Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1172 E. 2020/29 K. 28.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1172 Esas
KARAR NO : 2020/29
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/12/2018
KARAR TARİHİ : 28/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 13.470,49 TL üzerinden başlattıkları takibe ilişkin ödeme emrinin borçlu tarafından tebellüğ edildiğini, borca, borçlu tarafından itiraz edildiğini ve bu itiraz neticesinde takibin durduğunu, davalının borcu olmadığına ilişkin yapmış olduğu itirazın yerinde olmadığını, davacı şirketin davalı şirketin ….com internet sitesi üzerinden yaptığı satışlardan kaynaklı 13.470,49 TL alacağının bulunduğunu, davalı tarafın 27.11.2018 tarihinde davacı şirkete gönderdiği antetli yazıda 13.470,49 TL borçlu olduklarını ve bu rakam üzerinden mutabık olup olmadıklarını sorduklarını, davacı şirketin de bu yazıya mutabıkız kaşesi vurarak geri gönderdiğini, davalı tarafın İcra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ve takibin durdurduğunu, davalı borçlunun haksız ve mesnetsiz itirazının iptaline ve takibin devamına davalının takip miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere İcra inkâr tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın esasa ilişkin beyan ve iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla alacağın zaman aşımına uğradığını, davacı taleplerinin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini, dava dilekçesi ekinde yer alan 13.470,79 TL borçlu olunduğunun kabul edildiği iddia edilen mutabakat yazısının bir suretinin taraflarına tebliğ edildiğini, aslını inceleme imkânlarının bulunmadığı için yazı ve içeriğine ve iddia edilen yazının davalı şirket tarafından gönderildiğine ilişkin iddialara tümden itiraz ettiklerini, davacı şirket ile davalı şirket arasında TTK’da belirtilmiş şekilde bir cari hesap sözleşmesinin bulunmadığını, davacının bahis konusu ettiği cari hesaptaki hizmetlerin ifa edilip edilmediğini, satışının yapıldığı iddia edilen malların teslim edilip edilmediğini ispat etmediğini, davalı şirketin davacı yana hiçbir borcunun bulunmadığını, bu durumun davalı şirketin ticari defter ve kayıtlan üzerinde gerçekleştirilecek bilirkişi incelemesi ile de ispat edileceğini, tüm bu sebeplere binaen; dava dilekçesine karşı cevap dilekçeleri ve delil listelerinin kabulü ile davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasının tümden reddine, davacının % 20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; cari hesap alacağından kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalının itirazı üzerine açılan İİK. 67. maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
7101 sayılı kanunun 61. Maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası ”Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır.” şeklinde değiştirilmiş olup 15.03.2018 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğü girmiştir.
Mahkememizde görülen iş bu davada 7101 sayılı kanunun resmi gazetede yayınlandığı tarihten sonra 06/12/2018 tarihinde açılmış olup 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre basit yargılama usulüne tabi olmasına rağmen tensip zaptıyla her ne kadar yazılı yargılama usulünün uygulanması gerektiği belirtilmiş olsa da 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklik dava tarihinden önce olması nedeniyle tensip zaptında yazılı yargılama usulünün uygulanacağının belirtilmesi taraflara kazanılmış hak sağlamayacağından 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince 25.04.2019 tarihli basit yargılama ön incelemeye hazırlık tutanağında iş bu davada basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, davada; … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına, 27.11.2018 tarihli mutabakat metnine, davalının tasfiyeye girdiğine dair haber metinlerine, tarafların ticari defterleri üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesine, mail yazışmalarına, karşı tarafın sunacağı delillere karşılık yemin dahil sunulacak her türlü yasal delile dayanmıştır.
Davalı vekili davada; müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtlarına, … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasına, müvekkili şirket ile davacı yan arasındaki yazışmalara v.s., banka hesap kayıtlarına, tanık beyanlarına, keşif ve bilirkişi incelemesine, yemin, isticvap ve yasal her türlü delile dayanmıştır.
Davaya dayanak … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında; alacaklı … tarafından borçlu … aleyhine 13.470,49 TL cari hesap alacağından kaynaklı alacağın tahsili için 02.11.2018 tarihinde ilamsız genel haciz yoluyla takibe girişildiği, borçluya ödeme emrinin 15.11.2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından süresinde borca itiraz edildiği anlaşılmaktadır.
Davalı vekili tarafından cevap dilekçesinde süresinde zamanaşımı def’inde bulunulmuştur.
TBK.’nın 146.maddesinde ” Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir. ” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Dava konusu icra takibine konu alacak, cari hesaptan kaynaklı alacak olması nedeniyle ve yasada özel olarak başka bir süre öngörülmediğinden, genel zamanaşımı süresinin düzenlendiği TBK’nun 146. maddesi gereğince 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir.
Zamanaşımı süresi her alacak için o alacağın istenebileceği tarihte başlar. Bu nedenle somut olay özelinde, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinin 2017 yılına dayanmakta olduğu Mahkememiz tarafından tespit edilmiştir.
Zamanaşımı süresi işlemeye başladıktan sonra, borçlunun veya alacaklının bazı eylem ve işlemleri zamanaşımı süresinin işlemesini haklı olmaktan çıkarabilir ya da yeniden bu sürenin başlaması sonucunu doğurabilir. İşte bu hallerde zamanaşımının durması ve kesilmesinden söz edilebilir.
Zamanaşımını kesen sebepler TBK. m.154-157 maddelerinde düzenlenmiş olup, TBK. 154/2 maddesi uyarınca borçlu aleyhine icra takibi başlatılması halinde, zamanaşımı süresi kesilir ve alacağın takibine ilişkin her işlemden sonra yeniden işlemeye başlar.
Somut olayda; davacı şirket tarafından, cari hesap alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine, 02.11.2018 tarihinde ilamsız genel haciz yoluyla takip başlatıldığı, taraflar arasındaki cari hesabın 2017 yılına dayanmakta olduğu ve 10 yıllık zamanaşımı dolmadan davacı tarafından davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı ve TBK. 154/2 maddesi uyarınca zamanaşımının kesildiği ve takip tarihi itibariyle tekrardan işlemeye başladığı ve dava tarihi itibariyle 10 yıllık zamanaşımının dolmadığı Mahkememiz tarafından tespit edilmiş ve yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememizce iddia, savunma ve toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemini kapsayan ticari defter ve dayanağı belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak davacı yanın icra takip tarihi itibariyle davalıdan alacağı varsa miktarın saptanmasına, taraf defterlerinin usulüne uygun düzenlenip düzenlenmediğinin belirlenmesi için dosyanın bilirkişiye tevdine karar verilmiş olup bilirkişi tarafından Mahkememize sunulan 30.10.2019 tarihli raporda ayrıntısı açıklandığı üzere sonuç olarak ” … Davacı şirket yetkililerince kanuni defter ve belgelerin incelenmek üzere ibraz edildiği, ticari defterlerin delil niteliği taşıması konusunda takdir Mahkemeye ait olmak üzere davacı şirketin ticari defterlerinin HMK m.222 uyarınca davacı şirket lehine ve aleyhine delil teşkil eder nitelikte görüldüğü,
Davalı şirket yetkililerinin inceleme günü Mahkemeye gelmediği ve defter ve belgelerini sunmadığı, ayrıca dosyada yerinde inceleme taleplerine rastlanmadığı, bu nedenle davalı şirket kanuni defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılamadığı,
Davacı şirket kanuni defter ve belgelerine göre taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2017 yılından beri devam ettiği, 2017 yılından 2018 yılına devreden alacak tutarının 1.552,73 TL olduğu,
Davacı tarafından düzenlenen ve dava konusu edilen faturaların 21.06.2018 tarihli ve … no.lu KDV dahil tutarı 458,88 TL fatura ile başladığı,
Davacı şirket kanuni defter ve belgelerine göre dava konusu edilen faturaların davacı şirket kanuni defterlerine kayıtlı olduğu,
15.10.2018 tarihi itibariyle davacı şirketin davalı şirketten 13.470,49 TL alacaklı olduğu,” tespit ve rapor edilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş olup taraf vekilleri tarafından rapora itiraz edilmemiştir.
17.09.2019 tarihli duruşmada taraflara ilişki dönemini kapsayan ticari defter ve dayanak kayıtlarını inceleme gün ve saatinde mahkememizde hazır bulundurmaları aksi halde defter ibrazından kaçınmış sayılacakları ve aleyhlerine karar oluşturulacağının hazır bulunan taraf vekillerine ihtar edildiği ancak davalı ihtarata rağmen inceleme günü gelmemiş olup ticari defter ve belgelerini de sunmamıştır.
Toplanan tüm delillere ve dosya kapsamına göre; davacı tarafından davalı aleyhine cari hesaptan kaynaklı 13.470,49 TL alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı ancak davalı tarafça borca itiraz edilmiş olup davacı tarafından davalının itirazının iptali için Mahkememizde iş bu davayı açıldığı ve Mahkememiz tarafından yargılama sırasında alınan hükme dayanak teşkil etmeye elverişli 30.10.2019 tarihli bilirkişi raporunda 15.10.2018 tarihi itibariyle davacı şirketin davalı şirketten 13.470,49 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, ihtarata rağmen davalı yanın inceleme günü gelmediği, davalının ticari defter ve belgelerini sunmadığı, TTK 83, HMK 220 ve 222. Maddeleri uyarınca davacı tarafın kayıtlarının esas alınması gerektiği anlaşılmakla davanın kabulü ile davalının … İcra dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki itirazının iptali ile takibin koşullarıyla devamına, alacağın likid olması nedeniyle davalının alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkumiyetine, koşulları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine, karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
Davanın KABULÜ ile;
1-)Davalının … İcra dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki itirazının İPTALİ ile takibin koşullarıyla DEVAMINA,
2-)Alacağın %20’si oranındaki 2.694,09 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-)Davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
4-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 920,17-TL karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 162,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 757,47-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-)Davacı tarafından yapılan 35,90-TL başvuru harcı, 162,70-TL peşin harç, 5,20-TL vekalet harcı, 700,00-TL bilirkişi ücreti, 147,20-TL davetiye gideri olmak üzere toplam 1.051,00-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-)Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 maddesi uyarınca 3.400,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-)Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde davacıya / vekiline iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı/vekilinin yokluğunda; tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/01/2020

Katip …

Hakim …