yapılıp yapılmadığı hususlarının çekişmeli olduğu anlaşıldığından bu durumda davacı ile davalı arasında izinlerin davalı tarafça alınması gerektiğine dair sözlü anlaşma yapıldığını ve sözleşme kapsamında da izinlerin davalı tarafça alınması gerektiğini ispat yükü, iddia eden davacı tarafta olup dosya kapsamında yapılan değerlendirmede taraflar arasında izinlerin davalı tarafça yapılması hususunda anlaşıldığına dair davacının iddialarını destekler delil bulunmadığı, davalının gerekli izinlerin alınması hususunda girişimlerine dair yazışmalar sunulmuşsa da incelemenin BAE’nde bulunan laboratuvarda yapılacağına dair cevap dikkate alındığında, inceleme masraflarının da davalı tarafça karşılanacağına dair yeterli delil bulunmadığı, bu hali ile davalının sözleşme yükümlülüklerine aykırı davrandığından söz edilemeyeceği kanaatine varılmış, ayrıca taraflar arasında akdedilen sözleşme incelendiğinde bu hususta sözleşmede de madde bulunmadığı, sözleşmenin 7.maddesinde yer alan düzenlenme incelendiğinde davacı tarafından garanti parası olarak yatırılan 60.000 USD’nin sözleşmenin kurulmasına dair koşul olarak nitelendirildiği, bunun dışında bu paranın ne için kullanılacağı veya iade koşullarına dair başkaca bir düzenleme bulunmadığı anlaşılmakla davacının iddialarını destekler nitelikte bir delil bulunmadığı da dikkate alındığında, davalının sözleşme yükümlülüklerine aykırı davrandığı kanaati oluşmadığından verilen paranın iadesi talebi kabul edilemeyecektir. Bu nedenle, verilen garanti parasının davalıdan tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali talebi yerinde görülmediğinden davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30-TL’nin harcın, peşin alınan 2.756,35 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 2.697,05 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 24.480,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Yatırılan avanstan artan bakiyenin karar kesinleştiğinde yatırana/vekiline iadesine,
6-…. İcra Dairesi’nin … sayılı dosyasının karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, davacı vekillerinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.. 22/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır