Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/178 E. 2018/304 K. 16.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/178 Esas
KARAR NO : 2018/304

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 15/12/2008
KARAR TARİHİ : 16/04/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında 16.07.1996 tarihinde Akaryakıt İstasyonu İşletme Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme ile tapuda … ili, … İlçesi, … Mevkii, … Parsel, … ada nosunda kayıtlı bulunan taşınmaz üzerindeki akaryakıt istasyonunun işletmesinin davalı şirkete verildiğini, davalı şirketin sözleşmeye aykırı davrandığını, almış olduğu mal bedellerini ve cari hesaptan kaynaklanan diğer borçlarını ödemediğini, mal bedellerine ilişkin olarak verdiği çek ve senetleri ödemeyerek karşılıksız çıktığını beyanla davalı şirketten alacağı olan 56.528,00 TL’nin 28.11.2000 tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yetki itirazında bulunduğunu, yetkili mahkemenin davalı ikametgahı olan … Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, yetki yönünden davanın reddini, esas yönünden ise haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE:Dava, cari hesaba dayalı alacağın faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizce 28/12/2010 tarih ve … Esas … sayılı tarihli “davanın kabulüne, 56.528,89 TL’nin 28.11.2000 tarihinden itibaren yürütülecek reeskont faizi ile birlikte davacı yararına davalıdan tahsiline” ilişkin kararı temyiz incelemesi üzerine;
… 19. Hukuk Dairesi’nin 15.11.2011 tarih ve … – … sayılı ilamı “…Davacının talep ettiği alacak kalemleri arasında vade farkı alacağı da bulunmaktadır. … İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih … esas, … karar sayılı kararına göre, “vade farkı istenebilmesi için taraflar arasında bu konuda yazılı bir sözleşme ya da teamül halini almış fiili bir uygulamanın mevcudiyetinin kanıtlanması gerekmektedir. Taraflar arasında yazılı şekilde yapılmış olmakla birlikte geçerli sözleşme ilişkisinden doğan uyuşmazlıklarda faturalardaki bedelin belli bir sürede ödenmemesi halinde vade farkı ödeneceği” ibaresinin yazılarak karşı tarafa tebliği ve karşı tarafça TTK’nun 23/2. maddesi uyarınca 8 gün içinde itiraz edilmemesi halinde bu durum sadece fatura münderecatının kesinleşmesi sonucunu doğurup, vade farkının davalı yanca kabul edildiği ve istenebileceği anlamına gelmez. “Somut olayda taraflar arasındaki 16.07.1996 tarihli “Akaryakıt İstasyonu İşletme Sözleşmesi” nin 5/1. maddesinde geç ödeme halinde aylık gecikme faizi talep edilebileceği hükme bağlanmış olmakla birlikte anılan sözleşmede vade farkı konusunda herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Hal böyle olunca, davacının vade farkı talep edebilmesi için taraflar arasında bu konuda teamül halini almış fiili bir uygulamanın bulunup bulunmadığının saptanması gerekmektedir. Teamülün mevcut olduğunun kabulü için en az iki ya da daha fazla vade farkı faturasının davalı tarafça itirazsız ödenmiş olması gerekmektedir. Dairemizin istikrarlı uygulaması da bu yöndedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunun 7. sahifesinde taraflar arasında vade farkı uygulaması yönünden teamül bulunduğunun görüldüğü yönünde bir görüş bildirilmiş ise de; bunun dayanakları gösterilmemiştir. Yine sözleşmenin 7. maddesinde ihtilaf halinde davacı şirketin kayıt ve defterlerinin kesin delil olacağı kararlaştırılmış olmakla birlikte dayanakları bulunmayan ve usulüne uygun tutulmayan kayıtların bu hüküm kapsamında değerlendirilemeyeceği de kuşkusuzdur.Açıklanan ilkeler çerçevesinde, taraflar arasında vade farkı yönünden teamül bulunup bulunmadığı yönünden mahkemece ayrıntılı araştırma ve inceleme yapılıp gerektiğinde bu konuda bilirkişiden ek rapor alınıp deliller hep birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
… bozma ilamına uyulmasına karar verilerek, açık yargılamaya devam olunmuş, mahkememizce yapılan yargılama, tarafların beyanları, … 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası, … 4. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası, … 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası, … ilamı, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre ; davacı şirket ile davalı arasında 16.07.1996 tarihinde Akaryakıt İstasyonu İşletme Sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşme ile tapuda … ili, … İlçesi, … Mevkii, … Parsel, … ada nosunda kayıtlı bulunan taşınmaz üzerindeki akaryakıt istasyonunun işletmesinin davalı şirkete verildiği, davacının talep ettiği alacak kalemleri arasında 24.098,37 TL tutarında vade farkı alacağı da bulunmaktadır. … İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih … esas, … karar sayılı kararına göre, ” vade farkı istenebilmesi için taraflar arasında öncelikle bu konuda yazılı bir sözleşme ya da teamül halini almış fiili bir uygulamanın mevcudiyetinin kanıtlanması gerekmektedir. Taraflar arasında yazılı şekilde yapılmış olmakla birlikte geçerli sözleşme ilişkisinden doğan uyuşmazlıklarda faturalardaki bedelin belli bir sürede ödenmemesi halinde vade farkı ödeneceği ” ibaresinin yazılarak karşı tarafa tebliği ve karşı tarafça TTK’nun 23/2. maddesi uyarınca 8 gün içinde itiraz edilmemesi halinde bu durum sadece fatura münderecatının kesinleşmesi sonucunu doğurup, vade farkının davalı yanca kabul edildiği ve istenebileceği anlamına gelmez. Buna göre somut olayda taraflar arasındaki 16.07.1996 tarihli “Akaryakıt İstasyonu İşletme Sözleşmesi” nin 5/1. maddesinde geç ödeme halinde aylık gecikme faizi talep edilebileceği hükme bağlanmış olmakla birlikte anılan sözleşmede vade farkı konusunda herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Hal böyle olunca, davacının vade farkı talep edebilmesi için taraflar arasında bu konuda teamül halini almış fiili bir uygulamanın bulunup bulunmadığının saptanması gerekmektedir. Teamülün mevcut olduğunun kabulü için en az iki ya da daha fazla vade farkı faturasının davalı tarafça itirazsız ödenmiş olması gerekmektedir. Mahkememizce bu açıklamalar ve … ilamı uyarınca inceleme yaptırılarak ek rapor alınmış olup, bilirkişiler ek raporlarında; davalının tanzim edilen 6 adet vade farkı faturasını itirazsız olarak ödemiş bulunduğu, buna göre teamül bulunduğunun kabulü gerektiği, tüm dosya kapsamından davacının davalıdan 8.903,85 TL karşılıksız çeklerden, 23.526,67 TL protestolu senetlerden ve 24.098,37 TL vade farkından kaynaklı olmak üzere toplam 56.528,89 TL alacaklı olduğu sabit olmakla davanın kabulüne dair verilen kararımız temyiz edilmesi üzerine;
Mahkememizin 26/06/2014 tarihli … esas, … karar sayılı kararı; … 19. Hukuk Dairesinin 25/02/2016 tarih, … esas, … karar sayılı ilamı ile ” … Mahkemece, … 19. Hukuk Dairesinin 15/11/2011 tarih, … esas, … karar sayılı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davalının 6 adet vade farkı faturasını itirazsız olarak ödediği ek rapor ile tespit edildiğinden taraflar arasında teamül bulunduğunun kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, … 19. Hukuk Dairesinin 25/02/2016 tarih, … esas, … karar sayılı ilamı ile “Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Zira bozmadan sonra yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının ticari defterlerinde 1997,1998 ve 1999 yıllarında itirazsız ödeme kaydı ile 6 adet vade farkı faturasının kayıtlı olduğu belirtilmiş ise de, uyuşmazlık konusu vade farkı alacağının talep edildiği tarihe yakın tarihlerde herhangi bir vade farkı faturasına ve bu nedenle yapılmış bir ödemeye rastlanılmadığı dosya içeriğinden anlaşılmıştır. Bu kadar eski tarihli faturaların somut olay bakımından talep edilen vade farkı alacağı yönünden teamül olarak kabulü doğru görülmemiştir. Bu durumda mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılan … 19. Hukuk Dairesinin 25/02/2016 tarih, … esas, … karar sayılı ilamına uyulmuş, davacının ticari defterlerinde 1997,1998 ve 1999 yıllarında itirazsız ödeme kaydı ile 6 adet vade farkı faturasının kayıtlı olduğu belirtilmiş ise de, uyuşmazlık konusu vade farkı alacağının talep edildiği tarihe yakın tarihlerde herhangi bir vade farkı faturasına ve bu nedenle yapılmış bir ödemeye rastlanılmadığı dosya içeriğinden anlaşılmıştır. Bu kadar eski tarihli faturaların somut olay bakımından talep edilen vade farkı alacağı yönünden teamül olarak kabulü doğru görülmemesi sebebiyle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-)Davacının davasının REDDİNE,
2-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 35,90-TL harcın peşin alınan 763,20-TL harçtan mahsubu ile bakiye 727,30-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, ( … 26. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas – … Karar, … Harç nolu 21/10/2014 tarihli harç tahsil müzekkeresinin iadesine, )
3-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-)Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 6.568,18-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-)Karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacının / davalının gider / delil avanslarından artan bakiyelerinin davacı / davalı / vekillerine iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzünde; tarafların gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile … yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/04/2018

Katip … Hakim …