Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/196 E. 2018/698 K. 13.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/196 Esas
KARAR NO: 2018/698
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 27/02/2018
KARAR TARİHİ: 13/07/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirketin, yerebatan cad. no:37 …-… adresinde faaliyet gösteren kültür ve turizm bakanlığından belgeli adamar otel’i işletmekte olduğunu otelin elektrik enerjisinin davalı … çelik enerji tersane ve ulaşım san. A.ş. den satın alındığını, abone numarasının … olduğunu, Davalı …’ın elektrik faturalarıyla. Enerji Bedeli, Perakende Satış Hizmet Bedeli, PSH (Sayaç Okuma) Bedeli, iletim Bedeli, Dağıtım Bedeli ve (tüketim ve hizmet karşılığı olmaksızın) Kayıp/Kaçak Bedeli tahakkuk ve tahsil ettiğini* Ayrıca davalının, bu bedellerin oluşturduğu matrah üzerinden %1 Enerji Fonu, %2 TRT Payı, %5 Belediye Tüketim Vergisi ve %18 KDV tahsil ettiğini, 21.05.2014 tarihli …. E. … K. Sayılı ilamı ile Kayıp/Kaçak Bedeli tahsilatının haksız ve hukuka aykırı olduğu, … Yönünde içtihad oluştuğunu anılan YHGK ilamında, “.,,4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 4,maddeslnde, Elektrik Piyasası Düzenleme Kuramıma sınırsız bir fiyat belirleme yetkisi verilmemiştir. Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşüncesiyle bağdaşmamaktadır..denildiğini; Yapılan tahakkukun Anayasanın Sosyal Devlet, Eşitlik, Belirlilik ve Kanunilik ilkelerini (madde 2, 73, 172) aykın olduğunu; Özellikle belirli bölgelerde yoğunlaşan kaçak elektrik kullanımı bedelinin tüm abonelere (eşit olarak değil çok kullanana çok) ödettİrilmesinin Anayasaya, Kanuna ve YHGK kararına aykın olduğunu; 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun amacının elektriğin düşük maliyetli bir şekilde tüketicüerin kullanımına sunulması için istikrarlı ve şeffaf bir elektrik eneıjisi piyasasının oluşturulmasını sağlamak olduğrınu; Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin (EPMHY) 33/1 maddesinde “…elektrik enerjisi hizmeti alan müşterilerin haklan ve zararlarının tazmini konusunda, Kanunun 11 inci maddesi ve 4077 saydı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri ile buna ilişkin diğer mevzuat hükümleri uygulanır.” Hükmü bulunduğunu; Davalının, taraflar arasındaki mÜnakit sözleşmeye aykın olarak Enerji Fonu.TRT payı ve Belediye Tüketim Vergisi tahakkuk ve tahsilatı yaptığını; Şöyle ki, sözleşmede çıplak enerji bedelinin yüzdesi olarak; enerji fonu için %1, TRT payı için %2 ve BTV için %5 olarak hesaplanacağının BMrkİfİnln Notu: 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu, 6446 sayılı (yeril) Elektrik Piyasası Kanunuyla, ‘Enerji Piyasası Düzenleme Kuruntunun ttjfflopve Görevleri Hakkında Kanun’a dönüşmüştür belirtildiğini; Davalının ise çıplak eneıjı bedelinin yanı sıra kayıp/kaçak bedelini de katarak toplamı üzerinden söz konusu fon-pay-vergiyi hesapladığım, ayrıca bütün bunların toplamı üzerinden %18 KDV hesaplayıp tahsil ettiğini; Davalı şirketin dava tarihinden itibaren düzenleyeceği faturalarda, bu bedellerinde katıldığı fon-pay-vergi hesaplama şeklinin yer almaması ve/veya tahsilatların yapılmaması için ihtiyati tedbir talep ettiklerini, Müvekkilinin 01.01.2011 – 30.11,2014 tüketim dönemlerine ait faturaların ödenmesiyle Davalı tarafından tahsil edilmiş olan; Kayıp/Kaçak Bedellerinin ve bu bedel katılarak hesaplanmış %İ Eneıji Fonu, %2 TRT Payı, %5 Belediye Tüketim Vergisi ve %18 KDV içindeki Kayıp/Kaçak Bedeline isabet eden kısmın (en az 29.059,46 TL olduğu savıyla), her bir faturadaki tutarın ödeme tarihlerinden itibaren yürütülecek değişir oranda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline; işbu dava tarihinden itibaren Davalı Şirket tarafından düzenlenecek faturalarda anılan tahakkukların yer almaması ve/veya tahsil edilmemesi için öncelikle ihtiyati tedbir karan verilmesini, mahkeme masrafları ve avukatlık ücretinin Davalı yana yüklenmesine karar verilmesini, Davacı vekili daha sonra 27.4,2015 kk dilekçe ile … Elektrik Enerjisi Toptan Satış İthalat ve İhracat A.Ş/ninde davaya (davalı olarak) dahil edilmesini talep etmiştir, Davacı vekili 27.4.2015 kk dilekçe ile davalıya verdiği cevapda; Özel hukuk hükümlerine tabi akdi ilişkinin bir tarafının Müvekkili Şirket, diğer tarafının İse davalı … olması hasebiyle, husumetin Davalıya yönlendirilmiş olmasının her bakımdan yasaya uygun olduğunu; bu bakımdan davalı vekilinin husumetin sözleşmenin tarafı olmayan kişiliklere yöneltilmesi yönündeki talebinin reddine karar verilmesini talep ettiklerini, Esasa ilişkin olarak; YHGK’mn 21.5.2014 tarihli 2013/7-2454 E. 2014/679 K. Karan ve Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin yeni kararları ile elektrik enerjisi satan şirketlerin Kayıp/Kaçak Bedeli tahsilatının hukuka aykın lığının ortaya çıktığını. Davalının savunmalannda dayanak gösterilen mevzuatın hiçbir şekilde Kayıp/Kaçak Bedelinin dürüst abonelerden alınmasını amir olmadığını. Anılan YHGK ilamında,4628 sayılı Kanunun EPDK’ya sınırsız bir fiyatlandırma yetkisi vermediğini; 1 kW elektrik enerjisinin satış fiyatının belirleme yetkisinin verildiğini, Müvekkilinin tüketici olduğunu, uygulamada kayıp-kaçak bedeli ve diğer tahsilatlar açısından tüm aboneler arasında herhangi bir fark bulunmadığım, Yargıtay kararlarının özel-tüzel kişilik tüm aboneleri kapsadığını, Davalının savunmasının aksine Davalarının belirsiz alacak davası olmadığını; belirli; faturaların, bedellerin, tutarların dava konusu yapıldığını belirterek, davanın kabulü ile yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini bilvekale talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkilinin elektrik dağıtım şirketi olmadığım, elektrik üretim ve satım lisansına sahip olduğunu. Müvekkili ile davacının basiretli birer tacir olduğunu; karşılıklı pazarlık ve mutabakat ile sözleşme imzaladıklarım. Hatta davacıya sözleşme yapılmadan önce teklif metinleri gönderilerek müvekkili şirketten elektrik alması halinde ödeyeceği bedel ile, dağıtım şirketinden elektrik alması halinde ödeyeceği bedel mukayeseli olarak gösterildiğini; akabinde davacının müvekkili ile sözleşme yapıp elektrik enerjisi satınaldığmı. Bu sözleşme ile Davacı, dava konusu yaptığı bedelleri üstlenmeyi kabul ettiğini (m.19), Müvekkili şirketinde davacıdan tahsü etmiş olduğu fon-pay-vergi ve bedelleri ilgili mevzuatlar ve sözleşmenin 20, maddesi gereğince aynen, hiçbir kesinti yapılmaksızın ilgili yerlere verdiğini: bedelleri dağıtım şirketine, trt payını türkiye radyo televizyon kurumuna (trt), belediye tüketim vergisini (btv) belediyeye, enerji fonu’nu enerji ve tabii kaynaklar bakanlığına (etkb) ve kdv’yi maliye bakanlığına (mb) ödediğini, Davacının tacir olduğu gerçeği ortada iken imzaladığı sözleşme hükümlerine daha sonra itiraz etmesinin mümkün olmadığını. Böyle bir yol açılırsa bunun gideceği yerin, her ticari sözleşmede alıcının mahkemeye başvurup satıcısının tedarik maliyetlerini ve diğer masraflarını incelettirip ”bunların bir kısmını bam yükleyemezsin’’ diyerek sözleşmedeki satış bedelini tek yanlı olarak indirme yolunu açmak olacağını; Bunun hukuken, fiilen ve ekonomik olarak ne denli kabul edilemez olduğunun ortada olduğunu, Müvekkili şirketin elektrik sattığı şirketlere fatura kestiği gibi Dağıtım Şirketlerinin de müvekkili şirkete dağıtım, kayıp/kaçak, iletim, vs, gibi bedelleri fatura ettiğini, Türk Ticaret Kanununun 21 (2) maddesinde “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten İtibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır,” Hükmü bulunduğunu. Bu itibarla huzurdaki davanın öncelikle Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu ve Sözleşme Hukukundan kaynaklanan nedenlerle reddini gerektirdiğini; Çünkü davacının faturalara ve/veya içeriklerine itiraz etmemiş olduğunu, Davacının kendisinin yanı sıra ayrı bir tüzel kişilik olan … Elektrik Enerjisi Toptan Satış İthalat ve İhracat A.Ş/nin faturalarından kaynaklanan bedellerin de iadesini talep ettiğini. Ancak huzurdaki davanın … Çelik Enerji Tersane VE Ulaşım San, A.Ş.’ye açılmış olduğunu. Dolayısıyla dava dışı … Elektrik Enerjisi Toptan Satış İthalat ve İhracat A,Ş. nİn delillerinin dikkate alınmaması gerektiğini, Elektrik tarifelerinin uygulanmasının lisans sahibi şirketler bakımından kanuni bir zorunluluk olduğunu; 4628 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun Görev ve Yetkileri Kanununun 4. Maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 17, Maddesiyle Eneıji Piyasası Düzenleme Kurumuna (EPDK) tarife onaylama ve kontrol yetkisi verildiğini, Kayıp/Kaçak Bedelinin de EPDK Kurul onaylı bedellerden biri olduğunu, yasal mevzuat çerçevesinde tahsil edilmesi gereken bu bedeli müvekkili şirketin tahsil etmemek gibi bir davranışının olamayacağını, böyle bir durumda lisansının iptal edilmesine kadar varan yaptırımlara maruz kalacağını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun (YHGK) 21,5.2014 tarihli 2013/7-2454 E, 2014/679 K* Sayılı Kararı ve Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin kararlarının Dağıtım Şirketlerini ilgilendirdiğini. Müvekkilinin perakende satış/tedarık şirketi olduğunu. Öte yandan andan YHGK kararında muhatabın Tüketici olduğunu ve elektriği evinde kullandığını; yani 4077 sayılı Yasa anlamında da ‘tüketiri’ olduğunu. İşbu dava konusu olayda davacının elektriği, müvekkilinden kendi ticarethanesinde/Lokantasında mal ve hizmet üretmek üzere satın aldığını ve dolayısıyla 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında Tüketici’ olmadığını, Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 20.01.2015 tarihinde Meclis Komisyonuna Başbakan Davutoğlu imzası ile sunulmuş olduğunu.söz konusu kanun tasarısında, elektrik enerjisi maliyet kalemlerinin tüketiciden alınacağını netleştiren hükümler bulunduğunu, bu hususun ‘Bekletici Sortin’ yapılması gerektiğini belirterek, davanın reddi ile yagrılama giderleri ve ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini bilvekale arz ve talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında yapılan ticari elektrik aboneliği sözleşmesinden kaynaklı davacıdan tahsil edilen bir kısım fatura bedellerinin iadesi istemiyle açılan alacak davasıdır.
Taraflarca bildirilen deliller toplanmış ve bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Alınan bilirkişi raporu gerekçeli, denetime elverişli ve hüküm vermek için yeterli kabul edilmiş olup, usul ekonomisi gereği başkaca araştırma yapılmasına gerek görülmemiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama, tarafların beyanları, bilirkişi raporu, faturalar, fatura dökümleri ve tüm dosya kapsamına göre ; davacı şirketin yerebatan cad. no:37 …-…. adresinde faaliyet gösteren Kültür ve Turizm Bakanlığından belgeli … Otel ‘ i işletmekte olduğu ve otelin elektrik enerjisinin davalı … Çelik Enerji Tersane ve Ulaşım San. A.Ş.’ den satın alındığı, aboneliğin ticari abonelik olduğu ve abone numarasının … olduğu, davacının 01.01.2011 – 30.11.2014 tüketim dönemlerine ait faturaların ödenmesiyle davalı tarafından tahsil edilmiş olan; Kayıp/Kaçak Bedellerinin ve bu bedel katılarak hesaplanmış %1 Enerji Fonu, %2 TRT Payı, %5 Belediye Tüketim Vergisi ve %18 KDV içindeki Kayıp/Kaçak bedeline isabet eden kısmın her bir faturadaki tutarın ödeme tarihlerinden itibaren yürütülecek değişir oranda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ettiği anlaşılmaktadır.
Dosyaya mevcut davalı … ÇELİK ENERJİ TERSANE VE ULAŞIM SAN. A.Ş. tarafından davalı AYASOFYA RESTAURANT HİZ.GIDA VE TUR.LTD.ŞTİ. adına düzenlenmiş 31.01.2011 ila 31.5.2012 tarihleri arasına ilişkin toplam 16 adet elektrik faturası bulunmaktadır.
Mahkememizce 21/01/2016 tarih, … esas ve … karar sayılı “Davanın kısmen kabulüne… ” dair verilen kararımız temyiz edilmesi üzerine;
Yargıtay …. Hukuk Dairesinin … esas, … karar ve 18/12/2017 günlü ilamı ile bozlumuştur.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılan Yargıtay …Hukuk Dairesinin …esas, … karar ve 18/12/2017 günlü ilamına uyulmuştur.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış hizmeti ve sayaç okuma bedellerinin istirdatı istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 günlü ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 Karar Sayılı ilamıyla; 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesi ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verildiği, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun bu maddeye dayanarak 11.08.2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliği” yayımladığı, lisans sahibi şirketlerinde bu tebliğe uygun olarak tüketiciden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil ettikleri, ancak anılan madde ile Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisinin verilmediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedelinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararları ile bu bedelin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenleme ve yukarıda açıklanan Hukuk Genel Kurulu kararı doğrultusunda, Dairemizce; kayıp-kaçak bedeli gibi dağıtım şirketleri tarafından faturalara yansıtılan dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, parekende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin, tüketicilerden tahsil edilemeyeceği kabul edilmiştir.
Ne var ki, 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan ve halen derdest olan davalar, bu yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte konusuz kalmıştır.
Bu noktada uyuşmazlık; davalının, davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği, bu bağlamda davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan tarafa, eş söyleyişle aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HMK m. 326/I). Bu cümleden olarak, davayı kazanan taraf, davayı bir vekil aracılığı ile takip etmişse, haksız çıkan taraf, yargılama gideri olarak vekalet ücreti ödemeye de mahkum edilir (HMK m. 323/1-ğ).
Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur.
Burada önemle vurgulanmalıdır ki, bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olmasıdır. İşte bu nedenledir ki, dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı değildir.
Dosyamızda davacı, davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Davacı tarafından, davalıdan kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış hizmeti ve sayaç okuma bedellerinin tahsilinin talep edildiği davada, “karar verilmesine yer olmadığına” dair verilen karar, yargılama sırasında yürürlüge giren yasa değişikliğinin bir sonucudur. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Bu durumda; Dava 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesibu yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte konusuz kaldığından bu davada karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. Yukardaki açıklamalardanda anlaşılacağı üzere dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmiş olup ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1)Davada KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2)Dava tarihindeki mevzuata ve Yargıtay HGK kararı ile daire kararlarına göre davacı yan davayı açtığı anda haklı olmakla tüm yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline ve davacı vekili yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesine,
3)Karar ve ilam harcı 35,90-TL’ nin peşin ve ıslah ile alınan (496,27+63,00)559,27-TL den düşümü ile kalan 523,37-TL’ nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4)Davacı tarafından yapılan 2.096,12-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5) Davacı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6)Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Davacı vekilinin davalı … vekili ve İhbar olunan … vekillerinin yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK ilgili madde uyarınca Yargıtay nezdinde temyiz yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/07/2018

Katip Hakim

**Bu belge 5070 sayılı Kanun Kapsamında Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.**