Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/183 E. 2021/161 K. 24.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/183 Esas
KARAR NO : 2021/161
DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/02/2018
KARAR TARİHİ : 24/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesince özetle; davacı ile davalılar arasında 03.04.2014 tarihine acentelik sözleşmesi imzalandığını, aracılık ilişkisinin devamı sırasında 27.04.2015 ve 13.07.2016 tarihlerinde de aracılık sözleşmeleri imzalandığını, işlemin fesih tarihine kadar taraflar arasındaki ilişkinin fasılasız olarak devam ettiğini, davalı tarafından 03.10.2017 tarihince … Noterliğinden keşide ettiği ihtarname ile herhangi bir neden göstermeden sözleşmeyi feshinin ihbar edildiğinin ihtar olunduğunu, sözleşmenin feshinin haksız oluşuncan ötürü TTK md.122 ye istinaden denkleştirme tazminatı talep etme hakkının doğduğu belirterek şimdilik 50.000,00-TL’nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı SS Doğa Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 13.07.2016 tarihinde imza altına alınan süresiz bir acentelik sözleşmesi bulunduğunu, sözleşmenin 12.maddesine göre taraflardan herhangi birinin 3 ay önceden haber vermek suretiyle sözleşmenin feshini talep edebileceğini, müvekkilinin de bu şekilde yaparak … Noterliğinden 03.10.2017 tarihinde … yevmiye no ile ihtarname keşide ederek sözleşmeyi feshettiğini, sözleşme feshinin sözleşmeye uygun olarak yapıldığını, herhangi bir haksızlığın bulunmadığını, davacının tazminat talebinin olamayacağını, davanın haksız açıldığını reddine karar verilmesini talep ettiğini bildirmiştir.
Dava, acentelik sözleşmesinden kaynaklanan denkleştirme tazminatı talebine ilişkin alacak davasıdır.
Sigorta alanında uzman bilirkişi …, sözleşmeler alanında uzman bilirkişi … ve mali müşavir bilirkişi …’tan oluşan heyetinin düzenlediği 28/01/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; her iki yanın incelenen defterlerinin TTK ve ayrıca HMK md. 222 hükümlerine göre usulüne uygun tutulmuş olduğu, davacının, 03/04/2014 tarihinden başlamak üzere 03/10/2017’den itibaren üç aylık ürenin sonuna kadar davalı şirketin acenteliğini yaptığı, belirsiz süre için yapılan acentelik sözleşmelerini taraflardan her irinin üç ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebileceği, ayrıca sözleşmenin haklı nedenlerle her zaman feshedilebileceği, sözleşmenin feshine ilişkin haklı sebeplerin acentelik sözleşmesinde açıklanacağı, sigorta şirketinin sözleşmede yer almayan bir hususu haklı sebep olarak dayanak gösteremeyeceği, ayrıca acentenin de dengeli portföy yapmaya özen gösterme yükümlülüğünün bulunduğu, 5684 Sayılı Kanunun 23/16.maddesinde sigorta ilişkisinin sona ermesinden sonra sigortacının acentesi sayesinde önemli menfaatler elde etmesi ve hakkaniyetin gerektirmesi halinde acentenin sigorta şirketinden tazminat talep edebileceğinin düzenlendiği, TC Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğü’nce hasar prim oranının yüksekliği veya üretim yetersizliği nedeniyle sigorta şirketi tarafından acentelik sözleşmesinin feshi durumunun acentenin kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olması kapsamında değerlendirilmesinin acentenin tazminat hakkının düşmesinin hakkaniyete aykırı olacağının değerlendirildiği, 6102 Sayılı TTK’nın 121.maddesi uyarınca acentelik sözleşmeleri açısından haklı nedenlerle feshin mevzuata aykırılık ile acentenin kusurunun bulunması hallerini kapsadığının düşünüldüğü, dava konusu talep hakkında yapılan değerlendirmede, davalı sigorta şirketinin fesih sebebinin davacı acenteden gerekli verimi alamamaları, son dönemlerde prim üretiminin azalması, hasar/prim oranının %98 olması olduğunun bildirildiği, ancak acentelik sözleşmesinde davalının dayandığı fesih sebebinin Derhal (haklı) fesih nedenleri arasında sayılmadığı ve böylece davalı sigorta şirketinin feshinin haklı nedene dayanmadığı, davalı Sigorta Şirketinin Davacının sigorta acenteliğini haklı neden göstermeksizin fesih etmiş bulunduğu, esasen 3 aylık ihbar süresi ile ilgili olarak TTK. md. 121 /I hükmünde düzenleme bulunduğu, ancak bu durumun davacının başkaca tazminat istemesine olanak verse de, onun denkleştirme isteminde bulunmasının önünde engel teşkil etmediğinin düşünüldüğü, davacının portföy (denkleştirme) tazminatı talebine hakkı olduğunun değerlendirildiği, ancak bu tazminat tutarının tespiti için davacının acenteliğinin fesihten sonra hangi müşterilerini kaybettiği ve hangi müşterilerinin davalı Sigorta Şirketinde kalarak sigorta yaptırmaya devam ettiği ve bu nedenle de davalı Sigorta Şirketinin bu sayede menfaat elde ettiği yönünde delil sunulması gerektiği tespit ve rapor edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin 08/05/2019 tarihli ek raporunda özetle; Davacı Sigorta Acentesinin davalı Sigorta Şirketinden portföy tazminatı talep edebilmesi için, Davacı acentenin davalı Sigorta Şirketi adına ne tür poliçeler düzenlediği, bu poliçelerin süreleri, davalı Sigorta Şirketinin Davacı acentenin portföyünden ne gibi önemli menfaatler elde edeceği ve hakkaniyet ilkesi gereği portföy tazminatı verilmesinin gerekip gerekmediği hususlarının tespiti gerektiği, davacının kök rapora itirazında belirttiği gibi sadece çalışma süresince düzenlenmiş olan poliçelerden dolayı elde edilen komisyonu alarak hesaplama yapmanın, sigortacılık uygulaması ve buna ilişkin mevzuatın mahiyeti itibariyle mümkün olmadığı, bu anlamda bir hesaplama yapılmasında gözetilmek gereken unsurlardan birinin de, mevzuattaki “özel hüküm mahiyetindeki” düzenleme icabı, davacı Acentenin temin etmiş olduğu müşterilerin davacının acenteliğinin feshinden sonra Davalı Sigorta Şirketinde kalarak poliçelerini düzenlemeye devam etmeleri gereği olarak göründüğü, Türkiye’de sigorta müşterileri genellikle acentelerini takip ederek acentesinin hangi sigorta şirketi ile çalışması halinde o sigorta şirketinden poliçelerini düzenlemeye devam ettiği, bu da acentenin müşteri kaybına yol açmamakta sigorta şirketi de acentesinin acentelik sözleşmesini fesih etmesinden sonra bu müşterileri kaybetmekte ve bu müşterilerden dolayı da menfaat elde edemediği, davacının belirtilen eksiklikleri gidermesi halinde bir hesaplama yapılabileceği tespit ve rapor edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin 07/09/2020 tarihli ikinci ek raporunda özetle; Kök raporda belirtildiği üzere mealen davalı sigorta şirketinin davacının sigorta acenteliğini haklı neden göstermeksizin fesh etmiş bulunduğu, davaya karşı vermiş olduğu cevaptaki hususların ise hakkı neden teşkil etmediği, esasen üç aylık ihbar süresi ile ilgili olarak TTK. Md. 121/1 hükmünde düzenleme bulunduğu ancak bu durumun davacının başkaca tazminat istemesine olarak verse de denkleştirme isteminde bulunmasının önünde engel teşkil etmediğinin düşünüldüğü, ancak bu konuda asli ve nihai takdir makamının yüce Mahkemeye ait olduğu, asli takdir sayın Mahkemeye ait olmak kaydıyla, davacının portföy (denkleştirme) tazminatı talebine hakkı olduğunun değerlendirilmesinin mümkün olabileceği görüşüne varıldığı, davacı yan tarafından 202 sahifelik ekler ile, davacının davalı tarafa kazandırdığı yeni poliçe, müşteri çevresi, davalıya kazandırdığı menfaatler ile ilgili verilerin sunulduğu, hesaplamanın buna göre yapıldığı ancak bu verilerin üzerinden tek tek inceleme yapılmasının işlemsel zorluğu karşısında, işbu verilerin tek tek işlenip hesaplama yapılmasının mümkün gözükmediği, bu sebeple hesaplama yöntemi olarak geçmiş yıllarda gerçekleşen komisyon tutarlarının ortalaması üzerinden bir hesaplama yapılarak takdire sunulacağı, 2014 yılı komisyon tutarının 23.526,08 TL, 2015 yılı komisyon tutarının 161.558,34 TL, 2016 yılı komisyon tutarının 255.037,51 TL, 2017 yılı komisyon tutarının 168.147,58 TL olmak üzere toplam 608.269,51 TL olduğu, iptali olan poliçeler komisyonunun 2.319,00 TL, net tutarın 605.950,51 TL tutarlı komisyon tahsilatı yapıldığı, denkleştirme tazminatı hesaplamasında TTK. 122.1/2 maddesinde denkleştirme tazminatı davacının mevzuatın “son beş yıllık faaliyet sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz” hükmü gereğince davacının 2014-2017 yılları arasında elde ettiği, net komisyonların fiilen çalışma süresi ortalaması üzerinden hesaplanması gerektiği, yapılan hesaplamanın, Denkleştirme Teminatı Hesabı adı altında 03/04/2014 sözleşme tarihi, 03/10/2017 fesih tarihi, 1279 çalışılan gün sayısı, 3,50 yıllık ortalama (1.279/365), 172.925,67 hesaplanan denkleştirme tazminatı olarak hesaplandığını, HMK. Md. 282 hükmü gereği bilirkişi görüşü ile bağlı olmamakla dosyadaki delilerle doğrudan temasına bağlı olarak tamamen davacı savları veya tamamen davalı savunmaları yönünde hüküm kurmakta muhtar olduğu tespit ve rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
Taraflar arasında 03/04/2014 tarihli Sigorta Aracılık Sözleşmesi, akabinde 27/04/2015 tarihli ve 13/07/2016 tarihli acentelik sözleşmelerinin imzalandığı, bu sözleşme ile davacının 03/04/2014 tarihinden başlamak üzere, sözleşmenin davalı tarafından keşide edilen … Noterliğinin 03/10/2017 tarih … yevmiye numaralı ihtarname ile feshedildiği tarihe kadar acentelik hizmeti yerine getirdiği görülmüştür.
Davacı taraf sözleşmenin feshinin haksız olduğundan bahisle TTK122.maddeye dayalı olarak şimdilik 50.000,00-TL denkleştirme tazminatı talep etmiş olup, davalı taraf sözleşme feshinin sözleşmeye uygun olarak yapıldığı ve herhangi bir haksızlığın bulunmadığı, bu nedenle davacının tazminat talebinin olamayacağı savunmasıyla davanın reddini talep etmiştir.
Dosya kapsamı ve bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; davalının dayandığı fesih sebebi, acentelik sözleşmesinde Derhal (haklı) fesih nedenleri arasında sayılmadığından davalı sigorta şirketinin feshinin haklı nedene dayanmadığı, davalı Sigorta Şirketinin Davacının sigorta acenteliğini haklı neden göstermeksizin feshettiği anlaşılmakta, ayrıca 3 aylık ihbar süresi ile ilgili olarak TTK. md. 121 /I hükmünde bulunan düzenleme denkleştirme isteminde bulunmasına engel teşkil etmediğinden, davalının haksız feshinden dolayı davacının tazminat talep etme hakkı olduğu değerlendirilmiştir.
Portföy tazminatı, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 23/16 maddesinde düzenlenmiş olup, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi acentesinin portföyü sayesinde önemli çıkarlar elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa acente sigorta şirketinden tazminat isteyebilir. Somut olayda, sözleşmenin feshinin haklı nedene dayanmadığı tespit edildiğinden ve sözleşmenin davacının kusuru ile sona erdirildiği ispatlanamadığından davacının denkleştirme tazminatına hak kazandığı kabul edilmiş ve bilirkişi heyetinin 07/09/2020 tarihli ikinci ek raporunda denkleştirme tazminatı 172.925,67-TL olarak hesaplandığından davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda izah olunan nedenlerle;
1-Davanın kabulüne,
172.925,67-TL denkleştirme (portföy) tazminatının dava tarihi olan 23/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 11.812,55-TL harçtan peşin alınan 2.953,15-TL harcın mahsubu ile bakiye 8.859,41 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvurma harcı, 2.953,15-TL peşin harç, 5,20 TL vekalet harcı, 3.000,00-TL bilirkişi ücreti, 594,50-TL posta masrafı olmak üzere toplam 6.588,75-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 20.377,94 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Gider avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde yatırana/vekiline iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/02/2021

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.

“5070 sayılı yasanın 5. Ve 22. Maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”¸

“Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır”